13 Ağustos 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Kozan-Feke)

11 Ağustos 2018, Cumartesi / Kozan – Feke, 47 km. (35. gün)

Gece uykum erken geldi, 9 buçuk muydu ne gözlerimi kapadım. Haliyle sabah erken kalktım bu nedenle. Toparlanıp, yüklenip kahvaltıya 7’de indim. Simit vardı. Yumurta da. Karpuz yoktu ama.

Otelden ayrılışım 7.25 oluyor. Hemen otelin yanından geçen yoldan iki tarifle Feke yoluna çıkıyorum. Bugün yolum uzun değil, 45 kilometre. Ama artık yavaş yavaş yükselip, 1000 metreye çıkacağım bu yolda. 203 metredeyim şu an. Ve bir rampayla başlıyorum. %7-8, 9’da var. Tırmanıyorum. Bir ters rüzgar var ki sormayın. Rampa yetmedi bir de rüzgara karşı. Bazı yerlerde ancak Highyetiyor. Kapanıyorum bisikletin üzerine, devirecek yoksa. Yönüm kuzeye. Bu rüzgar oradan geliyor, serin de. 4 kilometre sürdü bu tırmanış, 409 metreye çıktım. [e] 4,5 km/07.52/%20 harcandı.

Tepeyi bulduktan sonra güzel bir iniş gayretimi ödüllendiriyor. Kıvrılarak inmekteyim. Sağımda Kilgen ve Kırksu derelerinin birleştiği bölgede inşa edilen Kozan Baraj Gölü. Turkuaz rengiyle barajın suları çok güzel görünmekte. Güneş de tersten üzerinde parlamış. Yol düzelince durup bir kaç kare çekiyorum. Ama insanın canı bu güzel yerden hiç ayrılmak istemiyor. Tüm bu bölge tarih içinde öylesine çok olaya tanık olmuş ki. Antik Çağ’da Anadolu’da kurulmuş çok önemli bir devlet olan Hititler, ünlü Kadeş Savaşı’na gitmek için başkentleri Hattuşaş’tan (Boğazköy) başlattıkları yolculuklarında Kayseri-Develi yolunda ilerleyerek Saimbeyli, Feke, Kozan üzerinden Ceyhan yöresine gelmişler. Kadeş Savaşı biliyorsunuz, Hititler ve Mısırlılar arasında yapılmış çok büyük bir savaştır. Hitit Kralı Muvattalli, Suriye toprakları üzerinde Mısır Firavunu II. Ramses ile savaşmıştır. Ancak bu savaşım kesin bir galibi olmamıştır.

Yol boyunca tezgahlarda sebze, özellikle domates ve de meyve satılmakta. Sağdakine yanaşıyorum. İncirleri kutulamışlar, tek satmıyorlar. Keza kızılcığı da. Ancak iki elma alabiliyorum. Parasını almak istemiyorlar. Bir de şeftali ekleyip 1 lira bırakıyorum. Şeftaliyi oracıkta mideye indirdim bile. Tezgahlarını çok iyi yerde kurmuşlar. Su karşılarında bir hortumdan akmakta.

Şimdi gene tırmanıyorum. [e] 16,4 km/08.49/%40 harcandı. 459 metreye çıktım. Devam tırmanmaya. Rüzgar rüzgar rüzgar... Dağlardan esiyor. Güzel serin esiyor da durduruyor adamı.Neyse yol düzelip güzelce devam ediyor. Bazı lokantalar ve seyyar büfeler geçiliyor... Ve Dağılcak Tabiat Parkı’na geldim. Çukurova ile kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan Toros Dağları’nın birleştiği bölge. Mesire yeri, besbelli. Kızılçam ormanları ile çevrili. Güzel bir mola noktası ama ben devam ediyorum.

Gene bir tırmanış.Yol toprak. Asfalt öncesi sertleştirilmiş toprak. %11’le çıkmaktayım. Karşıdan sert esen rüzgar kesilmedi. High ile ancak ilerleyebiliyorum.[e] 19 km/09.00/%60 harcandı. 559 metredeyim. Tırmanıyorum %9-10, hatta 12 de var. 700 metreye çıkacağız herhalde bu sefer.[e] 20,3 km/09.10/%80 harcandı. Tek çentik kaldı. 717 metreye geldim. 21’inci kilometrede ikinciyi takıyorum. 10 kilometre daha yapabilirdim ama burası uygun bu işe. Saat 9.15 ve 743 metreden ineceğim sonra gene çıkacağım. Yolun profilini çıkartmıştım.

Bir yol çalışmasından geçip Horzum’a geldim. Bu ne kalabalık, amma çok araba var! Cumartesi diye mi? Sağda solda kasaplar, Ocakbaşı’ları, Tekel bayii... Herhalde burası yeme-içme mekanı (Ve de demlenme.). Bir de pazar kurulmuş. İsterdim dalmak ama nedense hava ısınmadan Feke’de olmak daha işime geliyor. Buraları güzel ama. Yeşil, suyu bol.

İlgili ilgisiz yerlere bayrak asma işi ne anlama geliyorsa! Milliyetçilik mi, Türklük mü? Bayrakların bazıları solmuş, lime lime olmuş uçları, paçavraya dönmüş. Bazı araçlar yakın geçmekte, yolda yer olmasına rağmen. Bir de bu ne hız böyle? Tabakhaneye mi yetişiyorlar? Bölgede çinko var anlaşılan, solumda bir maden işletmesinin levhasını görmekteyim. Bir köprü: Tersakan. İsmi ilginç. Gerçekten mi ters akmakta? :)) Yolum inişte. Çulluuşağı köyü ve yaylası. Şu kıraathanede bir mola vermenin zamanı geldi. İki soda bir ayran ile çekilen fotoları eşe dosta yollayarak, onların beğenilerini alarak geçiriyorum molayı. 

Ve 815 metredeyim. Buradan başlayan tırmanış beni 1000’lere çıkartmalı. %9-11’le pedallıyorum. Kısa bir yerde 15’i de gördüm. Neyse ki asfalt rahat, düzgün, iyi gidiliyor. Çok zorlamıyor, Normal’le çıkıyorum. 31,8 kilometre geride kalmış, Feke’ye daha 16 kilometre gibi bir şey var. [e] 32,5 km/10.41/%20 harcandı-2. 875 metredeyim ve görüyorum önümde, devam ediyor tırmanış.

Uzakta ileride bir siyah karaltı koşmakta. Evet bir köpek bu. Sanırım küçük. Hani minik değil ama genç. Kayboldu derken tekrar ortaya çıkıyor. Şimdi de peşimden koşmakta. Tek bacağında bir sorun olmalı ki üç bacakla koşuyor. Durup bekliyorum, gelir mi yanıma. Su vereyim belki ihtiyacı vardır. Ama ürkek, gelmiyor, çalıların arasında kayboluyor. Neyse yakında meskenler görüyorum. Belki oraya aittir. 

Ve 975 m Üskiyen Geçidi’ne vardım (Garmin 996 m gösteriyor). [e] 35,5 km/11.02/%40 harcandı-2. Bundan sonrası kolay, Feke’ye iniş sayılır. Tepe noktasında başlayan bir yol genişletme çalışması. Toz toprak ortalık. Çıkarken de vardı bir yerde. Mecburen yutmamak için tersten sürdüm ki rüzgar uzağıma atsın. Ama gene de yutmaktan kurtulamadım. Hani görüyorsun, yavaş geç. Olmaaaz, illaki basacan, ortalığı toza boğacan (!)

Kıvrılarak iniyorum. Öyle ki arkamdakiler geçemiyorlar. Yol tek şerit. Karşıdan gelen olduğunda takılıyorlar. Hızla inip kaçıyorum. Ama bu kadar araç da adamın peşinde birikince tedirginlik oluyor. Sürekli arkanı kolla, geçecekler mi, geç(e)meyecekler mi...? Sıkıldım. Çekiyorum kenara, bırakıyorum geçsinler.

Off gene müthiş bir manzara. Bir göl, çam ağaçlarıyla çevrili doğal bir çanağın içerisinde saklanan cennet gibi burası. Dağlar sarp, orman geniş. Çok güzel duruyor. Hemen yanaşıp bir kaç foto alıyorum. Doyamıyor insan. Esas burada konaklamak lazımmış. Benimle birlikte bir ana-kız da araçtan iniyorlar. Manzaranın güzelliğini konuşuyoruz. Bu indiğim yol yenisiymiş. Eskisini uzakta gösteriyorlar. İnilmezdi diyor anne. Bu arada erkek kardeş hemen “Abla gidelim.” diye keyiflerini kaçırıyor. Manzaradan anladığı yok anlaşılan!

Feke geldi sayılır. Öyle hızla inmekteyim ki, yazıyı bile çekemiyorum. Yolun bazı yerleri düzgün değil. Şimdi uçmayayım.

Feke engebeli araziler üzerine kurulmuştur. Sarp dağlar çoğunlukta olup, çok geniş bir orman alanına sahiptir. Seyhan nehrini oluşturan kolları tarafından yarılmış derin vadilerden oluşmaktadır. Feke'de arka arkaya sıralanmış irili ufaklı tepeler, tek ve sıra dağları oluşturmaktadır. Bu tepelerin ve dağların üzerleri, kayalık olan yerleri hariç sık ormanlarla kaplıdır. Bu dağlar genellikle genç ve volkanik oluşumlardır. Kızılçam, karaçam, sedir, ardıç, meşe, gibi ağaçların oluşturduğu bitki örtüsü hakimdir.

Benzincide birer sodayla dinlenirken dükkan sahibiyle konuşuyoruz. Emekli, dertli. “Para yetmiyor, ne olacak halimiz.’ diyor. “Battık, bombok olacağız.” diyorum. Marta kadar idare etmeye çalışacaklar, sonrası karanlık. Kaç gündür dolar-avro uçuyor. İnanılmaz kurlar. Lira kalmadı, eridi. Buna rağmen halen faiz artırılmıyor, Allah’ımız var gibi absürt söylemlerle insanlar kandırılıyor. Bu arada papaz gitmem, reyisten 50 milyon dolar almazsan bir yere kıpırdamam diyormuş :))

ÖE için Ziraat Bank’ın karşısı demişlerdi. Bisikleti gölgeye bırakıp çıkıyorum merdivenleri. Ama çık çık bitmeyen merdivenleri var. Kat 3’e geldim. Kimsecikler yok. Kapıda yazılı telefonu arıyor, Bilal Beyle konuşuyor, yemekte olduğunu öğreniyorum. Tamam beklerim. Salonda koltuklarda otururken uykum geldi. Rüya bile gördüm.

Kayıt yapılıyor. Bilal Bey benden 25 alıyor. %50 paylaşımsız farkını uygulamıyor. 103 No bir kat daha üstte. 3 yataklı bir oda. Peki bisikleti nedcez? Orası olur mu, burası mı olsun...? Neticede kat arası merdivene yerleştiriyoruz. Eşyaların taşınmasına da Bilal Bey yardımcı oluyor.

Duş, hamam usulü. Yani kovaya su doldurmaca ve dökünmece. Ama üzerimden tozu-toprağı-tuzu akıtıyor. Biraz ayakları uzattıktan sonra alt kata mutfağa iniyorum. Bilal Bey ve ÖE’de kalan bir hanım, bir bey ile tanışıyor, önce ben kendi sebebimi anlatıyor, sonra hanımın orman mühendisi, beyin jandarma askeri olduğunu öğreniyorum. Burada uzun süreli kalıyorlar. Hanım üşütmüş, keyfi yok. Bey ise her an göreve çağırılırım bekleyişinde.

Karnımı doyurmam için yakındaki Emine Bacının Yeri öneriliyor. Az az nohut+pilav+cacık yanında acı biber ve şalgam suyu ile doyuyorum 13 liraya. Biraz oturduktan sonra ilçede dolaşmak üzere ayrıldım.

Feke, Toros dağlarının eteklerinde engebeli bir arazi üzerine kurulu olup çok geniş bir orman alanına, akarsu bakımından oldukça zengin bir konuma sahip. Bu akarsuların bir kısmı ana kaynak olup, bir kısmı da bu kaynakları besleyen dereciklerden oluşmakta. En önemlisi Göksu.Tarıma elverişli arazi de Göksu Vadisi’nde yer almakta. Ancak tarım ürünlerinde verim düşük ve çeşit az, ekonomisi daha çok hayvancılık ve ormancılığa dayalı. 

Göksu Çayı: Seyhan nehrinin en gür kollarından biridir. Kaynağını Tufanbeyli dolaylarındaki Tahtalı dağlarından alır. Sarız Çayı ile birleşerek, Saimbeyli sınırından Feke ilçesi sınırlarına giren Seyhan nehrinin kolu olan Göksu ırmağı, Feke’de uzun seyreden akarsudur. Her mevsim, bol sulu olan debisi fazladır. İlçeyi, dar ve derin vadilerle geçerek, Karsantı (Aladağ) ilçesi yakınlarında, Zamantı Suyu ile birleşerek, Seyhan nehrini oluşturur. 

Feke (Asmaca) Çayı’nın üzerinden küçük bir köprüyle ilçenin diğer tarafına geçtim. ÖE’ye dönmeden buradaki A101’den büyük şişe soda, kefir ve hasta kıza yeşil çay karışımı bir sallama poşet çay alıyorum. Sonra köy içinden geçerken Çınar ağacının altında iki tezgahta bunların poşetlenmemişlerinden, nane, kekik, çoban çayı, kızılcık ve limon dahil ediyorum. Mutfakta bunları içerek-yiyerek, ama esas alması gereken kişi uyuduğundan sadece Bilal Beyle sohbet ederek geçirdiğim zaman sonrası havanın serinlemesiyle yakındaki piknik alanına yürümek üzere ayrılıyorum ÖE’den. Çay kenarından bir müddet gidiyor yol ama sonra ana yola çıkmam gerekiyor. El ettiğim bir araba beni alıp mesire alanına bırakıyor, Çığılı Pınar Sosyal Tesisleri. Su kenarı olması insanları buraya çekmiş. Malzemeni getir-pişir-ye durumları. Veya büfeden çay ve tost iste. Fazla bir kalabalık yok bu saatte. Yapılacak bir şey de olmadığından çok kalmadan ayrılıyorum. Dönüşte, kapalı olan belediye kafeteryası karşısındaki şelalenin de akmadığını, suyunun Feke’nin ihtiyacı nedeniyle şehre yönlendirildiğini önünde oturan beyden öğreniyorum. Şelaleyi görmek için kışın gelmek lazımmış. Olur!

Feke, ilk çağlardan günümüze kadar, birçok kavim ve devletlere yerleşim alanı olmuş. MÖ 16’ncı yüzyılda Hititlerin hakim olduğu bir federasyon bölgesinde kurulduğu sanılmakta. MÖ 6’ncı yüzyılda Perslere, MÖ 333 yılında ise Persleri yenen Büyük İskender’in eline geçmiş. İskender’den sonra, MÖ 1’inci yüzyıl sonlarına doğru Roma İmparatorluğuna, daha sonra Bizanslıların kontrolü altına girmiş. 1375’de Mısır Memlukları bölgedeki Ermeni hakimiyetine son verirler. 1517’de ise, Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi sırasında Osmanlı devleti tarafından fethedilir. Sonraki yıllarda Yüreğir Türkmen Beyleri’nden Ramazanoğlu ailesinin idaresine girer.

1. Dünya Savaşı sırasında, Fransızların Maraş-Antep ve Adana’yı işgalini fırsat bilen Haçin ve Feke Ermenileri buralarda bulunan Türklere zor günler yaşatırlar. 1919’da işgal edilen Feke, Mart 1920’de işgalden kurtulur.

Feke’nin en belirgin kültür özelliği “Aşıklar diyarı” olması. Ünlü halk ozanı Karacaoğlan Feke’li. Gökçeli mahallesinde doğmuş ve bu bölgede yaşamış.
İlçelerde fazla yapılacak bir şey olmuyor. Çok da tepelere, ne olduğunu bilmediğimden tırmanarak dolanmak istemediğimden gene köprüyü geçip A101’den aldığım kefiri bir dikişte içtikten sonra çaya bakan bir kıraathanede bir soda eşliğinde (Sanki Bayburt’ta gibi.) artık kararmaya yaklaşan hava nedeniyle uzun oturmuyor dönüşe geçiyorum.















Kozan - Feke 
Tur tarihi: 11 Ağustos 2018
Kat edilen mesafe: 46,82 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa 12 dk., dışarıda geçen süre 4 sa 54 dk. 
En yüksek sıcaklık  38 ˚C, en düşük  26 ˚C, ortalama 30,5 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1472 m, kaybı (iniş) 1057 m.
En düşük irtifa 141 m, en yüksek 996 m.

Garmin yol bilgileri Kozan-Feke

Relive yol bilgileri Kozan-Feke

        
  
Feke ÖE 0322 7412411 / 0543 3253129 Bilal Bey

Otelden ayrılışım 7.25 oluyor.


Bugün yolum uzun değil, 45 km. Ama artık yavaş yavaş
yükselip, 1000 m.ye çıkacağım bu yolda. 203 m.deyim şu an. Ve
bir rampayla başlıyorum. %7-8, 9’da var. Tırmanıyorum. Bir
 ters rüzgar var ki sormayın. Rampa yetmedi bir de rüzgara karşı.

Tepeyi bulduktan sonra güzel bir iniş gayretimi 
ödüllendiriyor. Kıvrılarak inmekteyim. Sağımda Kilgen ve Kırksu
 derelerinin birleştiği bölgede inşa edilen Kozan Baraj Gölü. 

Turkuaz rengiyle barajın suları çok güzel 
görünmekte. Güneş de tersten üzerinde parlamış.







Rüzgar rüzgar rüzgar... Dağlardan esiyor. Güzel serin
 esiyor da durduruyor adamı.
Neyse yol düzelip güzelce devam
 ediyor. Bazı lokantalar ve seyyar büfeler geçiliyor... Ve Dağılcak
 Tabiat Parkı’na geldim.


Bir yol çalışmasından geçip Horzum’a geldim. Bu ne
 kalabalık, amma çok araba var! Cumartesi diye mi? Sağda
 solda kasaplar, Ocakbaşı’ları, Tekel bayii...
 


Bir köprü: Tersakan. İsmi ilginç. Gerçekten mi ters akmakta?



815 m.deyim. Buradan başlayan tırmanış beni 1000’lere
 çıkartmalı. %9-11’le pedallıyorum. Kısa bir yerde 15’i de
 gördüm. Neyse ki asfalt rahat, düzgün, iyi gidiliyor. Çok zorlamıyor.

975 m Üskiyen Geçidi’ne vardım. Bundan sonrası
 kolay, Feke’ye iniş sayılır.

Off gene müthiş bir manzara. Bir göl, çam
 ağaçlarıyla çevrili doğal bir çanağın içerisinde
 saklanan cennet gibi burası. 

Dağlar sarp, orman geniş. Çok güzel duruyor.


Emine Bacının Yeri

Feke

Feke, Toros dağlarının eteklerinde engebeli bir arazi
 üzerine kurulu olup çok geniş bir orman alanına, akarsu
 bakımından oldukça zengin bir konuma sahip.

Feke (Asmaca) Çayı’nın üzerinden küçük
 bir köprüyle ilçenin diğer tarafına geçtim. 

Feke (Asmaca) Çayı 






Feke’nin en belirgin kültür özelliği “Aşıklar diyarı”
olması. Ünlü halk ozanı Karacaoğlan Feke’li.



Çığılı Pınar Sosyal Tesisleri



Su kenarı olması insanları buraya çekmiş. Malzemeni
 getir-pişir-ye durumları. 



Kapalı olan belediye kafeteryası karşısındaki şelalenin
 de akmadığını, suyunun Feke’nin ihtiyacı nedeniyle şehre
 yönlendirildiğini öğreniyorum.





Feke, ilk çağlardan günümüze kadar, birçok kavim
ve devletlere yerleşim alanı olmuş. 



Çaya bakan bir kıraathanede bir soda eşliğinde
 artık kararmaya yaklaşan hava nedeniyle uzun
 oturmuyor dönüşe geçiyorum.

































36. gün (devamı) Feke-Saimbeyli – 34. gün (öncesi) Kadirli-Kozan




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km