Riva adının, Rumca bir kelime olan “Rhebas”tan geldiği düşünülmekte. Rhebas, Rumca “bataklık, sulak alan” anlamında. Başka bir söylence ise Riva’nın eskiden “İrva” olarak söylendiğine dair... Öyle veya böyle, Rumlar tarafından terkedilen, sonrasında Doğu Karadeniz’den gelen göçmenlerin Çayağzı Deresi diye adlandırdığı, Beykoz’un bu köyü (bugün artık mahalle deniliyor) Riva Deresinin (*) Karadeniz'e döküldüğü yerde bulunuyor. Kalesi, plajları, lokantaları ve piknik yerleri ile İstanbul’un keyifli bir köşesi, aynı zamanda bisiklet rotası. Biz de bu pazar turumuzu arkadaşlarla Riva’ya yapalım dedik.
(*) Riva Deresi veya diğer adıyla Çayağzı Deresi, Marmara Bölgesi'nin kuzeyinde, Kocaeli Yarımadası'nda bulunan bir akarsudur. Kocaeli ilinin Gebze ilçesine bağlı Tepecik köyü yakınlarından doğarak, İstanbul ili sınırları içine girer. Pendik ve Çekmeköy ilçelerinden geçerek Beykoz ilçesinde Karadeniz'e dökülür. Denizle buluştuğu yerde, kendisiyle aynı adı taşıyan Beykoz'un Çayağzı (eski adıyla Riva) mahallesi bulunmaktadır.
Akarsu, İstanbul'un Pendik ilçesinde Ömerli Baraj Gölü'nü oluşturur. Bu baraj gölü İstanbul ilinin içme suyu gereksiniminin %48'ini karşılamaktadır. Toplam uzunluğu 70 kilometre olan akarsuyun 38 kilometrelik bölümünden su toplanmaktadır. Ömerli Baraj Gölü'nden sonra Koçullu, Ömerli, Sırapınar, Hüseyinli, Bozhane, Öğümce, Göllü ve Paşamandıra köylerinden geçerek denize döküldüğü yer olan Çayağzı'na ulaşmaktadır. Akarsuyun bu ikinci bölümü %75-80 oranında ormanlarla kaplıdır. Geri kalan toprakları ise tarım alanları ve otlaklar oluşturmaktadır.
Durgun bir suya ve geniş bir yüzeye sahip olduğu için tekne kullanımına uygundur. Yerel çapta balıkçılık etkinlikleri de yürütülmektedir. Son yıllarda sanayi kuruluşları ve atık suların tam arıtılmadan dereye verilmesi nedeniyle büyük çapta kirlilik sorunu yaşanmaktadır. Dere ve çevresindeki yeşil alanlarda Türkiye'de nadir görülen türlerle birlikte endemik bitkiler de tehlike altındadır.
Beylerbeyi’nde İhsan, İnci, Mehmet, Nevra ve (sürpriz olarak) Yaprak ile buluşarak, -aramıza pastanede tanıştığımız Mustafa da dahil olup- çıktık yola. Bugün, Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nın 34’üncüsü de gerçekleşmekte. Kanlıca’dan Kuruçeşme’ye yüzerek boğazı geçecekler. Bakalım dereceye kimler girecek?
Çubuklu’da Tayfun’un da katılmasıyla 9’lu olarak Akbaba’ya vardık. Köydeki fırından alınanlarla ahşap masalara yerleşip, ısmarlanan çaylar (ve de İhsan’dan ikram kahveler) eşliğinde sürdürülen kahvaltı ve keyifli sohbet sonrası Dereseki rampasını tırmanmak üzere tekrar yola koyuluyoruz. (Hemen bir parantez açayım: çaylar 3- Huzur Kıraathanesi, simit, poğaça 5- Akbaba Köy Fırını.)
Hepimizi sarsan, yürek yakan 2 trafik kazası; Gaziantep ve Mardin, 36 can gitti. Böyle bir ülkede hız sınırını 154 km.ye çıkarttılar, trafik eğitimi vermeden, trafik denetimi yapmadan! Yaa, neden böyle garip insanların yaşadığı bir ülkeyiz?
Dereseki rampası ardından Riva otoyoluna bağlanıp, tatlı bir iniş sonrası Ali Bahadır köyünden geçerek süren yolumuz, her seferinde keyifle izlediğimiz atların kenarından devam ediyor, önümüzde görünen tepeyi de aşıp Riva’ya ulaşmak üzere.
Riva kalabalık, hem de çok. Araçlar çarpışmış, insanlar ortalıkta dolanıyor... Muhlamacı da tavır değiştirdi diyor İhsan, pas geçiyor ve Riva’nın arkalarına uzanıyor, dere kenarından tekrar köprüye ulaşıyoruz. 9’uncu arkadaşımız Mustafa burada bize veda edip Riva’ya geri dönüyor, biz ise Ali Bahadır’a kadar aynı yolu geri pedallayıp devamında Mahmut Şevket Paşa’ya ulaşıyoruz. İkinci mola noktamız. Ayran, soda, çay, acıkanlar yanlarındakilerle, olmayan kebapçıdan alınan dürümle ve İnci’nin yoldan aldığı armutlarla... Yarım saatten fazla zamanımızı burada geçiriyoruz.
Bu bölgenin yolu son derece keyiflidir. Bisikletin tadına tam anlamıyla varılır. Yoğun trafiği yoktur, hafif iner çıkar, sağ sol yeşillik, bahçe-tarla mahsulleri yol boyunca tezgahların üstlerinde alıcılarını bekler, hava da güzel olunca yeme de yanında yat durumları. Bu keyif Zerzevatçı’ya kadar sürer. Ama MŞP sonrası turun sıkı 2’nci rampası gelir. Riva’daki, gidiş-geliş sırasındakine rampacık diyorum.
Zerzavatçı 3’üncü mola noktamız. Konuşulmamış konuları da burada tamamlıyor ve Acarlar’a tırmanıyoruz. Sonrası Kavacık’a kadar keyifle iner. Buradaki trafiği yarıp Anadoluhisarı’na ulaştıktan sonra, artık sabah geldiğimiz yoldan Beylerbeyi’ne geri dönüşü, trafiğin içinde slalom yaparak tamamlıyoruz.
“Ben Atatürkçüyüm... Ben, Cumhuriyetçiyim... Ben laikim... Ben antiemperyalistim... Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım... Ben insan hakları savunucusuyum... Ben terörün karşısındayım... Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım...” Bu sözlerin sahibi Uğur Mumcu, eğer hain bombalı suikastın kurbanı olmasaydı, yarın 80’inci yaşını kutlayacaktı. Evet, 51 yaşında ayrıldı aramızdan; koparıldı dünyamızdan. Kahrolsun hain saldırıyı gerçekleştiren ve azmettirenler.
Buraları ayrılma noktamız, sırasıyla; İnci ve Yaprak Kuzguncuk’ta dondurma yemeğe, Mehmet, Nevra ve Tayfun Üsküdar’a, biz de İhsan’la Nakkaştepe üzerinden devam ederek yolda ondan ayrılıp, eve dönmeden yakındaki pastaneden yenilen dondurmalarla günü sonlandırıyoruz.
Kapanışı Bryan Ferry Orchestra’dan Amy Winehouse’un muhteşem parçası Back to Black ile yapalım...
A・V・İ・R : Dudullu-Beylerbeyi-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Riva-Alibahadır-MŞP-Zerzevatçı-Acar-Kavacık-A.Hisarı-Beylerbeyi-Dudullu
Tur tarihi: 21 Ağustos 2022
Alınan yol: 103,65 km
Ortalama hız: 18,9 km/s
En yüksek hız: 59,9 km/s
Bisiklete biniş süresi 5 sa 28 dk, dışarıda geçen süre 10 sa
En yüksek sıcaklık 37 ˚C, en düşük 25 ˚C, ortalama 29 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1721,5 m, kaybı (iniş) 1716,9 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 243,4 m
Bölgeye yapılmış geziler Riva, “Muhlama”, Riva; Sabah Ola, Hayır Ola, Riva-TuttumSeni, ±90
İlginizi çekebilir MahmutŞevketPaşa, ±84 , Ömerli Kuartet, Bal Tutan Parmağını Yalar