7 Nisan 2009

PiyerLoti Gezisi

PiyerLoti gezisi harika geçti (04.04.09). Eğlenceli ve nefis bir havada. Gerçekten güneş gene çok güzel parlıyordu. Özlemişiz bu havayı. Herkese teşekkürler.

Sabah 9:10’da Hasan’la Dolmabahçe yakınlarında buluşup Karaköy’e pedal bastık. Vardığımızda Zuhal gelmiş, ama farklı bir noktada bekliyordu. Hemen buluşma noktasına yöneldik ve Mehmet ile Sibel’i gelmiş bulduk.


Sarılmalar - öpüşmeler, hasret gidermeler derken bir sonraki vapurla da Hakkı geldi. Yola çıkmadan önce ilk fotomuzu çektik...

... ve Eminönü üzerinden Sarayburnu’ndan Gülhane Parkı’na girdik. Orada Sibel’in bildiği, hepimizin yeni öğrendiği (ben geçen gezide öğrenmiştim) boğaza nazır çay bahçesinden, güzelliği temaşa ettikten sonra, parkın üst çıkış kapısına yöneldik. Herkesin gelmesini beklerken karşı kaldırımda Ercan’ı gördüğümde çok şaşırdım, geleceğinden haberim yoktu ve güzel bir sürpriz oldu benim için. Böylecene 7 olmuştuk. Cağaloğlu ve Beyazıt, üniversitenin yanından Süleymaniye’ye doğru ilerlerken, yol kenarında bir köpek ve kedinin dostça güneşlendiğini görmek hepimizi çok mutlu etti, ve hayvanların bile insanlardan daha doğru davrandığına karar verdik (çevredeki bazı insanlar pek öyle düşünmeseler de).

Ercan’ın anlattığı gibi Vefa'da bozamızı içtikten sonra, Fatih’deki Siirt pazarındaki Gül kahvehanesinde çaylarımızı yudumlayıp...

... Zeyrek turu ve Çarşamba üzerinden, arka yollardan Edirnekapı’ya ulaştık. Oradan, caddeden ilerleyip G.O.P çarşısını gezip PiyerLoti’ye keyifli bir inişle vardık. Hemen bisikletleri, çaycının itirazlı bakışlarına rağmen, masamızın yakınına koyduk ve hararetli bir sohbete geçtik.

Kimimiz soda, kimimiz çay, kimimiz kahve içti ve karnımızın zil çalması üzerine, Eyüp’e iniş için ayaklandık. Dik bir iniş ve ardından parke yollar (en çok Zuhal’i yormuştu, yol bisikletiyle sarsıla sarsıla geldi) üzerinden, Karadeniz Lokantası’na vardık. Yemekler sipariş edildi, sohbetler devam etti. Ercan bize bisiklet ve dünyasına ilişkin çok güzel bilgiler aktardı. Keyifle dinledik.

Çayların da içilmesiyle, Santralİstanbul’a doğru yola çıktık. Bilgi Üniversitesi'ne vardığımızda, bisikletlere bir türlü doğru dürüst bir yer bulamadık. Oraya koyalım dedik - kabul etmediler, buraya koyalım dedik - ikna edemedik, şuraya koyun dediler ama sorumluluk almayız denilince (hangimiz bisikletini öyle bırakıp gidebilir ki?) başında birimiz bekleyerek, diğerlerimiz Memet Fuat şiir ödül törenini izlemek üzere, salona çıktık. Girdiğimizde olay başlamıştı ve birazını izleyip (çıkışta bir hatıra resmi çekip)...

... yeni Sütlüce Kongre Merkezi’ne, ve oradan yeni kurulmuş olan Eski Galata Köprüsü (yaya trafiğine açık) üzerinden Eyüp’e dönüp (yeni bisiklet arkadaşımız Şinasi ile) ve oradan devamla Has Üniversitesi önünde 4 tarafa dağıldık. Hakkı, Mehmet ve Sibel, Kadıköy’e geçmek için Karaköy’e, Ercan Bakırköy’e gitmek için Sirkeci istasyonuna, ben ve Hasan’da Çapa’ya doğru vedalaşarak ayrıldık.

Bir sonraki gezimizi 360 º’de yapacağız, değil mi arkadaşlar?

Yol: Karaköy > Sirkeci > Gülhane Parkı > S. Ahmet > Beyazıt > Vefa > Zeyrek > Edirnekapı > G.O.P > Piyer Loti > Eyüp > Silahtarağa > Sütlüce > Balat > Unkapanı

Not: Ercan’a fotolar için teşekkür ederim.


İlginizi çekebilir RumeliFeneri, Fikret Albay'la