18 Ağustos 2018, Cumartesi / Talas III – Kayseri - (otobüs) İstanbul, 14 km. (42. gün)
Bugün İstanbul’a dönüyorum, Akşam 7 Kamil Koç ile. Odayı 12’ye kadar boşaltmam lazım. Tembellik yapabiliyorum o nedenle. Kahvaltıya 9 gibi inip güzelce karnımı doyurdum. Sonra odada eşyaları toplamaya başladım. Çantaların dibine bıraktığım bazı şeyler yukarıya, hatta ön çantaya gelmek zorunda. Öncelikle evin anahtarı ve garajın kumandası.
12 olmadan çantalar toplanmış ve resepsiyonun arkasındaki odaya bırakılmış olarak yarım günümü gezerek değerlendirmek üzere otelden ayrılıyorum. Aklımda tramvaya binip T1 hattının iki ucuna kadar gitme fikri var. Ama öncesinde Eski Talas’a bir kere daha uğrayayım. 800 metre uzağımdaki Kızılay Kan Bankası tramvay durağına yürüyor, tramvaydan Cemil Baba son durağında iniyorum. Osmanlı Sokağı denilen yer bana fazla avam geldi. Güzelim mekanı rezil etmişler. Tek bir anlayışı kopyala-yapıştır tarzı çoğaltmışlar. Hiç bir özelliği kalmamış sokağın. Ama karşısındaki mahallede halen yaşanıyor. O nedenle turistik müdahale gör(e)memiş. Sadece eski binalar restore edilmiş, kötü eklemeler var bazılarında.
Güneş tepemde, yakıyor. Gölgeleri tercih ediyorum. Bazı evler elden geçmiş, çok güzel olmuş. Tepede kiliseden camiye devşirilmiş Talas Yeni Cami’ye çıkıyorum. Mekanı damat-gelin fotoları çekmek üzere kullanan bir ekiple. Fotografçı işi 1000x yapmış olmalı ki, kafasında klişe bir poz(lar) ve nokta(lar) var. Damada geline şöyle bak, başını şuraya döndür gibisinden talimatlar vermekte. Gelinin peşindeki nedimeleri elbisesini düzeltip çiçeklerini hazırlıyorlar. Herhalde bu iş imzalar atıldıktan sonra oluyordur, değil mi? Ya bu kadar şovdan sonra karşı taraf pas geçerse?!
Türkiye’de pek çok şehirde geçmişte kilise iken devşirilip cami olarak kullanılan ibadethaneler bulunmakta. Tersi durumu da yurt dışında, Osmanlı’nın terk ettiği coğrafyada görmek mümkün. Bu sayede bu yapılar korunmuş, yıkılmamış, yok olmamış, biz de mimari özellikleri ve yapıldıkları döneme ilişkin bilgiler ediniyoruz. Bir konferansta dinlediğim “İbadethane kimlik değiştirmezse yıkılmaya mahkumdur, öyle ki bugün gördüğümüz Doğu Roma (Bizans) kiliseleri eğer camiye çevrilmeselerdi çoğunun varlığından bile haberdar olmayacaktık.” sözü çok doğru gelmişti.
Kilise-cami kapalı. Anlaşılan ibadete de açık değil. Bir kaç foto alıp üstünde bulunan Seyir Kafesi’ne devam ediyorum. Kahvaltı etmekte olan bebeli bir çiftin yanındaki boş masaya yerleşip: “Bir sade lütfen.” Gerçekten buradan Talas güzel görünüyor. (Demişlerdi değil mi?) Daha yukarılara bu sıcakta tırmanmak niyetinde değilim. Amerikan Koleji falan orada kaldı. Kolej zaten tadilatta, EÜ’nin sosyal tesisleri olarak kullanılmakta. Türkiye’deki bu okulların hepsi (Amerikan, Fransız, Avusturya, Alman gibi) zamanında misyonerlik okulları olarak kurulup Lozan Antlaşması sonucu bu faaliyetleri durdurulup okul olarak devam etmişler. Pek çok tanıdığım var buralardan mezun.
Kahve için 6 lira ödedikten sonra tramvay durağına doğru harekete geçtim. Alttaki ana yolda da bazı şık kafeler-mekanlar var. Saat daha erken olduğundan kimse yok, o nedenle bazı tadilatlar, gürültülü işler yapılmakta.
Tramvaya, bu seferki güvenlik memuru daha bayrama 3 gün var diye bilet almamı istiyor. Ben de karşıdaki marketten 3 liraya bir bilet alarak Cumhuriyet Meydanı’na gidip T1 hattıyla önce batı yönüne doğru etrafı izleyerek, sonra aynı tramvayla bu sefer de doğu yönüne doğru gitmekteyim. Bu arada saatler de ilerledi. Merkezde yemek düşünüyordum ama olamayacak gibi. 5’de otelden ayrılmayı istiyorum.
Doğu tarafının sonuna kadar gitmedim. Aslında bu yönü geçen sene Bünyan’a giderken pedallamış-görmüştüm. Karşıdan gelen tramvaya atlayıp Tuna durağında T2’ye aktarıp 5 gibi otelde oluyor, üst baş değiştirerek 5 buçuk gibi yeniden bisikletle otogara doğru gitmekteyim. Yakın olmadığını biliyorum, arabayla 20 dakika demişlerdi. Bana en azından iki katı lazım. Navigasyonu da açtım ve şehir içinde doğru, Cumhuriyet Meydanı’na geldim. Burada trafik yoğunlaştı. Çantalarla da aralardan kaçamıyorum. Mecburi beklemedeyim. İki kişiden adres doğrulaması alıp hızla pedallıyorum. Arabalar da hızlı, kavşaklar, sapaklar var geçilen.
Neticede 50 dakika sonra Kamil Koç bankosundan biletimi yazdırıp 7 nolu perona velespiti dayamış olarak beklemekteyim. Doğru dürüst bir şey yemedim, bari bir çiğ köfte (dürüm) ve de ayran ile bu işi halledeyim.
Otobüs gelmiş meğerse, muavin son derece ilgili ve yardım sever. İlk defa böylesine rastladım. Fark etmedim, araç Travego’ymuş. Tekeri bile sökmeye gerek yoktu ama biz sökerek güzelce dayıyor, sabitliyoruz. 16 nolu koltuğa da gidon çantasını ve kaskı bırakıp hareket saatini beklemekteyim.
Boş yerleri olan ve 11 saat süren yolculuğum kah uyuyarak, kah molalarda çıkıp dolaşarak, kah film izleyerek, kah müzik dinleyerek sürdü. Sabah 6 buçuk Dudullu’ya vardım. Muavinin Engin Bey’in yardımıyla ön tekeri takıp çok yakındaki evin yolunu tutmaktayım. 6 haftadır uzak kaldım Firuzan’dan ve evden. Asansörden çıkarken kapıyı açmak için hazırlanırken Firuzan’ı görmek güzel bir sürpriz oluyor. Kucaklaşıyor, eşyaları içeri alıyor...
Talas - Kayseri
Tur tarihi: 18 Ağustos 2018
Kat edilen mesafe: 14,68 km.
Ortalama hız: 20,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 42 dk., dışarıda geçen süre 49 dk.
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 31 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 16 m, kaybı (iniş) 84 m.
En düşük irtifa 1040 m, en yüksek 1123 m.
|
Osmanlı Sokağı denilen yer bana fazla avam geldi. Güzelim
mekanı rezil etmişler. Tek bir anlayışı kopyala-yapıştır
tarzı çoğaltmışlar. Hiç bir özelliği kalmamış sokağın...
|
|
... Ama karşısındaki mahallede halen yaşanıyor. O nedenle
turistik müdahale gör(e)memiş. Sadece eski binalar restore
edilmiş, kötü eklemeler var bazılarında.
|
|
Bazı evler elden geçmiş, çok güzel olmuş. |
|
Tepede kiliseden camiye devşirilmiş Talas Yeni Cami’ye çıkıyorum. |
|
Kilise-cami kapalı. Anlaşılan ibadete de açık değil. Bir kaç foto alıp üstünde bulunan Seyir Kafesi’ne devam ediyorum. |
|
Türkiye’de pek çok şehirde geçmişte kilise iken devşirilip cami olarak kullanılan ibadethaneler bulunmakta. Tersi durumu da yurt dışında, Osmanlı’nın terk ettiği coğrafyada görmek mümkün. Bu sayede bu yapılar korunmuş, yıkılmamış, yok olmamış, biz de mimari özellikleri ve yapıldıkları döneme ilişkin bilgiler ediniyoruz. |
|
Seyir Kafesi
|
|
Toplu olarak büyük miktarda bir mala yakın
zamanda sahip olacaksınız.
|
|
Daha yukarılara bu sıcakta tırmanmak niyetinde değilim. Amerikan Koleji falan orada kaldı. Kolej zaten tadilatta, EÜ’nin sosyal tesisleri olarak kullanılmakta. |
|
Tramvaya, bu seferki güvenlik memuru daha bayrama 3 gün var diye bilet almamı istiyor. |
|
Kaybis
|
|
Kamil Koç; muavin son derece ilgili ve yardım
sever. İlk defa böylesine rastladım.
|
Unutamayacağım bir tur oldu. 1530 km yol pedallamışım (Garmin’den farklı 1597 km diyor bisiklet saati). Yürüdüklerim de cabası. 42 gün evden uzak kaldım. 81,2 kg ile çıktım 79,2 kg ile döndüm. 1890,-TL nakit kullanmışım (artı kredi kartları). Gecelemeye 1479,-TL, yemeğe 664,-TL, çay-kahve-atıştırmalıklara 305,-TL, gidiş-geliş ve şehir içi ulaşıma 363,-TL, erzak, hediyelik, tamir vs. 413,-TL gitmiş. Hesaplanmayan ıvır-zıvırlar hariç Kommagene Krallığı turu böylecene tamamlanmış oldu. 7 il, 20 ilçe, 2 köy, Nemrut, yeni tanışıklıklar, macera dolu bir 6 hafta...
[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı; İstanbul - (otobüs) Ankara – (tren) Erzurum – Aşkale – Bayburt – Kelkit – Erzincan – Kemah – İliç – Divriği – Arapgir – Keban – Elazığ – Kale – Pütürge – Karapınar Yandere – Nemrut – Kahta – Adıyaman – Gölbaşı – Çağlayancerit – Kahramanmaraş – Başkonuş Yaylası – Kadirli – Kozan – Feke – Saimbeyli – Tufanbeyli – Tomarza – Develi – Talas – Kayseri – (otobüs) İstanbul
[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı
Toplam = 1530 km
Tura çıkmadan yaptığım hazırlık aşamasında çıkarttığım rotayı, araya bayram tatili ve kalabalığı, konaklama sıkıntıları vs. girmesi nedeniyle Kayseri’de bitirdim. Evdeki hesapta Kırşehir’e kadar gitmek vardı. Artık oraları, özellikle Hacıbektaş’ı görmek başka bir tura kaldı.