28 Temmuz 2025

Keşif Turları; Köseler ve Tepecik


Nerede mi bunlar? Şöyle ki; öncelikle İstanbul’a uzak değiller. Ancak gene de yolu kısaltmak için Gebze’ye trenle gidip oradan devam ettim. Yani Kocaeli’nin ilçesi Dilovası’na bağlı 2 köy, ama artık mahalle deniliyor.


Sabah erken çıkmayı planlamıştım ancak oyalanınca 9.09 oldu. Bu saatte bile böyle bir sıcaklık varsa gün içinde bakalım kaça çıkacak? İklim değişikliğine yıllardır dikkat çekiliyor; fosil yakıtların azaltılması, yenilenebilir enerjiye geçiş, doğal karbon yutaklarının korunması, enerji verimliliği ve sürdürülebilir politika ve düzenlemeler yoluyla sera gazı emisyonlarının hızlıca azaltılması gerektiği, önümüzdeki on yılın kritik olup hızlı ve kapsamlı eylemlerin gerektiğinin altı kalınca çizilmekte. Ve ülkelerin Paris Anlaşması kapsamındaki taahhütlerini önümüzdeki on yıl içinde en az üç kat artırmaları.


Çin, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık %30'undan fazlasından sorumludur ve endüstriyel büyüme, kömür kullanımı ile yüksek enerji talebi nedeniyle en büyük emisyon kaynağı konumundadır. ABD ve Hindistan da sırasıyla en çok sera gazı salan ikinci ve üçüncü ülkeler arasında yer almaktadır. Avrupa Birliği ülkeleri arasında Almanya en yüksek sera gazı üreten ülke konumundadır.


Bostancı’dan trene binip Gebze’ye varışım 10.35. Şimdilik hava 27,4 °C, rakım 71 m. İlk nokta Pelitli. Haydi bastır Ankaragücü… : )) İstanbul-İzmit otoyolunun altında giden Güney Yanyol hiç sevmediğim bir yer. Hep anlatıyorum aynı şeyi; ortaya diktikleri turuncu plastik direkler yolu daraltıyor. Halbuki olmasa, araçlar, karşısı boşsa açılıp rahatça geçebilecekler. Bu durumda dibimden sürüyorlar!


GOSB Tembelova içinden, Kirazpınar’da dağ gibi yükselen binalara bakarak, Pelitli mezarlığı önünden başlayan, 500 metrelik turun ilk rampasını (%9) çıkıp köy merkezi öncesi gelinen kavşaktan Tavşanlı diye ayrılarak artık kırsal alandayım (11.26 / 32 °C / 22 km /18,4 km/s /185 m R).


Yolun başındaki bölümde asfalt çatlak, böyle toprak kururken nasıl çatlarsa, parça parça olmuş. Neyse ki sonra düzeliyor ve keyifli bir yoldan Tavşanlı’ya iniliyor. Şimdi tırmanacağım, Ballıkayalar’a doğru (11.44 / 39,7 °C / 28,31 km). Ve rotanın 2’nci rampası geliyor. İlk bölüm, uzun olan, 172 m.ye çıkarıyor, devamında 200 m rakımı buluyoruz. 2,5 km uzunluğunda ve %11’i göreceğiniz kısmı da var (11.58 / 41,3 °C / 30,88 km).


Çevredeki köpeklere su dağıtan genç bir çift bana da ikram ediyorlar ama mataramda ve çantada yedeğim olduğundan teşekkür ediyor almıyorum (ancak sonradan düşündüm de, eksik olan kısmı tamamlayabilirdim).


Her yaz, ormanlarımız alev alev yanıyor. Her yangında da “Neden yeterli uçağımız yok” diye isyan ediyoruz. Gün geçmiyor ki bir felaket haberi olmasın. İhmalden ölenler, kazada ölenler, öldürülenler, kadın cinayetleri, çocuk istismarları. Ne biçim bir ülke olduk bre abem?!


Türkiye'de 2025 yılı itibarıyla toplumsal cinayetler ve ihlaller, özellikle kadın cinayetleri üzerinden yoğunlaşmakta, aile içi şiddet, devletin koruma mekanizmalarının yetersizliği ve kişisel hakların ihlali konularında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu da insan hakları açısından önemli bir kriz alanı olarak öne çıkmakta, çözüm için kapsamlı sosyal, hukuki ve politika değişiklikleri gerektirmektedir.


Güneş tepemde devam ediyorum. Bölge kabak, fazla ağaç yok. Ama gene de güzel buraları pedallamak için. Keyifle geldim Demirciler’e. Artık Dilovası ilçesindeyim. Demirciler de ona bağlı. Eski köylere mahalle diyoruz artık. Belediyenin sayfasında yazılanlara göre: Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanır. Köyde ilköğretim okulu olmayıp taşımalı eğitim vardır. Karadeniz iklimi hüküm sürer. Köy konağı vardır ve 19. yy Osmanlı mimarisinin bir örneğidir. İçme suyu şebekesi var ancak yetersizdir. 1 adet su deposu, 3 adet köy çeşmesi vardır. Doğalgaz ve kanalizasyon şebekesi yoktur.


YZ’den alınan bilgiler ise: Tarihsel olarak, mahalle Osmanoğulları beyliğinin iskan politikası sonucu 1329 sonrası Manavlar tarafından kurulmuştur. Mahallenin adı 16. yüzyıl Osmanlı kayıtlarında "Demürciler" olarak geçmektedir.


Burada verilen molada 2 çayla (10- ad.) yanımdaki sandviçin tekini yiyorum. Biraz da gölgede nefeslenmekteyim. Tam öğle sıcağı başladı. Hareket etmeden önce kollukları takacağım. Kaskın altında zaten kafaya bağlanmış bir mendil var artık. Aslında bunu da ıslatmam lazım.


Demirciler’e kadar pedallamıştım daha önce zaten. Bugün Köseler ve Tepecik’i görmek için geldim. O nedenle OSB içinden geçen yoldan sağa ayrılarak bir yığın sanayi kuruluşları arasından geçip ilkin Köseler geliyor, Demirciler’le arası 3,3 km.


Tarım ve hayvancılık yapılır. Köy düğünlerinde çeşitli adetler görülür. Karadeniz iklimi hüküm sürer. Köy konağı mevcuttur. İçme suyu şebekesi var ve yeterlidir. Doğalgaz şebekesi olmayıp, kanalizasyon şebekesi vardır… denilmekte, Dilovası Belediyesi sayfasında.


Demirciler’den daha büyük olduğu belli. Yakında bulunan sanayi nedeniyle nüfus artışı yaşıyormuş. Şöyle biraz içerilere giriyorum. Bildiğimiz köy görünümünde. Havadar bir kahvesi var, ağaçlar altında. Mola verilecek güzel bir yer. Ancak Demirciler’de durduğumdan devam ediyorum. Mahallenin çıkışında bulunan Toki evleri hemen marketleri buraya getirmiş. Şok ve A101’i görüyor, birine girip kefir+soda+su (41-) alıyorum. Harareti bastırmak için soda ve ayran iyi geliyor.


Buraları, pedallamak için güzel bölgeler. Öylesine trafiği yok, kırsal, etraf yeşil. Ağaçlı bölümler de var, uzaklarda sanayi tesisleri de görülüyor. İnen çıkan yollar 3,7 km sonra beni Tepecik’e indiriyor. Sanki burası çukurda gibi. Şöyle biraz içerlere girmek için yoldan ayrılıyorum. Küçük bir yerleşim yerine benziyor. Sağda köşede, sokağın başına garip bir bina kondurmuşlar, köyün havasına hiç uymayan. Soruyorum geçene: “Bu nedir böyle? -“Bina işte.” - “Böyle bina mı olur, buraya uymuş mu?” -“Uydurmuş işte yapan.” -“Sence uymuş mu?” Ses yok…


Dilovası Belediyesi şöyle tanıtmış burasını: Tarım ve hayvancılık yapılır. Köyün zengin yemek ve tatlı çeşitleri vardır. Karadeniz, Akdeniz ve kara iklimi iç içedir. İçme suyu şebekesi var ve yeterlidir. Köy konağı mevcut olup, 1 adet su deposu ve 1 adet köy çeşmesi vardır. Doğalgaz ve kanalizasyon şebekesi yoktur.


Köseler daha güzeldi, nedense Tepecik biraz sevimsiz gözüktü. Belki çukur olduğundan. Ve bir yokuşu çıkarak ayrılıyor, mezarlığın yanından devam ediyorum. Her yer besi çiftliği burada. Yan yana arka arkaya dizili, yol kenarlarında-içerlerde olduğunu belirten levhalar dikili. Yol düz, eğimsiz, rahat gidiliyor. Saat de bir buçuk oldu ve güneş 42 derece ile tepemi ısıtıyor. Aslında pişiyorum da haberim yok, sürerken oluşan rüzgar nedeniyle.


Dilovası'nın coğrafi yapısına paralel olarak, bölge genellikle sanayi ile doğal alanların iç içe geçtiği bir görünümde. Ancak sanayi, doğal yapı üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmış; plansız genişleme, ekosistemlerin zarar görmesi, kirlilik, su ve toprak kalitesinin bozulması, doğal alanların azalması gibi! Bu etkilerin azaltılması için sürdürülebilir planlama, çevresel değerlendirmeler ve doğaya saygılı düzenlemeler gerektiği konunun uzmanlarınca yazılıp çizilmekte.


Tepecik’ten 2,7 km sonra Kocaeli-Çayırova yoluna bağlanıyorum. Haliyle sola gidece’m, İstanbul yönüne. Ama bu yolda trafik var. Zırt pırt araç geçmekte. O sessizlikten eser yok. Birazdan Tepecik Mesire Alanı ve girişi geliyor. Şöyle dışardan bakıldığında bile içerisinin kalabalığı göze çarpmakta. 32 dönüm olup, çeşitli sosyal, sportif ve dinlenme imkanları sunan alan 2022’de açılmış.


Yol tek şerit, gidiş geliş. Kenarlar ise tam bir çöplük. Gelen geçen elinde ne varsa atmış, boşaltmış. Bu insanlarda anlayamadığım yanlarından birisi de bu çöp atma dürtüsüdür. Yani herhalde içinde bir ses “at, at” diye bağırıyor olmalı ki kendini tutamıyor!


Neticede bildiğim bölgeye/yola ulaşıyor, Denizli Göleti üzerinden (bir gün buraya gelmeliyim) devam ederek, sıcaktan bayılarak, etrafta oturacak bir kahve bakınarak… Ama yok, lokantamsı bir yer var, onu da istemiyor camiye sığınıyorum. Arka avlusuna geçip gölgede biraz soğumaya çalışmaktayım. WC arıyorum ancak görünürde yok, yüzümü yıkayabilseydim. Şöyle uzanmak istiyorum ama fayansa da yatmam şimdi. Biraz kendime geleyim. Böylesine sıcakta hiç pedallamamıştım. Uzun turlarda ağaç altına çekip yattığımı biliyorum. Sonra hava serinleyince devam ederdim. Buradan sonra nasıl devam etsem? Mollafenari-Balçık olarak mı yoksa Cumaköy-Kadıllı şeklinde mi, kararsız kalıyorum. Kısa kes diyor bir yanım, devam et diğer yanım. Ya Çayırova’dan trene, ya da Sabiha Gökçen’den metroya. Dur bakalım, yola bir çık, öyle karar verirsin!


Salıyorum velespiti yokuşa. Off uçuyoruz, ne güzel de çarpıyor rüzgar, açık olan gömleğin yakasından giriyor, tüm vücudumu serinletiyor. Hızım arttıkça daha fazla rüzgar, daha fazla serinlik, doğal bir klima bu.


Pedal çevirdikçe yüzümde dans eden rüzgar,

Güneşin yakıcılığını alıp götürürken,

Sanki doğa bana serin bir tebessüm gönderiyor…


YZ hemen bir şiirle dahil oldu : ))


Geldim yol ayırımına, sağdan Cumaköy olarak sapıyor, köy içinden geçip bir müddet sonra yığınla araçların park ettiği bir bölgeye geliyorum. Anlaşılan yapımı sürmekte olan mesire alanı açılmış (1 yıl olmuş meğer). Burası da 41 dönümmüş. Giriş ücretsiz, bayılırız beleşe. Tepecik ücretli olmuş bu yıl itibariyle. Sonunda burası da olur. Beleş olunca zor kontrol edersin, elini sallayan girer. Para biraz filtreler. Ancak araçların böyle ortalıkta kalması pek iyi bir çözüm olamamış.


Cumaköy’ün yolu bozulup yarısı toprak yarısı asfalt şekline dönmüş. Herhalde doğalgaz geldi ki bu halde! Karşıdan gelen olduğunda inmek zorunda kalıyorum toprağa. Bir de şu motorcular yok mu, kurye tipler. Bunlar ne kadar anarşistçe kullanıyorlar. Sağdan da geçer soldan da, dibinden de! 


Kadıllı’ya doğru ilerliyorum. Buradaki beton yol da ayrı bir hikaye. Çatlamış, ek yerleri tak-tuk vuruyor. Yani bisikletle kibrit çöpünden geçsen hissedersin, böyle yollar son derece rahatsız edici. Vura vura bisikletin ömrü kısaldı!


Hiç bu kadar mola verecek yer arayışında olmamıştım. Kadıllı’daki kahve pek bir sıkışık ve sıkıcı göründü, devam ediyorum. Karşıda, Trakya’da her yerde ayçiçekleri vardı, burada yok derken Kadıllı çıkışı solumda kocaman bir tarla beliriyor. Sapsarı çiçekler süslemiş ortalığı. Öyle de güzeller ki.


Altın sarısı ışık, güneşe dönük yüzler,
Ayçiçekleri açar, doğanın en güzel süsü.
Tarlalarda dans eder, rüzgarla sohbet eder,
Umudu taşır her yaprağında, kalplere neşe verir.


YZ’den bir şiir daha : ))


Bundan sonrası malum; Kocaeli Gebze’nin son noktası, Kadıllı’nın alt bölgesi olan Yediyer’in ardından İstanbul il sınırına girer Göçbeyli’ye ulaşılır (burada da soda+icetea+su takviyesi) ve uzunca pedallayarak Sabiha Gökçen metro istasyonuna kadar gelirsin. Biner, Kozyatağı durağında aktarma yapar, İMES’te iner ve eve doğru salarsın velespiti. Artık kullanmana gerek yok, o yolunu bilir : ))


Ama sonlandırmadan, bugün bir doğum günü var / Kutlu Mutlu Olasın Firu’cum…



Yazı kenarındaki işler, UESYO’da okuduğum yıllarda Temel Tasarım dersine gelen, hepimizi etkileyen değerli hocamız Altan Gürman’a ait. Şöyle tanıtılmış: Altan Gürman, 1935 İstanbul doğumlu, 1976 yılında 41 yaşında vefat etmiş Türk kavramsal sanatçı ve ressamdır. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü mezunudur ve 1963-1966 yılları arasında Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda uzmanlaşmıştır. Türkiye’de çağdaş sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilir. Geleneksel yöntemlerin dışına çıkarak yeni sanat dili arayışlarıyla tanınır; montaj, kolaj ve dekupaj gibi tekniklerle otorite, savaş, silahlanma ve bürokrasi gibi temalara eleştirel yaklaşmıştır. Sanatını daha az kutsal, yaşama daha yakın görmüş ve yapıtlarını genellikle seriler halinde üretmiştir. 1969’da Temel Sanat Eğitimi Kürsüsü’nün kurucu kadrosunda yer almış ve 1974 yılında kürsü başkanı olmuştur. Kısa yaşamına rağmen Türk çağdaş sanatında önemli bir iz bırakmıştır.

















Keşif Turu; Köseler ve Tepecik: Dudullu-Bostancı-(tren) Gebze-Pelitli-Tavşanlı-Demirciler-Köseler-Tepecik-Denizli-Cumaköy-Kadıllı-Göçbeyli-S.Gökçen-(metro) Kozyatağı-(metro) İMES-Dudullu


Tur tarihi: 27 Temmuz 2025

Alınan yol: 85,29 km
Ortalama hız: 18,8 km/s

En yüksek hız: 54,9 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 32 dk, dışarıda geçen süre 8 s

En yüksek sıcaklık 44 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 37,3 ˚C
Yükselti kazancı 
(çıkış) 1128 m, kaybı (iniş) 1225 m
En düşük yükselti 1,2 m, en yüksek 344 m


Garmin yol bilgiler Keşif Turu; Köseler ve Tepecik


Relive yol bilgiler Keşif Turu; Köseler ve Tepecik