12 Ağustos 2017, Cumartesi / Bayburt – Köse,
62 km (13. gün)
Bayburt ÖE
rahattı. Oda da geniş olunca işler daha da kolay oluyor. Balkon demirleri
arasına gerdiğim ipte giysilerimi havalandırabildim. Hazırlanıp kahvaltıya
inmem 8 oldu. Açık büfe(msi) durumlar, biraz daha zengin diğer ÖE’lere nazaran.
Judocu bir grup kalıyor anlaşılan, bir yığın sporcu kılıklı insanlar geliyor.
ÖE’den
ayrılışım 8.45. Hava güzel, gideceğim yönü de dünden öğrenmiştim. Şehirden
ayrılmadan önce bir WC ihtiyacını benzincide karşılayıp Erzurum yönünde pedal
çeviriyorum. Şehir dışına kadar duble yol. Bir kısımda çalışma var, karşı şeride
vermişler yolu. Bayburt Üniversitesi’nin bir yerleşkesinden sonra tek şeride ve
kaba asfalta geçtik. Fazla bir yoğunluğu yok yolun. Güneybatı yönüne doğru, Bayburt
Ovası boyunca, hafif de inerek (%-1) sürüyorum. Hava mis, açık, rüzgar da var,
serinletiyor. Güzel bir coğrafya, sonsuza kadar giden çayırlar. Otlar biçilmiş
balyalanmış götürülmeyi bekliyor. Yağmurlardan önce bu işlerin bitmesi lazım. Bazı
tarım makinaları çalışmakta. Erken bir saat olduğundan şehirlerarası otobüsler
de yollarda. [e] 14 km/09.38/%20
harcandı. Farkında olmadan Normal’le
sürmüşüm. O nedenle erken bitiyor ilk çentiğim.
Bu şekilde
hafif iniyor hafif çıkıyorum. Kısacası baymayan bir yol. 17 kilometre sonra
Demirözü ayırımı geliyor. Sola sapıyorum. Demirözü’ne 15 km diyor levha. Yol biraz daralıyor. Anayoldan çıktım. Etrafta
amma çok karga var. Ağaçlar, tarlalar, havada uçanlar, bu kadar çok karga?! Toplantı
mı var?
Aslında her
ne kadar bir güvercin ya da serçe kadar göze sempatik gelmeseler de kargaların
varoluşlarının arkasında çok güzel semboller yatar. Özellikle Kızılderili
kültürü tarafından sahiplenen kargalar, astrolojilerinde bir burç olarak da yer
alır. Aynı şekilde eski Mısır medeniyetinde ve farklı mitolojilerde de
kargalara fazlasıyla yer verilir. Kısacası her medeniyette, muhtemelen uzun
ömürlerinden dolayı hep yer almışlardır. Doğada yaklaşık 13, hatta 20 yaşına
eriştiği söylenmekte.
Tali
bir yoldayım, daha da güzel. Ara sıra çıkışların yüzdesi artıyor ama kırıcı hiç
değil bu yol. Karşımda, uzaklarda Otlukbeli Dağları dev bir duvar gibi. 32’nci
kilometrede Demirözü gelmekte. Bayburt’un bir ilçesi. Eski adı Kısanta. Akkoyunluların
mekanı. 1473 Otlukbeli Savaşı’nın geçtiği alanın büyük bir bölümü ilçenin
sınırları içinde. Küçük bir yer olduğu belli. Burada da yollarda kaldırım vs
çalışmaları var. Bir mola vermek istiyorum. Çaylar 50 kuruş ve de limonlu. Altı
taneyi indirirken mideme bir vatandaşla muhabbet dallanıp budaklanarak devam
ediyor. Buraya yakın çok büyük bir baraj göleti olduğunu anlatıyor. Çevresini motorla
dönmek bile çok uzun sürüyormuş. Hele bir gün üzerindeki balık üretim
kafeslerinin fırtınadan parçalanması sonucu baraja sürüklenen balıkları
yakalayabilmek için yöre halkının akın etmesi haberlere konu olmuş. Oltasını
sallayan düzineyle balık çekiyormuş. Kamyonetiyle dolaşan, megafondan 7 lira
olarak duyuran bir sarımsak satıcısı yanaşıyor. Yerli bunlar yerli...
Taşköprünüüün...
Yarım saat
gibi zaman geçirip tekrar yoldayım. İlçe çıkışında, kamyonet kasalarındaki
seyyar atölyelerde traktör tamir/bakım servisi yapılmakta. Köse 62 kilometre gibi
olmalı. 20 kilometre kadar kaldı. Saat 11.35, 1669 metre rakımda pedallıyorum.
Rüzgar solumdan esiyor. Yolun yarıdan fazlası geride kaldı. [e] 42,7 km/11.40/%40 harcandı. Dün de
rastladım, şimdi de gördüm, ezilmiş tilki. Herhalde gece karşıdan karşıya
geçerken çarpıyorlar. Arabaların farları mı kör ediyor hayvanı?
Bu
bölgedeki kadınlar ihram giyiyorlar (şiveden dolayı ehram diyorlar). Çarşaftan
daha farklı deseni ve tarzı olan bir örtünme şekli. Anadolu’ya çarşaf çok
sonradan girdi. Hele bugün şehirlerdeki türban olayı. Dilimize Fransızca dulbant sözcüğünden
giren bu örtünme şekli siyasilerce kullanılmakta. Laik Türkiye'ye dur diyerek
daha İslami bir yapı kurmaya çalışanlarca.
Yöre halkının "ihram" kelimesinden
kendi şivesine uyarladığı "ehram"; haram, haramlar, mahrem gibi
Arapça kelimelerden türetilmiştir. Üzeri örten, setreden, kendini sakınan
manalarına gelmektedir. Kadınların doğal şartlara göre ve mahreme karşı
örtündüğü dış giysidir.
Gökçedere’ye
geldim. Pulur Deresi’nin üzerindeki köprüden sağa sapacağım söylenmişti.
Levhalar da bunu doğruluyor. Ama bir soda istiyor canım. Bakkaldan aldığım
sodayı içerken bisiklet meraklısı gençlerle de sohbet ediyorum. İsimleri,
yaşları gibi konularla onları konuşturuyorum. Öyle tatlı şeyler ki, saf,
tertemiz insanlar. Nasıl zamanla bir değişim geçiriyoruz ki? Büyüdükçe berbat
oluyor insan.
Bu beldenin
eski adı Pulur ve toprak kale anlamına gelmekte. Daha sonra beldenin
kuzeyindeki Çarhak olarak adlandırılan tepeden inen dere yatağından dolayı Gökçedere ismini almış. Burada bulunan
höyükten alınan katman kesitlerinde rastlanan karbon ve kül dokuları ilk Tunç
Çağı'nda Pulur Höyüğü'nün bir yangın geçirdiğini, daha sonraki katmanlardan
elde edilen bulgularda MÖ 1000'de çanak çömlek kullanıldığı görülmekte.
Şimdi daha
uzun ve dik çıkışlarla karşı karşıyayım. Yol da kıvrılarak devam ediyor.
Soldaki yalaktan suyumu tazeliyorum. Güzel bir soğukluğu var. Dolaptan gelen
suyla kıyas kabul etmez. Bu su, bu ortama göre soğumuş, rahatsız etmiyor. Yudum
yudum içiliyor. 52,2 kilometredeyim, saat de 12.25 olmuş. 11 kilometre kalmış Köse’ye.
İniyorum çıkıyorum, %3-4’lerle. 1747 metre rakımda buraları. Elektrik direkleri
yenilenecek herhalde. Belli aralıklarla dağınık direk parçaları tarlalara
bırakılmış. Dikecek ekip bekleniyor olmalı. Bu tarz yollar duble otoyollardan
çok daha keyifli geliyor. Trafiği daha az, etrafı seyretmek daha kolay,
inişler-çıkışlar da dinamizm kazandırıyor.
[e] 61 km/12.50/%60 harcandı. Köse için 3 kilometre kadar geri
pedallamam gerektiğini biliyordum. Ve ilçeye giriyorum. Küçük olduğu besbelli.
Telefonla görüştüğüm belediyeden Hüseyin Bey’i bulmalıyım. Önce anayolun sonuna
kadar pedallıyorum. Bir fikir edineyim. Sağlı sollu kahvelerde bolca oturanlar
var. Sonra belediyenin karşısındaki kahveye yerleşiyorum, orada bulunurum
demişti ve öyle de oluyor. Çay eşliğinde tanışıyoruz.
Kalacağım
yer Misafirhane. Çantaları ve bisikleti içeriye alıyoruz Hakan Bey ile. Sonra
bir duş ama sıcak su çalışmıyor, soğukla alıyorum. İlk başta biraz titretse de
sonrasında iyi geliyor.
Belediye Başkanı
Şerif Bey’le tanışıyor, günümün tamamını Hüseyin Bey’le geçiriyorum. İlgili ve
samimi biri kişi. A101’den aldığım meyveli yoğurtla açlığımı bastırıyor, bir
ara gelen uykumu ikram edilen cevizli sucuk tarzı tatlılarla geçiştiriyor,
baraja, mesire yerine, futbol maçına gidiyor, akşam yemeği olarak az pilav+az
taze fasulye+yoğurtla doyuyorum. Ödetmiyorlar bana. Sonra gene kahvede,
serinleyen havada çaylar ve ilçenin fertleriyle tanışmalar, üşüyüp kapalı
mekana geçerek gece 9’a kadar oyalanıyorum. Köse de içki satılmıyormuş,
dolayısıyla da içilmiyor (herhalde). Yani ayrancı. Burada bulunan İranlıyla (bir
süre için yerleşmiş, etrafta bazı beton formları renklendirerek bir çeşit
süsleme yapmış) misafirhaneye kadar gelip ondan aldığım anahtarla odama geçiyorum.
Köse
Köyü,1516 yılı Bayburt tahrir kayıtlarında Bayburt Sancağı'nın Kelkit
Nahiyesine bağlı bir köy yerleşmesi olarak geçmektedir. 1916 yılında Rus ve
Ermenilerin istilasına uğramış ancak 17 Şubat 1918 günü işgalden kurtulmuştur.
Cumhuriyet döneminde Gümüşhane'nin il yapılmasının (1924) ardından Kelkit
Kazasına bağlı bir bucak merkezi haline getirilmiştir. Köse 1954 yılında
belediye, 1987’de ilçe olmuştur.
Bayburt-Köse
Tur tarihi:
12 Ağustos 2017
Kat edilen
mesafe: 62,96 km.
Ortalama
hız: 20 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 8 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 41˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 32,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 634 m, kaybı (iniş) 620 m.
En düşük irtifa 1520 m., en yüksek 1783 m.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 8 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 41˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 32,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 634 m, kaybı (iniş) 620 m.
En düşük irtifa 1520 m., en yüksek 1783 m.
Garmin yol
bilgileri Bayburt-Köse
Köse
Belediyesi 0456-4115062/0536-5562588 Misafirhane Hüseyin Bey
Güzel bir coğrafya, sonsuza kadar giden çayırlar |
Hafif
iniyor hafif çıkıyorum. Kısacası baymayan bir yol. 17 km sonra Demirözü ayırımı geliyor |
Tali bir yoldayım, daha da güzel. Ara sıra çıkışların yüzdesi artıyor ama kırıcı hiç değil bu yol |
1669
m rakımda pedallıyorum. Rüzgar solumdan esiyor. Yolun yarıdan fazlası geride kaldı |
Gökçedere’ye
geldim. Pulur Deresi’nin üzerindeki köprüden sağa sapacağım |
Daha uzun ve dik çıkışlarla karşı karşıyayım. Yol da kıvrılarak devam ediyor |
Köse
|
Anayolun
sonuna kadar pedallıyorum. Sağlı sollu kahvelerde bolca oturanlar var |
Köse Barajı
|
Köse Spor
|
14. gün
(devamı) Köse–Şiran - 12. gün (öncesi) Baksı–Bayburt
[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca
Kars-Sarıkamış = 58,39 km
Sarıkamış–Horasan = 74,05 km
Horasan–Narman = 93,09 km
Narman–Uzundere = 67,31 km
Uzundere–Yusufeli = 57,77 km
Yusufeli–İspir = 57,77 km
İspir–Baksı = 66,89 km
Baksı–Bayburt = 66,77 km
Bayburt–Köse = 62,96 km
Köse–Şiran = 55,80 km
Şiran–Alucra = 45,81 km
Alucra–Şebinkarahisar = 41,68 km
Şebinkarahisar–Suşehri = 53,26 km
Suşehri–Zara = 59,42 km
Zara–Sivas = 71,93 km
Sivas–Yıldızeli = 48,79 km
Yıldızeli–Tokat = 60,60 km
Tokat–Almus–Görümlü = 58,76 km
Görümlü–Erbaa = 101,38 km
Erbaa–Kumluca = 27,77 km
Kumluca–Amasya = 54,07 km
İlginizi
çekebilir [bisikletle]Türkiye: Marmara (Gönen–Yenice)