14 Temmuz 2021

[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde (Görükle–Keles)

 

12 Temmuz 2021, Pazartesi / Görükle - Keles, 65 km (2. gün)

 

Kesintisiz bir uyku çektim. Kayıt işleri falan beni gece 11 buçuğa kadar oyaladı. Perdeleri kapatmayınca gün ağarmasıyla gözlerimi açtım. Biraz daha oyalanıp 6’yı az geçe ayaklandım. Hazırlık mazırlık derken saat 7.17 ve selenin üzerinde misafirhaneden uzaklaşıyorum. Sabahın serinliği güzel. Bursa yoluna giriş yapıp feci bir trafikte ilerlemekteyim. Güvenlik şeridi de dar, yer yok bile. Araçlar hızlı ve yakın geçmekte. Bugün Keles, 75 km gibi gözüküyor. Bir rampam da var, 1000 m.lere çıkacağım. 

 

11’inci kilometrede ana yoldan ayrılıp Keles’e doğru yol alıyorum. Önümde iki Mtb’li genç ve bir yol bisikletli (Cervélo) adam var. Kırmızı ışıkta iki laf edip hızla uzaklaşıyorlar. Gençlerden birinin bisikleti küçük gelmiş. Ayaklarını tam açamıyor, uyarıyorum. Yol’lu olan ufukta kayboldu bile.

 

Geçen gelişimde Misi içinden gelmiştim bu yola. Orası çok daha güzel bir yerdi. Bu sefer ana yoldan gelmek pek de keyifli olmadı. Karşı rüzgar var. 52 km denildi levhada Keles için. Bu durumda toplamı 68-69 km tutacak yolum. Asfaltın durumu çok iyi, çift şerit, kaymak. Daha ne olsun? Orhaneli ayırımına kadar önceki gelişimde pedallamıştım. Sağdaki kır düğünü mekanları geçiliyor, hafif hafif de yükseliyorum. Önümde tırmanacağım dağ bana bakıyor. Gel gel diye çağırıyor sanki. Bir davet. Bölge ormanlık, çam ile kaplı. Çok güzel etraf. Nilüfer Çayına paralel sürüyor yolum.

 

[e] 16. km/08.10/%20 harcandı. Mtb’ciler geride kaldı, Yol’lu olanı da rampada yakaladım. Moralini bozmayayım diye arkasından gidiyorum. Sonra iniş başlayınca kaptırdı uzaklaştı, ben de rahatladım. Böyle kimsenin peşinden gitmekten de hiç hoşlanmıyor, kendi tempomu değiştirmek işime gelmiyor.

 

Güzel bir coğrafyanın içindeyim. Bölge çamlık ama burnuma ıhlamur kokusu geliyor. Yol kenarında çalışma yapılmakta. Tünel mi olacak? Öyle bir şey yazdı sanki. Yok yok, heyelan kayması sonucu duvar örülüyor.

 

[e] 24. km/08.41/%40 harcandı/R: 350 m. %7 ile tırmanılıyor. 1000 m.yi bulmam lazım. Yani daha çoook var. Nilüfer Çayı üzerinde, şehre içme suyu sağlamak amacıyla inşa edilmiş Doğancı Barajı gözüktü (bile mi desem-bilemedim mi desem?). Buraya kadar önceki turumda gelmiş, baraj üzerinden geçip Orhaneli’ye gitmiştim. Bu sefer düz devam edeceğim. Çok güzel gözüküyor bu gölet. Çamların arasında bir su, masmavi yansımız üzerine gökyüzü. Solumda, baraj göletine bakan yamaçta-tepede, kimi küçük, kimi daha büyük bahçe içinde evler/villalar var. Ayriyeten Tuzaklı köyüne ve piknik alanına çıkan bir yol da bulunuyor. Burası için; Uludağ’ın arka yüzü denilen güney eteklerinde, ormanlık bir bölgede, Keles’deki Kocayayla'dan sonra Bursa'nın en büyük piknik alanı olduğu ve köyün geçmişinin 700 yıl kadar geriye gittiği anlatılıyor. Eh yani, daha ne olabilir ki?

    

396 m rakımdayım. Yol bomboş değil. Ara sıra geçen araçlar oluyor. Bursa-Tavşanlı yolu burası. ‘17 km yol çalışması’ diyen uyarı levhası daha dikkatli olmamı söylüyor bana. (…) Gelen çeşme önünde yatan-uyuyan köpekler. Son gelişimde bir tanesi takılmıştı peşime. Şunu söyleyebilirim, bu yolda çeşme sıkıntısı yok. Gerçi ben rampa başında doldurmuştum gene de iki matarayı. Neme lazım!


Eyvah durumları, yolun yarısı kaymış, gölete doğru inmiş. Herhalde su toprağı çekiyor olmalı. [e] 30. km/09.04/%60 harcandı. Ve süper bir inişle 361 m.ye düştüm. 50 m irtifa kaybettim. İnmek güzel oluyor da sonra gene çıkmak! Düz gitse daha iyi olmaz mıydı :)) Hep kendine göre istiyor değil mi insan?

 

Motor destek kısmından ara sıra tak tuk sesler gelmekte. Sistemi bence tam çözememişler. E6100’ü merak ediyorum, yenisi. Ama bu bisiklete takılamıyor. Yuvası farklı. Beş yıl oldu alalı, çok şeyler yenilendi bu sürede. Bataryaların kapasitesi ve motorların torku arttı.

 

Sağımda, içerlerde akan bir su, göremiyorum ama sesi geliyor. Nilüfer Çayı olmalı. %9’la tırmanmaktayım bu arada. 451 m.de sayılırım. Tere gelen sinekler kafamın etrafında dönmekteler. Birlikte yol alıyoruz. At gibi iki yana sallıyorum kafamı, gidin bre! Mola verebileceğim yer olsa da biraz rahatlasam. Karnım da acıktı. İtiraf ediyorum. İki saattir pedallıyorum. Kaide pişti, dumanlar çıkıyor :))

 

Soldan Güneybayır’a gidiliyor, 2 km denmiş. Eski adı Kızıl/Kızıllar olan köy yaklaşık 650 yıl önce kurulmuş ve Sultan I. Murad Hüdavendigâr vakfına ait. Zaten bu bölge, 1330'lu yıllarda Osmanlı topraklarının genişlemesini sürdüren padişah Orhan Gazi’nin Prusa’yı (bugünkü Bursa) almasının ardından fethe katılan komutan ve askerlere ganimet olarak verilmiş.

Wikibursa


Yol çalışması yapılan kısa bir bölüm geçildi. Asfaltın durumu bozuldu, çalışıyor ekip. Tek şeride düşürmüşler yolu. Sağımda ekili küçük alanlarda sırık fasulyesi görüyorum, solum ise dik bir yamaç. %6 ile tırmanıyorum, 457 m rakımda ve 35’inci kilometredeyim. Yolun yarısı sayılır. Saat 9.24’i gösteriyor ve iniyor çıkıyorum sürekli. 

 

[e] 36,5. km/09.28/%80 harcandı. 492 m R. Tepenin yarısına daha gelemedik. 500’i bir geçsek derken solumdan öyle bir kamyon geçti ki, bankete kaçmaktan başka carem kalmadı. Azrail misin? Bunlarda vicdan yok herhalde. 

 

09.36/38,5 km; 2’nci bataryayı taktım. 521 m.ye çıkmışım. Ha gayret, devam tırmanmaya. Çaybaşı (*) diye bir yer geliyor. Yürüyen vatandaşa kahve soruyorum, “ileride sağda var” diyor, ama solda çıkıyor. Önemli değil, duvara dayayıp velespiti yüksekçe bir merdivenden, oturanların yanına çıkıyorum. Çay eşliğinde yanımdakileri mideye indirirken bir yandan da sohbet ediyoruz. “Bizim Kafe” olacakmış adı bittiğinde. Bayram sonrasına açmak istiyorlar. Bursalı bir usta işi yüklenmiş. İşleticisi hanım ile biraz politik, biraz oğlu-torunu üzerinde süren sohbetimizde 4 çay içiyor, 5 lira ödüyor, yarım saatimi de yanlarında geçirip ayrılıyorum (10.44).

 

(*) Çaybaşı (Göndöret); Osmangazi ilçesi Soğukpınar bucağına bağlı bir köy. Güneyde ve dere kenarında olduğu için Gün-dere sözcüklerinden Göndert adını aldığı söylenir. Ancak göndert, eski Türkçede kargı-mızrak demektir. Köy adı buradan da gelmiş olabilir. 1962 yılında adı, suyun başında olduğu için Çaybaşı’na çevrilmiş. Köydeki maden sularının 1918 yılından beri işletilmeye başlatıldığı belgelerden anlaşılmaktadır.

Wikibursa


40,8 km/617 m.deyim. Tırmanış sürmekte. Normal ile çıkıyorum. Düzleşince Eco’ya da geçtiğim oluyor ama Normal ağırlıklı gitmek biraz hız kazandırdığından uykum da gelmemiş oluyor. Yoksa aheste aheste sıkılıyorum. Geride, Çaybaşı’nın karşısında, altlarda Uludağ ve Özkaynak maden suyu dolum tesisleri vardı. Hatta Sırma da buralardaymış. Eskiden kaynaktan içtiklerini anlatıyorlardı kafede. Bunun benzerini ben de Erzincan’da görmüştüm. Ekşisu beldesinde millet elinde damacana çeşmeden maden suyu dolduruyordu.

 

Arkeolojik araştırmalar, Türkiye'deki sıcak veya soğuk maden sularının sağlık amacıyla kullanılmalarının MÖ 1200-700 yılları arasında bugünkü Kütahya ve Eskişehir'i kapsayan bölgede yaşamış olan Frigyalılar ve daha sonra ise tüm Anadolu’da hüküm süren Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları dönemlerini de kapsayarak günümüze kadar uzandığını göstermektedir.

Masuder


Solumda geçilen bir çilek tarlası. Köylülerin bir tezgahı hafif geride kaldı; çay, ekmek, çilek satılıyordu. Demiştim burada su sıkıntısı yok diye, bolca çeşme çıkacak önünüze.

 

[e] 45. km/11.02/R: 744 m/%20 harcandı-II. Yol tek şerit olarak devam etmekte. Nilüfer Barajı sağımda. HES de var yanında. 1995’de temeli atılıp 2007 yılında faaliyete geçmiş. DSÖ tarafından suyu ve korunak yönünden dünyanın en üst sıralarında yer almakta olduğu yazılı BUSKİ sayfasında.

BUSKİ


Tuhaf! Yol iniyor gibi gözükse de %2 ile çıkıyorsun. Bir göz yanılması elbette ama nasıl oluyor ki? Saat 11.22, 49,3 km.deyim. Rakım 893 m. %7’lik bir iniş gösterdi levha. (...) 100 m irtifa kaybettim. 798’den tekrar başladık tırmanmaya. Çok güzel buraları. Ağaçlık, sular akıyor, kendini göremiyorum ama sesi geliyor. Araç geçmediğinde bir melodi gibi etrafı dolduruyor, rahatlatıyor.

 

[e] 53. km/11.30/R: 836 m/%40 harcandı-II. Geldiğim bölgede sağımda solumda yol kenarında akan küçük su kanalları görüyorum. Meyve ağaçları var; kiraz. Evet kiraz bunlar. Çok güzeller, üzerleri dolu. Ama tepelerde, dağlarda hiç bir şey yok; kabak. Belli bir metreden sonra bir şey yetişmiyor. (…) Geçilen boş bir tezgah. Türk bayrakları asılı her yerde. Bu hafta bir de 15 Temmuz bayramı var değil mi? Sağda solda küçük bahçeler, içinde minik tek göz evler. Yolda yatan ölü bir kirpi, araçların kurbanı olmuş. Zaten gerilerde ölü kuşlar da görmüştüm. [e] 59. km/11.54/R: 977 m/%60 harcandı-II. Öğle sıcağındayım. Yükseklik biraz hafifletiyor ama sıcak. Asfalt kaba, kaymak değil. Solumda bir köy, sanırım 50-60 hanesi var. (...) Bu şekilde 1034 m rakıma ulaştım, herhalde zirveyi buldum. Saat 12.03, 61’inci kilometre. Sıcaklık 35 derece. 5 km sonra Keles gelmeli. Demin de meğerse Eco ile çıkıyormuşum, ter içinde kaldım o yüzden. Ohh… güzel esiyor burası. Durma fazla, devam et Musti. Yol kenarında ölü bir köpek. Anlaşılan araç çarpmış. Tırmanıyoruz ve geldim 1118 metreye. 66. km, 35,2 °C, 12.25. Zirve bu olmalı. Deminki değilmiş. Yol kötüydü ama, bazı yerler pütür pütür taş, sıyrılmış, tangır tungur titreyerek-ses çıkartarak sürdüm son bölümü.


Saat 12.30, neredeyse yarısı ormanlarla kaplı olan Keles’e vardım. Levhanın önünde çekilen foto sonrası Petrol’de bir soda eşliğinde (2-) kalacağım yerin sahibini arıyorum, Mücahit Bey. İlçede ÖE yok, kamu misafirhanesi yok, otel yok. Tek, Saydam’ların Düğün-Yemek-Konaklama diye duyurdukları mekan var. Bunu da belediyeden öğrendim. Petrol’ün hemen karşısında zaten yerleri. (…) Tanışıyoruz. Genç bir bey, biraz sohbet ettikten sonra (bu arada öğle vakti olduğundan bana pilav-tavuk getirmiş ama malumunuz otobur olduğumdan yiyemiyorum). Eşyaların odaya taşınması, bisikletin kat arasına konulması, açılıp-saçılma-duş, biraz uzanmaca, önümüzdeki günlerde kalacağım yerleri aramaca ve saatin 4 olmasıyla merkeze inmece. Kaldığım yer biraz şehirden uzakta, tepede. Merkez yokuşun sonunda, herhalde 2 km falan uzakta. Otostopla bindiğim kamyonet beni çarşıya yakın bir yerde bırakıyor. Lokanta arayışındayım. (Saat 16.46) Vatandaş iki yer öneriyor. İlkine (Lokanta MerVey) girip az az kuru+pilav+yoğurtlu kızartma+su ve de yolcukta kokma sorunu olmadığından kuru soğan ile doyuruyorum karnımı, 22 tutuyor gene. 3’de bahşiş, 25’le bu işi de halletmiş oldum. 

 

Keles ve civarı milattan önceki devirlerden itibaren çeşitli devletlerin hakimiyeti altına girmiştir. Yöre; Etilerin, Friglerin, Lidyalıların, Bitinyalıların, Romalıların ve Bizanslıların tahakkümünden sonra ilk kez 1075 yılında Anadolu Selçukluları döneminde Türklerin eline geçmiş ancak 1097 yılındaki I. Haçlı Seferi sonunda Bizanslılarca geri alınmış ve bundan sonra da Osmanlılara kadar Bizans sınırları içinde kalmıştır.

 

Bilinen en eski Türk lugâtı olan Divanü Lugât-it-Türk'te 'Keles' adına rastlanmaz. Ancak; W. Radolf'un ve A. Vambery'nin Çağatayca sözlüklerinde "Keles" kelimesinin anlamı "bir tür kertenkele" olarak verilmektedir. Şemseddin Sami'nin Kamus-ı Türki adlı sözlüğünde 'Kelas' kelimesinin anlamı da 'kertenkele' olarak zikredilmektedir. Ayrıca; 'Keles' in halen Kazak Dili'nde bir kertenkele türünün, Çağatay Türkçesi'nde de bir sincap türünün adı olarak kullanıldığı kaynaklarda ifade edilmektedir.

Keleskaymakamlığı


Biraz sokak aralarında dolanmaca. Fazla bir numarası yok ilçenin. Kahve içmek için büyük bir Çınarın altındaki kıraathaneye yerleşiyor, sade (2,5) eşliğinde etrafı kesmekteyim. Ardında bir de soda (2-) ve tekrar bir tur atarak yenilen dondurma ve otostopla gene Petrol’ün önüne dönüyorum. 

 

Kayıt kuyut işleri, havalandırılan giysilerin ipten alınması, odaya ampul istenmesi ve ödeme yapılması. 100 lira buradaki standart için çok fazla. Ama yapacak bir şey yok, baştan sormuştum, bakarız gibi laf edilmişti. Ama fena bakıldı. (...) Ertesi günün hazırlığını yaparak, biraz da internette gezinerek vakit geçirmekteyim.

 

Tarihte Bugün: Yıl 1962, 12 Temmuz’da The Rolling Stones topluluğu ilk konserini Londra'da "Marquee Club"de verdi200 milyondan fazla albüm satan, üç Grammy kazanan ve Rock and Roll Onur Listesi'ne giren, 80’e merdiven dayamış delikanlılar eylülde Amerika turnesine çıkacaklar; No Filter 2021.

 



 

Saydam’ların Düğün-Yemek-Konaklama 0535-2463616 Mücahit Bey

 

 



 














Görükle-Keles

Tur tarihi: 12 Temmuz 2021

Alınan yol: 65,05 km
Ortalama hız: 16,4 km/sa

En yüksek hız: 57 km/sa
Bisiklete biniş süresi 5 sa 58 dk, dışarıda geçen süre 5 sa 34 dk
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 25,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 1809,4 m, kaybı (iniş) 780,7 m
En düşük yükselti 63,3 m, en yüksek 1125,7 m

 

Garmin yol bilgileri Görükle-Keles

 

Relive yol bilgileri Görükle-Keles

3. gün (devam) Keles-Tavşanlı - 1. gün (öncesi) İstanbul-Mudanya-Görükle

 

Uludağ Üniversitesi Misafirhane, Görükle




Saat 7.17 ve misafirhaneden ayrılıyorum.


Sabahın serinliği güzel. 


Bursa yoluna giriş yapıp trafikte ilerlemekteyim.




Önümde iki Mtb’li genç ve bir yol bisikletli adam 

var. Kırmızı ışıkta iki laf edip hızla uzaklaşıyorlar.


Yolun durumu çok iyi, çift şerit, kaymak asfalt. 

Mtb’ciler geride kaldı, Yol’lu olanı da rampada yakaladım.
Moralini bozmayayım diye arkasından gidiyorum. 


Güzel bir coğrafyanın içinden geçiyorum. Bölge
çamlık ama burnuma ıhlamur kokusu geliyor. 

Doğancı Barajı; çok güzel gözüküyor. Çamların arasında 

bir su, masmavi yansımız üzerine gökyüzü.






Böyle ilerilerde tepelere doğru devam ediyor yolum.




Egemen HES


Çaybaşı; yürüyen vatandaşa kahve soruyorum, 

“ileride sağda var” diyor, ama solda çıkıyor.




Köylülerin tezgahı; çay, ekmek, çilek satılıyor.






Yol tek şerit olarak devam etmekte. 




Nilüfer Barajı sağımda. HES de var yanında.





Çok güzel buraları. Ağaçlık, sular akıyor. Kendini 

göremiyorum ama sesi geliyor. Araç geçmediğinde bir 

melodi gibi etrafı dolduruyor, rahatlatıyor.




Geldiğim bölgede yol kenarında akan küçük su 

kanalları görüyorum. Meyve ağaçları var; kiraz.


Sağda solda küçük bahçeler, içinde minik tek göz evler.



Saat 12.30, neredeyse yarısı ormanlarla
kaplı olan Keles’e vardım. 

Petrol’de bir soda eşliğinde kalacağım yerin sahibini arıyorum.


Saydam’ların Düğün-Yemek-Konaklama, Keles




Otostopla bindiğim kamyonet beni çarşıya 

yakın bir yerde bırakıyor. Keles


Lokanta arayışındayım. Vatandaş iki yer öneriyor. 


Lokanta MerVey, Keles





Biraz sokak aralarında dolanmaca. Keles.




Kahve içmek için büyük bir çınarın altındaki kıraathaneye 

yerleşiyor, sade eşliğinde etrafı kesmekteyim.



Kısa bir süre içinde beklediğin bir yerden iyi bir haber alacaksın.




 



3. gün (devamı) Keles-Tavşanlı - 1. gün (öncesi) İstanbul-Mudanya-Görükle

 

 

[bisikletle]Türkiye: Friglerin İzinde 

 

İstanbul-Mudanya-Görükle = 44 km

 

Görükle-Keles = 65 km

 

Keles-Tavşanlı = 65 km

 

Tavşanlı-Emet = 44 km

 

Emet-Simav = 44 km

 

Simav-Gediz = 50 km

 

Gediz-Çavdarhisar = 39 km

 

Çavdarhisar-Kütahya = 58 km

 

Kütahya-Bozüyük = 78 km

 

Bozüyük-İnhisar = 53 km

 

İnhisar-Eskişehir = 49 km

 

Eskişehir-Çukurca = 69 km

 

Çukurca-Afyonkarahisar = 77 km

 

Afyonkarahisar-Sandıklı = 62 km

 

Sandıklı-Banaz = 77 km

 

Banaz-Çivril = 62 km

 

Çivril-Bekilli = 36 km

 

Bekilli-Dazkırı = 92 km

 

Dazkırı-Dinar = 33 km

 

Dinar-Burdur = 60 km

 

Burdur-Ağlasun = 36 km

 

Ağlasun-Isparta = 0 km

 

Isparta-İstanbul = 0 km







İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Bozdoğan-Yatağan)