10 Ağustos 2017

[bisikletle]Türkiye: Çoruh Nehri Boyunca (İspir–Baksı)

9 Ağustos 2017, Çarşamba / İspir – Baksı, 66 km (10. gün)

Biraz oyalandım, o nedenle ÖE’den ayrılmam 8.45 oluyor. Dün çamaşırları kısa programda yıkamıştık. Mis gibi oldu. Kahvaltı yoktu, ben de akşam aldığım Sütaş’ın meyveli yoğurduyla doyuyorum. Orman meyveleri, çok lezzetli, turlarda sabah kahvaltısı yerine çok iyi oluyor. Aslından fazla tok olmayan bir mideyle başlamak, sonra acıkınca yolda yemek en iyisi.

İspir çıkışı kilitli taş, seksen kere bozup yapmışlar, rezil olmuş. Dalga dalga, birbirini tutmuyor. Kimi yüksek kimi alçak döşenmiş, rezil bir durum. Zıp zıp çıkışa kadar yani. Sabah trafiği var. Bugün Bayburt yönüne gideceğim, Bayraktar Köyü, eski adı Baksı. Ama esas önemlisi oradaki müze, Hüsamettin Koçan’ın kurduğu, ödüllü.

Kaymak asfalt başladı, simsiyah, yan şeritler sarı, duble yol. Bu sarı çizgi uygulaması yeni mi? Horasan tarafında da vardı. Güzel duruyor. Ancak gidiş gelişi ayıran bölümde sadece çizgi olması, kafasız sürücülere sollayanı sollama şeridi gibi algılatmış ki, herif (!) tozu toprağı ayağa kaldırarak bastı gitti. Herhalde kendini çok beğeniyordur, kimsenin aklına gel(e)meyeni bulduğu için.

Tünel inşaatı. Bitmiş mi? Yok daha tamamlanmamış, açılmamış bile. Yol burada eski yola döndü, tek şerit ve bozuk. Umarım böyle devam etmez. Neyse ki sonrasında gene kaymak asfalt oluverdi. Rize ayırımını geçiyorum. 14,3 kilometredeyim, saat 9 buçuk. Çoruh Nehri solumda bana doğru akıyor. Hava harika, daha erken olduğundan serinlik var. Bulutsuz bir gün. Pazaryolu ayırımı geliyor. Erzurum için sola, Bayburt için sağa gidilmeli. [e] 22 km/09.50/%20 harcandı. Tek şeritli yol, asfalt kaymak, güvenlik şeridi var derken şimdi yol kaba asfalt oldu. Ve daralıyor. Bayburt yolu burası. Ama çok keyifli bir coğrafya, Çoruh solumda, vadinin içinden, yolum kıvrıla kıvrıla yanından sürüyor. Fazla trafik olmasa da arada geçenler var. [e] 37 km/10.35/%40 harcandı. Suyum da ısınmış, çeşmede tazeliyorum ama çeşmeninki de buz değil. Neydi o su, Sarıkamış’a giderken. Her su dolduruşumda aklıma geliyor. Şişe buz tutmuştu. Çay üzerine, ip asansör (mı desem, buradaki adını bilmiyorum) kurmuşlar. Karşıdan karşıya geçmek için. Binip bırakıyorsun kendini, hooop karşıdasın.

[e] 47,5 km/11.15/%60 harcandı. 49’uncu kilometrede tırmanışlar başladı. Zaten bugün 1500 metreye yükselmem lazım. Yüksele yüksele sürecek bu yol. Dik bölümleri var, %15-16 gördüm. High kullanmak zorunda kalıyorum. Ama canım biraz hızlı gitmek istiyor, sıcakta aheste aheste çıkınca daha bezdirici oluyor. Tempo kazanınca hevesleniyor, daha kuvvetli basıyorsun pedala. [e] 52,5 km/11.44/%80 harcandı. Çoruh yer yer köpürerek yer yer sakin akmakta. Suyun debisi burada daha düşük. Kaynağa daha yakınız. Köylü motorla su çekiyor, tarlasını suluyor. Korkuluklar dikmişler, bazıları gerçek insan gibi giydirilmiş.

Bolca fotoğraf çekiyorum. Duruyorum ama sonra kalkış biraz zor oluyor rampada. Üç çimento kamyonu geçti karşımdan. Ne işi acaba? Tepelerde köyler var, 6-10-12 km uzaklıkta. Lale Köyüne çok dik inilip sonra gene aynı diklikle çıkıldı. Yolun durumu iyi değil ama manzarası çok güzel. Çoruh Vadisi inanılmaz bir yer, inanılmaz güzellikte. Saat 11.50, 53,3 kilometre gelmişim. 1497 metre rakımdayım. Mescit Dağları çok uzağımda, tüm görkemiyle. Ve karşı yamaçta Baksı Müzesi göründü. Nasıl gideceğim taaa oraya. Bayağı dolanacak herhalde yol. Arada Çoruh Nehri var, geçilmesi gerek.

Saat olmuş 12. 55,7 kilometrede ikinci bataryayı takıyorum. Ve hızlı bir iniş sonrası müze sapağı geliyor. 5 km diyor levha. Çoruh üzerinden geçen köprüyolu beni bir köye getiriyor. Tam da öğle sıcağındayım. Fazla yolum yok, belki bu köyde bakkal bulur soğuk bir soda ile serinlerim. Hatta biraz kestirmece de yapsam. Acelem yok ki. Solda üç kişi çay içiyorlar. Bakkal makkal köyde yokmuş, gel çaya diye davet alıyorum. Vallahi çok iyi teklif. Buraya kadar bir yoğurtla geldim, 60 kilometre yemedim içmedim. Vah vah! :)) Çay eşliğinde sohbet ediyoruz. Kavak ağacı biçiyorlar, tezgahları var, kereste çıkartıyorlar. Baksı’yı, Hüsamettin Koçan’ı elbette biliyorlar. Hatta müzenin işlerinde çalışmışlar.

Çamlıkoz köyünden ayrılıp marangozların tarif ettiği suyu buldum. Bisiyi park edip hafif bayır sonundaki çeşmeden, nispeten soğuk sudan mataraları tazeledim ve Baksı’ya tırmanmaya başladım. [e] 65 km/13.34/%20 harcandı 2. bataryanın. Artık iyicene yaklaştım. Çeşitli fotolar almaktayım. Bayraktar köyüne kadar devam edeyim sonra müzeye girerim. Müze ayırımını pas geçip köye uzanıyorum. Burada bakkal varmış, marangozlar söylemişlerdi. Ama bakkal da, elektrik tasarrufu için gece kapatıyormuş dolabı, sodalar doğru dürüst soğumamış. Hamam suyunda soda da bir garip oluyor. Köy de biraz fakir bir görünümde, biraz da dağınık ve kirli gibi. En azından gördüklerim bana bunu düşündürdü.

Müzenin giriş kapısındayım. Bir kulübe, içinde oturan hanıma geliş nedenimi anlatmaya çalışıyorum. Pek kavra(ya)mıyor, bir başka genç hanım geliyor, biraz daha bilgili ve algısı gelişmiş. Gelişimden haberdarlar ama bariyerin açılması zaman alıyor. Telefonda konuştuğum Ezgi Hanım nihayetinde karşımda. Bayburt Evlerinden bir oda ayrılmış, no 6. Eşyalar odaya, bisiklet depoya. Hocamız öğle şekerlemesinde olduğundan ben de duş alıp yatağa uzanıyorum. Benim de gözlerim kapanıyor kısa bir süre sonra.

Oda harika, sade döşenmiş. Penceresinden Çoruh Vadisi’ne bakıyorsun. İki katlı bina. Alt katında ortak kullanım alanı, çevresinde odalar. Mutfak, kahve ocağı, balkon var. Duvarlarda, etrafta etnografik objeler sergileniyor. Zevkli seçilmiş.

Bu şekerleme iyi geldi doğrusu. Artık merakımı gidermek için çıkayım da göreyim etrafı. Mutfağın olduğu kafeterya-lokanta bölümünde Hüsamettin Hocam’la sohbet ediyor, getirdiğim selamları iletiyorum. Biraz buradan, biraz oradan laflıyoruz, birer tost ve çay eşliğinde. Kendisi ayrılıyor, Ezgi Hanım’la sohbete devam ediyor, müze çevresini turluyor, fotolar çekiyorum. Güneş yatık, ışık kızıl, gölgeler uzun...

Akşam 7’de yeniliyormuş yemek. Mutfaktan sorumlu hanım tam bana göre pişirmiş; domates çorbası (ben tarhana sanmıştım)+taze fasulye+türlü+yoğurtlu semizotu+yoğurt+pilav+üzüm. Nefisti. Açtım da, hepsini mideye indirdim :)) Akşam Hüsamettin Bey’in akrabaları geliyor. Çoluk çocuk, yaşlısı genci memleketlerini analarına, bebelerine gezdiriyorlar.










İspir-Baksı
Tur tarihi: 9 Ağustos 2017
Kat edilen mesafe: 66,89 km.
Ortalama hız: 16,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi  4 sa. 3 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 24 dk.
En yüksek sıcaklık 44 ˚C, en düşük 27 ˚C, ortalama 35,5 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1431 m, kaybı (iniş) 1094 m.
En düşük irtifa 1154 m., en yüksek 1605 m.

Garmin yol bilgileri İspir-Baksı

Baksı Konukevi 0533-1288640/0531-6626244


Kaymak asfalt başladı, simsiyah, yan şeritler sarı, duble yol    



Çoruh Nehri solumda bana doğru akıyor. Hava harika, daha erken
 olduğundan serinlik var. Bulutsuz bir gün
   
 


Nice cana mezar oldun/Anaların yüreğine köz koydun/
Kaybolan bulunmadı uğrak yol oldun/Ak bakalım Çoruh nehri



49’uncu kilometrede tırmanışlar başladı.
Zaten bugün 1500 metreye yükselmem lazım
    

Çoruh yer yer köpürerek yer yer sakin akmakta.
Suyun debisi burada daha düşük
    


Selamlamaya gelmiş dostlar


Yolun durumu iyi değil ama manzarası çok güzel. Çoruh Vadisi
 inanılmaz bir yer, inanılmaz güzellikte
    


Ve karşı yamaçta Baksı Müzesi göründü.
Nasıl gideceğim taaa oraya?
    

Mescit Dağları çok uzağımda, tüm görkemiyle    


Hızlı bir iniş sonrası müze sapağı geliyor    



Baksı, mimari tasarımı, yapısı ve sosyal boyutuyla, içinde
 konumlandığı doğa ve coğrafyanın bir parçasıdır

Çeşitli fotolar almaktayım. Bayraktar köyüne kadar
 devam edeyim sonra müzeye girerim
    


Baksı Kafeterya-Lokanta



Baksı’dan Çoruh


Denizaltı, Kemal Tufan


Gitmek mi? Kalmak mı?




Baksı Lokanta    


































11. gün (devamı) Baksı II