17 Haziran 2015

[bisikletle]Türkiye: Tekirdağ – Çanakkale – İzmir / “Rüzgara Karşı” (Ayvalık-Çandarlı)

29 Mayıs 2015, Cuma / Ayvalık - Çandarlı (7. gün)

Güzel bir uyku çektik. Ali & Sevil daha galiba kalkmamışlar. Bisikletleri Kafedemia’da bırakmıştık. Onları alıp tekrar bu yöne geleceğiz. Burası Sarımsaklı tarafı. 2 katlı bir ev. Hatta yarımşar kat şeklinde yükseliyor ev. Çapraz katlar. Evde bol tüylü bir kedi de var, Elif.

Kabaca eşyaları topladık. Alilerden de yaşam sesleri gelmekte. Salonda dergileri karıştırarak bekliyoruz.

Toparlandık ve kahvaltı için Kafedemia’ya gideceğiz. Destek Tasarım Akademisi içinde yer alan kafe. İstanbul’un en iyi kahvesi Ayvalık’ta. İnanmıyorsanız gelin bir tadın.

Güzel bir kahvaltı sofrasında hem tıkınıyor hem konuşuyoruz. Ali ve Sevil burası için çok ileride sayılan ama önemsendiği ve desteklendiğinde çok verimli işler çıka-racak (-ran) bu mekanı özveriyle yürütüyorlar:  Sergi / Gösteri / Sinema / Dinleti / Buluşmalar / Çalıştaylar... Desteklerini esirgemeyen gönüllülere gerçekten yürek dolusu teşekkürler de bizden.

Ayvalık çoktan uyanmış. Arabalar yollarda vızır vızır dolaşmakta. Rüzgar bugün de var. Dün akşam bizden sonra güzel yağdı. Tam zamanında girmişiz içeriye.

Arkadaşlarımızdan ayrılmamız 11 buçuk gibi. Önümüzde Çandarlı’ya kadar 55-60 km bir yol var. Dikili’ye kadar rampa yok. Sonrasında biraz olacak. Ayvalık’ın içinden geçerek ilerlemekteyiz. Yollar kilit taşı, pek rahat değil. Sürekli titriyorsun. Böbrek taşlarına iyi gelir.

Halkbank’tan alınan bir takviye ve yola devam. Rüzgar bugün arkamızda. Çok keyifli böyle gitmek, sanki motor takmış gibi. 12 km sonra İzmir otoyolundayız. Yol dönerek ilerlediğinden zaman zaman rüzgar yana geçmekte.


2 gündür yollarda karadut suyu yazısı gördük. Bir tadına bakalım şunun artık.  Yaşlanmayı erteliyormuş. İyiymiş. Nefis bir şey. Bardağı 1 lira. 3 bardağı paylaşıyor 2 lira bırakıyoruz. (13.15).










Karadut. Sürekli kendini yorgun hisseden ya da en ufak bir fiziksel aktivite yaptığı anda yorgun düşen bünyeler için tam bir enerji deposudur. Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirir. Yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır. Cilt kırışıklıklarına iyi gelir. Bağırsak kurtlarından kurtulmasında yardımcı olur. Kanı temizleme özelliğinden dolayı anemi hastalarına da tavsiye edilmektedir. Sadece bir kabın üçte birini dolduracak kadar karadut, dört gram protein içeriyor, günlük lif ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor.
Kaynak Zeytinova

Altınova adının Atatürk tarafından verildiği bilinir. Beldenin tarihi adı Ayazmend'dır. Ayazmend ismini Hristiyanlarca kutsal ve şifa getirici bir kaynaktan almaktadır. Bir rivayete göre Ayazmend isminin Hz. İsa´nın havarilerinden birinin çğrencisi olan Ayos (Aziz) Mantheos´tan aldığı şeklindedir. Çevrede Ayos Mantheos´a ait bir ikonizma (put) bulunup bu adın verildiği sanılmaktadır. Ayrıca Ayos Mantheos kilisesi vardır.

Beldede dünya üzerinde çok az görülen kum adası bulunmaktadır. Kum adasına ulaşım sadece yaya olarak 450 metrelik bir köprüyle sağlanmaktadır.
Kaynak M.E.B.


Salihleraltı kavşağındaki kahvede bir mola. Yanımızdaki kurabiyeleri kahve eşliğinde bitiriyoruz. Firu da bu arada resmi işlerini tamamlıyor. 2 kahve+1 su=3,75 tutuyor.

Buradan sapıp kilit taşlı bir yoldan rüzgarı arkamıza alarak adeta uçarak gidiyoruz ta ki sola Dikili yönüne sapana dek. Bundan sonrası kıvrılarak giden bir yol. Bolca, hatta fazlasıyla bolca sitelerin yanından geçerek sürüyor yolumuz. Ne çok sezonluk ev var ülkede. Yaz hazırlığı yapanlar, teknesini boyayan, panjurunu takan, herkes hazırlanıyor tatile. Okullar kapandı mı dolar buraları.

Dikili girişinde kilit taşlar parke taşlara dönüşüyor. Gitmek daha zor. Hoplaya zıplaya için dışına çıkıyor. Kaldırımdan gidiyoruz. Hatta yaklaştıkça Dikili’ye pembeye boyanmış kaymak gibi bir kaldırım başlıyor ki harika kayıyor velespitler.

Şehirler isimlerini nereden alırlar? Şayet sonradan yeni verilmemişse genelde eski bir ismin ağız değiştirmesi. Dikili de böyle: Karaosmanoğlularının bölgede çiftlik kurup burada dikmelik yetiştirmesi ile "Dikmelik" adını alan ilçe, daha sonra "Dikili" diye isimlendirilmiş.

Dikili Petrol Ofis’te bir ihtiyaç molası ve dümdüz devam (15.00). Parke taşlar bitene kadar. Sonra 3. sınıf bir asfalt başlıyor. Dikili çıkışı minik bir rampa (sağlam ama) ve yol rüzgara karşı veya rüzgarla olmak üzere devam ediyoruz. Çandarlı’ya kadar 17 km daha pedallayacağız.

Trafik var bu yolda. Ancak araçlar mesafeli geçmekteler. Bir tırmanış olmalı önümüzde 100 m’yi aşmalıyız. Dikili Belediyesi Hayvan Barınağı sağda, Uzunburun solda içerde kalıyor ama Esentepe’de yol üzerinde, kahve de var. Karnımız da acıkmıştı. 2’şer çayla son peynir ekmeği bitiriyoruz. Burası adı üzerinde esip duruyor. (16.00 ayrılıyoruz)

Çok sert olmayan tepeleri aşarak dev 2 rüzgar pervanesine oldukça yakından bakarak hedefimize ulaşıyoruz, Çandarlı. (16.35). Buraya ilk gelişim. Küçük, şirin bir tatil beldesi. Şimdi kalacak yer meselesini çözmeliyiz.

Muhtarlığın önündeyken, dur bir yer soralım. Bize 2 yer öneriyor muhtar; Samyeli pansiyonu, buraya 300 m mesafede, veya hemen karşıdaki İstanbul Şoförler Esnaf Odası Oteli’ni (İŞEO). Hatta Fatma hanıma benim yolladığımı söyleyin diye ekliyor.

Fatma hanım yok yerinde, oğlu Doğukan bize 50 liradan yapıyor, annesinin onayı ile. Ancak yanlış anlaşılma var aramızda. Meğerse adam başı 50-TL (o.k) demekteymiş, bu biraz fazla. Hele bu küçük kasaba için çok fazla. İndirim daha fazla alamıyoruz. Zaten 60’dan 50’ye indik diyor. Ben çıkalım derken Firuzan “bendensin” diyerek ödemeyi yapınca 302 no’lu deniz manzaralı odaya yerleşiyoruz 100 liraya. Açılıp saçılmaca, banyo vs...








Yemek için, biraz da etrafı gezmek için çıkıyoruz. Kaleyi dıştan ziyaret edip yürürken Çandarlı’nın bir başka kıyısını görüyoruz. Kordon boyu lokantalar, kafeler, barlar. Kocaman bir yat limanı.











Pitane, bugünkü Çandarlı: Prof. Bilge Umar Pitane kelimesinin Luvi/Pelasgos dilinde “Suyu bol olan yöre” olarak adlandırmaktadır. Hitit belgelerinde adı geçen Pitassa yani P(a)-ida-(a)ssa kentinin anlamı da “Suyu bol olan kent” demektir. Günümüzde Çandarlı adının ise Osmanlı İmparatorluğunda görev almış olan vezirlerden Çandarlı sülalesinin bu yöre ile alakası yoktur. Bilge Umar Çandarlı adının Sanda-Arta “Sanda Gölü”nden geldiğini belirtir. Daha sonra kentin adının Sandarli, Tsandarli’ye dönüşmüştür. Zaten Rumlar Çandarlı’ya Tsandarli demektedirler.
Kaynak GelAraBul

Çandarlı Halil Paşa. 1430 yılında II. Murat zamanında sadrazam olan Halil Paşa, Fatih’in ilk yıllarına değin 24 yıl bu görevde kaldı. Soylu bir aileden gelen Çandarlılar, Osmanlı yönetiminde I. Murat’tan beri kaz askerlik, sadrazamlık gibi görevlerde buluna geldiler. Kökenleri Ankara’nın Nallıhan İlçesine bağlı Cendere Köyüne dayanmaktadır. Ancak Cendere demek yerine Çandarlı deyişi daha çok tutulmuştur. II. Murat iki kez padişahlığa oğlu Fatih’i getirip denemek istemiş, fakat çocuk yaşta olması ve Balkanlarda Haçlı ordularının görülmesi üzerine sadrazam Çandarlı Halil Paşa’nın isteğiyle II. Murat tekrar tekrar padişahlığa çağırılmıştır. Küçük Mehmet bunları o zaman kabul etmesine ve hatta babasını göreve çağırırken eğer padişah ben isem size emrediyorum, yok padişah siz iseniz derhal ordunun başına geçiniz dediği halde sonradan kışkırtmaların nedeni ile Çandarlı Halil Paşa’ya kin beslemeye başlamıştır. İstanbul’un fethine karar verildiği sırada Çandarlı’nın yapıcı eleştirilerine hazırlıkların sürdürülmesine, Haçlı Ordularının başımıza musallat olacağına ilişkin sözlerine de alınmış ve İstanbul’un fethini istemiyor, Bizans ile iş birliği içinde, Fatihin başarılı olmasına fırsat tanımayacak gibi dedikodularla iyice şişirilmişti. İşte bu gibi nedenlerden ötürü İstanbul’un fethinden sonra Çandarlı Halil Paşanın sadrazamlığına son verdi ve 1453’te öldürttü. Sadrazamlığı sırasında Çandarlı Halil Paşa, ünlü Pitane kentini Cenevizlilerden kalma köhne kalesini yeniden yaptırdı ve kenti bayındır hale soktu. Yeni icat olan top atışlarına karşı dayanıklı olması için taş bloklar ve temel payandaları yaptırmıştır. Böylece Çandarlı Kalesi sağlam ve korunaklı bir hal almıştır. İşte o zamandan beri Pitane adının yerine Çandarlı almıştır. Bir başka deyişle Çandarlı’nın isim babası Halil Paşa’dır.
Kaynak ErolSasmaz

Yemek yiyecek lokanta arayışındayız. 3-4 tanesini gezip kalanlara bakıyoruz. Sonunda 3 kap 6 liraya bir lokantayı tercih ediyoruz. Nohut+bulgur+ patates salatası+çoban salata+2 ayran+2 patates salatası daha=18-TL. Çaylar da müesseseden.

Yarın börekleri Poyraz’dan (Niyazi Bey illaki Çandarlı’da börek yiyin demişti. Biz de sorduk P dediler) bugün dondurmalar Veli’den (onu da sorduk, V dediler) .

Bir başka otele de fiyat soralım mı? Samyeli Oteli, 1k. 80-, 2k. 150-TL, o.k. 50 liraya da 5 defa kahvaltı yaparım.













Kordonda (Sahil Plaj Cd.) dolaşıyoruz. Bir kitapçı, giriyoruz. KitapOn, burası için çok önemli bir yer. Sahibi Yılmaz bey. İstanbullu, hayvan sever, Mephisto, Ada gibi yerlerde çalışmış, işletmeciliğini yapmış. Bize limonlu soda ısmarlıyor. Bardak altlığı ve kitap ayracı alıyoruz (kendi tasarlamış, hoş şeyler. İnsancıl Kitap). Sonra laf lafı açıyor, kediler, köpekler, barınak, komşular, çekememezlik... İnsanoğlu ne de hırslı ve geçimsiz, değil mi? Ben, ben demekten başka lafı olamaz mı? Tarihin derinlerindeki olaylar veya günlük yaşamın içindekiler, hep bencilliğin sonuçları. Ama her şeye, geriye dönüp baktığımızda o kadar çok yanlış buluruz ki! Elbette önemli olan yaşarken yapmamak.









Mazeretim Var Asabiyim Ben - MFÖ

Gülmüyor yüzüm / Hayat zor oldu / Güller susuz / Kurudu soldu / Tövbe ettim  / Gene bozuldu / Yüreğim yanar / Mazeretim var / Asabiyim ben / Mazeretim var / Asabiyim ben

Eskidim belki / Gönül yoruldu / Aşık oldum / Soru soruldu

Affet beni / Kırdım istemeden / Yüreğim yanar / Mazeretim var / Asabiyim ben / Mazeretim var / Asabiyim ben

Boş laf bunlar / Hepsi bahane / Halim ne kötü / Ne şahane / Nedir bu böyle / Aynı hikaye / Suç kimde / Neden böyle

Üzdün yeter üstüme varma / Soru sorma biliyorsun / Mazeretim var / Boş konuşma görüyorsun / Asabiyim ben / Mazeretim var / Asabiyim ben  / Mazeretim var / Asabiyim ben

Dondurmamızı da alarak ara sokaklardan otele dönüyoruz. Akşamları serin oluyor burası.















Ayvalık – Çandarlı
Ayvalık-Sarımsaklı-Altınova-Salihleraltı-Dikili-Esentepe-Çandarlı

Garmin yol bilgileri Ayvalık-Çandarlı

Tur tarihi: 29 Mayıs 2015
Kat edilen mesafe: 62,43 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 16 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 16 dk. 
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 24,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış)  278 m, kaybı (iniş) 291 m.

Tur bilgisi: Ayvalık-Dikili bölünmüş yol, Salihleraltı’ndan ayrılıp Dikili’ye alt yoldan gidebilirsiniz. Alt yolun trafiği yok ancak yol kilittaş, sonrası parketaş. Dikili-Çandarlı il yolu denilen, trafik daha sakin. Çıkışlar-inişler var ama kırıcı değil.

Yol üzerindeki yerleşim yerlerinde yiyecek-içecek bulmak mümkün.

Çandarlı’da kamping alanı yok. Farklı fiyatta otel, pansiyon var. Lokanta seçeneği var, geç saatlere fazla yemek kalmıyor.
Ali ve Sevil’in kedisi Elif. Ayvalık



















Kafedemia. Ayvalık



















Ali ve Sevil ile. Ayvalık




















Ayvalık































































Dikili alt yol





Otel balkonundan. Çandarlı



































Çandarlı Kalesi




































Çandarlı sahili

































Çandarlı Körfezi












Bardak altlığı ve kitap ayracı, KitapOn. Çandarlı



























































8. gün (devamı) Çandarlı-Foça - 6. gün (öncesi) Arıklı-Ayvalık