17 Ağustos 2017, Perşembe / Suşehri – Zara,
59 km (18. gün)
Geceyi rahat
geçirdim, uyanmadan saat 5’e kadar uyumuşum. Biraz oyalanıp toparlandıktan
sonra kahvaltıya 7.45 gibi indim. Gene aynı şeyler. Dün aldığım köy ekmeğini
kahvaltıya kattım. Yan masada konuşkan bir bey, ilginç hikayeler anlattı,
başından geçen. Kaldığı otelde kalmadığı günün ücretini almışlar, minibüs
durmamış, çift telefon kullanıyor, paraları farklı ceplere dağıtıyor... hepsi
ilginç şeylerdi. Özel/cins biri. Biraz da sanki kendisinden de bazı meseleler
kaynaklanıyormuş gibime geldi.
8.45, ÖE’den
ayrılışım. Hava puslu, belki daha iyi, yakıcı güneş yok. Dün yürüdüğüm yolu
pedallıyorum. Hayat çoktan başlamış. Ana yola, Sivas yoluna bağlanmamla gelen
benzincide matarayı taze suyla doldurdum. Yol iniş, 5 kilometre sonra Sivas
ayrımı geliyor. Burada asfaltın evsafı değişiyor, kabalaşıyor. Bugün Zara’ya
gidiyorum. 55 kilometrelik bir mesafe. Bir tırmanış olacak, 2 bin metreye çıkacağım.
Şöyle 30 kilometre boyunca, 950’den başlayarak.
Sağda bir
kepçe, dağları yıkmakta. Kum çıkartıyorlar. En Kahraman Rıdvan durumunda, sanki
kürekle çalışır gibi büyük bir maharetle işini yapıyor. Taşlar topraklar bayır
aşağı yuvarlanmakta. Karşı şeride geçip gidiyorum. Olayın filmini de çekiyorum.
%2-3 gibi bir
eğimle tırmanmaktayım. Asfalt üzerindeki küçük taşlar, gelen geçen arabaların
tekerlerinden havalanıp sağa sola saçılmakta, bir tanesi kaska çarpıyor. Aşırı
biçimde hızlılar, sanırsın ki birinden kaçıyorlar. Yol geniş ama çizgileri çekilmemiş.
Öylesine ortasından sürülüyor. Ben kenardayım, ancak fazla da kaçamıyorum,
minik taşlar kenarda toplanmış. Sürmesi zor oluyor. Coğrafya bir harika,
sağımda akan bir dere. Tünel çalışması var, karşı şerit için. Biz dışından
geçiyoruz. Dağlar dik, kayalar sert ve keskin görünüyor. Arada köy sapakları,
yollar dağlara çıkmakta. Hafif hafif yükselmeye devam. Şu an 1095 metredeyim, 2
bini bulacağım.
Tam 18 yıl
önce bugün, pazartesiyi salıya bağlayan gece saat 03.02’de oldu Gölcük depremi.
17 Ağustos 1999, resmi verilere göre 17.480 kişi öldü, 23.781 kişi yaralandı,
505 kişi sakat kaldı. Resmi olmayan bilgiler ölü sayısını 50 bin olarak
vermekte.
Yapım hatalarından çöken binaların
müteahhitlerine yaklaşık 2100 dava açıldı. Bu davalardan 1800'ü
kamuoyunda Rahşan Affı
olarak bilinen Şartlı Salıverme
Yasası ve başka hukuki boşluklardan dolayı cezasız sonuçlanmıştır.
Geriye kalan 300 davanın 110 kadarında ceza verilse de çoğu ertelenmiştir.
Bunun dışında kalan davalar ise 16 Şubat 2007 Cuma günü 7,5 yıllık zaman aşımı sürelerini doldurarak
zaman aşımına uğradılar ve düştüler.
- Düzce. Ersoy Apartmanı:
36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
- Düzce. Ömür Hastanesi:
11 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
- Yalova. Ceylankent
Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
- Kocaeli. Ubay
Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
- Yüksel
Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
- Can
Göçer ve Zafer Çoşkun: Veli Göçer'in oğluyla ortağı yakalanamadığı için
haklarındaki dava zaman aşımına girdi.
- Sakarya. 695 davadan
sadece 5 kişiye ceza çıktı.
- Kocaeli. 600 dava açıldı,
12 kişi 10'ar ay hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için
süre istendi.
- Yalova. 173 dava açıldı,
hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer 18
yıl 9 ay hapse mahkum edildi.
- Düzce. Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamalar sonucu hiç kimse cezaevine girmedi.
[e] 14 km/09.35/%20 harcandı. %3’le çıkıyorum, 1189 metre oldu. Eco ile 17-18 km/sa hızla gidiliyor, Normal’e geçince 21-22 oluyor. Haliyle
insan biraz hızlanıp canlandığından Normal’i
tercih ediyorum. Olsun 2’nci bataryam var. Neyine taşıyorum ki? [e] 19,5 km/09.50/%40 harcandı. Kaba yol
daha da kabalaştı. 1374 metre oldu rakım.
Firuzan
arıyor, yedek gözlüğü bulmuş, yolluyor. Yol durumu düzeldi biraz, en azından o
taşlı kısımdan çıktık yumuşak bir asfalta geçtik. Kaymak kadar güzel olmasa da
rahat kayıyor tekerler. Güvenlik şeridi de var yanında. Biraz rahatladım. Pedal
çevirmek daha kolay. Sağımda alabalık tesisi, bir çay akıyor önünden. Dağlar
sivri sert, kayalık. 1452 metreye çıktım. %4-5 gibi bir tırmanış var.
Kayalıkların içinde oyuklar, mağaralar. Oldukça fazla.
[e] 24,5 km/10.05/%60 harcandı. 1541 metredeyim, daha 500 metre
çıkılacak. MuratSu üretim
tesislerinin yanından geçiyorum. 1589 metrede azıcık bir düzeldi yol, düz değil
de %2 oldu tırmanış. İnsan öyle bir yoruluyor ki, bazen önündeki çukurdan
kaçacak dermanı olmuyor, gidonu çeviremiyor. Lap diye girip çıkıyor çukura.
Veya girmeyi kabulleniyor demeli.
Dört çeşit
yol var bu güzergahta; normal asfalt, bol taşlı asfalt, taşlı asfalt, kaba
asfalt. Değişik değişik evsaflar çıktı karşıma. Ara sıra gelen çeşmelerin bir
tanesinde suyumu tamamlıyorum. Tek şerit oldu yol. İleride gene bir tünel
çalışması görülüyor. Çift ağızlı. 1656 metre oldu yükseklik, Şarköy sapağı var
burada. [e] 29,3 km/10.30/%80 harcandı. Tek
çentiğe kaldım.
Evet, 1735
metreye çıktım, çok kırıcı değildi ama şimdi esas tırmanış başlıyor. 2 bin
metreye çıkacağım. Tünel de zaten bu dağı delmek, bu tırmanışı ortadan
kaldırmak için yapılmakta (4,2 km ile Türkiye’nin 2’nci uzun tüneli olacakmış).
Kışın herhalde geçil(e)miyordur buradan. Hava çok sıcak değil, bulutlar var.
Şansıma, yoksa çok sıcakta zor çıkılırdı. Yol kıvrıla kıvrıla gidiyor. Geçen
arabaları takip ediyorum, tepelere kadar çıkıyorlar. Gözden kayboldukları nokta
zirve olmalı. 10 kilometre daha gidersin diyordu batarya, ama ortasında bitebilir
diye değiştiriyorum. [e] 29,6 km/10.35.
Ağır vasıtalar temkinli, frenleyerek inmekteler. Korna, selektör veya el
sallayarak selamlıyorlar beni. Karşıdan gelen daha çok. Neyse artık TIR’lar
mesafeli geçiyorlar. Aynadan görüyorum, yaklaşmadan açılıyor. Şimdi %9-10 hatta
11 bile oluyor tırmanış. Virajları dıştan alıyorum, karşı şeride geçerek. İçten
mümkün değil dönmek, asılı kalıyorsun ortasında. Yılan gibi kıvrılmakta önümde
yol. Daha ne kadar var acaba zirveye?
Ve 27,5 kilometre
tırmanıştan sonra Geminbeli Geçidi’ne ulaşıyorum, 2010 metre rakım (32,6
km/10.55). Son dik kısım 3 buçuk kilometre tuttu. Harika bir esinti var burada.
Park halinde bir TIR’da bir şeyler yapılmakta, görmüyorum, sesler duyuyorum. Biraz
oyalanıyor, fotolar alınıp ter de soğuduktan sonra bu işin mükafatını almak
üzere yer çekimine teslim oluyorum. Her çıkışın bir inişi vardır. Bu turun
atasözü oldu. Öf öf öf, ne iniş. Yol da geniş ve virajlar fazla dik değil,
gelen de pek yok. Rahatlıkla geniş dönüyor-dar alıyor-hızımı fazla kesmiyorum.
Bazen eğim %3 düşünce etrafı seyrederek inmek ayrı bir zevk. Sağda bir kulübe,
Organik Zara Balı satılıyor. 7 kilometre indim, 350 metre irtifa kaybettim,
1652 metredeyim. Önümde bir tırmanış gözüküyor. Bakalım ne kadar?
[e] 40 km/11.10/%20 harcandı 2. bataryanın. 1660 metredeyim ve %4’le gene
tırmanıyorum. Asfalt kabalaştı. Yol duble, ortası boş cinsinden. Yol bu şekilde
inip arada hafif tırmanışlar gösterip, ama genelde inerek 1560 metreye ulaşınca
da Zara ufukta görünüyor. Solumda Kızılırmak akmakta. Daha o muhteşem gücüne
kavuşmadan minik bir çocuk gibi. Ve saat tam 11.50, 56,9 kilometre geride
kalmış, 2010 metreden 1367’ye inmişim. Zara levhası önünde duruyorum, bir anı fotosu
almadan geçemem. Tek bir benzinci yoktu yolda. Çeşme arada çıkıyor. Ona göre
gitmek lazım.
Zara’nın ana
caddesi boyunca, etrafın meraklı bakışları arasından, kalacağım Otel Gülistan’ın
şöyle bir önünden geçerek terse dönüyorum. Kahvede iki çayla boğazımın
kuruluğunu giderdikten sonra otele yanaştım. Yerimi ayırmıştı Fatih Bey. Babası
Sezai Bey ile tanışıyorum. Karttan çekilen 50 lira (O.K.) ve 101 noya yerleşme.
Duble yataklı küçük bir oda. Bu arada velespiti de resepsiyonda cam önüne
alıyoruz.
İlk işim
bataryaları şarj etmek. Sonra duş, sonra uzanıp ayakları dikmek ve tablette
gezinmek. Ne olmuş ne bitmiş ben yoldayken? 12
bin yıllık tarihe sahip olan Hasankeyf'in bazı bölümleri dinamitle
patlatılıyor. Binlerce yıllık kayaların 'tehlike arz ettiği' gerekçesiyle
gerçekleştirilen patlama, antik kale ve çevresine zarar veriyor. Çevre ve
Doğa Düşmanlığı hat safhada!
Saat 3
oldu, biraz dolanayım. Elimdeki listelerde bazı konaklar varmış burada
görülebilecek. Sezai Bey’den yerlerini öğreniyorum. Yol üzerinde tavsiye ettiği
Gürsoy Restaurant’ta ezo+bulgur+kuru+yoğurt (hep az az artık), buralarda adet-salata ikram ediliyor (bildiğimden artık ekstradan çoban almıyorum)=14’e bu işi
bitiriyorum.
Konaklar
terk edilmiş, kaderine. Hepsi Yeni Camii Mahallesi Reşit Paşa Caddesi’nde. Önce
Sami Paşa Konağı geliyor, ardından Mehmet Şenol Konağı. 20’nci yüzyıla ait iki
katlı ahşap yapılar. Bir yığın da ev var, atıl durumda olan. Hava kapanıyor,
gök karardı. Hatta gürlüyor. Acaba yağar mı derken bir kaç damla düşüyor. ÖE’ye
bakıyorum, dıştan. Zara Otel 2000’e girip odalarını inceliyorum. İki yıldızlıymış,
tek 40-, çift 65- lira, kahvaltısız. Benim kaldığım yer daha iyi. Belediye Oteli
25 lira, WC dışarıda. Bir de Garden Otel varmış burada, az ilçe çıkışında,
orası daha pahalıymış, Sezai Bey 100 demişti.
İnanılmaz
kıraathane, lokanta var Zara’da. Ama öyle böyle değil. Sokak aralarında dolanıp
fotolar çektim. Sonra otele dönüp Sezai Bey ile sohbet, biraz siyaset (MHP’nin
bu gidişle dağılacağını söylemekte), biraz ilçe, yapılmakta olan otellerden, 12
binlik ilçede 7-8 otel olacak diyor. Bir genç, bisikletini iterek önümden
sürerek geçmekte. Yeni almış, 2’nci El. Zincirinde tek damla yağ yok, yağlıyorum.
Zara ismi
hoşuma gidiyor. A harfleri kısa okunmalıymış. Bir de İspanyol giyim markası
vardır Zara olarak bildiğim. Bir tarihte İspanya seyahatimde mağazalarından bir
pantolon beğenmiş almıştım. Etiketine baktığımda Made in Turkey yazması şaşırtmıştı. O zamanlar bizde daha pazara
girmemişlerdi. Oldukça eski bir marka, 1975’den. İlk adı Zorba, hani Anthony
Quinn’ın oynadığı meşhur film. Sonra iki blok ötede aynı isimde bir bar
olduğunu öğrenince sahibi değişiklik yaparak Zara’ya dönüştürmüş. Ama bizim
Zara’mızın geçmişi çok daha gerilere gidiyor.
Zara
ilçesinin iki ismi vardır: Koçgiri ve Zara. Zara adı Selçuklular zamanından
beri kullanılmaktadır. Rivayete göre 12. yy'da bölgede yaşamış Zaro isimli
nüfuzlu birisinden (muhtemelen Ermeni) kaynaklanmaktadır.
Yapılan son araştırmalara göre ilçe ve
çevresine ilk olarak Neolitik Dönemi'nde yerleşildiği sanılmaktadır. Zara-Hafik
arasındaki höyükte yapılan kazıda Neolitik Dönemi özellikleri gösteren çakmak
taşından minik uçlar, el değirmeni taşları ve hayvan kemikleri gibi buluntular
çıkmıştır.
Bizans Dönemi. Yöre bu dönemde önce Pontus,
sonra Sebastia (Sivas) bölgesine bağlanmıştır.
Selçuklular Dönemi. Yörede Oğuz boylarının isimlerini taşıyan köylerin, (Avşar, Kızık, Eymür, Iğdir, Dodurga, Kargın) varlığı Türklerin Anadolu`ya ilk geldikleri zamanlardan beri Zara`da bulunduklarına işaret etmektedir. Şeyh Merzuban Hazretlerinin Zara civarının İslamlaşmasında büyük rol oynadığına inanılır. Anadolu Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat (miladi 1210 civarları) Şeyhe çok ihtimam etmiştir. Anadolu Selçuklularının Moğollar tarafından yıkılmasını kesinleştiren Kösedağ Savaşı Zara`da olmuştur (1243). Moğol hakimiyetinden sonra Zara Eratna ve Kadı Burhanettin devletlerinin idaresinde kalmıştır.
Osmanlı Dönemi. 1398`de Yıldırım Beyazıd tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1520 senesi tapu defterleri şehirde 261 hane olduğunu göstermekte. Daha sonra 1548`de Kanuni Sultan Süleyman Kürt Koçgiri aşiretini Dersim`den alıp Zara civarına yerleştirmiştir. 1871`de Sivas Sancağına bağlı bir kaza olmuştur. Kazaya ait salnameler incelenirse idari konumlarda Müslümanlar, Ermeniler ve Rumlar görülmekte. Bu da kazanın etnik terkibini yansıtmaktadır.
Selçuklular Dönemi. Yörede Oğuz boylarının isimlerini taşıyan köylerin, (Avşar, Kızık, Eymür, Iğdir, Dodurga, Kargın) varlığı Türklerin Anadolu`ya ilk geldikleri zamanlardan beri Zara`da bulunduklarına işaret etmektedir. Şeyh Merzuban Hazretlerinin Zara civarının İslamlaşmasında büyük rol oynadığına inanılır. Anadolu Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat (miladi 1210 civarları) Şeyhe çok ihtimam etmiştir. Anadolu Selçuklularının Moğollar tarafından yıkılmasını kesinleştiren Kösedağ Savaşı Zara`da olmuştur (1243). Moğol hakimiyetinden sonra Zara Eratna ve Kadı Burhanettin devletlerinin idaresinde kalmıştır.
Osmanlı Dönemi. 1398`de Yıldırım Beyazıd tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1520 senesi tapu defterleri şehirde 261 hane olduğunu göstermekte. Daha sonra 1548`de Kanuni Sultan Süleyman Kürt Koçgiri aşiretini Dersim`den alıp Zara civarına yerleştirmiştir. 1871`de Sivas Sancağına bağlı bir kaza olmuştur. Kazaya ait salnameler incelenirse idari konumlarda Müslümanlar, Ermeniler ve Rumlar görülmekte. Bu da kazanın etnik terkibini yansıtmaktadır.
Suşehri-Zara
Tur tarihi:
17 Ağustos 2017
Kat edilen
mesafe: 59,42 km.
Ortalama
hız: 18,7 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 10 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 49 dk.
En yüksek sıcaklık 42˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 28,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1470 m, kaybı (iniş) 1208 m.
En düşük irtifa 894 m., en yüksek 2019 m.
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 10 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 49 dk.
En yüksek sıcaklık 42˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 28,9 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1470 m, kaybı (iniş) 1208 m.
En düşük irtifa 894 m., en yüksek 2019 m.
Garmin yol
bilgileri Suşehri-Zara
Zara
Gülistan Otel 0346-8163334
Zara ÖE
0346-8161002/0505-6457166
İleride bir kepçe dağları yıkmakta |
Coğrafya
bir harika, sağımda akan bir dere. Tünel çalışması var, karşı şerit için |
Asfalt
üzerindeki küçük taşlar, gelen geçen arabaların tekerlerinden havalanıp sağa sola saçılmakta |
Dağlar dik, kayalar sert ve keskin görünüyor |
Dört
çeşit yol var bu güzergahta; normal asfalt, bol taşlı asfalt, taşlı asfalt, kaba asfalt |
Tünel
de zaten bu dağı delmek, bu tırmanışı ortadan kaldırmak için yapılmakta |
Geminbeli Geçidi,
2010 m
|
Her çıkışın bir inişi vardır. Bu turun atasözü oldu |
Yol duble,
ortası boş cinsinden. Arada hafif tırmanışlar gösterip, ama genelde inerek 1560 m'ye ulaşınca da Zara ufukta görünüyor |
Zara
|
Gürsoy Restaurant |
Konaklar terk edilmiş, kaderine |
Seyfullah
Paşa Konağı
|
Sami Paşa Konağı |
Sami Paşa Konağı pencere detayı |
Bir yığın da ev var, atıl durumda olan |
Konakların hepsi Yeni Camii Mahallesi Reşit Paşa Caddesi’nde |
Hava kapanıyor, gök karardı. Hatta gürlüyor |
Belediye Oteli |
Otel 2000 |
19. gün
(devamı) Zara–Sivas - 17. gün (öncesi) Şebinkarahisar–Suşehri
[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca
Kars-Sarıkamış = 58,39 km
Sarıkamış–Horasan = 74,05 km
Horasan–Narman = 93,09 km
Narman–Uzundere = 67,31 km
Uzundere–Yusufeli = 57,77 km
Yusufeli–İspir = 57,77 km
İspir–Baksı = 66,89 km
Baksı–Bayburt = 66,77 km
Bayburt–Köse = 62,96 km
Köse–Şiran = 55,80 km
Şiran–Alucra = 45,81 km
Alucra–Şebinkarahisar = 41,68 km
Şebinkarahisar–Suşehri = 53,26 km
Suşehri–Zara = 59,42 km
Zara–Sivas = 71,93 km
Sivas–Yıldızeli = 48,79 km
Yıldızeli–Tokat = 60,60 km
Tokat–Almus–Görümlü = 58,76 km
Görümlü–Erbaa = 101,38 km
Erbaa–Kumluca = 27,77 km
Kumluca–Amasya = 54,07 km
İlginizi
çekebilir [bisikletle]Türkiye: Güney (Sivrihisar-Çifteler)