27 Temmuz 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Arapgir-Keban)

25 Temmuz 2018, Çarşamba / Arapgir – Keban, 43 km. (18. gün)

Çok uzun bir yolum yok ama vakitlice çıkmak, sıcağa fazla kalmamak lazım. Her zamanki gibi uyanıp, kalkıp, hazırlanıp eşyaları ÖE’nin önüne çıkartıp yola çıkmam 7.45’de oluyor.

Ana yola 4 kilometre var. Arapgir’in içi kilitli taş döşeli. İlçe uyanmış, insanlar işlerine gidiyor, dükkanlarını açıyor, kimi de önünde çayını yudumlamakta.

Yavaş yavaş çıkıyorum yokuşu. Reyhan kokulu Arapgir geride kalmakta. Divriği’den geldiğim kavşaktayım. Solda Samime Aydınlar Kültür Merkezi. Güzel bir yapı. Yanında Kerem Aydınlar Fen Lisesi, aynı mimari tarzda yapılmış. Hemen sağımda bir çeşme. İki yalağından gürül gürül sular akmakta. Mataramı bu taze buz gibi suyla dolduruyorum. Buranın suyu muhteşem. Ne şanslılar bu konuda. Sözü edilen Kaynarca tesisi geliyor hemen. Bu saydıklarım ana yolun hemen başında sıralı.

Bugün Keban’a gidiyorum. 40 kilometre gibi bir mesafe. 1450 ve 1475 metrelik geçilecek iki geçit görünüyor haritada. Yol yumuşak bir rota. Üç gündür sıkı tırmandım ama. Hava açık. Asfalt iyi, güvenlik şeridi vardı ancak sonra kayboldu. 1397 metreye yükseldim, biraz inip 1387 metrede pedallıyorum. Bir saat geçti çıkalı, 8.40. 11,8 kilometre gelmişim. Sağda minicik bir cami, tek başına ortalıkta duruyor. Bunun cemaati nereden geliyor acaba? İmamın evi de üstünde görünüyor, çamaşırlar yıkanmış önündeki ipe asılmış.

Şeyh Hasan Onar tarafından yapılan 800 yıllık Cemevi’nin olduğu Onar köyü 12,3’üncü kilometrede geliyor. 5 kilometre gir ve aynen çık yapmak istemediğimden devam ediyorum. [e] 14,4 km/08.52/%20 harcandı. 1415 metredeyim. Bu iki geçidi de geçince Keban’a doğru inecek yolum.

Cem, Alevilerin yapmış olduğu toplu ibadetin adıdır. Toplum ile yapılan ibadet, Alevilerde son derece önemli bir yere sahiptir. Cem, kelime manası itibariyle “toplanma, birleşme, birlik olma” anlamına gelir. Yol, erkân, edep, ahlak, sorgu ve inancın bütün gerekleri Cem’de yapılır. Cem Alevi inanç ve kültür bütünlüğünün hemen hemen her konusunu işleyen kurumsallaşmış bir dini törendir. Cem hak meydanı olarak da nitelendirilir. Cemler de Hakk’a ibadet yapılır, niyaz edilir, secdeye gidilir. Bununla birlikte toplumsal yargılama olur, dara durulur, rızalık alınıp verilir, lokmalar yenilir, paylaşım sağlanır, semah dönülür, saz eşliğinde deyişler okunur, Allah-Muhammed-Ali yolunun en temel esasları ve ilkeleri öğretilir. Mehmet Yaman Dedenin deyimiyle “Aleviliğin okuludur”. Bir Alevi’nin doğumundan ölümüne kadar tüm yaşantısı Cem ile bağlantılıdır.

18’inci kilometredeyim. Saat 9’u 5 geçmekte. Hava sıcaklığı 28,3 derece. Yol sıkıntısız, hafif çıkıp hafif iniyorum. Sertliği olmayan bir rota. Eco’yla pedallamaktayım.

Yukarı Fırat’ın tepelerindeyim. 23-25 kilometre geldim. 9.25 olmuş saat bu arada. 1290 metrelere indim. Solumda kalabalık bir çadır kolonisi var. Bebeler oynamakta, kadınlar yerde oturmuş bazı işlerle meşguller. Sonra öğreniyorum ki bunlar mevsimlik işçilermiş. Buraya çalışmaya, nohut toplamaya gelmişler. Ben hayvan otlatmak için sanıyordum ama zaten etraf kurumuş, nerede otlayacaklar? Bunu anlamalıydım. Çeşmesi olan bir yol. İki tanesini geçtim bu üçüncü. Suyu bol bir bölge.

Malatya Belediye’sinin taş ocağı geçilmekte. 27,7 kilometrede (09.30) solda Keban barajı görünüyor, uzakta. Koyunlar var otlayan, bir hayli kalabalık bir sürü. 1247 metre rakım onlara iyi geliyor olmalı. Sağdan Arguvan-Malatya yolu ayrılıyor. Harika gidiyor bu yol. Karnımın açlığını yanımdaki elmayla bastırıyorum. İleride bir benzinci var, giriyorum. İki kişi çay içmekte. Yanlarına varıp kendime de bir çay istiyorum. İstasyon sahibi Tevfik Bey. Dört çocuk babası. Oğlu askerde. “Gitme bedelliye kal dedim.”, dinlememiş. Bir hesap yapmış, “Zaten o parayı çobana veriyorum.” diyor. Diğerinin öyle bir ismi var ki söylediğinde unuttum bile, hatırlamak mümkün değil. Kısaca Apo diyorlarmış.

Geçitleri geçtim ama levhaları yoktu. [e] 34, 8 km/10.17/%40 harcandı. 20 dakikakadar benzincide oyalandıktan sonra şimdi hedefime 10 kilometre kala Keban’a doğru müthiş bir hızda gitmekteyim. Öyle ki levhasını bile çekemiyorum. Vın diye geçiverdim. 6 kilometrelik bu rampa sonrası baraj sularına indiğimde sağda Fırat Balıkçısı’ndan ÜEAŞ’nin misafirhanesine hemen soldan gidildiğini öğreniyorum. Gelmişim bile. 
Kimim ben?

Nizamiye kapısındaki güvenlikçilerle biraz sürtünme-gerginlik yaşanıyor. Kimliği alıkoymak isteğinde. Nerede gördün sen diye itiraz ediyor geri alıyorum. “Yap kaydını ve aç kapıyı!” Ben de neye sıkıldıysam biraz fırçalıyorum tekini. Bazen daha yumuşak, şakacı davranabiliyorum. Bu sefer tersime geldi herhalde. Adamı sinirlendirmeyin yahu... Hani ne derler? Sen benim kim olduğumu biliyor musun? :))

Misafirhane güzel bir yeşil alanın içinde. Barajın dev su tutma duvarının yakınından geçmekteyim. Suyun üzeri balık çiftlikleriyle dolu. İki binaya dağılmış misafirhane. Bisikleti dayayacak yer yok, yol hafif bir rampa. Son düşüşten sonra daha dikkatliyim, yatırıp giriyorum binaya. Resepsiyondan odamın burada olduğunu öğrenip, eşyaları No 26’ya, velespiti girişte bir kenara koyuyoruz. Gayet temiz ve düzenli bir oda ve sadece 13,50 lira. Benden personel fiyatı alınıyor :))

Açıl saçıl duşa gir. Ohh, en güzel şey. Nasıl kıymetli bu su bilemezsiniz. Yol kısa olduğundan erken vardım. 11 daha saat. Uzanıp dinlenip tablette haberleri okumaktayım. Buradan servis ve belediye otobüsü varmış merkeze. 13.15 ve 15.15 demişlerdi. 2 kilometre kadar uzaktayız. Güneşin altında gitmeyeyim diye 15.15’e kadar dinleniyor, telefonda Pütürge Belediye Başkan Yardımcısı’yla cumartesi orada kalma yerini ayarlamaya çalışıyorum. Bir yer bulmuşlar, bakalım nasıl olacak göreceğiz.

Keban baraj gölü, Türkiye’nin yapay göller içinde en büyük ikinci gölü, Murat vadisi boyunca uzanır ve uzunluğu 125 kilometredir. Üzerinde sayısız balık çiftlikleri vardır. Bu büyük göl ilçe ikliminde fark edilir derecede bir sıcaklık değişikliği meydana getirmiştir. Tamamen karasal iklimin, yani yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve kar yağışlı geçen mevsim şartlarının zamanla değişmesi sonucunda ilçede bugün deniz iklimine yakın bir iklim görülmektedir.

Servisi bir asker eşiyle beklemekteyim. Tayinleri buraya çıkmış ama kiralık ev yokmuş. Lojmana geçene kadar misafirhanede kalıyorlar. Elazığ’a giden bir minibüs bizi alıp Keban içinde indiriyor. Karnımı doyuracak yer arayışındayım. Lokanta, iki tanesinde sadece et var. Peki başka? Yukarı Çarşı diyorlar. Yürü bakalım güneşin altında. Boşuna tepmişim yolu, orada da yok. Bu ilçenin merkezi yok mudur? Nasıl yer burası? Belediye / Kaymakamlık nerede? Oraya vardığımda durum pek farklı değil. Garip bir yerleşimi var Keban’ın. Merkezi olmayan ilçe. Marketçi, Keban için sahipsizdiyor. Evet öyle görünüyor.

Keban ince uzun bir şerit halinde küçük bir suyun kenarında ve dağların arasına yerleşmiştir. İlçe merkezi doğudan batıya doğru uzanan Bezirgan deresi, Nallı Ziyaret tepesi, Bendin Taşı ve Seftil tepesi arasında sıkışmış bir vadidedir. Bu vadi 2,5 km kadar uzanır ve meyve bahçeleri ile kaplıdır. Deniz seviyesinden yüksekliği 780 m.dir. Fırat nehri ise ilçeyi adeta kıskaca almıştır. Keban ilçesi bulunduğu mevki olarak 3. derece deprem bölgesindedir.

18. yy.da Elazığ valisi olan Yusuf Ziya Paşa’nın yaptırdığı cami (1794), medrese, çeşme, şadırvan ve türbesine girilemiyor. 1 yıl önce başlayan onarım çalışmaları halen sürmekte. Yazık, 224 yıllık Osmanlı mimarisinin gelişmiş örneklerinden olan külliyenin içini görmeyi çok isterdim.

Karnımı doyuracak yer yok mu buradaaa? “Gözlemeci varmış, nerede?” — “Yukarıda telefoncunun yanında.” Bir umut arıyorum, buluyorum ve büyük boy bir patates-peynirli gözleme, ayran, Arnavut biberleri ve karpuza 10 lira ödeyip doyuyorum. Karı-koca sahipleriyle yapılan tatlı bir sohbetle. Çıktığımda gözleme gibi kokuyorum ama. Ocağın içinde oturdum. A101’den alınan bir iki şeyle dönüş için gene servis beklemekteyim. 

Ücretsiz geldim ve döndüm. Harika oldu. Yemeği de sonunda becerdik. Daha ne olsun? Ama Keban’dan bir şey anlamadım, bir şey göremedim. Şimdi bu sıcak havada tekrar suyun altına girmek en iyi çözüm.

İlçenin hangi tarihte kurulduğu kesin olarak bilinememekle birlikte 10. yy.a ait bir yerleşim yeri olduğu, Keban Barajının yapımı nedeniyle yörede gerçekleştirilen kazılar neticesinde ortaya çıkarılmıştır. İlçenin kendisini çevreye duyurması ise Osmanlı İmparatorluğu dönemine rastlamaktadır. Harput’un tarihin çeşitli devrelerinde doğunun stratejik öneme haiz bir kale şehri olmasına rağmen, Keban’ın 1700’lü yıllardan itibaren ekonomik yönden (simli kurşun madeni üretimi ve işletmesi dolayısıyla) canlanmaya başladığı, hatta 1834 yılına kadar Eyalet Merkezi olduğu bilinmektedir . Keban 1830’lu yıllardan itibaren eski önemini yitirmiş ve eyalet merkezi Harput’a nakledilmiştir.















Arapgir - Keban
Tur tarihi: 25 Temmuz 2018
Kat edilen mesafe: 43,15 km.
Ortalama hız: 17,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa 29 dk., dışarıda geçen süre 3 sa 18 dk. 
En yüksek sıcaklık  41 ˚C, en düşük  28 ˚C, ortalama 31,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 610 m, kaybı (iniş) 1024 m.
En düşük irtifa 697 m, en yüksek 1419 m.

Garmin yol bilgileri Arapgir-Keban

Relive yol bilgileri Arapgir-Keban

        

Keban ÖE 0424 5712157
Keban EÜAŞ (TEDAŞ) 0424 5713148/1141-1142 Misaf. / 0424 5712024

Hazırlanıp eşyaları ÖE’nin önüne çıkartıp
 yola çıkmam 7.45’de oluyor.

Samime Aydınlar Kültür Merkezi. Güzel bir yapı. Yanında 
Kerem Aydınlar Fen Lisesi, aynı mimari tarzda yapılmış.





Yol yumuşak bir rota. Üç gündür sıkı tırmandım ama. Hava açık.

Bunun cemaati nereden geliyor acaba? 




Yukarı Fırat’ın tepelerindeyim. Solumda kalabalık bir 
çadır kolonisi var. Bebeler oynamakta, kadınlar 
yerde oturmuş bazı işlerle meşguller. 


Öğreniyorum ki bunlar, çadırlar mevsimlik işçilerinmiş. 
Buraya çalışmaya, nohut toplamaya gelmişler.



Keban’a doğru müthiş bir hızda gitmekteyim.
Öyle ki levhasını bile çekemiyorum. 

Korkuluk

6 km’lik rampa sonrası baraj suları karşımda.

ÜEAŞ Misafirhane Nizamiyesi


Barajın dev su tutma duvarının yakınından geçmekteyim.
Suyun üzeri balık çiftlikleriyle dolu.

ÜEAŞ Misafirhane



Keban




Belediye

Yusuf Ziya Paşa’nın yaptırdığı cami, medrese, çeşme, 
şadırvan ve türbesine girilemiyor... 

... 1 yıl önce başlayan onarım çalışmaları halen sürmekte.



Gözlemeci Karı-Koca



















19. gün (devamı) Keban-Elazığ – 17. gün (öncesi) Arapgir II




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km