9 Ağustos 2017, Çarşamba / İspir – Baksı, 66
km (10. gün)
Biraz
oyalandım, o nedenle ÖE’den ayrılmam 8.45 oluyor. Dün çamaşırları kısa
programda yıkamıştık. Mis gibi oldu. Kahvaltı yoktu, ben de akşam aldığım
Sütaş’ın meyveli yoğurduyla doyuyorum. Orman meyveleri, çok lezzetli, turlarda
sabah kahvaltısı yerine çok iyi oluyor. Aslından fazla tok olmayan bir mideyle
başlamak, sonra acıkınca yolda yemek en iyisi.
İspir
çıkışı kilitli taş, seksen kere bozup yapmışlar, rezil olmuş. Dalga dalga,
birbirini tutmuyor. Kimi yüksek kimi alçak döşenmiş, rezil bir durum. Zıp zıp
çıkışa kadar yani. Sabah trafiği var. Bugün Bayburt yönüne gideceğim, Bayraktar
Köyü, eski adı Baksı. Ama esas önemlisi oradaki müze, Hüsamettin Koçan’ın
kurduğu, ödüllü.
Kaymak
asfalt başladı, simsiyah, yan şeritler sarı, duble yol. Bu sarı çizgi
uygulaması yeni mi? Horasan tarafında da vardı. Güzel duruyor. Ancak gidiş
gelişi ayıran bölümde sadece çizgi olması, kafasız sürücülere sollayanı sollama
şeridi gibi algılatmış ki, herif (!) tozu toprağı ayağa kaldırarak bastı gitti.
Herhalde kendini çok beğeniyordur, kimsenin aklına gel(e)meyeni bulduğu için.
Tünel
inşaatı. Bitmiş mi? Yok daha tamamlanmamış, açılmamış bile. Yol burada eski
yola döndü, tek şerit ve bozuk. Umarım böyle devam etmez. Neyse ki sonrasında
gene kaymak asfalt oluverdi. Rize ayırımını geçiyorum. 14,3 kilometredeyim,
saat 9 buçuk. Çoruh Nehri solumda bana doğru akıyor. Hava harika, daha erken
olduğundan serinlik var. Bulutsuz bir gün. Pazaryolu ayırımı geliyor. Erzurum
için sola, Bayburt için sağa gidilmeli. [e]
22 km/09.50/%20 harcandı. Tek şeritli yol, asfalt kaymak, güvenlik şeridi
var derken şimdi yol kaba asfalt oldu. Ve daralıyor. Bayburt yolu burası. Ama
çok keyifli bir coğrafya, Çoruh solumda, vadinin içinden, yolum kıvrıla kıvrıla
yanından sürüyor. Fazla trafik olmasa da arada geçenler var. [e] 37 km/10.35/%40 harcandı. Suyum da
ısınmış, çeşmede tazeliyorum ama çeşmeninki de buz değil. Neydi o su, Sarıkamış’a
giderken. Her su dolduruşumda aklıma geliyor. Şişe buz tutmuştu. Çay üzerine, ip asansör (mı desem,
buradaki adını bilmiyorum) kurmuşlar. Karşıdan karşıya geçmek için. Binip
bırakıyorsun kendini, hooop karşıdasın.
[e] 47,5 km/11.15/%60 harcandı. 49’uncu kilometrede tırmanışlar
başladı. Zaten bugün 1500 metreye yükselmem lazım. Yüksele yüksele sürecek bu yol.
Dik bölümleri var, %15-16 gördüm. High
kullanmak zorunda kalıyorum. Ama canım biraz hızlı gitmek istiyor, sıcakta
aheste aheste çıkınca daha bezdirici oluyor. Tempo kazanınca hevesleniyor, daha
kuvvetli basıyorsun pedala. [e] 52,5
km/11.44/%80 harcandı. Çoruh yer yer köpürerek yer yer sakin akmakta. Suyun
debisi burada daha düşük. Kaynağa daha yakınız. Köylü motorla su çekiyor,
tarlasını suluyor. Korkuluklar dikmişler, bazıları gerçek insan gibi giydirilmiş.
Bolca
fotoğraf çekiyorum. Duruyorum ama sonra kalkış biraz zor oluyor rampada. Üç
çimento kamyonu geçti karşımdan. Ne işi acaba? Tepelerde köyler var, 6-10-12 km
uzaklıkta. Lale Köyüne çok dik inilip sonra gene aynı diklikle çıkıldı. Yolun
durumu iyi değil ama manzarası çok güzel. Çoruh Vadisi inanılmaz bir yer,
inanılmaz güzellikte. Saat 11.50, 53,3 kilometre gelmişim. 1497 metre
rakımdayım. Mescit Dağları çok uzağımda, tüm görkemiyle. Ve karşı yamaçta Baksı
Müzesi göründü. Nasıl gideceğim taaa oraya. Bayağı dolanacak herhalde yol.
Arada Çoruh Nehri var, geçilmesi gerek.
Saat olmuş 12.
55,7 kilometrede ikinci bataryayı takıyorum. Ve hızlı bir iniş sonrası müze
sapağı geliyor. 5 km diyor levha.
Çoruh üzerinden geçen köprüyolu beni bir köye getiriyor. Tam da öğle
sıcağındayım. Fazla yolum yok, belki bu köyde bakkal bulur soğuk bir soda ile
serinlerim. Hatta biraz kestirmece de yapsam. Acelem yok ki. Solda üç kişi çay
içiyorlar. Bakkal makkal köyde yokmuş, gel çaya diye davet alıyorum. Vallahi
çok iyi teklif. Buraya kadar bir yoğurtla geldim, 60 kilometre yemedim içmedim.
Vah vah! :)) Çay eşliğinde sohbet
ediyoruz. Kavak ağacı biçiyorlar, tezgahları var, kereste çıkartıyorlar.
Baksı’yı, Hüsamettin Koçan’ı elbette biliyorlar. Hatta müzenin işlerinde
çalışmışlar.
Çamlıkoz köyünden
ayrılıp marangozların tarif ettiği suyu buldum. Bisiyi park edip hafif bayır
sonundaki çeşmeden, nispeten soğuk sudan mataraları tazeledim ve Baksı’ya
tırmanmaya başladım. [e] 65 km/13.34/%20
harcandı 2. bataryanın. Artık iyicene yaklaştım. Çeşitli fotolar almaktayım.
Bayraktar köyüne kadar devam edeyim sonra müzeye girerim. Müze ayırımını pas
geçip köye uzanıyorum. Burada bakkal varmış, marangozlar söylemişlerdi. Ama bakkal
da, elektrik tasarrufu için gece kapatıyormuş dolabı, sodalar doğru dürüst
soğumamış. Hamam suyunda soda da bir garip oluyor. Köy de biraz fakir bir
görünümde, biraz da dağınık ve kirli gibi. En azından gördüklerim bana bunu
düşündürdü.
Müzenin
giriş kapısındayım. Bir kulübe, içinde oturan hanıma geliş nedenimi anlatmaya
çalışıyorum. Pek kavra(ya)mıyor, bir başka genç hanım geliyor, biraz daha
bilgili ve algısı gelişmiş. Gelişimden haberdarlar ama bariyerin açılması zaman
alıyor. Telefonda konuştuğum Ezgi Hanım nihayetinde karşımda. Bayburt Evlerinden
bir oda ayrılmış, no 6. Eşyalar odaya, bisiklet depoya. Hocamız öğle
şekerlemesinde olduğundan ben de duş alıp yatağa uzanıyorum. Benim de gözlerim
kapanıyor kısa bir süre sonra.
Oda harika,
sade döşenmiş. Penceresinden Çoruh Vadisi’ne bakıyorsun. İki katlı bina. Alt
katında ortak kullanım alanı, çevresinde odalar. Mutfak, kahve ocağı, balkon
var. Duvarlarda, etrafta etnografik objeler sergileniyor. Zevkli seçilmiş.
Bu
şekerleme iyi geldi doğrusu. Artık merakımı gidermek için çıkayım da göreyim
etrafı. Mutfağın olduğu kafeterya-lokanta bölümünde Hüsamettin Hocam’la sohbet
ediyor, getirdiğim selamları iletiyorum. Biraz buradan, biraz oradan
laflıyoruz, birer tost ve çay eşliğinde. Kendisi ayrılıyor, Ezgi Hanım’la
sohbete devam ediyor, müze çevresini turluyor, fotolar çekiyorum. Güneş yatık,
ışık kızıl, gölgeler uzun...
Akşam 7’de
yeniliyormuş yemek. Mutfaktan sorumlu hanım tam bana göre pişirmiş; domates
çorbası (ben tarhana sanmıştım)+taze fasulye+türlü+yoğurtlu
semizotu+yoğurt+pilav+üzüm. Nefisti. Açtım da, hepsini mideye indirdim :)) Akşam
Hüsamettin Bey’in akrabaları geliyor. Çoluk çocuk, yaşlısı genci memleketlerini
analarına, bebelerine gezdiriyorlar.
İspir-Baksı
Tur tarihi:
9 Ağustos 2017
Kat edilen
mesafe: 66,89 km.
Ortalama
hız: 16,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 3 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 44 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 35,5 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1431 m, kaybı (iniş) 1094 m.
En düşük irtifa 1154 m., en yüksek 1605 m.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 3 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 44 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 35,5 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1431 m, kaybı (iniş) 1094 m.
En düşük irtifa 1154 m., en yüksek 1605 m.
Garmin yol
bilgileri İspir-Baksı
Baksı
Konukevi 0533-1288640/0531-6626244
Kaymak asfalt başladı, simsiyah, yan şeritler sarı, duble yol |
Çoruh Nehri
solumda bana doğru akıyor. Hava harika, daha erken olduğundan serinlik var. Bulutsuz bir gün |
Nice cana
mezar oldun/Anaların yüreğine köz koydun/
Kaybolan
bulunmadı uğrak yol oldun/Ak bakalım Çoruh nehri
|
49’uncu
kilometrede tırmanışlar başladı. Zaten bugün 1500 metreye yükselmem lazım |
Çoruh
yer yer köpürerek yer yer sakin akmakta. Suyun debisi burada daha düşük |
Selamlamaya
gelmiş dostlar
|
Yolun
durumu iyi değil ama manzarası çok güzel. Çoruh Vadisi inanılmaz bir yer, inanılmaz güzellikte |
Ve karşı
yamaçta Baksı Müzesi göründü. Nasıl gideceğim taaa oraya? |
Mescit Dağları çok uzağımda, tüm görkemiyle |
Hızlı bir iniş sonrası müze sapağı geliyor |
Baksı, mimari tasarımı, yapısı ve sosyal boyutuyla, içinde
konumlandığı
doğa ve coğrafyanın bir parçasıdır
|
Çeşitli
fotolar almaktayım. Bayraktar köyüne kadar devam edeyim sonra müzeye girerim |
Baksı Kafeterya-Lokanta
|
Baksı’dan
Çoruh
|
Denizaltı, Kemal Tufan
|
Gitmek mi? Kalmak mı?
|
Baksı Lokanta |
11. gün
(devamı) Baksı II
İlginizi
çekebilir [bisikletle]Türkiye: Trakya/“Fikret Albay’ın İzinden” (İpsala-Enez)