27 Mayıs 2016, Cuma / Beyşehir – Derebucak, 46 km. (18. gün)
Oteldeki
kahvaltıyı yiyip 9.20 gibi ayrıldım. Hava bana biraz serin gözüküyor.
Bacaklıkları ve yeleğin kollarını bugün takıyorum. Biraz sıcak olsun. Yağar mı
yağmaz mı durumları da var. Gerçi yerli meteo bölgeye yağış diyor ama Accu ve
W.Blue demiyor. Yerli biraz fazla genel konuşuyor.
Bugün
Derebucak hedefim, 45 km gibi bir uzaklık. Fazla sert olmayan bir yol
gözüküyor. Bir iki tırmanışı var ama.
Göl
kenarından dümdüz pedallıyorum. Trafik az, yol geniş, rahat rahat. Sağda bir
kıyı düzenleme çalışması sürmekte. Sanırım belediye gölün kıyısını kullanıma
açacak buralarda. ÖE solumda, geçiyorum. Güzel bir yerde, göle bakam bir bina.
4 km kadar dışarıda. 1 saatlik yürüyüş demek, şehri dolaşamazdım burada
kalsaydım. Beyşehir’den 6 km uzaklaşınca sağda bir karavan-kamping alanı var,
Ada Restaurant-Camping&Caravan (0332-528 9093). Faal mi anlayamadım ama
sezonunda mutlaka faaldir. Sanırım şimdi de kalınırdı. Bir 7 km daha gidince,
yani 13. km’de ikincisi geliyor, Atapark Camping (0532-595 0285/0332-528 9095/www.ataparkbeysehir.com).
Burası daha faal gözükmekte. Plajı da var.
Göl bitip
dağlar başlıyor. Çok güzel bir manzara önümde, yeşilin tüm tonları dedikleri
cinsten. Bulutlar da iri iri gökte, hareket katıyor. Sürüsünü otlatan çoban,
onda bile cep telefonu var. Olmayan kalmadı herhalde. Soldan ayrılan köy
yolları ve Üzümlü sapağı (19. km) geçilip (burada çeşme var) hafif tırmanışlar
başlıyor.
Kolay
pedallanan bir yol. Trafiği yok, sakin keyifli bir coğrafya. Tamamen kendinle
kalıyorsun. Etrafı seyrede seyrede sürüyorum. Takviyeye fazla ihtiyaç olmuyor.
İlk çentik ancak 45. km’de kayboluyor, [e].
Yol büyüsü
öyle bir baş döndürmüş ki Derebucak sapağı önüme çıkınca aaa oldum (12.25/45,3
km). Ana yoldan ayrılıp 1 km kadar içeriye girdim. Belediye solda, hükümet
konağı sağda. Fatih Bey 4. kattayım demişti. Ona çıkmadan şöyle bir ilçenin
durumuna bakmak için uzanıveriyorum. Küçük bir yere benziyor, gözler üstümde,
fark ediyorum. Aaa ne güzel, bugün pazarı da var buranın, çok severim. Eski
evler taştan, bazılarına ek yapmışlar, ihtiyaçlarına göre. Çok da yıkılmış ev
var. Onun dışında her şey yenilenmiş. İstiklal savaşı şehitleri için bir abide
dikkat çekiyor.
Kaymakamlık
ve emniyet aynı binada. Kapıda bir bey, Lokman Bey, bisikletten beni tanıyor, “sizinle
ben ilgileneceğim misafirhane için, öğle tatili sonrası” diyor. Saatler de 1’e
gelmekte. Ben de bisiyi gölgeye çekip bank üzerinde dinlenmedeyim. Bir
polis memuru ile uzunca sohbet ediyoruz, Samet Bey samimi konuşuyor, “ağaçtan
düşme dışında sakin burası”. Nusaybin’den gelmiş 2 sene önce. Daha sonra
bisikletin uyandırdığı merak sonucu binanın tüm memurlarıyla tanışıyor, sohbet
ediyoruz. Fatih Bey özel kalem, yani kaymakamın sekreteri. Karpuzlar ikram
ediliyor, rotalar konuşuluyor, meraklar gideriliyor.
Misafirhaneye
yerleştim, öyle fazla şey beklemeyin demişti Fatih Bey. Evet ama, en azından bir
dam. Sıra karnımı doyurmaya geldi. İlçeye iniyorum. İniyorum derken yokuş
olduğundan yoksa 5 dakika mesafede bile değil her yer. Tek bir lokanta var
‘Derebucak Lokantası’, bana da kuru veya nohut düşüyor. Ama önce şu pazara bir
bakayım. Minicik, tam ilçe büyüklüğünde, tekstil kısmı sebze kısmından büyük. Şu
biberler de acıya benziyor. Belki lokantada da vardır. Akşehir’deki neydi öyle,
hıçkırığa boğuldum.
Az pilav+nohut+az
yoğurt+salata=10 TL (Derebucak Lokantası). Bu klasik oldu, fiyatları karşılaştırabiliriz.
Şimdi sıra güzel bir kahvede. Acaba hangisine girsem. 3 tane var. Biraz daha
oyalanayım, pazara bir göz daha atayım. Dalıp 1-2 foto sırasında karşı kahveden
atılan laf, “hans, kom her”. Anlaşılan Alamancı var burada, gerçi kaymakamlıkta
söylemişlerdi, çoğu İsviçre’ye gitmiş, burada sadece yaşlılar kalmış. Ben de Hans
değil Mustafa olduğumu anlatmak için yanlarına gidiyorum. Ve bu olay beni
Mehmet Bey ile tanıştırıyor. İsviçre’de çalışmış, alamancası var. Bol sohbet
birisi, karşılıklı hayatımızı özetliyoruz. Sonra arabasıyla, ki 4x4 bir Kia ile
Derebucak turu atıyoruz. Önce bostan dediği bahçesine, patates, domates,
fasulye ekmiş kendine. Sonra kovanlarına, daha yeni başlamış bu işe, balını
sonbaharda kesecekmiş. Ve kahvede oturduktan sonra dağlara çıkarıyor beni,
baraja gidiyor, mangal köşesini gösteriyor. Bol su var etrafta, barajı Beyşehir
Gölü’nü desteklemek ve bu bölgeyi sulamak için kurmuşlar.
Mehmet Bey’le
uzunca vakit geçirdik. Renkli bir kişilik, konuşkan esprili, yer yer
muhafazakar. Telefonlar alındı verildi. Ve tekrar karşılaşmak dileğiyle
ayrılındı. Misafirhanedeyim, gezi notlarını, fotoları vs
aktarıyorum.
Derebucak’ın
kuruluş yılları Anadolu Selçuklu Devleti'nin egemen olduğu dönemlere
rastlamakta. İlçede en göze çarpan tarihi kalıntılar Suluin Mağarası'ndakiler.
Bu mağaralarda Aziz ve Azizelerin bulunduğu 14 fresko bulunmakta. Söz konusu
mağaralar koruma altına alınmış. Yine Taşlıpınar Hitit kabartmalarının ne zaman
yapıldığına ilişkin kesin tarih bilinmemekte.
İlçe 1927 ve 1955 yılları olmak üzere iki
defe büyük yangın geçirmiş. Yurtdışında en çok işçi çalıştıran ilçelerden biri
olan Derebucak’ta Tarım Kredi Kooperatifinin yanı sıra bir adet av tüfeği
üretim pazarlama kooperatifi (Gencek) mevcut. Tahıl üretiminin yanı sıra sebze
ve meyvecilikte hemen her tür sebze ve meyve yetiştirilmekte. Ayrıca
seracılıkta da büyük gelişme var.
Beyşehir–Akçabelen-Derebucak
Tur tarihi:
27 Mayıs 2016
Kat edilen
mesafe: 46,86 km.
Ortalama
hız: 18,9 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 2 sa. 28 dk., dışarıda geçen süre 3 sa. 20 dk.
En yüksek
sıcaklık 27 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 20,1 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 443 m, kaybı (iniş) 339 m.
En düşük
irtifa 1124 m., en yüksek 1299 m.
Garmin yol bilgileri Beyşehir–Derebucak
Tur
bilgisi: Kolay pedallanan, 1-2 tırmanışı olan bir yol. İlk 23 km’de 1143 m’den
1220 m’ye çıkılıyor. Sonra tekrar 1129 m’ye inilip 1292 m’de zirve yapılıp,
1235 m’deki Derebucak’a varılıyor.
Derebucak
Belediye 0332-5371493 ve 96
Derebucak
Kaymakamlık 0332-5371497
Fred ve Ophelia
ile
|
Derebucak |
Derebucak
Lokantası, Derebucak
|
Derebucak
Barajı, Derebucak
|
Mehmet Bey
ile, Derebucak
|
19. gün
(devamı) Derebucak–Ormana – 17. gün (öncesi) Şarkikaraağaç–Beyşehir