Sazlıdere
Barajı'nın 1996 yılında tamamlanmasıyla Şamlar Köyü topraklarının bir
bölümü sular altında kalmıştır. Bunun sonucunda devletin baraj bölgesini
istimlak etme kararı almasıyla birlikte köy halkı 1 km
uzaklıkta devlet
tarafından kendilerine tahsis edilmiş olan bölgeye yerleştirilmeye
başlanmışlardır. Ancak köyün sular altında kalmayan bölgelerinde halen yerleşim
devam etmektedir. Genel olarak köy Eski ve Yeni Şamlar olmak üzere ikiye
ayrılmış durumdadır.
Şamlar köyü cami
1839 yılında yapılmış tarihi eser olarak koruma altındadır. Aynı zamanda
ilkokulu 1903 yılında yapılmıştır.
Eskiden
daha sıkça gittiğimiz Şamlar, Sazlıdere Barajı ve Sazlıbosna tarafları
Üçüncüler yüzünden (havaalanı-köprü) gidilmez oldu. Damperlilerin yarattığı
tehlike bir yanda (gerçi nerede yok damperli diyeceksiniz), bölgenin oyularak,
yıkılarak, kesilerek bozulmasıyla tadı kaçtı. Bir de Sazlıdere doldurulacak
haberleri dolaşmakta. Ama esas en büyük felaket/yıkım Kanal İstanbul ile
gelecek. Tüm bu coğrafya yok olmadan bir kere daha görelim istedik.
Karaköy’de buluştuk;
Haluk, Serhan, Levent, Kamil, Nurhan, İhsan, İnci, Gültekin ve yeni arkadaşımız
Rüştü ile. Keyifli bir 11’li oldu. Hava da şansımıza güzel seyrediyor. Sabah
serin başlasa da, sonra ısınarak 20 dereceleri gösteriyor. Bugün farklı bir
güzergahtan gideceğiz. Eyüp-Alibeyköy-Gazi Mahallesi ve Sultangazi üzerinden
Arnavutköy’e doğru.
Kanal İstanbul, Karadeniz ile Marmara
arasında yaklaşık 43 kilometre uzunluğunda olacak. Kanalın girişi için
Karadeniz’de üçüncü havalimanının batısı öngörülüyor. Marmara’da Küçükçekmece
Gölü’nün bulunduğu bölgede son bulacak.
Kanalın genişliği için de çalışma yapılıyor.
Gemi büyüklüğüne göre kanalın genişliğinin 500, hatta 600 metreyi bulabileceği
belirtiliyor.
Alibeyköy’den
sonra İBB’nin bitki serasına kadar daha önce pedallamıştık, ama sonrası, Gazi
Mahallesi ve Sultangazi ilk defa geçeceğim(iz) bölgelerdi. Gazi Mahallesi’ndeki
olayları hatırlarsınız. 1995 yılının 12
Mart’ında İstanbul Gazi Mahallesi’nde kahvehane ve pastanelerin taranmasıyla
başlayan ve farklı mahallelere de yayılarak 4 gün süren olaylarda 22 kişi
ölmüş, 155 kişi yaralanmıştı. Gazi Mahallesi, yıllar boyunca polis ve eylemci
grupların karşı karşıya geldiği noktalardan biri oldu. Dönemin
siyasilerini ve kamu görevlilerini hatırlayalım: Süleyman Demirel-Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller-Başbakan, Nahit Menteşe-İçişleri Bakanı, Mehmet Ağar-Emniyet Genel Müdürü, Hayri Kozakçıoğlu-İstanbul Valisi, Necdet Menzir-İstanbul Emniyet Müdürü. Olay nasıl
başlamıştı: 12 Mart 1995 akşamı Gazi
Mahallesi’nde, içerisinde Alevilerin bulunduğu 3 kahvehane ve 1 pastane
tarandı. Kahvehanelere yönelik saldırıda Alevi Dedesi Halil
Kaya öldürüldü, 5'i ağır 25 kişi yaralandı. Ateşin açıldığı taksi gasp
edilmiş ve taksi şoförü öldürülmüştü. Taksi, iz bırakmamak için
yakıldı. Failler yakalanamadı.
Saldırının ardından mahallede protesto gösterileri başladı, Cemevi önünde toplanıldı. Toplanan
grupların polis karakoluna doğru
yürüyüşe geçtiği sırada polisin silahlı müdahalesi başladı. Bu sırada Mehmet Gündüz adlı bir kişi
hayatını kaybetti.
13 Mart günü gösteriler sırasında 15 kişinin
hayatını kaybetmesiyle valilik, üç mahallede sokağa çıkma yasağı ilan etti. 14 Mart günü çatışmaların
devam etmesiyle polisin ardından mahalleye askeri ekipler de sevk edildi.
Cemevinde kurulan komitenin 4 talebi bulunmaktaydı:
Cenazelerin verilmesi, sokağa çıkma yasağının son bulması, gözaltıların serbest
bırakılması, asker ve polisin bölgeden ayrılması.
Talepler reddedildi, güvenlik güçlerinin
kurulan barikatlara müdahalesi devam etti. Gelişen olaylar sırasında Özlem Tunç’un öldü sanılarak çöp
kutusuna atılması ve yaralı bedeninin tekmelenmesi, yaşananlara ilişkin kamuoyu
hafızasında yer edinen en önemli görüntülerden biri.
15 Mart günü, Gazi’de yaşananların Ümraniye 1 Mayıs/Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki
protestosu ve müdahaleler esnasında da 5 kişi öldürüldü. Toplam can kaybı 22'ye yükseldi, en az 155 kişi
yaralandı. Gözaltı sayısı ise binlerle ifade ediliyordu.
Olaylar, cenazelerin teslim edilmesi ve
sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla sonlandı.
Gaziosmanpaşa Savcılığı’nın olayla ilgili
fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret
sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava
açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi, davanın güvenlik gerekçesiyle başka bir şehre
naklini istedi ve dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.
Polislerin hedef gözeterek ateş ettiklerine
dair fotoğraflar ile ölenlerden 7'sinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiğini
belirten Adli Tıp Kurumu otopsi raporları mahkeme heyetine sunuldu. Müdahil
avukatların, dönemin yetkililerinin tanık olarak dinlenmesi talepleri
reddedildi. Yargılama 5 yıl sürdü. Davada yargılanan 20 polisten 18'i beraat
ederken; Adem Albayrak ve Mehmet Metin Gündoğdu’ya toplam 4 yıl 32 ay hapis
cezası verildi.
Mağdur ailelerin AİHM’e yaptığı başvuru
kabul edilerek, Türkiye toplam 510 bin avro ödemeye mahkum edildi.
Dönemin CHP milletvekili Ali Özgündüz, “Bu olay Türkiye’nin
tarihinde önemli bir olaydır, tamamen provokatif bir olaydır, siyasi bir
olaydır, özellikle ülkede mezhep çatışması yaratmak için, özel kasıtla
planlanan bir olaydı” demekte. 22 sene sonra Türkiye halen aynı
noktada duruyor. Aslında durmuyor geriye gidiyor.
Gazi Mahallesi
olayları
|
Gazi Mahallesi’yle hafif hafif tırmanış başlıyor. Buraya kadar
neredeyse tamamen düzdü yolumuz. Yön sorarak, İHE fabrikasının önünden geçerek,
zaman zaman Serhan’ın yol rotasından kontroller yaparak (daha önce bu yolu
turlamıştı), ara ara bekleyip, tekrar toplanarak Habibler/Arnavutköy
tabelalarının gösterdiği yöne doğru gittik, ve nihayetinde Eski Edirne
Asfaltı’na bağlanmış olduk.
Şamlar
sapağına geldiğimizde sağdaki büfenin, İbrahim Abi’nin yerinin bisikletçi uğrak
yeri olduğunu öğreniyoruz. Ve Gültekin’in bir bisikletçi arkadaşıyla daha
tanışıyoruz. 100+ km günlük mesafeleri rahatlıkla pedallıyor. Bu konuşmalar,
tanışmalarda hep aynı durumu gözlemliyorum. Kimimiz, galiba hep bir yarış
içinde, bir rekabet, bir “bak ben ne kadar uzağa, ne kadar kısa sürede, ne
kadar hızlı gidebiliyorum” durumlarında.
Şamlar’a
giden yol dar, trafik de var. Ve de damperliler çalışmakta. Bir kolyenin
incileri gibi dizilerek, zaman zaman uzayarak yokuş aşağı giden yolu inerken,
Şamlar Tabiat Parkı’nın kenarından geçmekteyiz. 335 hektarlık bir
alan, zengin bir flora ve fauna çeşitliliği, içinde WC, çocuk parkı, hatta
bisiklet parkuru bile olduğu söyleniyor. Hiç girmedim, belki bir başka sefer
buralara da girilir.
İhsan’ın
ısmarladığı kavunları mideye indirerek, çaylar, ayranlar ve kimimiz tost, kimimiz
yanındakiyle idare ederek Şamlar Kahvesi’nde güzelce oyalanıp, göl kenarından,
İSKİ içinden devam ettik. Yarımburgaz mağaralarını da geçip Küçükçekmece
Gölü’nü de geride bırakarak pedalladık. Sıra öğle yemeğine geldi. Küçükçekmece’de
her zaman uğradığımız yer kapanmış, yanındaki lokantadan “indirimli tarifeden”
davet aldık ve bahçeye kurulan uzun masaya yerleştik. Sohbet... sohbet...
sohbet... bolca. Güzel bir mekanda, güzel bir havada süren yemeğimiz artık
saatin 3 olmasıyla sonlanmak zorundaydı. Ancak ayrılırken Haluk’un Kevlar arka
lastiğinin sönük olması, biz bir lastik patlağıyla karşı karşıya bıraktı.
Bu gezimize Şamlar, Uzay kadar Uzak değil dememizin
sebebi ise ABD’nin Apollo programı dahilinde uzaya mürettebat gönderen ilk misyonu,
11 Ekim 1968’de fırlatılan Apollo 7 uzay aracı olmuştur. Dünya yörüngesinde 163
kez döndükten sonra güvenli bir şekilde 22 Ekim’de Atlantik Okyanusu'na
inmiştir. Walter M. Schirra, Donn F. Eisele ve R. Walter Cunningham’den oluşan
3 kişilik ekip böylecene ABD’nin ilk insanlı uzay yolculuğunu yapmış oldular.
Kozmonot Yuri Gagarin 12 Nisan 1961’de uzaya ilk çıkan insan olmuştur.
Menekşe-Florya-Yeşilköy-Roma
Dondurmacısı-Hava Harp Okulu-Ataköy diye pedallamaya devam. Ataköy'deki sitelerin yapımı, Türkiye Emlak
Kredi Bankası tarafından 1957 yılında başlandı. Binalar, manzaradan en üst
seviyede faydalanmak adına araziye yerleştirildi. Ataköy Plajı, sitelerin
yapımı ile birlikte 1958 yılında yapılmaya başlandı. Plaj, arazinin doğal ve
topoğrafik özellikleri ile uyumlu. Plajda, soyunma odaları, kum sahaları,
gazino ve park bulunuyor. Bu özellikleri ile Ataköy Plajı, döneminin en iyi
plajlarından biri oldu. Bugünse Ataköy’ün sahilleri otel, rezidans gibi dev
binalarla dolduruldu ve halka kapatıldı. Sadece burası mı, İstanbul yok edildi,
ucubeye döndürüldü.
O günlerde
Ataköy Plajı
|
"İstanbul müstesna bir şehir ama biz
kıymetini bilemedik, ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum."
Kalkışa 10
dk kala pedallara asılarak İnci ile Bakırköy İDO’ya yetişebildik. Diğer
arkadaşlar Eminönü yönüne devam ettiler. Gemide yerimizi alırken güzel bir
sürpriz, İhsan’la karşılaşmak oldu. Küçükçekmece’de ayrılmıştı, ancak
yetişememiş 4 gemisine ve bizi beklemiş :))
Bostancı’dan
artık eve 8-9 km var, GS-FB maçı da sanki biraz trafiği hafifletmiş gibi.
Altın
bağışları için teşekkürler.
Şamlar, Uzay kadar Uzak değil:
(Dudullu)-Karaköy-Eminönü-Eyüp-Alibeyköy-Gazi
M.-Sultangazi-Arnavutköy-Şamlar-K.Çekmece-Yeşilköy-Bakırköy-(gemiyle)
Bostancı-(Dudullu)
Tur tarihi:
22 Ekim 2017
Kat edilen
mesafe: 90,18 km.
Ortalama
hız: 13,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 41 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 1 dk.
En yüksek sıcaklık 29 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 22,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 996 m, kaybı (iniş) 995 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 238 m.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 41 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 1 dk.
En yüksek sıcaklık 29 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 22,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 996 m, kaybı (iniş) 995 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 238 m.
Garmin yol
bilgileri Şamlar, Uzay kadar Uzak değil
Relive yol
bilgileri Şamlar, Uzay kadar Uzak değil
Eminönü-Alibeyköy
tramvay hattı kazık çakma çalışmaları
|
Burası İstanbul
|
İbrahim Abi’nin
yeri
|
Eski Şamlar
|
Sazlıdere
Barajı
|
Küçükçekmece
Gölü
|
Bu bölgeye
yapılmış geziler Şamlar, Eyy-Vallah, Sazlıdere Beşlisi, Sazlıbosna, Sebeb-i İlhan
İlginizi
çekebilir Avcılar, “Barışa Bir Şans Ver”, Keşif gezisi: Olimpiyat Stadı, Dünya Barış Günü’nde...