22 Ağustos 2017, Salı / Tokat-II (23. gün) -A-
Hazırlanmak zorunda olmadan kalkıyorum. Adeta tembelliğin keyfini çıkartmaktayım. Haberlere tabletten bir göz atmaca. Bugün Uğur Mumcu’nun yaş günü. Yaşasaydı 75 yaşında olacaktı. Öldürülüşünün üzerinden 24 yıl geçmesine karşın yazıları halen bugüne ışık tutuyor, yaşadığımız karmaşık durumu anlamamızı sağlıyor. Özellikle dinsel siyasetin, cemaatlerin devletin her köşesine yerleşmesi...
Duş alıyor, tıraş oluyor ve 9’da kahvaltıya iniyorum. Resepsiyondan fiş alınması gerekiyor. Kahvaltıda özel bir şey yok, gene açık büfe(msi) şeklinde. Dün aldığım simit biçimindeki ekmeği yiyorum. Şekli dışında ne özelliği var bilemedim?
Müzeleri gezeceğim bugün. Hepsi (çoğu demeli) aynı sokak üstünde, Sulusokak’ta. Tokat Müzesi’ne Müze Kart’la giriyorum. Arastalı Bedesten’i, 2012’de taşındık buraya diyor gişedeki. Daha önce Gökmedrese’de imiş. Anadolu’nun ilk açılan müzelerinden, 1926’da. Arastalı Bedesten, İstanbul Kapalıçarşı'nın bedesten bölümünü anımsatmaktadır. Görülmeye değer bir mimari eser olan Arastalı Bedesten'in kolonları ince harçla örülmüştür ve tonozlarındaki ustalığı son derece ileri düzeydedir. Bedestenin doğu ve batı bitişiğine birer arasta eklenmiş ve önemli bir yapı grubu oluşturulmuştur. Evliya Çelebi ünlü Seyahatnamesinde bu bedesteni "Halep ve Bursa çarşıları gibi gayet tertip üzere kurulmuştur" şeklinde anlatmıştır... denilmekte. Mekan güzel, yerleştirme de. Çift taraflı vitrin olayı iyi olmuş. Objelerin aydınlatılması da. Roma dönemine ait lahitler bulunmakta. Ayrıca Roma İmparatoru Jül Sezar'ın Zile'yi fethettiğinde söylediği iddia edilen ünlü "Veni Vidi Vici" (Geldim Gördüm Aldım) ifadesi ve savaşla ilgili çeşitli görseller oldukça ilgi çekici. Ayriyeten Tokat yazmacılığına örnekler ve el baskı tekniğine ilişkin görsel ögelerle desteklenmiş anlatımlar bulunmakta. İyi bir çalışma sergilemişler. Personelin bazıları ne var ki müze olayını daha kavrayamamış. Yüksek sesle özel meselelerini aralarında tartışmaktalar. Müzenin broşürü bitmiş. İllaki bir şey eksik olmalı, tam olursa önemini yitiriyor.
Vikizero
Yandaki Takyeciler Cami’nin önündeki çaycıda biraz dinleniyor, iki çayla serinlemeye çalışıyorum. Feci sıcak oluyor Tokat gündüzleri. Öyle böyle değil ama. Ter akıyor kafamdan. Biraz Tokat’a dair bilgi edinmekteyim; Anadolu’dan geçen Roma, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu dahil, yolların kavşak noktası, Osmanlı İmparatorluğu’nun en önemli ipek böcekçiliği ve ipekli dokuma merkezlerinden, 17’nci ve 18’inci yüzyılda Osmanlı saray mensuplarının, Valide Sultanlar dahil, giydikleri elbiseler burada dokunup gönderildiği ve bulunduğum bu sokakta bir dönem on iki şehir hanının bulunması. En önemlisi de, 1730’da başlayan Patrona Halil İsyanı’ndan itibaren Padişah’ın fermanı ile Osmanlı topraklarındaki tüm hamam işletmelerinin günümüze kadar Tokatlılara verildiği.
Tarih kokan ara sokaklardan foto çeke çeke yukarılara doğru yürümekteyim. Eski Tokat burası denilmişti. Hâlâ içinde yaşam barındıran Tokat sivil mimarisinin yaşlı örneklerini hayranlıkla izleyebiliyorsunuz. Evler falan umarım yıkılıp çevre bozulmaz. Gerçi araya çarpık-kişiliksiz yapılar girmiş bile, ama böyle muhafaza edilse bile kâr. Herkes biberini ipe dizip balkonuna-penceresine asmış, kurusun diye.
Turizm Müdürlüğü’ne gidip eksik broşürleri tamamlayıp konuşan personeli şikayet ediyorum. Dikkate alırlar mı? Hazır yakınına gelmişken yarın Sevil Hanım’ın ailesine eli boş gitmeyeyim, Tokat’ın ünlü baklavacısına uğruyorum; Sultan Baklava, 1985’den bugüne. Aldıklarımı ÖE’ye bırakıp Latifoğlu Konağı’na, Gaziosmanpaşa Bulvarı’nda. 18’inci yüzyılda, Osmanlı Barok üslubunda inşa edilmiş bu konak iki katlı. 1988 yılında Tokat Müzesi bünyesinde tanzim edilerek, Müze Ev olarak hizmete açılmış. İçerisinde bulunduğu ahşap oymaları ve kalem işi süslemeleri ile türünün ender örneklerinden olduğu söyleniyor. Konağın odalarına, giydirilmiş mankenler yerleştirmişler, konak yaşamını canlandırmak için. Bir nebze fikir vermekte.
Vitrinlerde
sergilenen bazı objelerin benzerleri babaannemde de vardı. Aslında bizde ne çok eşya var ve kıymetini bilmiyoruz. İnsanın elinde oldu mu bakmıyor, olmayana bakıyor. Ne garip! Zamane çocukları da bunların değerinden anlamıyooor... derler ya.
Blogspot sınırlı alan tanıdığından
günün gezi notları bölünmek zorunda
kalınmıştır. Devamı var.
|
Gökmedrese
|
|
Ali Paşa Hamamı |
|
Tokat Kalesi
|
|
Tokat Müzesi
|
|
Çivi Yazılı Tablet, Maşathöyük.
Hitit Dönemi MÖ 1750-1200
|
|
Boya Bezekli Tesi ve Gaga Ağızlı Testi, Maşathöyük.
Frig Dönemi MÖ 750-550
|
|
Boya Bezekli Tesi, Maşathöyük.
Frig Dönemi MÖ 750-550
|
|
Ayaklı Kase. Bizans Dönemi MS 330-1453
|
|
Tek Kulplu Testi. Roma Dönemi MÖ 30-MS 330
|
|
Mecidi Nişanı. 1882-83
|
|
Takyeciler Camii
|
|
Deveciler Hanı
|
|
Deveciler Hanı dış destek
|
|
Alaca Mescit Camii. Anadolu Selçuklu 1300
|
|
Tarih
kokan ara sokaklardan foto çeke çeke yukarılara doğru yürümekteyim |
|
Eski Tokat
burası denilmişti. Hâlâ içinde yaşam barındıran Tokat sivil mimarisinin yaşlı
örneklerini hayranlıkla izleyebiliyorsunuz |
|
Kadı Hasan Camii. Osmanlı 14.yy
|
|
Latifoğlu Konağı,Yatak Odası
|
|
Paşa Odası
|
|
Vitrinlerde
sergilenen bazı objelerin benzerleri babaannemde de vardı |
|
Sandık Odası
|
|
Havuzbaşı Odası
|
|
Mutfak
|
|
Soğukluk
|
Blogspot sınırlı alan tanıdığından
günün gezi notları bölünmek zorunda kalınmıştır. Devamı için lütfen tıklayın.