16 Haziran 2016

[bisikletle]Türkiye: Güney (Sivrihisar-Çifteler)

19 Mayıs 2016, Perşembe / Sivrihisar – Çifteler, 86 km. (10. gün)

Öncelikle hepimizin Atatürk ve Gençlik Bayramı kutlu olsun. Bugün önemli bir gün, ne var ki iktidar Atatürk’le ilgili her şeyi unutturmak için elinden geleni yapıyor. Ama muvaffak olamayacaklar!

Dün akşam hava bayağı soğudu. Ben de çorap ve polarla yattım. Üşüdüm yatakta. Bu yastıklar da öyle yüksek ki sabah boynum tutuk kalkıyorum. Erken uyandım. Toparlanmak ve kahvaltıya inmek. Kuş beslercesine bir tabak, içinde az zeytin, yumurta, paketlenmiş peynir, yağ, reçel, bal.

19 Mayıs kutlama hazırlığı var Adalet Sarayı önünde. Cılız bir kutlama, öğrenciler kutluyor. Ne Kaymakam, ne de Belediye Başkanı var görünürde. En azından sesleri çıkmadı, varlarsa.

Sivrihisar’ı uzun bir inişle terk ediyorum (9.00). Sağdan Eskişehir levhasını takiben otoyoldayım. Hava serin ama güneşli. Belki biraz da erken diye soğuk veya serin demeli. Bafı geçiriyorum kafama. Yelek, kollarım açık. Ama uzun kollu iç giyim biraz tutuyor soğuğu. Güvenlik şeridinde keyfim yerinde. İniş olduğundan rahat kayıyor velespit. Türkiye’de arabalar 2 renkte, ya beyaz ya gri. Amma da araç geçiyor. Bayram diye herkes yollarda. Ağır vasıta da var. Neyse ki hepsi mesafeli geçiyorlar. Acaba bisikleti görmeye mi başladılar? Yol kenarında gelincikler, kırmızı renkleriyle çok güzeller. Minik çam ağaçları dikilmiş, ağaçlandırma yapılmış. Yönüm batıya doğru, güneş arkamda.








Oscar Wilde, 1895’ten beri “Ahlakdışı yaşam” suçlamasıyla kürek cezası çekmekte olduğu Reading Zindanı’ndan çıktı, 19 Mayıs 1987. Victoria döneminin katı ahlak anlayışı yazara çok çektirdi. Hapis hayatı Wilde’a hiç yaramadı, hayatının kalan üç yılı beş parasız bir halde geçti. 30 Kasım 1900 yılında Paris’te menenjitten öldü. Wilde hayatının büyük bir bölümü boyunca sosyalizmi destekledi. Ayrıca özgürlükçü yanını da Sonnet to Liberty şiiriyle gösterdi. Wilde ayrıca bir pasifistti. Ve "Özgürlük kanlı elleriyle geldiğinde onunla el sıkışmak zor olacak" demiştir.

2014'te Kraliçe 2. Elizabeth’in imzasıyla kraliyet onayını da alan tasarıyla eşcinsel çiftler dini ve resmi nikahla evlenebilme, medeni birliktelik yaşayan çiftler de ilişkilerini evliliğe dönüştürebilme hakkını kazandılar. Kararla birlikte İngiltere ve Galler, dünyada eşcinsel evlilikleri tamamen tanıyan 16. ve 17. ülke oldular. Diğerleri; Hollanda, Belçika, Kanada, İspanya, Danimarka, Norveç, İsveç, Portekiz, İzlanda, Fransa, Lüksemburg, İrlanda, Arjantin, Uruguay, ABD, yarı buçuk Meksika.

Etraf düz, tavuk çiftlikleri, silolar, mermer atölyeleri... geçip gidiyorum. Fakat bir tuhaflık var bu yolda. Çıkarttığım rota eğimine pek uymuyor, nedense! İçimde bir garip his, ben galiba yanlış yoldayım! 33 km sonra durup haritadan, Afyon’a sapmam gerekirken Eskişehir’e gittiğimi görmek sinirlendiriyor (10.55). Nedir bu Eskişehir’den çektiğim? Bu ikincidir Eskişehir’e yönelişim. Nallıhan sonrası da 6 km boşuna gittim. Bu sefer 33 oldu. Dönmem buradan geriye. En sevmediğim şey yolu geri gitmek. Çaresiz pedallamaya devam. Kafamdan türlü türlü planlar geçiyor. Eskişehir’e mi gitsem, rotayı tamamen değiştirip Bursa üzerinden Mudanya’ya mı gitsem, yoksa Karacabey yönüne pedallayıp Bandırma’dan mı dönsem? Biraz da kızgınım kendime. Ne oldu da kafam tersine döndü?

Zaten anlamalıydım, bu kadar çok araba ancak Eskişehir’e gider, yolda hiç viraj yok, dümdüz. Hafif çıkıyor ve iniyor, pek bir sıkıcı. Bir de benzinci yok yolda. Yani mola verilecek tek bir yer yok.

Kaymaz’a geldim. Bir daha telefondan haritaya bakıyorum. Sağdan giden bir Çifteler ayrımı var. Düz devam, kafamda Eskişehir var. Sonra nereye giderim bilemiyorum. Aklımdan eve dönmek bile geçiyor. [e], 40. km’de ilk çentik bitiyor. Eskişehir’e 35 kilometre daha var. Bas bas bitmiyor. Mahmudiye yol ayırımı. Buradan saparsam aslında Emirdağ’ına giderim ama Eskişehir’den de uzakta. Daha fazla pedallamak istemiyorum. Sağda bir benzinci, bir mola, biraz bir şeyler atıştırıp kendime geleyim. Tabletten doğru dürüst haritaya da bak. Cepten pek bir şey anlaşılmıyor.

Tabletten baktığımda Mahmudiye-Çifteler ve Emirdağ şeklinde gidiyor bu yol. Çifteler’de ÖE de var. Hemen arıyorum ama telefon açılmıyor. Eskişehir ÖE’ye soruyorum, kapalı diyor çıkan kadın. Yanıma yanaşan bir bey, nereden geldiğimi, ne yapmak istediğimi soruyor. Kısaca özetliyorum. Demez mi Çifteler’de pansiyon var kalabilecek. Telefonunu bulamıyor ama bu bana bir umut oluyor. Bu gün orada kalır, yarın tekrar eski rotama bağlanırım.

Derhal yönümü Mahmudiye’ye çeviriyorum. Güzel bir yol, kayarak gidiyor. Hafif bir iniş. Off be, trafik hiç olmazsa biraz azaldı. At çiftliklerinin yakınından geçiyorum. Tepede uçan 2 leyleğin gölgesi asfalta düşüyor. Daire çiziyorlar. Yol kenarını sarıya boyayan katırtırnağı çalısı çok hoş görünüyor. Bu ne? İlginç bir yer, Atlı Terapi ve Rehabilitasyon Merkezi.

Atlı Terapi Nedir? Atın sırt hareketlerinin kullanılmasıyla engelli bireylerde fiziksel kabiliyetlerin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi işlemidir.

Terapötik amaçlı ata binmenin psikolojik, fizyolojik, fiziksel ve sosyal alanda birçok yararı olduğu bilinmektedir. 

Hipoterapide Atın Rolü Nedir?

-  Hipoterapi iyileşme sürecini hızlandırır, -  Denge ve kas kontrolünü geliştirir. -  Atın gövdesinin yavaş ve ritmik hareketi tedaviye yöneliktir ve omurga çevresindeki kasların gelişimini sağlar. -  Hastalar at ile eğlenceli vakit geçirir ve bu rehabilitasyon için bulunmaz bir fırsat sağlar. 

Genel olarak aşağıdaki hasta gruplarına uygulanmaktadır:

- Kas Hastalıkları - Multiple Sklerosis - Down Sendromu - Kafa Travması - Serebral Palsisi - Beyin Kanaması – Otizm - Psikolojik Bozukluklar - Duyma Bozuklukları - Zekâ Geriliği - Omurilik Yaralanmaları - Görme Bozuklukları -  Öğrenme ve Konuşma Bozuklukları - Gelişim Anomalileri

Hamidiye ve 10 km sonra Mahmudiye geliyor. Ardından bir 11 km daha pedallıyorum ve Çifteler levhası görünüyor.

Mahmudiye’nin tarihte eski bir yerleşim yeri olduğu çevrede bulunan höyük tümülüslerinden ve inşaat kazılarında bulunan kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Hamidiye köyündeki höyükte yapılan kazılardan çıkan eserlerin tarih öncesi devirlere ait olduğu ve yörenin MÖ 3000 yılına kadar varan eski bir yerleşme yeri olduğu sanılmaktadır.

Mahmudiye adının kaynağı Osmanlı İmparatorluğunun ıslahatçı Hükümdarı olarak bilinen II. Mahmud’dur (1784-1839).

İlçedeki eski tapu kayıtlarından da büyük bir kısım arazi Mahmut San-i Vakfı olarak görülmektedir. Şahısların sahip oldukları tapularında da alınış yeri Mahmut San-ı Vakfı olarak kayıtlıdır. Böylece ilçenin II. Mahmud’un adından dolayı Mahmudiye ismini aldığı bilinen bir gerçektir. Yenilik taraftarı olarak bilinen bu Osmanlı Padişahı Mahmudiye de bulunan ve kumarcı Mustafa adıyla bilinen eşkıyanın zulmünden bölgeyi kurtarmış ve düzenli bir yönetimle huzuru sağlamıştır.

Mahmudiye, 1880-1885 yıllarında Kafkasya’dan gelen 30-40 hanelik Çerkezlerin yerleşmesiyle Atikçerkez mahallesi olarak kurulmuştur. Daha sonra Bulgaristan, Rumeli ve Romanya dan gelenlerin Atikçerkez mahallesine iskan ettirilmesiyle büyük bir köy halini almıştır.

Çifteler giriş yolunun durumu pek parlak değil. Her tarafta naylon torbalar uçuşuyor. İçler acısı bir durum. Burası Eskişehir’e bağlı bir ilçe. Küçük bir yer olduğu belli. Sağda yürüyen vatandaşa oteli ve öğretmenevini soruyorum. Otel solda camii arkasında, ÖE ise düz devam ederek gelecek.

Şöyle bir dolanıp ÖE’yi buluyorum. Güzel bir sürpriz oluyor. Kapıda sonradan müdür olduğunu öğrendiğim Ürkmez Bey karşılıyor. Güler yüzlü ve samimi. Yer soruyorum. Kayıtlara bakıp buyurun yerimiz var demesi beni hem sevindiriyor hem şaşırtıyor. Telefon açılmamış (meğer yukarıda unutulmuş, sesi duyulmamış), Eskişehir kapalı demişti.

Küçük bir oda, WC dışarıda, banyo da. 20 TL ödeyip temizlenmekte olan odayı beklemek için bahçedeki kamelyaya oturuyor, biraz tabletten yol durumunu inceliyorum. Müdür bey ayılıyor, Eskişehir’e gidiyor. Bir başka öğretmen, Yalçın Bey ile tur-bisiklet-memleket üzerine yapılan konuşmalar ve nihayetinden Filiz Hanım’ın hazır ettiği odaya yerleşme. Duş ve şehir turu.












Hava gölgede serin, güneşe çıktım. Bim’den meyveli yoğurt ve kahvaltı için pide alıyor, odaya bırakıyorum. Bolca kıraathane var, yaşlı/genç bisiklete binmekte (taksi/özel aracın dışında toplu taşıma olmadığından), göze batacak şekilde türbanlı kadın dolaşmıyor, al bayrağımız her yerde dalgalanıyor.

Sulu yemek peşindeyim, pek kalmamış baktığım 2 yerde. Sonra tarif üzerine Eren Çorbacısı‘na gidiyorum. Az pilav+kuru+az yoğurt+az turşu=9 TL. TV’de TRTHaber Yıldırım’ın başbakanlığını duyuruyor. Uzun uzun hayatını, başarılarını öve öve bitiremiyor. Ödeme yaparken lokanta sahibine, bu kanalı hep izliyorsan sanırsın ki ülke güllük gülistanlık diyorum. “Bu kanalı pek izlemem, benden bu adamlara oy yok” diyor, “ben CHP’liyim”. Kucaklaşıyoruz.








Biraz daha dolanıp, az baklava ile ağzımı tatlandırıp sade kahve (1,5 TL) ile cila çektim. Bakkaldan alınan bir soda ile mideyi rahatlatıp ÖE’ye döndüm. Burada kafeteryadakilerle günümüz TR’si üzerine yorumlar. Kaç kişiyle konuştuysam bu yolculukta, herkes iktidardan ve saraydakinden hoşnut değil. Peki nereden çıkıyor bu oylar diye soramadan edemiyorum.

İlçenin içinde dolanırken 80’lik Hacı Osman Amca ile ayaküstü sohbet çok keyifliydi. Ne temiz bir insan. Çobanlık yapmış, kamyon şoförlüğü ile İran ve Suriye’ye gitmiş, Afyonlu, burada evi ve tarlası var. Ama en önemlisi, bisiklete biniyor.

Çifteler. Sultan Mahmut adına 1815 civarında kurulan Çiftlikât-ı Hümayun veya Mahmudiye Çiftliği'nin ilk merkezidir. Daha sonra yönetim merkezi şimdiki Mahmudiye kasabasına taşındı. Cumhuriyet döneminde Çifteler Köyü olarak bilinen ilçe, 1954’de merkez olmuştur.

Sakaryabaşı, güzel bir mesire yeridir. 1992 yılında 3 yıldızlı turistik otel ve müştemilatı olarak yaptırılan olimpik yüzme havuzu, çocuk yüzme havuzu ve spor kompleksleri ile minifutbol, basketbol, tenis, voleybol ve çocuk oyun sahaları bulunmaktadır. Buradaki şahıslara ait aile lokantalarında, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinin yetiştirdiği su ürünlerinden alabalık, aynalı sazan, yayın balıkları ile benzeri su ürünlerini tatmak mümkündür.










Sivrihisar-Kaymaz-Hamidiye-Mahmudiye–Çifteler

Tur tarihi: 19 Mayıs 2016
Kat edilen mesafe: 86,19 km.
Ortalama hız: 20,7 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 9 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 20 dk.  
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 18,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 289 m, kaybı (iniş) 520 m.
En düşük irtifa 872 m., en yüksek 1108 m.

Garmin yol bilgileri Sivrihisar–Çifteler   

Tur bilgisi: İlk 39 km iniş, 1107 m’den 900 m’ye. Sonrası hafif ama genelde iniş. 872 m’de Çifteler, irtifa kaybede kaybede sürüyorsun. Eskişehir yolu düz, güvenlik şeridi var. Mahmudiye-Çifteler yolu fazla çıkışı olmayan düz bir yol.

Çifteler ÖE 0222-5414671 / 0535-5991285



19 Mayıs Törenleri, Sivrihisar
















Çifteler    








Eren Çorbacısı, Çifteler



Hacı Osman Amca, Çifteler



       


















11. gün (devamı) Çifteler–Emirdağ – 9. gün (öncesi) Polatlı–Sivrihisar