30 Eylül 2010

21 Eylül 2010

Büyükçekmece Dokuzlusu

Bu haftaki turumuzu Büyükçekmece olarak kararlaştırmıştık. 19 Eylül Pazar sabahı saat 8’de Sirkeci garında buluşup trenle Menekşe’ye kadar giderek oradan pedalla gölün çevresini gezmeye karar verdik.

Sabah istasyona vardığımızda herkes çoktan gelmiş sohbet ediyordu. Yaz sonrası ilk turumuz olduğundan anlatılacak çok şeyi vardı herkesin. Fugen2 beraberinde abisi Ferit’i de getirmişti, çok mutlu olduk onu da aramızda görmekten. Sonra ilk defa pedallayacağımız Veysel’i Esin çağırmıştı. Bahan’la da ilk gezimiz olacaktı. Mustafa, Emre, Fahri ve biz de eklenince 10 kişi oluverdik birden.

Sirkeci garını çok seviyorum çünkü tek biletle geçiyorsun. Normalde bazı yerler çift istiyor. Bisiklet halen paralı bir araç.

Hepimiz akbilleri basıp ilk vagona yerleştik. Yol boyunca bisiklet üzerindeki eksiklikler, özellikle lastiklerin havası tamamlandı ve güle oynaya Menekşe’ye vardık. Buradan merdivenleri de indirip yola çıkmadan önce Bahan’ın fren sorununu çözerken motorlu bir arkadaş, ki eski de bisikletçiymiş, bize yardım ederek bu işi halletti.



Tek sıra halinde K.çekmece’ye varmadan önce sola dönerek devam ettik her zaman gittiğimiz yoldan. Ancak az sonra trafikteki değişiklikle karşılaştık. Gittiğimiz yol tek yön olmuş ve artık giremiyorduk. Öyle de dar bir yol ki ters yönde gitmek bile mümkün değil. Doğru dürüst kaldırım bile yok.

Kenarda durmakta olan bir arabadan parkın içinden gecen bir yaya yolunun tarifini alıp bu bölümü dolanarak atlattık ve Lunapark’ın içinden Avcılar sahil yoluna indik. Burası keyifli, araçsız bir yol.

Bu bölümü geride bıraktıktan sonra Avcılar’da mola vermek için bir kahveye yerleştik. Kahvaltı etmemiş olanlar yakındaki fırından simit vs aldılar (bir yerden peynir de çıktı) ve uzunca kalarak sohbeti koyulaştırdık (çaylar 60 krş. sodalar 1 liraydı).

Ama artık devam etmemiz gerektiğinden Ambarlı üzerinden giderek bir miktarını da ters yönden yaparak bizim meşhur “Eşekos” yokuşuna geldik. 1 km bile sürmeyen ama %19 gibi bir eğime ulaşan yolu birimiz iterek diğerlerimiz pedallayarak, bazımız "S" bazımız "I" şeklinde tırmandık. 45 m’den 123 m’ye yükseliverdik.


Artık Yakuplu’daydık ve Gürpınar’a doğru devamla pedallıyorduk. Buraya varırken katılımcı sayımızda bir eksilme oldu ve Ferit’in dönmesiyle 9’a düştük.

Gürpınar’da mola vermeden döner kulenin de dibinden geçerek (Düven Et Lokantası. 80 dk.’da bir turunu tamamlıyormuş) sahile iniverdik müthiş bir hızla. Önce sahilin bir ucuna kadar bir pedallamak istedi arkadaşlar. Gelmeyeli yeni yeni binalar eklenmiş. Bolca lokanta, halen deniz mevsimi sürüyordu. Betonda güneşlenenler vs durumları.

Sonra tekrar B.çekmece yönüne geri döndük. Kimimiz önden gidince bir karışıklık oldu ve kaybolduk ama buluşmamız zaman almadan gerçekleşti.


Sahildeki uçağın altında grubun hatıra resmini alıp sahili takiben göle doğru devam ettik. İşte uçağın orada Firuzan’ın kulak ve gözlerinden bazı alıntılar: “Anne bugün bisiklet günü mü?” diyen küçük kız. Yükseklerden gelen “Kızım, baksana, nereye gidiyorsunuz?” sorusuna ait sesin sahibi balkonunda oturan bir teyze. Anlaşılan çok hoşuna gitmiş, gülümseyerek bakıyor bizlere, iyi yolculuklar diliyor. Yolun sağında durmuş bir arabanın içinden aldığı birayı bana doğru uzatan bir genç. Bisiklet yarışlarından esinlenmiş olmalı. “Bak, ne güzel! Hem spor, hem gezi.” diyerek bebek arabasını itmeye devam eden bir diğeri.

Geçenlerde kramp üzerine konuşuyorduk da Firuzan’la, magnezyum eksikliğinin önemli olduğunu okudum. Birden aklıma geldi her nedense :))

Bir ya da birden fazla kas demetinde birden görülebilen; kısa, bazı durumlarda 10 dakikaya varan kasılmalara kramp ismi verilir. Kas kramplarında mineraller önemli yer teşkil eder. Magnezyum, potasyum ve kalsiyum eksiklikleri kramplara zemin hazırlar. Kas krampları genellikle yoğun egzersizler ve dinlenme pozisyonlarında ortaya çıkar.

Eğer sizin bacağınıza kramp girdi ise bisikletten inip ellerinizi sert bir yere dayayın. Kramp giren bacağınızı bükmeden geriye doğru kaldırabildiğiniz kadar kaldırın. Bir süre bacağınızı bu şekilde hareket ettirin. Diğer bacağınız ile de yaylanma hareketi yaparak kramp girmiş bacağınıza yardımcı olabilirsiniz.

Kramplardan uzak durmak için aşırı sıcak günlerde sııvı tüketimimize önem vermeliyiz. Yaz günlerinde normalden daha hızlı sıvı kaybedeceğinizden, bu dönemlerde daha fazla su, ayran ve meyve suyu tüketmelisiniz.

Peki magnezyum içeren besinler nelerdir?

Özellikle koyu yeşil sebzeler yapılarında bulunan klorofil molekülü sayesinde magnezyum minerali bakımından zengindirler. Badem, çekirdekler, soya fasulyesi, rafine edilmemiş tahıllar, tam tahıllı ekmek doğal magnezyum kaynaklarıdır. Bunun yanı sıra kakao tozu, muz, avokado, ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, kepek, fındık, yer fıstığı ezmesi, buğday gevreği, patlamış mısır, tahıl ekmeği, peynir, yumurta, patates ve portakalda da bol miktarda magnezyum bulunmaktadır.

E5’in altından gecen yol da her nedense kapatılmıştı ama bisikletleri taşıyarak atlatmak zor olmadı. Göl kenarındaki yöresel mutfaklardan bir şeyler yemek istedi Fahri, ne var ki fiyatlar biz bisikletçiler için fazlaydı ve yolda peynir kavun vs seklinde halletmeye karar verdik.

Tarihi Sinan köprüsünden, Kanuni’nin askerleri gibi heybetli bir geçişle göl kıyısından pedallamayı sürdürdük.
 
 

Bu yol halen damperli kamyonların işgali altında. Öylesine bir gürültü çıkartıyor ki kasaları yüreği bazen dışarı fırlayacakmış gibi oluyor insanın. Bu yol üzerinden manda yoğurdu satılan ve yanında da Rumeli Köftecisi diye bir yer olan girintide mola verdik.


Yoldan aldığımız kavun karpuzları Bahşayiş’e saklayarak burada büyük bir çömlek manda yoğurdunu buharlaştırdık. 2 kg = 10 TL’den, ama nefis. Kimileri de köfte yedi ama bilemiyorum lezzetini, pek sesleri çıkmadı. İlerisi için de güzel bir beyaz peynir aldık kilosu 17 liradan.

Birazdan Çatalca yolundan sağa saparak Bahşayiş’e geldik. Çay bahçesine yerleşip kavunları karpuzları ve peyniri çıkartıp nefis bir yemek yedikten sonra çaylarımızı da içip, dinlenerek 1,5 saatimizi geçirdik.



 

Tam yola çıkmıştık ki Mustafa2’nin lastiğinin inik olduğu anonsuyla durduk. Hava basıldı, çünkü içinde patlak önleyici sıvı varmış!

Bu şekilde ara yollardan, balık tutanların yanlarından göl manzarası eşliğinde yolumuz bizi Alkent 2000’in içinden geçirerek Beylikdüzü’ne getirdi.

Ama Mustafa2’nın lastiği yolda gene inince artık patlak önleyicinin de işe yaramadığına karar verip yamama işine giriştik. Hani arkadaşımız da öyle hafif yola çıkmış ki, yanında bu işi çözecek hiç bir donanım yok. Levye sağdan, pompa soldan, yedek lastik öteden beriden diyerek meseleyi elbirliğiyle hallettik.

E5 üzerinden Haramidere’ye varmadan sağdan Ambarlı, oradan Avcılar yönüne kıvrılıp sabahki yolumuza tekrar bağlandık. Yavaş yavaş Esin ve Fügen2’nin pilleri bitmek üzereydi. Sabahki kahvede bir mola daha verip, orada da Fahri’nin lastiğini yamayıp Menekşe’de de Esin’le Fügen2’yi trene emanet ederek kalan 7’li olarak tempolu bir şekilde Sirkeci’ye vasıl olduk. Ancak yer yer benim de tempom düşmedi değil. Sabah 7 buçuktan beri dolanıyorduk. Sele kıçıma yapıştı doğrusunu söylemem gerekirse.

Burada ayrılmalar başladı, Bahan Unkapanı’na doğru devam etti. Biz Mustafa2’den Dolmabahçe’de ayrılıp Maçka’ya çıktık. Emre’den Teşvikiye’de, Fahri’dense Nişantaşı’nda ayrılarak eve saat 10 gibi girmiş olduk.

126,5 km yolu 7 saat 45 dakikada almışız. Ortalamamız 16,3 km imiş. 935 m tırmanmış, 934 m de inmişiz.

Bir Pazar gezisi daha böyle tamamlandı.

Yol: N.taşı > Sirkeci > Menekşe (trenle) > Yakuplu > Gürpınar > B.çekmece > Bahşayış > Beylikdüzü > Avcılar > Menekşe > Sirkeci > N.taşı 126,5 km


Bu bölgeye yapılmış diğer geziler için tıklayınız:

İlginizi çekebilir Yenikapı buluşması, Garip Bisiklet Yolları, Yolculuk nereye?,  Gürpınar, keşif gezisi

17 Eylül 2010

Garmin Edge 500

Geçen yılın sonuna doğru Garmin’in yeni bir GPS saati çıkarttığını okumuştum. Mevcut 705’den daha ucuz ve daha küçük, ama yaptığı hemen hemen aynı. Biz de gezilerimiz için buna benzer bir alet arıyorduk. Yani mesafe, süre dışında yükseklik, eğim ve en önemlisi, sonradan bunları bilgisayarda tutan ve harita - grafik şeklinde sunan. İşte Edge 500 tam bize göreydi.

Burada aradık ama daha gelmemişti. O nedenle o sıralarda Amerika’dan dönen oğlum Aydın’a getirttik ve nisan itibariyla kullanmaya başladık.

Oh ne güzel, geziler sonrası takıyoruz BS’ye, giriyoruz Garmin’in sitesine yüklüyoruz ve herşey önümüzde. Bu şekilde birkaç gezi yaptık ve ağustosta döndüğümüz doğu gezimizi de aktarıp yeni bir güncellemesini yüklemek için baglandığımızda olan oldu. Aleti BS tanımıyor, sitesine bağlandığımızda algılamıyor. Kısacası Garmin Edge 500 devre dışıydı. Hoppala olduk. Acele internet forumlarını tarayıp başkalarının da benzeri sorunlarla karşılaştığını görmek içimizi biraz rahatlattıysa da, şimdi “ne edcez” gibisinden bir durum çıktı önümüze. Garmin bu sorunu düzeltmek için yeni bir güncelleme yayınlamıştı ama bağlanabilmek için aleti çalıştırabilmek lazımdı. Bizimkisi sessizliğe bürünmüş öyle bakıyordu suratımıza.

Tabii ne edersin, önce internetten bir ileti yollandı Amerika’ya, beklendi beklendi ama yanıt yok. Hadi bir hatırlatma ve fırçalama. Onun üzerine İngiltere’den gelen yanıt pek tatmin edici açıklamalar içermiyordu. Bizim zaten bildiklerimizi bize tekrar ediyordu. Hadi onlara da fırça. Bu arada ya aleti garanti kapsaminda geri yollayacaktık, ki bu demek aleti aylarca unut. Gideni bulacan, geleni bulacan, yenisini al daha iyi. Neyse ki Firuzan’ın aklına İstanbul’daki temsilcisini aramak geldi. Evet, Baytekin Ticaret’miş ihtiyacımız. Hemen Karaköy’e gidildi, teslim edildi ve tamiri istendi. Ama onların da yapabileceği birşey yoktu, alet kilitlenmişti. Yani memleketine iade edilecek, çöpe atılacaktı. Peki biz ne edeceğiz?!! Bunun üzerine Baytekin bir teklif yaptı ve 70 $ karşılığı bozuk aleti geri alıp bize yenisini 2 yıl garantiyle verdi. Ehh bundan daha iyisi olabilir miydi bilemiyorum, ama 350’nin üzerine 70 de eklenince aletin fiyatı 420 $ oldu. Burada da 450 $’a satılıyordu. Bazı şeyleri alırken iki kere düşünmek lazım. Özellikle elektronikte. Gerçi biz aradığımızda bu ürün yoktu, sonradan geldi ama haritalı falan modellerinde dışarıdan alınanlara burada harita yüklenirken ekstra ödemelerle aynı fiyata geliyormuş.

İşte Garmin’le maceramız böyleydi, Baytekin Ticaret’e konuya gösterdiği duyarlılık için teşekkür eder, Garmin’in yeni modelini (Edge 800) merakla beklediğimizi buradan bildirmek isteriz.
Not: Bir yanlışlık yapmış ve fiyatını 350 $ üzerinden hesaplamışım. Halbuki alınışı 250 $'dı. 70 $'da eklenince 320 $ oldu. Burada da 440 $'a (kdv'li) satılıyor, yanılmıyorsam (27.10.10).


15 Eylül 2010

Hutchinson Acrobat Lastikleri

Hutchinson Acrobat lastikleriyle yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum.

Asağıda karşılıklı yazışmaları bulacaksınız.

Değerlendirmeyi size bırakıyorum.


From: Gürol Kızılkartal
Date: 13 Eylül 2010 Pazartesi 07:26:04
To: Mustafa Dorsay
Cc: Cagri Terzioglu , Ozan Bozkurt
Subject: Re: hutchinson acrobat lastikleri

Sayın Mustafa Dorsay,

Hutchinson lastikler yüzünden yaşadığınız sıkıntıya bizde en az sizin kadar üzüldük.

Ancak, insan tarafından üretilen her sanayi ürününde üretimsel bir hata olma ihtimali az ya da çok bulunmaktadır. Eminim siz de katılacaksınız: Nasıl ki iyi diğer lastik firmalarının ürünlerinde "üretim hatası hiç olmamaktadır" diyemezsek "Hutchinson marka lastiklerin hepsinde veya bir çoğunda üretim hatası vardır" diyemeyiz.

Bu tür durumlarda genellikle kullanıcılar kendilerinin ve çevrelerindeki az sayıda kişinin yaşadığı sıkıntıları görürler. Ancak ithalatçı olarak bizler tüm kullanıcıların sıkıntılarını yada beğenilerini gözlemekteyiz. Hutchinson markası için üretim hatası çıkan ürün sayısının dağıttığımız ürün sayısına oranı her yıl %1'in altında kalmaktadır ki bu oran kabul edilebilir sınırlar içindedir.

Yaşadığınız sorun başka bir marka tercih etmiş olsaydınız da başınıza gelebilecek bir şanssızlıktır.

Dağıtımını yaptığımız, konularında dünya markası olmuş firmaların sorunlu ürünlerini, müşteri memnuniyeti ilkemiz doğrultusunda, hızlı ve en doğru şekilde çözüme ulaştırmak görevlerimizin başında gelmektedir.

Saygılarımla,

Gürol Kızılkartal
Manager,
Outdoor and Bike Sports
Marintek Doğa Sporları Malzemeleri Ticaret A.Ş.
Bağdat Caddesi No:33 34724
Kızıltoprak - İstanbul - Turkey
Tel
: +90 216 450 14 60
Fax
: +90 216 450 24 60
Url
: www.marintek.com.tr


On 07.Eyl.2010, at 13:01, Mustafa Dorsay wrote:

Sayın İlgili,

Üzülerek bunu size duyurmak zorundayım. Ne var ki benim düştüğüm hataya başka bisikletçilerin de düşmemesi için bu olanları bisiklet camiasıyla paylaşmak durumunda olduğumu bilmenizi isterim.

Saygılarla

Mustafa Dorsay

Hutchinson lastikleri hakkında
Bisikletle Türkiye / Kars-Ardahan-Iğdır turuna çıkmadan önce bisikletimin bakımını yapmış lastiklerini de değiştirme gereğini düşünmüştüm. Malumunuz lastikler bisikletin en önemli parçalarından birisi, olmazsa olmazları.

Piyasada yaptığım araştırma ve Marintek şirketiyle görüşmem sonucu Hutchinson marka Acrobat lastiklerinde (622x37) karar kıldım. Ürünleri satan Bike&Outdoor mağazasından da siparişimi verip 2 adet lastiği 9 Temmuz’da satın aldım ve 13 Temmuz’da da yola çıktım.

Ancak gezinin son durağı olan Iğdır’da arka lastiğimin yalpaladığını fark ettim. İncelendiğinde balon yapmış olduğu belirlendi. Bu durumda turu ön görülen tarihten 3 gün önce kesmek zorundaydım. Üstelik de bisikleti yürütebilmek için Iğdır’da 28” teker için bulabildiğim tek lastik bir yol bisikleti lastiğiydi, bunu da mecburen değerinin üzerinde satın alarak gereksiz de bir masraf yapmak zorunda kaldım.

Hutchinson’un Acrobat lastiği hatalıydı, dokusu gevşemiş ve 2 yerinden balon yapmıştı (ek fotoya bakınız). Ne yazık ki daha önce de bir bisikletçi dostum Hutchinson City Slick lastiğiyle ilgili sorun yaşamış, lastik zamanından önce çürümüş, o da değiştirmek zorunda kalmıştı.

Maalesef çevremde yaşadığım bu iki olay benim Hutchinson markasına olan güvenimin zedelenmesine hatta yıkılmasına neden oldu. Tabii bununla da kalmadi gezinin zamansız sonlanması, çekilen sıkıntı ve yapılan masrafları da eklediğimizde ne denli yanlış bir seçim yapmış olduğumu fark ettim. Biz tur bisikletçileri ve tabii herkes için önemli olan kalite ve güvenilirlik. Yola çıktığınızda lastiğiniz sizi yarısında bırakıyorsa burada endişe verici bir durumdan söz ediyoruz. Yapılan tanıtımların ve verilen değerlerin boş olduğu, gerçeğin ise sadece yaşanan değerler olduğu apaçık ortaya çıkmakta.

Ancak şunu da belirtmem gerekir ki dönüşümde sorunun çözümüne ilişkin, satıcı Bike&Outdoor ve ithalatçı Marintek gereken sorumluluğu gösterip hatalı ürünü geri alıp parasını iade ettiler. Bu konuda satışlarının arkalarında durmaları ve bisikletçiye gereken desteği vermeleri konusunda her iki şirkete ve çalışanlarına gösterdikleri ilgi için teşekkür etmek isterim.


Aynısını Fransızlara da yazdım ama bugüne kadar ses vermediler (17.10.10).


From: Mustafa Dorsay

Date: 13 Eylül 2010 Pazartesi 17:59:40 GMT+03:00
To: marketing.tires@hutchinson.fr
Cc: Marintek , Cagri Terzioglu , Ozan Bozkurt , Gürol Kızılkartal
Subject: hutchinson acrobat tires

Dear Hutchinson Customer Service Representatives / Team Hutchinson
I just wanted to inform you about my experience with the Hutchinson Acrobat tires (622 x 37) for the record:
I decided to change my tires before I went on a long trip of over 1000 km in the East of Turkey (Kars-Ardahan-Igdir) in July 2010. Since I have been planning this trip for quite a while I wanted to be ready for the roads the best possible way.
After a long period of researching, I picked out the Hutchinson Acrobat (622 x 37). I first contacted your distributor Marintek in Istanbul. I have been referred to Bike & Outdoor, a local shop in Istanbul, where I purchased my new 2 tires on July, 9th. I put them on my bike and started my tour on July, 13th.
Everything went well until I hit the last stop of my tour in Igdir. My bike suddenly started to sway about and I had to find out that my rear tire swelled like a balloon. I had no choice but terminate my tour 3 days earlier than planned. I began hunting for a tire to fit my 28 inch-wheel in the whole city of Igdir. The only tire I could find was one for a road bike since 28 inch-wheelers were not commonly used there at all. I was forced to buy that overly priced tire.
After closely examining the broken tire, I realized the tire had a flaw. It swelled at two different spots and the mesh texture was damaged too. Please see the foto I enclosed for your consideration.
Unfortunately, there is another friend of mine, who had a bad experience with the Hutchinson City Slick tires. The tires wore out prematurely and so he ended up exchanging them.
Those two instances disappointed me to the extent of losing my faith in Hutchinson products. For us, long-distance cyclists tires are very important. Therefore, quality and reliability are the must-haves for us when it comes to choosing the right tire. However, I now figure out I made a bad decision and got the Hutchinson Acrobats. I wished all the advertisement made for these tires would prove right and I would not have to go through this.
Needless to say that I am sharing with my cycling buddies what I experienced. But, no cyclist would like to buy a tire, which may break in the middle of a tour. I strongly believe that advertisement and promises need to be supported by what users make out of that specific product and their positive experience.
In the end, I returned the two tires and got back the exact amount I paid for them.
I would like to thank to solution-oriented Bike & Outdoor and Marintek employees for their interest in the matter and their help.
Best regards,
Mustafa Dorsay
www.bisikletle.blogspot.com


İlginizi çekebilir: Topeak Gidon Çanta