29 Ekim 1923’te Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyet’i ilan
ettiler. Türkiye, büyük fedakarlıklarla kazandığı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra
yaralarını sarmaya çalışıyordu. Ülkemiz o zor dönemlerden geçerek bugünlere
vardı, ancak...
Akşamdan
yağan yağmurun izleri sabah kalktığımızda bizi biraz tedirgin ediyor. Meteoroloji
yanılır mı, yollar kurur mu, kimler gelir, uyusak mı...? Ama 29 Ekim’in pazara
denk gelmesi, her şeye rağmen bu günde bisiklete binmek ve düşündüğümüz gibi
Florya Atatürk Köşkü’ne gitmek bizi hareketlendiriyor. WA üzerinden yapılan
haberleşmeler sonrası Karaköy’de buluşuyoruz arkadaşlarla. Ancak yaz-kış saati
uygulaması, Türkiye’nin ısrarla yaz saatinde kalması, saatlerin otomatik
dönüşmesi bazılarımızda sorun yaratmış. Gecikerek de olsa arkadan yetişiyorlar.
Siirt Pazarı’nda kahvaltımızı pide ile yaparak yola çıkıyoruz, İhsan, İnci,
Nurhan, Kamil, Serhan ve uzundur görüş(e)mediğimiz Hasan Ag. ile.
Hükümetin
enerji tasarrufu inadıyla kalıcı yaz saati uygulamasının, iddia ettikleri gibi
bir tasarruf sağlamadığı, sadece üreticiler
ve dağıtım şirketlerine büyük kârlar bıraktığı, geç de olsa kafalarına
dank etmiş ve 2018’de bu uygulamadan vazgeçmektelermiş. Gene kandırdılar seni. Türkün
aklı neden hep sonradan gelir? Bir tane doğru dürüst yapılmış, düşünülmüş iş
yok mu bu memlekette? Olur mu, balık kokmuş!
Geçmişte Türkler, insanlığın yarattığı medeniyete çok büyük katkılar
sağladılar. Ama Osmanlı’nın
son döneminde, bu yarışın dışında kaldılar. Nedeni ise yanı başında Avrupa’da meydana gelen değişimin
dışında kalmalarıydı. Evrenin değişmeyen tek kuralıydı değişim! Değişmeyen,
değişen koşullara uyamayan yok olurdu!
Osmanlı;
gerçekte bu nedenle enkaz haline geldi ve yok oldu! Çünkü
Avrupa’da Rönesans ve Reform ile başlayan, Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi, Akılcı ve Bilimsel Düşünce Dönemi’ne
geçişin değişimini anlamasına ve içselleştirmesine kültürel durumu müsaade
etmiyor ve direnç gösteriyordu. Osmanlı’yı
yönetenler de işlerin iyi gitmediğini anlıyor ve Avrupa’nın kendilerini fersah fersah geçtiğini görüyordu. Çözümü,
onların ürettiklerini alarak sağlayabileceklerini sandılar. Halbuki imkânsızdı!
Alınması gereken; o üretimi sağlayan kafa yapısıydı!
İşte Atatürk, bu kafa yapısını yaratmanın peşindeydi! Cumhuriyet; bu projenin adıydı! Anadolu’nun ortasında, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde bir yandan modern tarım nasıl yapılır öğretilirken, diğer yandan dünya klasikleri okutmanın, mandolin çaldırmanın, tiyatro oynatmanın nedeni buydu. Atatürk, ezberleyen ve biat eden değil, sorgulayan, aklı ve bilimi tek yol gösterici olarak belleyen, güzel sanatlarla beslenen kültüre sahip nesillerin muasır medeniyet seviyesini yakalayabileceğini biliyordu diyor Türker Ertürk yazısında. Tamamını okumak isterseniz burada.
İşte Atatürk, bu kafa yapısını yaratmanın peşindeydi! Cumhuriyet; bu projenin adıydı! Anadolu’nun ortasında, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde bir yandan modern tarım nasıl yapılır öğretilirken, diğer yandan dünya klasikleri okutmanın, mandolin çaldırmanın, tiyatro oynatmanın nedeni buydu. Atatürk, ezberleyen ve biat eden değil, sorgulayan, aklı ve bilimi tek yol gösterici olarak belleyen, güzel sanatlarla beslenen kültüre sahip nesillerin muasır medeniyet seviyesini yakalayabileceğini biliyordu diyor Türker Ertürk yazısında. Tamamını okumak isterseniz burada.
Hava öğlene
doğru güzelleşiyor. Yer yer güneş çıkıyor, bu da içimizi nasıl güzel ısıtıyor.
Şehrin içinden pedallıyoruz. Pazar olmasından dolayı bazı bölgelerin boşluğu
çok keyifli (özellikle iş yerlerinin yoğun olduğu). Vatan Caddesi’ne
öğrencileri dizmişler, herhalde tören kıtası geçecek. Barikatlarla yol
kenarları kapatılmış. Yer altı geçidini kullanıyoruz. Benim bisiklet de ağır mı
ağır! Firuzan’ınki asansöre sığıyor da çıkartmaktan kurtuluyoruz. Sur girişine
yerleştirilmiş iki Yeniçeri heykeli önünde bir hatıra fotosu ve 1453 Parkı’nın
içinden geçip, Merkez Efendi geride bırakılarak Bakırköy’e doğru devam...
İstanbul'a banliyö hatları 2018 yılı sonunda geri geliyor. İnşaatının başlamasının ardından yaklaşık 4 yıl geçen ve bu süre içinde rayların sökülmesinin ardından uzun yıllar adeta terk edilmiş patika yol gibi bekleyen banliyö tren hattında bugünlerde çalışmalar hızlandı. Hattın pek çok bölümünde çalışmalar eşzamanlı olarak yürütülüyor. Şu anda yeni istasyonların yapım ve rayların döşeneceği zeminin sağlamlaştırma işlemleri yapılırken, bu işlemlerin tamamlanmasının ardından rayların döşenme işlemine geçilecek. İster inan ister inanma durumları!
Yeni
Bosna’da verilen bir çay molası sonrası havaalanı kenarından, Atatürk Ormanı
içinden Florya Atatürk Köşkü’ne geliyoruz.
Marmara Denizi kıyısında, Yeşilköy ile
Küçükçekmece arasında bir yerleşim bölgesi olan Florya’nın 19. yüzyılda sönük
bir avcı uğrağı konumunda olduğu bilinmektedir. Atatürk’ün buraya olan
ilgisiyle önem kazanan Florya giderek yazlık bir dinlenme merkezine
dönüşmüştür. Atatürk için İstanbul Belediyesi tarafından 1935 yılında açılan
proje yarışmasını kazanan mimar Seyfi Arkan’a yaptırılan köşk, yazlık bir konut
olarak deniz tabanına çakılan sütunlar üzerine yapılmış ve karaya bir köprüyle
bağlanmıştır. 1935 yılı 14 Ağustos tarihinde kullanıma açılan köşkte Mustafa
Kemal Atatürk, 1936 yılının Haziran ve Temmuz aylarında uzunca bir süre
yaşamış, siyasî ve bilimsel toplantılar için köşkü özellikle kullanmış,
aralarında İngiliz Kralı VIII. Edward ve Madam Simpson’un da bulunduğu kimi önemli
konukları burada ağırlamıştır. Köşk, Atatürk tarafından son olarak 28 Mayıs
1938 günü kullanılmış, kendisinin ölümünden sonra bu yapılar Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın yazlık konutu olarak İsmet İnönü, Celal Bayar,
Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk ve Kenan Evren dönemlerinde
kullanılmıştır. 16 Eylül 1988 tarihinde Cumhurbaşkanlığı’nca, Milli Saraylar
Daire Başkanlığı’na devredilen bu yapılar topluluğu, restorasyonu
tamamlandıktan sonra dönemi içinde modern bir anlayışla inşa edilmiş köşkün
tarzına uyacak dönem eşyası ile tefriş edilerek Atatürk Müzesi haline
getirilmiştir. Atatürk Köşkü’nün arkasında karada yapılmış olan Yaverlik ve
Genel Sekreterlik binalarının bir kısmı günümüze ulaşmamış, kalanlar ise
onarılarak TBMM sosyal tesisleri haline getirilmiştir.
Bu güzel
mekan, mobilyaları, Atamız’ın şahsi eşyaları ve fotoğrafları ile hepimizi
derinden etkiliyor.
- O, kişisel
kazanç ve ün peşinde koşan basit bir diktatör değil, gelecek kuşaklar için
sağlam temeller atmaya uğraşan bir kahramandı. Prof. Walter L. Wright Jr.,
Almanya.
- O büyük insan
yalnız Türkiye için değil, bütün doğu milletleri için de en büyük önderdi.
Emanullah Han, Afganistan Emiri.
- Atatürk öyle bir
insandır ki, hayali değildir. İstediğini bilir, bildiğini yapar, yapamayacağı
bir şeyi de istemez. Heinrich Krippel (Heykeltıraş), Avusturya.
- Istırap çeken
dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil,
manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk'ün iman verici ve yön
göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar. Prof. Herbert Melzig (Tarihçi),
Almanya.
- Karşımdaki bu
büyük adamda, keşfettiğim bu büyük meçhulde maharet ve karakter o kadar iyi
işlenmişti ki, sözlerinde hiçbir şüphe aranamazdı. Claude Farrer (Yazar),
Fransa.
- Mustafa Kemal
Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet
adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılapçı
olmuştur. Ben Gurion, İsrail Başbakanı (1963).
- Bizim aslımız
rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan
bir güneş haline geldik. Muhammed İkbal (Şair), Pakistan.
Türkiye
Cumhuriyeti’nin bugün geldiği nokta ise içler acısı. 94 yıl önce dünyanın
yükselen yıldızı iken bugün içte ve dışta yürütülen yanlış politika ile sürekli
irtifa kaybederek çakılmak üzere.
Hava daha da güzelleşti, güneş artık bulutların arkasında saklanmıyor,
tüm güler yüzüyle bize bakmakta. İçimiz ısınıyor, Yeşilköy’ün sahil yolu gene
kalabalık. Yürüyen, koşan, oynayanlarla dolu.
Bakırköy Belediyesi tarafından dün, Yeşilköy Sanat Evi ve Kent Müzesi
içinde açılmış olan 10. Yıl Cumhuriyet
Müzesi’ni geziyoruz. Girişi, 1933’te Bakırköy’de yapılmış Cumhuriyet
takının aynısı. Altından geçerek giriliyor. Bina üç katlı. Giriş katında 29
Ekim 1933’te çekilmiş 150 orijinal fotoğraf, gazete ve dergilerin “10. Yıl
Fevkalade Nüshaları”, bayraklar, pullar, madalyalar, kartpostallar, kitaplar,
panolar, kadın şapkaları... var. 1. kat Etnografya Müzesi, 2. kat
Atatürk’ün hatırasına ait objeler sergilenmekte. Düzenlemeyi yapmış olan İlhan
Bey de, hem bilgiler veriyor hem de ‘10.
Yıl Coşkusuyla’ isimli albüm kitabı meraklılarına hediye ediyor.
Roma Dondurmacısı’nı pas geçmiyoruz, herkes iştahına göre yalanıyor. Burası 1970’de iki kardeş tarafından
kurulmuş, bugün ikinci nesil tarafından işletiliyor. İtalyan tipi dondurma
yapıyorlar; sırları da taze malzeme kullanmaları olarak açıklanıyor. Dondurma
sevmeyen var mıdır? Kimdir bunun mucidi? Tarihçilere
göre, bugün bildiğimize benzeyen, yani sütle yapılan ‘ilk dondurma’nın kökeni
tam 2 bin 200 küsur yıl önceye, Asya’ya dayanıyor. Zira Çinlilerin MÖ 200’lerde
bir tür süt-pirinç karışımını karda dondurarak elde ettiği yiyecek, ilk sütlü
‘dondurma’ olarak kabul ediliyor. 7. yüzyıla gelindiğinde, İmparator Tang ‘işi
ilerletmiş’ görünüyor. Kaynaklara göre, Tang’ın tam 94 ‘buzcu’su varmış.
Görevleri, manda sütüyle karıştırılıp kafurla tatlandırılmak üzere hanedana
dağlardan buz getirmekmiş. Sonrası Marko Polo’nun işi. Çin seyahati dönüşünde
dondurma tariflerini de getirmiş. Ve bu tarifler gelişe gelişe 16. yy’da
dondurmaya dönüşüyor. Ardından Fransa ve İngiltere saraylarında hızla
yayılıyor, aristokratların sofralarından hiç eksik kalmıyor. 1686’da Sicilyalı
François Procope Paris’te açtığı kafede, şehri dondurmayla tanıştırınca olay
patlıyor. Dondurma, tüm pastanelerin ve restoranların menüsüne giriyor. 18.
yy’ın ortalarında ise Kuzey Amerika’yı fethediyor. Ve 20. yy’da yeni nesil
dondurma makinelerinin icadı ile dünyaya yayılıyor.
Peki neden bizde Roma Dondurması denilmiş? Bolognalı Otello Cattabriga, 1927 yılında ilk otomatik dondurma
makinesini icat eder. Dondurma karışımını dikey bir eksende, hem soğutup hem
karıştıran bu makine, güç gerektiren geleneksel el yapımı tekniği bir adım
öteye taşır. Sektör kendi adına devrim yaşar. Dondurma üretimi hızlanır,
imalathanelerde kadınlar da çalışmaya başlar, makine ve mucidinin ünü yayılır.
Türkiye’de de bu marka makineyi kullanan dondurmacılar açılır; janjanlı ve
itibarlı dükkan ismi arayışlarında, muhtemelen kulağa daha ‘seksi’ geldiği için
‘Romalılık’ tercih edilir. Mucidin Bolognalı olduğu unutulur… diye
açıklıyor Büyükada Roma Dondurmacısı’ndan Hasan Usta.
Bizim de dövme dondurmamız yok mu? Maraşlı Osman Ağa'nın orkideyi
salep yaparken tesadüfen keşfettiği tatlı. "Salepli
Karsambaç" olarak başlayıp, üç kuşak sonra "Maraş Dondurması"
olarak devam eden... Kahramanmaraş dondurmasının en önemli özelliği ise keçi
sütünden yapılmasıdır. Tabii salep ile. Bundan dolayı da orkide familyası
türlerinin (yumru ve drogları) ihracatı yasaktır. Soyunu korumak için.
Hava güzel ama Bakırköy’den cuppadak Bostancı’ya geçmek de güzel. İnci
ile arkadaşlardan ayrılıyoruz. Ve Bostancı’dan 10 km’lik dönüş yolunu son sürat
Firu ile alıp sıcak suyun altında günün tozunu/tuzunu akıtmaktayız.
Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun
Paranız boşta durmuyor, Altın’a yatırdınız. Desteğiniz için teşekkürler.
Hamiş: Duyuyorum ki bazı arkadaşlara yol kısa gelmiş;
İhsan - Dün
Karaköy kesmedi, Beşiktaş yaptım. Üsküdar’dan Harem kesmedi, Nakkaş Tepe’den
Altunizade yaptım, eve geldim ne göreyim, 80 km’yi geçmişim.
Kamil - 88 km
bizde olmuş kardeş.
Bir Cumhuriyet’imiz var: Dudullu-Kadıköy-(gemiyle)
Karaköy-Fatih-Edirnekapı-Merkezefendi-Yeni
Bosna-Ataköy-Florya-Yeşilköy-Bakırköy-(gemiyle) Bostancı-Dudullu
Tur tarihi: 29 Ekim 2017
Kat edilen mesafe: 66,94 km.
Ortalama hız: 14,3 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 40 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 31 dk.
En yüksek sıcaklık 19 ˚C, en düşük 11 ˚C, ortalama 16,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 651 m, kaybı (iniş) 635 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Bisiklete biniş süresi 4 sa. 40 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 31 dk.
En yüksek sıcaklık 19 ˚C, en düşük 11 ˚C, ortalama 16,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 651 m, kaybı (iniş) 635 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Garmin yol
bilgileri BirCumhuriyet’imizVar
Relive yol
bilgileri BirCumhuriyet’imizVar
Bu bölgeye
yapılmış geziler Pide-i İstanbul, Bir Şehir Turu, Ey Edip Adanada Pide Ye
İlginizi çekebilir Tuzla-29EkimKutluOlsun, Yer Çöplük Gök Koku: Göktürk, 6eksi2, Gürpınar, keşif gezisi, Adalet Herkese Lazım