15 Mayıs 2016, Pazar / Beypazarı – Ayaş – Ankara,
57 km. (6. gün)
Küçük
penceresinden fazla ışığın girmediği odada 7.30 gibi yataktan çıktım. Gece
soğuk oldu. Ayaklarıma çorap geçirdim, boynuma bafı. Eşyaları tekrar toparlayıp
kahvaltıya indim. Sıradan bir tabak, kenara dizili bir kaç hıyar dilimi, 7-8
zeytin, 2 parça beyaz peynir ve çay. Bu yerin otantik haline hiç uymayan bir
kahvaltı tabağı. Anlaşılan işini pek hevesli yapmıyor patron. Tek değişiklik
susamsız simitti, Hamerikalıların beygıl (bagel) dedikleri.
Pansiyon
sahibinin oğlu Gazi Bey ile sohbetteyim. Ankara Adli Tıp’ta çalışıyormuş. İzmir
9 Eylül mezunu. Aydın, işinin vakıfında, gelecek vaat eden bir genç. Türkiye’nin
böyle kesimlerinden aydın, tahsilli ve ileri görüşlü gençlerin çıkması-olması
az da olsa her yerin imamla dolduğu ülkemizin geleceği için umut vermekte. Bilimden
uzaklaşan, ileri teknoloji üretemeyen bir ülke durumuna sokulduk ve böyle nasıl
rekabet edebileceğimizi bilemiyorum. Daha bağımlı, daha güdümlü hale
getiriyorlar bizi.
Hava odadan gözüktüğünden çok daha güzel dışarıda. Kollarımı takmıştım, çıkartıyorum
çünkü güneş var. Saat 10.00, Beypazarı pedal pedal geride kalıyor. Buradan yol
bir inişle sürmekte. Pazar olmasından dolayı özel araç çok. Tabii benim yönümde
giden kamyonlar hiç eksik değil. Eti Soda yazılı araçlar bir kaç gündür sıkça
geçmekte. Beypazarı’nda, 1979 yılında
yapılan rutin kömür sondajları sırasında bulunan trona maden rezervlerini
çıkarmak, işletmek ve ekonomiye kazandırmak amacıyla 1998 yılında kuruldu Eti
Soda A.Ş.
Rüzgar
solumdan esmekte. Eko’yla gidiyorum. Yolun durumu orta şeker. Kaymak olmasa da
biraz kabaca bir asfalt. Sağda yöresel tatlar şeklinde belediyenin bir pazarı
var ama tezgahlar boş. Belki de zamanı değil.
Mihalıççık
rampası nedeniyle yolumu Ankara’ya döndürdüm. Bir yay çizerek Polatlı üzerinden
eski rotamla birleşeceğim. Bu değişiklik bana Ankara’da Cihat ve Güzide’yi
ziyaret etme fırsatını verecek. Zamanım olduğundan yolu böldüm. Bugün Ayaş’ta
kalırım, yarın Ankara’ya geçerim. Hatta Ayaş’ta termal sulara girme fikri çok
cazip geldi. Ancak Beypazarı’nda Gazi Bey’den Ayaş’a 10 km kala bu termallerin
bulunduğunu öğrenmek biraz düşündürdü. Zaten Ayaş uzak değil, 40 km. Şimdi 30
km sonra durursam ertesi güne fazladan 10 km pek de iyi olmaz. Zaten bir 80 km
gözüküyor Ayaş-Ankara arası. Nasıl etsem, Sincan’da da mı gecelesem diye düşünerek
pedallıyorum.
[e], 33.
km’de ilk çentik bitiyor. Termalden vaz geçiyorum. Ayaş’ta kalırım, ertesi gün
de Ankara olur. Yolun eğimini çıkartmıştım. Ayaş sonrası Eskişehir yoluna giden
bir ara yol görünüyor, yolun 2. yarısı alçalan şeklinde. Ama Ayaş sonrası Ankara’ya
2 tepeli bir rampa var ki sağlam olmalı.
Genelde
yollarda benzinci çok olur ama nedense tek tük var buralarda. Bazıları da karşı
şeritte. Pompaları iptal bir tanesine giriyor, soda içiyorum. 50 krş, hep
Beypazarı sodası satılıyor haliyle. Biraz dinlenmek üzere bakkalda bulduğum
sandalyeye çöktüm. 3 köylü tarla suyunu nasıl üst bölüme/alt bölüme
dağıtacakları konusunda tartışıyorlar. Suyun basıncı azmış, gece açarsın diyor diğeri...
Yolda
selektörle, kornayla selamlayanlara ben de el sallayarak karşılık veriyorum. Bu
güzel bir durum. İnsanların seni görüp selamlamaları. Karşı şeritten gelen 3 bisikletçi,
takım forması giymişler, hafif de şişik çantaları. Selamlaşıyoruz.
Bugün Vicdani Ret Günü. Bizde bir iki cesaretlinin dışında tık yok. Askerlik yapmayana kız bile verilmeyen bir ülkede sıkıysa karşı çık. Evde kaldın demektir. Evde kalsan iyi, hapsi boyluyorsun. Duruma ilişkin ayrıntılı bilgiyi Vicdani Ret Derneği’nden öğrenebilirsiniz.
Bugün Vicdani Ret Günü. Bizde bir iki cesaretlinin dışında tık yok. Askerlik yapmayana kız bile verilmeyen bir ülkede sıkıysa karşı çık. Evde kaldın demektir. Evde kalsan iyi, hapsi boyluyorsun. Duruma ilişkin ayrıntılı bilgiyi Vicdani Ret Derneği’nden öğrenebilirsiniz.
Vicdani Ret:
Bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları
doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir. Vicdani retçiler kendilerini
anti militarist ya da pasifist olarak tanımlayabilmektedirler.
Vicdani ret düşüncesi geniş anlamda ilk
olarak 19. yüzyılda ortaya atılmış, 20. yüzyılın başlarında I. Dünya Savaşı ve
II. Dünya Savaşı sırasında taraftar bulmuştur. Vicdani ret hakkı, günümüzde
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından
temel insani hak olarak kabul edilmiştir.
[e], 42.
km’de 2. çentik de bitiyor. Ayaş’a biraz tırmanılıyor. Şehir merkezi sağı
gösteriyor. Dimdik inen bir yol. Bilmiyordum çukurda olduğunu Ayaş’ın. Yarın
önümde 2 tepe var, bir de bu çukur, biraz düşündürücü! Duraktaki taksiciye
soruyorum: “yol üzerinde kalacak yer var mı, motel falan?” 26 km sonra gelen bir
yer söylüyor, sonra da Sincan gelirmiş. Ayaş’ta bir tek belediyenin işlettiği
otel varmış. Ehh kafama Ayaş’ı koymuştum, otelde kalırım diye bırakıyorum
kendimi yokuşa.
Ayaş çok
küçük, demişlerdi zaten. Otelin karşısındaki kahvede bir soluklanayım biraz da
bilgi alırım. Zaten saat daha çok erken, 12.00. Ne yapacağım bütün gün,
dinlenirim diyorum. Çayımı içip otele bir gideyim bari. Buraya göre bir bina.
Fazla da bir şey beklememek lazım. Ama, ama yer yoook! Hoppala, başka nerede
kalınır? Cevaplayamıyor bile adam. Kaldık mı şimdi açıkta! Keşke buraya inmeyip
devam etseydim, nereden çıktı Ayaş diye kendime kızıyorum. Şimdi çukuru tırman,
sonra Ayaş rampasını çık vs vs gözümde büyüyor.
Ankara’ya
kalkan midibüsler var, soruyorum “beni atar mısınız?” Olur demezler mi?
Bisikleti arka sıraya çıkartıyor, 5 koltuğun parasını (25 TL) da ödedikten
sonra midibüs hemen hareket ediyor.
Neredeyse
uykum gelecekti, bisikleti tutarken arkada. 1 saat sonra Etimesgut’ta iniyorum.
Cihat’la yaptığım telefon görüşmesinde yol tarifini alıp pedalları tekrar
döndürmeye başladım. [e], 57. km’de 3. çentik gidiyor. Cihat’a yaklaşıyorum. Konutkent
1, Başkent Üniversitesi karşısı, T. Özal Köprüsü, Ümitkent falan lafları ile
Eskişehir yolundan ilerleyerek varıyorum. Son bir sokak, bina tarifi ve Cihat’ın
karşısındayım.
Programda
büyük değişiklik, ama çok da keyifli bir değişiklik. Güzide de Adana’dan
dönmekte. Harika.
Ankara’nın
çevre yollarından geçtim, oldukça hızlı akan bir trafik var. Ama yolun sağı
genelde sürüşe uygundu. Fakat Vehbi Ankara’nın bisiklet yolu konusunda İstanbul’dan
bir hayli geri olduğunu söyler.
Beypazarı-Akkaya–Ayaş-(midibüsle Etimesgut)–Ankara
Tur tarihi:
15 Mayıs 2016
Kat edilen
mesafe: 57,05 km.
Ortalama
hız: 18,1 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 3 sa. 9 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 52 dk.
En yüksek
sıcaklık 32 ˚C, en düşük 22 ˚C, ortalama 27,8 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 756 m, kaybı (iniş) 502 m.
En düşük
irtifa 522 m., en yüksek 961 m.
Garmin yol bilgileri Beypazarı–Ayaş-Ankara
Tur
bilgisi: Beypazarı’ndan 11 km boyunca 671 m’den 534 m’ye iniliyor. Sonra 27 km
boyunca 849 m’ye çıkılıyor. Ayaş’a kadar
sert rampa yok. 2 sert Ayaş sonrası rampa var. Ancak bu bölümü araçla
geçtiğimden bilmiyorum. Ankara içi sert rampa yok. Yol şehir trafiğinden dolayı
kalabalık. Güvenlik şeridi var.
Ayaş
|
Ayaş-Ankara
midibüsle
|
16 Mayıs 2016, Pazartesi / Ankara. (7. gün)
Bir
haftadır yattığım en güzel yataktan kalkıp Güzide’nin kahvaltı sofrasındayım.
Gül kuruları ile demlenmiş çay, zeytin, peynir, domates-biber, bal ile güzelce
doyuyorum. Cihat, 50+ yıllık bir arkadaşlık-dostluk, orta 2’den beri gelen.
Bunlar önemli değerler insan yaşamında.
Cihat’la Ankara’nın
Çayyolu bölgesinde dolanıyoruz. Apayrı bir şehir. Benim zamanımdan çok farklı
bir başkent. Akşam üstü hep birlikte bir kafeteryada pasta-kakao-bira ziyafeti,
bolca sohbet ve anı tazeleme. Sonra Güzide ile biraz Apple antrenmanı, akşam
yemeğinde kereviz ve börülce (z. yağlı, nefis). Dün akşam da bir pizzacıdaydık.
Ispanaklıydı benimki, hamuru yumuşak ve tadı yerindeydi. Ama az kalsın 40
yıllık perhizimi bozuyorlardı. Yanlışlıkla kuşbaşı getirmezler mi?!! Hatalarını
ıspanaklının parasını almamakla telafi ettiler :))
Yatmadan
biraz gazeteleri karıştırmaca. Sözcü gazetesi çok güzel özetlemiş durumu: 8
şehit 8 şahit. Her türlü Cumhuriyet etkinliğini engelleyen iktidar nedense 8
şehite rağmen 8 şahitle düğünü yapmış. Kendi içlerinde kutlamayı düşünememiş.
Cihat ve
Güzide ile, Ankara
|
8. gün
(devamı) Ankara–Polatlı – 5. gün (öncesi) Nallıhan–Beypazarı