Dedik biz de, yeni vizyona giren filme gönderme yaparak. Gerçi bizimkisi havaalanında bir buluşma, kayıp bavul arama değil. Havaların artık yağışlı olma ihtimali karşısında yapılmış bir çağrıydı. (...) Sabah 9 buçuk Beylerbeyi’ndeki buluşma noktasına gittiğimde İhsan ve Haluk gelmişlerdi. Çubuklu’dan 10.30’daki feribotla İstinye’ye geçip Çayırbaşı’na ve Belgrad Ormanı içinden Kemerburgaz’a pedallayacağız. Üçlü olarak hareket ediyoruz, kıyı boyunca, yol bisikletçileri de var bolca pedallayan.
İstanbul denilince aklıma İstanbul Sözleşmesi gelir. Bir gece vakti cumhurbaşkanının imzasıyla çekiliverdiğimiz. Nedeni şimdiye kadar anlaşılır bir gerekçeyle hala açıklanmadı. 25 Kasım "Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü"ydü. Gene metro istasyonları ve yolları kapatarak zorluk çıkarttılar, engel olmaya kalktılar. Yaptıkları sadece yasaklamak. Başka bildikleri yok. Anlaşılan toplum tepkisinden çok korkuyorlar.
Kadınlarla ilgili “İstanbul Sözleşmesi” derken, İstanbul’un eskilerde ev sahipliği yaptığı bir de “Dünya Kadınlar Birliği Kongresi” vardır. Arşivlerden bakarak özetlersek: Yıl 1935, Lahey ve Zürih başta olmak üzere belirli şehirlerdeki kadın hakları savunucularının oluşturdukları Uluslararası Kadınlar Birliği, 12’nci kongresini yapacağı şehir olarak İstanbul’u seçer. Nedeni ise; Türkiye, Cumhuriyetin kuruluşundan beri, kadın haklarını yerleştirme konusunda, en etkili adımları atan ülke olması. Bunu 1926 yılında insan hak ve özgürlükleri açısından, Medeni Kanun’u kabul ederek gösterdiği gibi, kadınlara siyasal haklarını tanıyan yasalar ve uygulamalarla (5 Aralık 1934, Anayasa'da yapılan değişiklikle kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi), 8 Şubat 1935’te yapılan milletvekili seçimlerinde de Meclis’e 18 kadın milletvekili seçilmesiyle de somutlaştırmıştı. Uluslararası Kadınlar Birliği de bu gelişmeyi göz önünde tutarak, o yılki kongre yeri olarak İstanbul’a karar verir. Türk hükümeti de birliğe, kongre mekanı olarak Yıldız Sarayı’nı ayırır. Kongreye 30 ülkeden 210 delege katılır, 11’i Türkiye’den. Kongrede, kadın erkek eşitliğinin yanında, bir kısmı Türkiye tarafından o güne kadar kabul edilmiş olan ilkeler dahil, dünya barışının korunması yolundaki birçok ilke ve hedeflerin desteklenmesi için kararlar alınır. Kongreye Cumhurbaşkanı Atatürk’ün gönderdiği telgrafın özeti ise: “Siyasi ve içtimai hakların kadın tarafından kullanılmasının, beşeriyetin (insanlığın) saadeti ve prestiji bakımından elzem olduğuna eminim.”
5 dakikamız daha olsaydı 10 feribotuna bile yetişiyorduk. Şimdi yarım saat beklememiz gerekiyor. İskelenin hemen yanındaki Şehir Hatları Kafeteryasında çaylar (8-) eşliğinde midemizi rahatlatıyor, bolca sohbet ediyoruz. Gelen mesajda Varujan’ın da Çayırbaşı’ndan katılacağı belli oluyor : )) Zaman çabuk geçiyor ve feribotun gelmesiyle 15 dk. sonra İstinye’den tekrar başladık pedallamaya. Ve Çayırbaşı’nda Varujan’ın katılımıyla 4’ledik. İhsan’ın hava bastırma işi bisikletçinin kapalı olması nedeniyle gerçekleşemeyip direkt Kemerburgaz’a doğru yol alıyoruz. Orman içi çok güzel, aşırı piknikçiler de yok ortalıkta. Yağan yağmurlar çeşmeye gelen suyu bulandırmış, mataraları dolduramıyor, pas geçiyoruz Binbaşı Çeşmesini.
Alınan su börekleri (250 gr 60-TL), tulumba tatlısı ve lokmalar (3 ad. 22,50) ile Kemerburgaz’daki İpek Kıraathanesi’nde çaylar (7,5) eşliğinde tıkınıyoruz. Lokmalar da kocaman, bir ısırışta gitmiyor. Ama ne lezzet, bilseniz, odun ateşinde pişiyor. Geldiğinizde mutlaka uğrayın. Kime sorsanız gösterir, Meşhur Tulumba Tatlıcısı’nı.
Dönüşü Cendere yolu üzerinden yaptık. Pek sevimsiz bir yol oldu ne yazık ki burası! Damperlilerin çıkarttığı toz duman çok rahatsız edici. Gerçi düz ama pek gidilesi değil. Hele de yağış sonrası hiç değil. Yerdeki çimento tozu ıslanınca feci bir şekilde bisiklete yapışıyor. Ayakkabılar vs. batmıştı bir geçişimizde. Havaalanı metrosunu kullanmak en iyisi.
Kağıthane içinden ve tünelden geçerken İhsan ve Varujan önden kayboluyorlar, ben ve Haluk arkada kalıyoruz. Kaybediyoruz birbirimizi. Ama bir tesadüf Beşiktaş vapur iskelesinde, 15.15 vapurunda gene buluşabiliyoruz İhsan’la. Varujan ilk tünelden sonra ayrılıp evin yolunu tutmuştu. Kadıköy’de İhsan ayrılıyor, ben de Haluk’la Bostancı’ya kadar gelip oradan metroyla dönüyorum.
Sonlandırmadan bir trompet virtüözü ve besteciyi tanıtmak istiyorum; Lübnan'da doğup Fransa'ya ailesi ile göç eden İbrahim Maalouf, geleneksel 3 supaplı trompet yerine babası Nassim Maalouf'un 1960'larda icat ettiği 4 supaplı trompeti çalıyor. Bundan dolayı dünyada oryantal çeyrek ton trompet çalabilen ve bu müzik aletine sahip tek kişi. Bu enstrümanın en önemli özelliği caz ritimlerini ve doğunun makamlarını çalabiliyor olması. 2010 yılında Fransız Caz Müzik Ödülleri’nde “Yılın En İyi Enstrümantal Keşfi” dalında ve Fransız Müzik Ödülleri’nde “En iyi Dünya Müziği Sanatçısı” dalında ödül kazanan İbrahim Maalouf’dan Shubho Lhaw Qolo (Süryanice Aramice bir ilahi).
İstanbul İçin Son Çağrı: Dudullu-Beylerbeyi-Çubuklu-(gemi) İstinye-Çayırbaşı-Belgrad Ormanı-Kemerburgaz-Cendere-Kağıthane-(tünel) Dolmabahçe-Beşiktaş-(gemi) Kadıköy-Bostancı-(metro) İMES-Dudullu
Tur tarihi: 3 Aralık 2023
Alınan yol: 82,77 km
Ortalama hız: 20,3 km/s
En yüksek hız: 60,3 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 04 dk, dışarıda geçen süre 8 s 59 dk
En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 19 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1221,9 m, kaybı (iniş) 1204,7 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 163 m
Garmin yol bilgileri İstanbul İçin Son Çağrı
Relive yol bilgileri İstanbul İçin Son Çağrı
Foto katkıları için İhsan ve Varujan’a teşekkürler.
İlginizi çekebilir Keşif Turları; Demirciköy, bisikletle ÇiftAllan, Keşif Turları; Pirinççi