17 Ağustos 2017

[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (Şebinkarahisar–Suşehri)

16 Ağustos 2017, Çarşamba / Şebinkarahisar – Suşehri, 53 km (17. gün)

Gece biraz tuhaf uyudum. Akşamüstü başlayan hafif baş ağrısı gece boyunca sürdü. Uykuda geçer sanıyorum, ama devam etti. Üç gibi uyandım sonra uyumaya çalıştım, ortaya karışık durumları çıktı.

Neyse her gün aynı işleri yapmak da bana Groundhog Day (Bugün Aslında Dündü) filmini hatırlatıyor. Bir hava raporu sunucusu olan adamın her sabah kalktığında aynı günü, aynı olayları yaşamasını konu alan... Hatırlarsınız, 90’lardan kalmadır. Zaman içinde bu durumu avantaja döndürmeye çalışır. Ben de artık eşyaların yerini, sıralamasını öğrendim. Robot gibi hepsini yerleştiriyorum.

Kahvaltıya 7.45 gibi gidiyorum. Açık büfe(msi) durumları burada da var. Kendime malum şeylerden alıp karnımı doyurdum. Ayrılmadan önce Milli Eğitim’in önünde sigara molası veren memurlarla sohbet, bir hatıra fotoğrafı çektirmek ve ÖE’den ayrılışım tam tamına 8.16. Hava biraz puslu. Zaten dün akşam üstü de soğumuştu. Biraz ısı düşmesi oluyor ki; iyidir. Çok fazla sıcaktı son haftalar. Benzinciden suyumu aldım, devam ediyorum. Buralarda benzinciye petrol diyorlar. Petrolden sola, petrole kadar... 3 buçuk kilometre sonra ilçe çıkışında yol tek şerit oluyor ve dünkü berbat asfalt başlıyor. Yama-dalga-çukur ne isterseniz mevcut. Yani düz gidememek için her şey var. Hemen bir tırmanış geliyor. Bu arada benim barsaklarda bir kıpırdanma, rahatsız edici durum. Bu şekilde devam etmem mümkün değil, acilen def-i hâcet etmem lazım.

Ve başlayan bir iniş ki, ne iniş. Bir de yol güzel olsaydı. Etrafı izleye izleye kayıyorum. Bolca araç Ş.Karahisar yönüne gelmekte. Arada beni sollayanlar. Ama 50-55 km/sa hız beni de kolay yakalanır kılmıyor...

9 buçuk kilometrelik bir iniş vardı. [e] 16 km/09.10/%20 harcandı. İnişten sonra bir tırmanış başladı, %7’lerle sürdü, 9-10’u gösterdi ve devam etmekte. Şu an 1167 metre rakımdayım. Arada durup çevreden resim alıyorum. Değişik bir coğrafi yapı var. Sivri dağlar arazinin ortasından yükselivermiş. Yol ara ara düzeliyor, hatta bazı tırmanışlar da geliyor, onları Normal’le geçiyorum ama genelde hep iniş şeklinde. Yani bu yolu bu yönde pedallamak lazım. Tersi çok fazla tırmanış olurmuş. 20 kilometredir iniyorum diyebilirim. [e] 27 km/09.40/%40 harcandı. 971 metreye indim. Yol üzerinde değişik bir cami, otlayan inekler, köyler gelip geçiyor. Şimdi de solumda bir HES gölü, Kılıçkaya diyor (Çamlıgöze Barajı). Kocaman, üzerinde balık çiftlikleri fazlasıyla var, tekne çalışıyor. Kıyısında balık tutanlar.

Kılıçkaya Barajı, Sivas Suşehri yakınlarında Kelkit Nehri üzerinde 1990 yılında inşası tamamlanan, Sivas ve Giresun topraklarında yayılmış bulunan 134 metre yüksekliğinde, toprak dolgu türü, enerji üretimi ve sulama amaçlı bir barajdır.

[e] 43,5 km/10.30/%60 harcandı. Ve sonunda bir yol ayırımı, sağ Amasya, şayet yolumu değiştirmeseydim gideceğim yön, sol Sivas, yeni yönüm. Sapmamla yolun durumu düzeliyor, kaymak asfalt-duble yol, ortası kapalı olandan, ve de güvenlik şeridi. Ancak uzun sürmüyor ve ortası açık duble yola dönüyor. Burasını bazı kurnazlar (kendini öyle sananlar) 3’üncü şerit olarak kullanmakta. Sollayanı sollamaktalar. Yola atılmış bir çocuk bezi. Pisliğiyle saçılmış etrafa. Eeee bu ne, yola ne oldu böyle? Kaymak yol gitti, ne idiği belirsiz bir asfalt, simsiyah, şeritleri olmayan ve de tam anlamıyla tarla olan bir yola dönüştü. Bu bölgeler çok ihmal edilmiş KGM’ce. Trafikte de hissedilir artış başladı. İlk kez gördüğüm bir otobüs şirketi; Rota. Sanırsınız yol düz, iniş gibi algılanıyor ama %3-4 hatta 7-8 bile olan bir tırmanış. Çoğu yerde Normal’de kullanıyorum desteği. İki gündür fazlasıyla kurbanlık büyük baş taşıyan TIR’lar geçiyor. Zavallılar! Halen kurbanı para olarak bir Hayır Kurumu’na, bir hayırlı işe vermek yerine kan akıtmaktalar. O günün ihtiyaçları neden bugünün ihtiyaçlarına dönüş(e)miyor?

[e] 51 km/10.55/%80 harcandı. 1243 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasına neden olan Kösedağ Savaşı buralarda olmuş. Suşehri de Kösedağı’ın kuzey eteklerinde kurulu. 3-4 kilometre sonra nihayet levhası görünüyor, fotoğraf alıyor, ardından gelen benzin istasyonunda bir Didi ile mola veriyorum. 50 kilometre durmadan geldim. Biraz Firu’yla telde konuşuyoruz. İstanbul’a fena yağmış veya yağmakta.

ÖE biraz tepede, bataryam yetmiyor ortasında sonlanıyor. [e] 53,8 km/11.45/%100 harcandı. Yenisini takıp devam. Benzincide bir soda, ÖE nerede acaba? Çok yakınına gelmişim bile.

Aaa o ne, gözlük yok. Arka çantada yeri boş. ÖE’de mi unuttum, fotoğraf çektirirken. Hemen Mehmet Beyi arayıp soruyorum ama görünürde yok diyor. Resepsiyondaki Selda Hanım da görmedik diyor. Nasıl olur? Biraz düşünüyorum ve yolda ne olduğunu anlayamadığım duruma şimdi uyanıyorum. Baraj gölünün kenarından hızla inerken pat diye bir ses ve kara bir lekenin hayal mayal uçtuğunu, yuvarlandığını görür gibi oldum arkamda. Sanki benden bir şey düştü. Hatta durdum, önüme arkama baktım, düşmüş bir şeyi fark etmedim. Devam ettim. Demek o düşen gözlük kılıfıydı. Nasıl çıkabildi yan çantadan? Zorla sokulan, araya sıkışan koca kutu kılıf. Hatam fermuarını çekmeyi unutmuş olmam. Hapı yuttuk. Gözlüksüz kaldım. N’edcez? Kendime de bu dalgınlığım için kızıyorum. Yuh bana!!!

İstanbul’dan yedeği getirtmem lazım, Firu’dan isteyeceğim. Acaba Sivas’a mı yetişir yoksa Tokat’a mı yollasın? Cuma-cumartesi Sivas’ta olacağım. Yurtiçi Kargo’yu arıyor ve cumartesi Sivas’a, şayet şubeye teslim olursa yetişeceğini öğrenmemle ÖE’ye yakın olanına yollamasını istiyorum. Bakalım olacak mı?

Yemek ve Suşehri’ni görmek için ÖE’den ayrıldım. Bir iki yer varmış gezilip görülecek. Ancak burası da sahip çıkmamış eskilere. Eski Gazino Binası ve Cezaevi yıkılmış, yıkmışlar demeli. Şerif Tezel evini dışarıdan görebildim. Yerel mimariye örnek. Bal Hatun Camiyi geziyorum. 1725–26 yıllarında Ali Paşa kızı Bal Hatun tarafından yaptırılmış. 1938 Erzincan depreminde tamamen yıkılan caminin yerine 1940 yılında bugünkü camiyi inşa etmişler. Dikdörtgen planlı, tek şerefeli minaresi kesme taştan, çatısı kiremitle kaplı.

Süleyman Ağa ve Hayri Bey konaklarına gitmeye üşeniyorum, uzakça. Bir de yıkıldı mı duruyor mu tam öğrenemediğimden, boşuna yürümüş olmak da istemiyorum açıkçası. Dönüşte kahvaltı için yufkamsı bir köy ekmeği aldım. Sünger gibi ekmek çıkartıyorlar kahvaltıya. Sezginler Kebap lokantasında ezo+kuru+patates-biber kızartması yoğurtlu (hepsinden az az)+ayran=15 liraya karnım doydu. Biraz daha dolanıp fotolar çekip, Muhsin Yazıcıoğlu Parkı’nın içindeki çaycıda bir sadeyle (3-) etrafı izlemekteyim. Bu işin güzel yanı “Memleketimden İnsan Manzaraları”.

Suşehri. İlçe tarihinin Bakır Çağı'na kadar indiğine dair bulgular mevcuttur. Ova kesiminde, Kayadelen köyü, Büyükgüzel ve Küçükgüzel civarında (Kılıçkaya Baraj gölü altında kalmıştır) Bakır Çağı özelliklerini gösteren eşyalara rastlanmıştır. Suşehri düzlüğü (veya Akşar ovası) Selçuklular zamanında Aq-Šahr veya başka bir deyimle Aqšer-abād adı altında önemli bir yol düğümleri noktası idi.

Akşar, Eskişar, Kale köyleri ve Çataloluk beldesinde Roma, Bizans ve Selçuklu dönemlerinden kalma kale kalıntıları mevcuttur.

Büyükgüzel ve Küçükgüzel köylerinin (eski yerleşim yerleri) Roma devrinde önemli merkezler olduğu, rastlanılan tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır. Küçükgüzel köyünde bulunan, mermer aslan başı Sivas Müzesi'nde sergilenmektedir. Ayrıca aynı köyde bulunan önemli bir yapıya ait olduğu sanılan bazı kalıntılar, Hükümet Konağı bahçesinde muhafaza edilmektedir.

Şu anda Suşehri’ne bağlı bir köy olan Akşar’ın (Akşar-Abat) bilhassa
Ortaçağ'da önemli bir merkez olduğu, Suşehri ve civarının idari açıdan buraya bağlı olduğu, Suşehri Ovasının “Akşar Ovası” olarak anıldığı tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır.

1875 yılında yeniden yapılan vilayet düzenlemesinde Şebinkarahisar 
sancağı Trabzon’dan alınarak Amasya ve Tokat ile birlikte Sivas vilayetine bağlanmıştır. Bu düzenleme ile Suşar (Gölova) ve Akşar Subaşılıkları kaldırılmış ve Endires köyüne ilçe teşkilatı kurularak “Şehr-i su” adı verilmiştir. Yerli halkın önemli bir bölümü Türkmen/Çepnilerden oluşur.

1933 yılında çıkarılan bir kanunla Suşehri’nin bağlı bulunduğu 
Şebinkarahisar ilçe yapılarak Giresun'a bağlanınca, Suşehri Sivas iline bağlanmıştır.










Şebinkarahisar-Suşehri
Tur tarihi: 16 Ağustos 2017
Kat edilen mesafe: 53,26 km.
Ortalama hız: 18 km/sa.
Bisiklete biniş süresi  2 sa. 57 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 59 dk.
En yüksek sıcaklık 35˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 27,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1083 m, kaybı (iniş) 1377 m.
En düşük irtifa 726 m., en yüksek 1420 m.

Garmin yol bilgileri Şebinkarahisar-Suşehri

Suşehri ÖE 0346-3114002



Hava biraz puslu. Zaten dün akşam üstü de soğumuştu    

Değişik bir coğrafi yapı var. Sivri dağlar
arazinin ortasından yükselivermiş
    

Başlayan bir iniş ki, ne iniş   

Bir de yol güzel olsaydı. Etrafı izleye izleye kayıyorum 




Yol ara ara düzeliyor, hatta bazı tırmanışlar da geliyor, ama
 genelde hep iniş şeklinde. Yani bu yolu bu yönde pedallamak lazım
    


Rapunzel'in Şatosu





Kılıçkaya Barajı

Baraj kocaman, üzerinde balık çiftlikleri fazlasıyla var,
 tekne çalışıyor

Kıyısında balık tutanlar    




Ve sonunda bir yol ayırımı, sağ Amasya, şayet yolumu
değiştirmeseydim gideceğim yön, sol Sivas, yeni yönüm
   
 

Sapmamla yolun durumu düzeliyor, kaymak
asfalt-duble yol, ortası kapalı olandan
    




Suşehri 


Bir iki yer varmış gezilip görülecek. Ancak burası da sahip
çıkmamış eskilere. Eski Gazino Binası ve Cezaevi yıkılmış, yıkmışlar
  
  




Bal Hatun Camii 

Bal Hatun Camii içi 




Şerif Tezel Evi 




Her şey 'bir kırık cam'la başlıyor... Ama aklınıza gelebilecek 
her şey. Düzen, karmaşa, suç, çöp... Philip Zimbardo’nun 
60’lı yılların sonlarında yaptığı bir deneyden esinlenerek 
ortaya atılmıştı, Kırık Cam Teorisi

Süleyman Ağa ve Hayri Bey konaklarına gitmeye üşeniyorum,
 uzakça. Bir de yıkıldı mı duruyor mu tam öğrenemediğimden
   
 












İmlâ

Sezginler Kebap 






Yol görünüyor, yolda seni bekleyen biri var



















18. gün (devamı) Suşehri–Zara - 16. gün (öncesi) Alucra–Şebinkarahisar




[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca

Kars-Sarıkamış = 58,39 km


Horasan–Narman = 93,09 km

Narman–Uzundere = 67,31 km

Uzundere–Yusufeli = 57,77 km

Yusufeli–İspir = 57,77 km

İspir–Baksı = 66,89 km

Baksı–Bayburt = 66,77 km

Bayburt–Köse = 62,96 km

Köse–Şiran = 55,80 km

Şiran–Alucra = 45,81 km



Suşehri–Zara = 59,42 km

Zara–Sivas = 71,93 km

Sivas–Yıldızeli = 48,79 km

Yıldızeli–Tokat = 60,60 km


Görümlü–Erbaa = 101,38 km

Erbaa–Kumluca = 27,77 km

Kumluca–Amasya = 54,07 km