28 Ekim 2012

RumeliFeneri - Kilyos, pedal pedal gidiyoz

Kilyos, günübirlik bir tur için keyifli bir rota, 80 km’yi aşmayan. Fazla şehir dışına çıkmadan denize ulaşmak, temiz hava, orman, tırmanış... hepsi bu yolda var.

Biz Levent ile birlikte bir pazar günü Rumelifeneri üzerinden Kilyos’a gittik. Dönüşü de Zekeriyaköy’den yaptık.

Sabah 8.40 Beşiktaş’ta buluşup sahilden Sarıyer’e geldik. Malum dümdüz bir yol. Kuruçeşme yakınları hala asfalt çalışması nedeniyle tıraşlı. O nedenle kanalların içinden geçerken dikkat etmeli. Teker bazen kayabiliyor. Beşiktaş-Sarıyer arası 22 km gibi, 1 saat 15 dakika en azından gerekiyor, ortalama bir tempoyla.

Sarıyer’de bir çay molası vermek güzel oluyor. Yenimahalle tarafına doğru az girip soldaki küçük çaycı tercihimiz oldu. Daha oraya varmadan sağdan seslenen tanıdık bir ses; Necmi. Sazlıdere’de tanıştığımız bisikletçi arkadaş. “Bu ne güzel tesadüf! Ne zaman yola çıksak mutlaka karşılaşıyoruz. Yoksa bizi mi takip ediyorsun?” Gülüşmeler. Yalnız değil, sözünü ettiği arkadaşı Mustafa’yla. Çok seviniyoruz ve birlikte bir çaya oturuyoruz. Sirkeci’ye trenle gelip buraya pedallamışlar. Şimdi de Bahçeköy üzerinden Sazlıdere-Halkalı’ya dönecekler. Hemen güzergah konuşuyoruz. Pirinççi diyorlar. Aman ha, orası bir felaket. Biz bir kere tersini yapmış, oraya inip Bahçeköy’e çıkmıştık. Bir iniş, güzel de sonra beter bir çıkış. Bitmez bitmez... cinsinden. Alibeyköy barajının dipleridir. Çevre de çok pis. Baraj sularına atılan her şey buraya gelmiş, birikmiş. Naylon, pet şişe, torba vs içinde yüzüyor ortalık. Bir de kenarda balık tutanlar, piknik yapanlar. Hani tam çelişkiler parodisi.

Bu sırada yanımıza bir başka bisikletçi arkadaşımız yanaşmaz mı: Hacı Dursun Ali, balcı. Tesadüfler zinciri. Çay eşliğinde sohbet ediyoruz. Dönüşte Zekeriyaköy’e bekliyor. Bal tezgahına bir de kestane ve mısır eklemiş. Ohh ne ala.



































Rumelifeneri’ne gidebilmek için Koç Üniversitesi’nin oraya çıkmak lazım. İki yolu var: 1- Maden’den. 2- Rumelikavağı’ndan. Biz ilkini tercih ediyoruz ve 1 km’lik sıkı bir tırmanışla tepeye ulaşıyoruz. Burası gerçekten diktir. Yolun trafiği de var. Bazen, açılardan dolayı tersten çıkmak daha kolay oluyor. Ama arabalara çok dikkat. Hızlı çıkıyor ve iniyorlar.

Üniversitenin önünden giden yol, yer yer çıkış olsa da öyle yorucu değil. Zaten buraya kadar çıkan için çerez sayılır. Sonrasında yol en güzel Boğaz manzaraları eşliğinde askeri bölge önünden Fener’e doğru iner. Hiç pedal basmadan kaymak gibi asfaltta orman içinden süzülürsün, en az 5 km. 200 m kadar irtifa kaybedersin.

Fener’in meydanında, çınar ağacının etrafında sağlı sollu 2 kahve var. Bir de ufak tefek yemekleri olan lokanta yavrusu. Zaman içinde kahveler biraz ‘moderen’ görünüm kazanmaya başlamışlar ama içerik aynı, müşteri aynı; Karadenizli uşaklar.

Soldaki kahve bahçeyi yenilemiş, genişletmiş. Oraya konuşlanıyoruz. Acıktık ve yanımızdakileri çayla temizliyoruz. Yetmiyor, Levent kuruyemişleri çıkartıyor. Etrafta kediler, köpekler. Firuzan bir tanesiyle haşır neşir. Burada meydanda bazen seyyar satıcılar da bulunuyor; meyve, peynir, sebze gibisinden.

Bir saatlik bir mola sonrası, fırından biraz çay için takviye alarak, aşağı mahalleden, kale yıkıntısının yanından devam eden asfalt yoldan, 'Golden Beach' denilen yere pedallıyoruz. Yol üzerinde alıcısını bekleyen villalar. Her yer işgal altında. Kalmamış inşaat yapılmamış bölge.






































Golden Beach’de bazı müşteriler dinlenme halindeler. Sağa sola yayılmışlar. Buradan sonra yol topraktır. Zaten öyle çıkışlar var ki itmek zorundasın. Kah itiyor, kah biniyor ve müthiş bir manzara eşliğinde orman içinden, kayaların yanından, koyların etrafından dolanarak Demirciköy’ün sahiline varıyoruz. Rumelifeneri’nden aşağı yukarı 6 km kadar burası.

Şimdi sağlam bir tırmanış sizi bekler, Demirciköy’e çıkmak için. Çok uzun değil, 1 km kadar, ama Sarıyer’den daha serttir. Onu da atlattınız mı refaha erersiniz.

İlk çıkan Firuzan oldu. İkinci ben, üçüncü de Levent. Dereceye girdik yani :) Demirciköy’de bir büyük insanı ziyaret edip, saygımızı sunup Kilyos’a doğru devam ettik. Buradan şahane bir inişle (2 km kadar) Kilyos’a ulaşılır. Kumköy de deniliyor, şaşırmayın.

Bu arada Demirciköy’ün çok güzel minik camisi dikkat çekiyor. Hani oraya buraya taklit camiler yapmaktansa!

Kilyos, pazar olmasından dolayı kalabalık. Motosikletliler de var. Simitin yanına Karper peynir alıp, denize inen yolun solundaki manzaralı çay bahçesinde -şansımıza- bulduğumuz yere çöküyoruz. Çaylar 1,5. Bütçemizi aşar ama 2’şer tane içiyoruz. Güzel demlenmiş. İndirim indirim, bisikletçi indirimi diyorum ama oralı bile değil.

Levent gelmişken akraba ziyareti yapıyor. Ama yerinde değil ve dönüşe başlıyoruz. Zekeriyaköy’e kadar düzdür yol. Mangalcıların, etçilerin yanından gidersin. Bir de gokart pisti yaptılar buraya. Brum brum motor sesi.


























Kilyos’tan 5 km sonra Zekeriyaköy’de jandarmanın oradan sapar ve sürekli tırmanırsın, taa ki anayola, Sarıyer-Bahçeköy ayrımına kadar, yaklaşık 2 km. Sonrası kolaydır. Sarıyer’e iniş ve Boğaz yolu.

Jandarmayı az geçtik Levent’ten bir ıslık: Lastik patladı. Hoppalaaa... İlk düzlükte, eskiden burada bir kahve vardı, mola verirdik. Patlağı yamıyoruz. Burası eski Zekeriyaköy, villaların olmadığı. Lastikte hafif bir yalpalama var. Tepedeki benzincide havayı boşaltıp tekrar basıyoruz. Pek de düzelmedi. Akort ayarı mı kaçtı?

Sonrası malum. Sarıyer’e jet gibi inersin (3 km) ve Boğaz’ın kalabalığına düşersin. Düğün alayı mı istersin, minibüs terörü mü, avare avare dolaşan yaya mı, her şeyden var. Fazlasıyla...

Unutmadan: Lastiği yamadığımız yerdeki çeşmenin suyu harika. Mutlaka doldurun mataranızı. Etrafta da fotograflık hoş detaylar var. Firuzan boş durmuyor, bazılarını saptıyor.

Sarıyer tepesinde açılan yeni tünelin işaretlerine rastladık, ama kendisi yoktu. Yoksa ağaçların arkasındaydı da biz mi göremedik?!!

Boğaz yolu akşam saatlerinde kalabalık, karışık ama düz. Akrobat olman lazım. Aradan, ortadan, kenardan slalom, ne hünerin varsa gösterirsin.

Beşiktaş’a doğru gidiyoruz. Bas bas, vapura yetişelim Firuzan. Levent hoşça kal. 



































Rumelifeneri – Kilyos Turu






















Rota: Beşiktaş-Sarıyer-Rumelifeneri-Demirciköy-Kilyos-Zekeriyaköy-Sarıyer-Beşiktaş
Tur tarihi: 21 Ekim 2012
Katedilen mesafe: 83,55 km
Ortalama hız: 11,4 km/s.
Bisiklete biniş süresi: 5 saat 36 dk., dışarıda geçen zaman: 12 saat.
En yüksek sıcaklık: 32˚C, en düşük sıcaklık: 20˚C
İrtifa kazancı (çıkış): 983 m, kaybı (iniş): 983 m.
Garmin yol bilgileri Kilyos

Tur bilgisi: Beşiktaş-Sarıyer arası Boğaz yolu fazla eğimi olmayan, saatine ve gününe göre trafik yoğunluğu olan bir yol. Mola verilecek çok yer var. Sarıyer’de börekçi, simitçi, muhallebici ve her türlü karın doyurulacak yer var. Çayevi de bolca, sahilde ve içerilerde. Su doldurulacak çeşme Yenimahalle yolundaki kahvenin yanında bulunur. Sarıyer’den 2 tırmanışla çıkılır: Maden’den veya Rumelikavağı’ndan. Koç Üniversitesi’nin önünden geçen yol Rumelifeneri’ne kadar düzgün asfalt ve iniş. R.Feneri’nde küçük lokanta, fırın, manav ve bakkal mevcut. Çayevi hem meydanda hem liman kısmında var. Su dolduracak çeşme var. Buradan sonra Demirciköy’e kadar yiyecek içecek bulunmaz. Yol asfalt ve devamında toprak. Demirciköy’e dik bir asfalt yolla çıkılır. Burada bakkal mevcut. Kilyos’a keyifli bir inişle varılır. Lokanta, bakkal, çayevi gibi pek çok yer var. Bazıları mevsimsel açık. Zekeriyaköy’e kadar yol düz, trafik olabiliyor. Sonrasında tırmanışla çıkılıyor. Eski Zekeriyaköy’de bakkal, çayevi ve çeşme var. Suyu çok lezzetli. Sarıyer’in tepelerinde pizzacı bol. Dik bir yolla Sarıyer merkeze inilir.



İlginizi çekebilir Ömerli Kuartet