24 Ekim 2017

Şamlar, Uzay kadar Uzak değil

Sazlıdere Barajı'nın 1996 yılında tamamlanmasıyla Şamlar Köyü topraklarının bir bölümü sular altında kalmıştır. Bunun sonucunda devletin baraj bölgesini istimlak etme kararı almasıyla birlikte köy halkı 1 km
uzaklıkta devlet tarafından kendilerine tahsis edilmiş olan bölgeye yerleştirilmeye başlanmışlardır. Ancak köyün sular altında kalmayan bölgelerinde halen yerleşim devam etmektedir. Genel olarak köy Eski ve Yeni Şamlar olmak üzere ikiye ayrılmış durumdadır.

Şamlar köyü cami 1839 yılında yapılmış tarihi eser olarak koruma altındadır. Aynı zamanda ilkokulu 1903 yılında yapılmıştır.

Eskiden daha sıkça gittiğimiz Şamlar, Sazlıdere Barajı ve Sazlıbosna tarafları Üçüncüler yüzünden (havaalanı-köprü) gidilmez oldu. Damperlilerin yarattığı tehlike bir yanda (gerçi nerede yok damperli diyeceksiniz), bölgenin oyularak, yıkılarak, kesilerek bozulmasıyla tadı kaçtı. Bir de Sazlıdere doldurulacak haberleri dolaşmakta. Ama esas en büyük felaket/yıkım Kanal İstanbul ile gelecek. Tüm bu coğrafya yok olmadan bir kere daha görelim istedik.

Karaköy’de buluştuk; Haluk, Serhan, Levent, Kamil, Nurhan, İhsan, İnci, Gültekin ve yeni arkadaşımız Rüştü ile. Keyifli bir 11’li oldu. Hava da şansımıza güzel seyrediyor. Sabah serin başlasa da, sonra ısınarak 20 dereceleri gösteriyor. Bugün farklı bir güzergahtan gideceğiz. Eyüp-Alibeyköy-Gazi Mahallesi ve Sultangazi üzerinden Arnavutköy’e doğru.

Kanal İstanbul, Karadeniz ile Marmara arasında yaklaşık 43 kilometre uzunluğunda olacak. Kanalın girişi için Karadeniz’de üçüncü havalimanının batısı öngörülüyor. Marmara’da Küçükçekmece Gölü’nün bulunduğu bölgede son bulacak.

Kanalın genişliği için de çalışma yapılıyor. Gemi büyüklüğüne göre kanalın genişliğinin 500, hatta 600 metreyi bulabileceği belirtiliyor.

Alibeyköy’den sonra İBB’nin bitki serasına kadar daha önce pedallamıştık, ama sonrası, Gazi Mahallesi ve Sultangazi ilk defa geçeceğim(iz) bölgelerdi. Gazi Mahallesi’ndeki olayları hatırlarsınız. 1995 yılının 12 Mart’ında İstanbul Gazi Mahallesi’nde kahvehane ve pastanelerin taranmasıyla başlayan ve farklı mahallelere de yayılarak 4 gün süren olaylarda 22 kişi ölmüş, 155 kişi yaralanmıştı. Gazi Mahallesi, yıllar boyunca polis ve eylemci grupların karşı karşıya geldiği noktalardan biri oldu. Dönemin siyasilerini ve kamu görevlilerini hatırlayalım: Süleyman Demirel-Cumhurbaşkanı, Tansu Çiller-Başbakan, Nahit Menteşe-İçişleri Bakanı, Mehmet Ağar-Emniyet Genel Müdürü, Hayri Kozakçıoğlu-İstanbul Valisi, Necdet Menzir-İstanbul Emniyet Müdürü. Olay nasıl başlamıştı: 12 Mart 1995 akşamı Gazi Mahallesi’nde, içerisinde Alevilerin bulunduğu 3 kahvehane ve 1 pastane tarandı. Kahvehanelere yönelik saldırıda Alevi Dedesi Halil Kaya öldürüldü, 5'i ağır 25 kişi yaralandı. Ateşin açıldığı taksi gasp edilmiş ve taksi şoförü öldürülmüştü. Taksi, iz bırakmamak için yakıldı. Failler yakalanamadı.

Saldırının ardından mahallede protesto gösterileri başladı, Cemevi önünde toplanıldı. Toplanan grupların polis karakoluna doğru yürüyüşe geçtiği sırada polisin silahlı müdahalesi başladı. Bu sırada Mehmet Gündüz adlı bir kişi hayatını kaybetti.

13 Mart günü gösteriler sırasında 15 kişinin hayatını kaybetmesiyle valilik, üç mahallede sokağa çıkma yasağı ilan etti. 14 Mart günü çatışmaların devam etmesiyle polisin ardından mahalleye askeri ekipler de sevk edildi.

Cemevinde kurulan komitenin 4 talebi bulunmaktaydı: Cenazelerin verilmesi, sokağa çıkma yasağının son bulması, gözaltıların serbest bırakılması, asker ve polisin bölgeden ayrılması.

Talepler reddedildi, güvenlik güçlerinin kurulan barikatlara müdahalesi devam etti. Gelişen olaylar sırasında Özlem Tunç’un öldü sanılarak çöp kutusuna atılması ve yaralı bedeninin tekmelenmesi, yaşananlara ilişkin kamuoyu hafızasında yer edinen en önemli görüntülerden biri.

15 Mart günü, Gazi’de yaşananların Ümraniye 1 Mayıs/Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki protestosu ve müdahaleler esnasında da 5 kişi öldürüldü. Toplam can kaybı 22'ye yükseldi, en az 155 kişi yaralandı. Gözaltı sayısı ise binlerle ifade ediliyordu.

Olaylar, cenazelerin teslim edilmesi ve sokağa çıkma yasağının kaldırılmasıyla sonlandı.

Gaziosmanpaşa Savcılığı’nın olayla ilgili fezlekesiyle Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi, davanın güvenlik gerekçesiyle başka bir şehre naklini istedi ve dava Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi.

Polislerin hedef gözeterek ateş ettiklerine dair fotoğraflar ile ölenlerden 7'sinin polis kurşunuyla hayatını kaybettiğini belirten Adli Tıp Kurumu otopsi raporları mahkeme heyetine sunuldu. Müdahil avukatların, dönemin yetkililerinin tanık olarak dinlenmesi talepleri reddedildi. Yargılama 5 yıl sürdü. Davada yargılanan 20 polisten 18'i beraat ederken; Adem Albayrak ve Mehmet Metin Gündoğdu’ya toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verildi.

Mağdur ailelerin AİHM’e yaptığı başvuru kabul edilerek, Türkiye toplam 510 bin avro ödemeye mahkum edildi.

Dönemin CHP milletvekili Ali Özgündüz, “Bu olay Türkiye’nin tarihinde önemli bir olaydır, tamamen provokatif bir olaydır, siyasi bir olaydır, özellikle ülkede mezhep çatışması yaratmak için, özel kasıtla planlanan bir olaydı” demekte. 22 sene sonra Türkiye halen aynı noktada duruyor. Aslında durmuyor geriye gidiyor.

Gazi Mahallesi olayları
















Gazi Mahallesi’yle hafif hafif tırmanış başlıyor. Buraya kadar neredeyse tamamen düzdü yolumuz. Yön sorarak, İHE fabrikasının önünden geçerek, zaman zaman Serhan’ın yol rotasından kontroller yaparak (daha önce bu yolu turlamıştı), ara ara bekleyip, tekrar toplanarak Habibler/Arnavutköy tabelalarının gösterdiği yöne doğru gittik, ve nihayetinde Eski Edirne Asfaltı’na bağlanmış olduk.

Şamlar sapağına geldiğimizde sağdaki büfenin, İbrahim Abi’nin yerinin bisikletçi uğrak yeri olduğunu öğreniyoruz. Ve Gültekin’in bir bisikletçi arkadaşıyla daha tanışıyoruz. 100+ km günlük mesafeleri rahatlıkla pedallıyor. Bu konuşmalar, tanışmalarda hep aynı durumu gözlemliyorum. Kimimiz, galiba hep bir yarış içinde, bir rekabet, bir “bak ben ne kadar uzağa, ne kadar kısa sürede, ne kadar hızlı gidebiliyorum” durumlarında.

Şamlar’a giden yol dar, trafik de var. Ve de damperliler çalışmakta. Bir kolyenin incileri gibi dizilerek, zaman zaman uzayarak yokuş aşağı giden yolu inerken, Şamlar Tabiat Parkı’nın kenarından geçmekteyiz. 335 hektarlık bir alan, zengin bir flora ve fauna çeşitliliği, içinde WC, çocuk parkı, hatta bisiklet parkuru bile olduğu söyleniyor. Hiç girmedim, belki bir başka sefer buralara da girilir.

İhsan’ın ısmarladığı kavunları mideye indirerek, çaylar, ayranlar ve kimimiz tost, kimimiz yanındakiyle idare ederek Şamlar Kahvesi’nde güzelce oyalanıp, göl kenarından, İSKİ içinden devam ettik. Yarımburgaz mağaralarını da geçip Küçükçekmece Gölü’nü de geride bırakarak pedalladık. Sıra öğle yemeğine geldi. Küçükçekmece’de her zaman uğradığımız yer kapanmış, yanındaki lokantadan “indirimli tarifeden” davet aldık ve bahçeye kurulan uzun masaya yerleştik. Sohbet... sohbet... sohbet... bolca. Güzel bir mekanda, güzel bir havada süren yemeğimiz artık saatin 3 olmasıyla sonlanmak zorundaydı. Ancak ayrılırken Haluk’un Kevlar arka lastiğinin sönük olması, biz bir lastik patlağıyla karşı karşıya bıraktı.

Bu gezimize Şamlar, Uzay kadar Uzak değil dememizin sebebi ise ABD’nin Apollo programı dahilinde uzaya mürettebat gönderen ilk misyonu, 11 Ekim 1968’de fırlatılan Apollo 7 uzay aracı olmuştur. Dünya yörüngesinde 163 kez döndükten sonra güvenli bir şekilde 22 Ekim’de Atlantik Okyanusu'na inmiştir. Walter M. Schirra, Donn F. Eisele ve R. Walter Cunningham’den oluşan 3 kişilik ekip böylecene ABD’nin ilk insanlı uzay yolculuğunu yapmış oldular. Kozmonot Yuri Gagarin 12 Nisan 1961’de uzaya ilk çıkan insan olmuştur.

Menekşe-Florya-Yeşilköy-Roma Dondurmacısı-Hava Harp Okulu-Ataköy diye pedallamaya devam. Ataköy'deki sitelerin yapımı, Türkiye Emlak Kredi Bankası tarafından 1957 yılında başlandı. Binalar, manzaradan en üst seviyede faydalanmak adına araziye yerleştirildi. Ataköy Plajı, sitelerin yapımı ile birlikte 1958 yılında yapılmaya başlandı. Plaj, arazinin doğal ve topoğrafik özellikleri ile uyumlu. Plajda, soyunma odaları, kum sahaları, gazino ve park bulunuyor. Bu özellikleri ile Ataköy Plajı, döneminin en iyi plajlarından biri oldu. Bugünse Ataköy’ün sahilleri otel, rezidans gibi dev binalarla dolduruldu ve halka kapatıldı. Sadece burası mı, İstanbul yok edildi, ucubeye döndürüldü.

O günlerde Ataköy Plajı














"İstanbul müstesna bir şehir ama biz kıymetini bilemedik, ihanet ettik. Ben de bundan sorumluyum." 











Kalkışa 10 dk kala pedallara asılarak İnci ile Bakırköy İDO’ya yetişebildik. Diğer arkadaşlar Eminönü yönüne devam ettiler. Gemide yerimizi alırken güzel bir sürpriz, İhsan’la karşılaşmak oldu. Küçükçekmece’de ayrılmıştı, ancak yetişememiş 4 gemisine ve bizi beklemiş :))

Bostancı’dan artık eve 8-9 km var, GS-FB maçı da sanki biraz trafiği hafifletmiş gibi.

Altın bağışları için teşekkürler.











Şamlar, Uzay kadar Uzak değil: (Dudullu)-Karaköy-Eminönü-Eyüp-Alibeyköy-Gazi M.-Sultangazi-Arnavutköy-Şamlar-K.Çekmece-Yeşilköy-Bakırköy-(gemiyle) Bostancı-(Dudullu)

Tur tarihi: 22 Ekim 2017
Kat edilen mesafe: 90,18 km.
Ortalama hız: 13,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 41 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 1 dk.
En yüksek sıcaklık 29 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 22,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 996 m, kaybı (iniş) 995 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 238 m.

Garmin yol bilgileri Şamlar, Uzay kadar Uzak değil

Relive yol bilgileri Şamlar, Uzay kadar Uzak değil





Eminönü-Alibeyköy tramvay hattı kazık çakma çalışmaları





Burası İstanbul








İbrahim Abi’nin yeri




Eski Şamlar






Sazlıdere Barajı






Küçükçekmece Gölü