29 Temmuz 2018

[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Elazığ II)

27 Temmuz 2018, Cuma / Elazığ II (20. gün)

İyi ki doğdun Firuzan’cım...

Öyle rahat uyumuşum ki 7 buçukta uyandım. Vay be... Elazığ’daki ikinci günüm olacak. Acelem yok. Akşam yazmadığım yazıyı sabah yazıyorum. Ne olmuş ne bitmiş diye baktığım tabletten TC-ABD ilişkilerinin gerildiği okunuyor: ABD’den ev hapsinde tutulan rahip Brunson için açık tehdit geldi “Ağır yaptırım uygularız”. Sonra 11 gibi çıkıyorum odadan ve Fadime Hanım’a teşekkür etmek için Genel Müdürlük binasına gidiyorum. Ancak bugün de yakalayamıyorum kendisini. Bir yakını için hastaneye gitmiş.

Hava sıcak, gölgeden yürümek için sokak aralarındayım. Elazığ kalabalık bir şehir. Seviyorum burasını. Bu gelişimde daha iyi tanımaya çalışıyorum. Yol beni dün uğradığım Harman isimli dükkana getiriyor. 10 kiloluk bir sipariş verdim: Erişte, pirinç, bulgur, tarhana, kuru elma, kuru yeşil fasulye gibi şeyler. Kargo dahil 163 lira tuttu. İstanbul’da bunları tüketirken buraları hatırlayacağım.

Bir simit ve çayla biraz gölgede dinlenip sonra Harput minibüsüne biniyor 2 liraya çıkıyorum tepeye. Harput güzel bir yer, Elazığ burada kurulmuş, sonra aşağıya inmiş. Tüm tarihi yerler burada, kale, camii, türbe vs... Benim de Hüsnü dedem vaktizamanında buraya padişah tarafından sürgüne (Menfa derdi babaannem.) gönderilmiş. Böyle de bir yeri var ailemde.

Surp Hagop İlkokulu 
öğrencileri, 1911
Kharberd Vilayeti / Elazığ / Elyızıg / Elazık / Elyazig / Kharberd / Kharberd Eyaleti / Kharbud / Kharput / Kharpert / Harput / Khurput / Karberd / Harberd / Harbut / Khızniziat / Hısn Ziat / Hısn Ziyat / Hisn Ziad / Hisn Ziat / Hisn Ziyad / Hisn Ziyat / Mamuret-el-Aziz / Mamuret-ül-Aziz / Mamuret-ül-Eaziz / Mamuret-ul-Aziz / Mamur-ul-Aziz / Memuret-al-Aziz / Karput /: Karput Eyaleti (Vilayeti) Batı Ermenistan’ın Fırat ve Murat Su nehirlerinin ovasında bulunan eyaletlerinden biri. Mets Hayk’ın Çorrord Hayk /Tsopk/ ve Poqr Hayk’ın Yerrord Hayk bölgesinin bir kısmını tutar. Kharberd Vilayeti, Batı Ermenistan’ın altı eyaletinden biriydi. Ermeni kaynaklarında paşalık olarak da geçer. 1878 tarihinde oluşmuştur. İdare merkezi Mezire (şimdiki Elazığ) şehriydi. Vilayet, bu kentin eski adıyla Memuret-ül-Aziz, Yakınçağ’da ise Elazığ denmiştir. Kuzeydoğuda Erzurum, doğu ve güneyde Diyarbakır, kuzeybatıda Sebastya (Sivas), güneyde Halep, güneybatıda Adana Vilayeti Maraş Sancağı’yla sınırdaş idi. Kharberd (Harput), Dersim (Tunceli) ve Malatya vilayete bağlı sancaklardı. 1830’lu yıllara kadar toprakları önce Sebastya (Sivas), sonra da Diarbekir (Diyarbakır) Vilayeti’ne dahildi. 1880’li yıllarda ise Kharberd (Harput) Vilayeti kurulur ve Balu, Arğınamağen, Arzni, Cermuk, Çınkuş ve Severek sancakları Diarbekir (Diyarbakır) Vilayeti’ne geçer. Vilayet vali tarafından yönetilirdi.

Öğlen oldu bile, bakalım buradaki lokantalarda ne var yemek olarak. Tabii ki her şey etli, bana uymuyor. Biraz dolanıyor, ikram bir dibek kahvesi içiyorum. Merkezde de tanıtımı var bunun. Pek matah değil. 250 gr.lık paket 20 lira. Bugün cuma nedeniyle otopark araba dolu. Herkes burada mı kılmayı  seviyor?

Firuzan’ın telefonu nem kapmış, devre dışı. Başka bir telefon bulmuş, yeniden ulaşılır vaziyette. Bugün doğum günü. Önce işyerinden arıyor, sonra cepten ulaşıyorum. Aynı anda cami de boşalıyor. Bu ne kalabalık böyle? Anlaşılan Harput revaçta cumaları.

Harput Amerikan Koleji
19’uncu yy.da Harput oldukça kalabalık bir nüfusa sahip. Sadece gayrimüslimler değil, ecnebiler de var. Bunların arasında Amerikalılar, burada konsoloslukları bile bulunmakta. Hele bir Amerikan Koleji de var ki hikayesi pek bir ilginç: Elazığ halkı arasında Harput Amerikan Koleji, Amerikalı misyonerlerce Euphrates College, Ermenilerce de Yeprad Golechy olarak bilinen Fırat Koleji, American Board görevlisi misyoner Dr. Crosby H. Wheller tarafından 1878 sonbaharında Harput'ta Şehroz mahallesinde açılmıştır. American Board veya American Board of Commissioners for Foreign Missions (ABCFM) 1810’da Amerika'nın Boston eyaletinde örgütlenen bir misyonerlik teşkilatıdır. Bu teşkilat Osmanlı topraklarında 1820’den sonra faaliyetlerine başlamıştır. Robert Koleji’ni (1863) kuran aynı misyonerlik teşkilatıdır. Temel eğitim kurumları (eğitim hizmeti) haricinde, kilise (dini hizmet), yetimhane (sosyal hizmet), hastane (sağlık hizmeti) ve matbaa (basın hizmeti) açarak farklı alanlarda da faaliyetlerini etkin bir şekilde yürüterek halka her alanda nüfuz edebilmişlerdir. Osmanlıda, American Board'un Misyonerlik için en önemli enstrümanı, temel eğitim kurumları olmuştur. Bu teşkilat Harput'ta aynı enstrümanları kullanmışlardır. Kendi raporlarına göre her kademede iyi yetişmiş zeki Hıristiyan liderler yetiştirmek gayesiyle okullar açmışlardır. Başlangıçta sadece erkek öğrencilere eğitim veren Kolej (1878), daha sonra ayrı bir binada Kız Koleji’nin (1881) açılmasıyla, kız öğrencilere de eğitim vermeye başlamıştır. İlk ismi Ermeni Koleji’dir fakat Osmanlı hükümetinin isteğiyle Ermeni Koleji ismi 1888’de Fırat Koleji olarak değiştirilmiştir. Kolej (Erkek Koleji) her ne kadar 1878 yılında açılmış olsa da Kolej’in temelleri, Misyonerlerce 1855’de kız ve erkeklerin birlikte ders görebilecekleri bir Protestan okulunun kurulmasıyla başlamıştır ve zamanla; 1859’da
erkekler için Ruhban Okulu (Theological School) 1862’de ise kızlar için
Ruhban Okulu (Seminary School) açılmıştır. 1862’de İstanbul’da toplanan
Yabancı Misyon Amerikan Heyeti, İstanbul’da eğitilen gençlerin Anadolu 
içlerine gitmeme isteği içinde olduklarının farkına vararak, misyonerleri
zorlamaktansa, Anadolu’nun iç kesimlerinde de tam teşekküllü kolejler
kurarak, buralardan yetişecek yerli Ermeni gençler ile yeni bir kaynak
arama yoluna gitmiştir. Bu sebeple 1875 yılında yeni bir koleje ihtiyaç
duyuldu. Koleji kurmak için gerekli izni almak ve para temini için Amerika’ya giden Dr. Wheeler kolej için 140.000 dolardan fazla bir
para topladı. Yerli Ermeniler ise 40.000 dolar toplamışlardı. Böylece kolejin açılması için 180.000 dolardan fazla bir para toplanmıştı. Yapılan hazırlıklardan sonra 1878 sonbaharında Ermeni Koleji açılmıştır. Kolej 1915 yılına kadar yaklaşık 600 öğrenci mezun etmiştir. O dönemde Harput'ta Amerikan konsolosluğu da bulunmaktaydı. Konsolosluk ve misyonerler aracılığı ile birçok Ermeni vatandaşımız Amerika’ya gönderilmiştir. O dönemlerde Amerikan Koleji’nin haricinde Harput'ta bir de Fransız mektebi vardı. 1. Dünya Savaşı sırasında kolej binaları önce askeri eğitim kampı, sonra da askeri hastane olarak kullanılmış, Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra da resmi olarak kapatılmıştır. Okul binalarından günümüze kalan yapı yoktur.

Şefik Gül Kültür Evi’ni geçen gelişimde görememiştim. Bugün açık günüymüş. Bu fırsatı değerlendiriyorum. Tarihi kimliğine uygun olarak onarılmış ve 2005 yılında “Müze Ev” olarak hizmete açılmış. Geçmişi 19. yüzyılın başına dayandığı söyleniyor. Güzel bir bina. Çok büyük değil, sempatik. İki katlı, bir bahçesi ve avlusu var. Etnografik eşyalar ve fotolar sergilenmekte. Böyle mekanlara hayalimde yerleşirim. Benim olsaydı nasıl yaşardım diye düşünürüm. Avlusunda gölgede dinleniyor, dalıp gidiyorum. Hayallerimin arasında neredeyse gözlerim kapanacak. Öyle bir rehavet çöküyor ki üstüme sormayın.

Ardından el işlerinin sergilendiği, satışa sunulduğu binaya da bir göz atıp merkeze dönmekteyim. Minibüste bir hanımla oğluna ilişkin sohbet ediyoruz, beklerken. Artvin’de üniversitede işe başlamış. Evlendirin beni diyormuş. Biraz çekingen bizim oğlan diyor annesi.

Son durağı beklemeden iniyor yürüyerek devam etmekteyim. Yemek işini gene dünkü yerde yapacağım, Elet Beyzade Sofrası. Bugün ne varmış? Az az şakşuka, bulgur, yoğurt ve ayran çorbası. Dün az almıştım, bugün tam istiyorum çünkü nefisti. Soğuk, Gazpacho gibi. İkram salata ve su ile 22 lira tutuyor yediklerim. Bu arada Gazpacho’yu da çok severim. Endülüs İspanya’sının, çiğ sebzelerin çekilip buzdolabında bekletilerek soğutulan nefis şifalı çorbası. 7 gün süreyle günde iki kez içildiğinde vücuda yaptığı tedavi edici mucizevi etkisi, bilinen birçok ilaçtan kat kat fazla olduğu söylenir. 

Zahireci Yavuz Bey bugün de dönmemiş. Göremeyeceğim demek ki kendisini. Firu taburelerden istiyor. Bir bakayım nerede satılıyor? Yavuz Beyin çalışanı beni ara sokaklardan geçirerek bir üreticiye götürüyor, Çakmak Ticaret. Marangozhane burası. Dizili vaziyette tabureler var. Üç farklı fiyattalar: 30-35-40. Aralarındaki fark malzemesi diyor marangoz Hüseyin Bey, indirime de hiç yanaşmıyor. Şimdi nasıl yollanır bunlar İstanbul’a? Hüseyin Bey pek bir isteksiz, suratsız da diyebilirim. Fazla samimiyet göstermiyor, paketlemeye yardım konusunda da hiç oralı değil. Ayrılıyorum yanından, düşün taşın kaşın durumları. Gidip yiyecek aldığım Harman baharatçısına soruyorum: “Acaba bunları da kargoya dahil edebilir miyiz?” Getirin deyince gene marangoza geri dönüp 40’lıktan iki tane alıyor, Elazığ sokaklarında taburelerle ilgi odağı oluyor, Harman güzelce paketliyor, kargo da 70 lira istiyor. 150’ye mal oluyor ikisi. Beğenir umarım Firu hediyesini. 

Sıcakta git gel terletti. Sokaklar da kalabalık, sıkışık. Cuma’dan dolayı dilenciler de piyasaya çıkmışlar. Şöyle dolandıktan sonra gene Lavazza kafeye uğrayıp dünkünün aynısını ısmarlıyorum. Önce doppio espresso, sonra sıkma portakal suyu. Ama peş peşe değil. Mekan güzel, internet de var, telefonda oyalanarak uzunca bir vaktimi burada geçirdim. Koltuklar muşamba ama, adamın kıçı terliyor, ıslanıyor. Ancak başka yer bulamadım kendime, burasını sevdim 1x :)) Servis yapan hanım kız sonunda bana bir çay ısmarlıyor. Gidin anlamında değildir herhalde :)) 

Saat yedi olmuş. Yavaş yavaş DSİ’nin yolunu tutayım. ÖE’nin önündeki havuzlarda fıskiyeler çalışıyor, güzel bir serinlik veriyor. Büyükçe bir meydan gençlerle dolu: Bisiklet, paten, kay kay... Bolca. Yarı İngilizce yarı Türkçe marketler zinciri. Elazığ renkli bir ilimiz. DSİ’de iki günlük konaklama bedeli 104 lirayı karttan çektiriyor ve odaya girer girmez ilk iş duşun altına girmek oluyor. Soğuk su çok iyi geldi. Diriltiyor adeta. Yapılması gereken bürokratik işlerde son güne kalmayayım, şişer internet diye bilgisayardan GV ikinci taksitini gene de uzun uğraşlar sonucu ancak ödeyebiliyorum.

Gezegenimizin tek uydusu olan Ay'ın kızıl görüntüye bürüneceği Kanlı Ay Tutulması bugün bu gece. Ben de saati geldiğinde DSİ’nin bahçesine çıkıyorum. Benim gibi meraklı 3 genç hanım da yüzlerini gökyüzüne dönmüş izlemekteler. Dolunayın üzerine ağır ağır dünyanın gölgesi düşmekte... Ve tamamlandığında, bulunduğumuz coğrafi konum buna çok uygun olmasa da kızıl bir renk görülüyor. Böylesi olaylara sık denk gelinmiyor. İki güneş tutulması izlemiştim. İlkinde müthiş heyecanlanmıştım (Kurucaşile, 11.08.1999), ikincisinde tecrübeliydim (Side, 29.03.2006). Tekrar görme şansı sanırım bu seferki yaşamımda ol(a)mayacak! Artık bir daha dünyaya gelirsek, o zamana kalıyor :))

Kanlı Ay Tutulması Dünya'nın gölgesinin Ay'ı tamamen karanlığa bürüyerek Tam Ay Tutulması yaşandığı zaman gerçekleşir. Bu esnada Dünya'da Güneş'in yeni doğduğu ve battığı yerlerdeki Güneş ışıkları Ay'ın yüzeyine ulaşır ve bu sebeple Ay kırmızı görünür. Ay, Dünya etrafındaki bir tam turunu yaklaşık 27 günde tamamlar ve 29,5 günde döngüsünü gerçekleştirir. Ay'ın iki döngüsü arasındaki farkları, Ay'ın, Dünya'nın ve Güneş'in Ay yörüngesi sırasında değişen göreli konumu sebebiyle ortaya çıkar.

Hava sıcak, gölgeden yürümek için sokak aralarındayım. Elazığ
 kalabalık bir şehir. Seviyorum burasını. Bu gelişimde
 daha iyi tanımaya çalışıyorum.


Oldukça rahatlar.

Çınar Ağacı 300 yaşında, Harput

Harput


Şefik Gül Kültür Evi, Harput






Buzluk

Buzluk

Şorşor

Şorşor

Mezre





Avlusunda gölgede dinleniyor, dalıp gidiyorum. Hayallerimin
 arasında neredeyse gözlerim kapanacak. Öyle bir
 rehavet çöküyor ki üstüme sormayın.

Elet Beyzade Sofrası

Elazığ

Harman İçi


ÖE’nin önündeki havuzlarda fıskiyeler
çalışıyor, güzel bir serinlik veriyor. 

Büyükçe bir meydan gençlerle dolu: Bisiklet, paten, kay kay... 

Yarı İngilizce yarı Türkçe marketler zinciri.

Gezegenimizin tek uydusu olan Ay'ın kızıl görüntüye 
bürüneceği Kanlı Ay Tutulması bugün bu gece.




21. gün (devamı) Elazığ-Kale – 19. gün (öncesi) Keban-Elazığ




[bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı

Erzurum-Aşkale = 52,86 km

Aşkale-Bayburt = 77,09 km 

Bayburt-Kelkit = 83,50 km

Kelkit-Erzincan = 72,25 km 

Erzincan-Kemah = 53,05 km 

Kemah-İliç = 66,35 km

İliç-Divriği = 77 km

Divriği-Arapgir = 82,06 km

Arapgir-Keban = 43,15 km 

Keban-Elazığ = 49,81 km

Elazığ-Kale = 58,10 km 

Kale-Pütürge = 64,11 km



Nemrut-Kahta = 46,72 km

Kahta-Adıyaman = 34,64 km

Adıyaman-Gölbaşı = 66,34 km 





Kadirli-Kozan = 35,91 km

Kozan-Feke = 46,82 km

Feke-Saimbeyli = 33,29 km 


Tufanbeyli-Tomarza = 74,90 km

Tomarza-Develi = 30,76 km

Develi-Talas = 44,33 km

Talas-Kayseri = 14,68 km