27 Mayıs 2018

[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Dalyan–Fethiye)

26 Mayıs 2018, Cumartesi / Dalyan – Fethiye, 63 km  (28. gün)

Yola çıkacam diye erken uyandım. Biraz da yol heyecanı. Yağmur gösteriyor bugün için. Yakalanmadan Fethiye’ye varabilsem. Ev ahalisi daha uyanmamış. Saat erken, 6 buçuk. Ne yapsam, çıksam iyi olacak. Böyle beklemek de boşuna. Toparlanıyorum. Sessizce eşyalarımı verandaya çıkartıyorum. Bisikleti park ettiğim yerden getirirken anneanne duymuş olacak beni ki odasından geliyor. Niye gidiyorsun, kal diyor. Yağmur başlamadan çıksam diyorum. Kal diyor, yarın gidersin. Ne tatlılar. Ama ben hareket edeyim artık, kısa bir not bırakıyorum arkadaşlarıma, anneanneyle kucaklaşıp ayrılıyorum. Saat 7.45. Hava serince. Üzerime yeleği giyiyorum durduğumda.

Ortaca’ya giden yol dümdüz, Bisiklet yolu da var. Sabah sabah fazla araç yok. 5-6 km sonra Ortaca’ya girip devam etmekteyim. Tarkan Bisiklet’in önünden geçince nerede olduğumu anlıyorum. Gelirken gereksiz dolanmışım. Daha kestirme yolu varmış.

Bisiklet yolunun bazı bölümleri yağan yağmurdan dolayı suyla dolu. Yavaş geçmek gerekiyor. Yola iniyorum bir müddet sonra. Ve Fethiye yolundayım. Asfalt kaymak, güvenlik şeridi var. Ben de tüm gücümle pedallara basmaktayım. Şimdilik havada sıkıntı yok. Yağmurun öğlene doğru geleceği tahmin ediliyor. Güzel bir coğrafyadayım. 16’ncı kilometre, tırmanış var, %5-6 bazen 7. Yol rahat olduğundan sıkıntısız çıkılıyor. 229 metreye yükseldim. Güneş yüzünü göstermeye başladı. Daha önce gelişimizde Sarıgerme tarafından gelmiştik. Çok güzel oraları, dümdüz keyifli yollar. [e] 19,6 km/08.43/%20 harcandı. Dalaman’a geliniyor. Merkez için sağdan gitmek gerek. Bense dümdüz devam ediyorum. Yavaş yavaş Göçek tüneline yaklaşmaktayım. Bakalım bu sefer de geçme izni alabilecek miyim?

Gişelere yaklaşırken güvenlikçi kulübeden fırlayıp durduruyor: Geçiş yok! Ama artık tecrübeliyim. Müdüriyete gidip izin alacağım diyorum. Velespiti park edip müdüriyete gidip memura durumumu anlatıyor, sürmeden kenardan iterek gideceğimi söylüyorum. İzni alıyor ve yeni tünelden 964 m’yi iterek geçiyorum. Eskisinden daha rahat. Orada bariyerler vardı ve daha sıkıntılıydı. Vızır vızır araçlar geçiyor yanımdan. Aydınlatılmış olduğundan çok ürkütücü değil içerisi. Eskisi tadilattaymış. Bitince gidiş geliş ayrı olacakmış.

Tünel çıkışı güzel bir inişle Göçek’e gelinir. Ben gene girmiyor, bir an Fethiye’ye varmak için düz devam ediyorum. Yağmur uzaklarda kendini belli ediyor. Sağım karanlık. Ben de o tarafa doğru pedallamaktayım. Bakalım nerede karşılaşacağız?

Güzel bir rampa çıkmaktayım, 2,2 km demiş. %7-8, 9’luk bölüm de var. Saat 9 buçuk ve 159 metreye yükseldim gene. 30,3 km geride kalmış. Güneş daha fazla gözüküyor artık. Bir köy bitiyor diğeri başlıyor. Yerleşimler peş peşe burada. Hızla ilerlemeye çalışıyorum. [e] 36 km/09.40/%40 harcandı.

Yeniden 1 km’lik bir tırmanma şeridi geliyor, %3’le başlıyoruz, 9’ları 10’ları, hatta tepeye varırken 11’i görüyorum. 205 m’ye çıkardı bu yokuş beni. Saat 9.50, 38,1 km. Cevizli sucuktan bir ısırık koparacağım, karnım acıktı.

[e] 48,7 km/10.16/%60 harcandı. Fethiye’ye 11 km, O&F’lara 16 km kaldı. Yol şimdi düz. Bas bas oğlum, hava geliyor, deniz tarafından... Fethiye levhası önünde çekilen foto ve devam. Ancak merkeze 6 km daha var. 

Fethiye çok eski çağlardan beri önemli bir yerleşim merkezidir. Antik dönemde ”Işık Yurdunun İnsanları” anlamına gelen Likyalılar bu kente sahip olmuş ve Telmessos adıyla anılmıştır. Telmessos (Fethiye) MÖ 545 tarihinde Perslerin egemenliğine girmiş, MÖ 333 tarihinde kent Büyük İskender’e teslim olmuştur. Büyük İskender’in ölümünden sonra Telmessos bir süre Mısır Kralı Ptalomus’un egemenliğinde kaldıysa da daha sonra Roma İmparatorluğu’nun işgaline uğramış ve kentin adı bu dönemde “uzak diyar” anlamına gelen Meğri (Makri) ismiyle anılmıştır. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra Fethiye (Meğri) Doğu Roma/Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. 1282 yılında Menteşe Beyliğinin kurucularından Menteşe Bey, Meğri’yi Bizanslıların elinden almıştır. 1424 yılında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde halk arasında Beş Kaza diye anılan Meğri (Makri); 1874 yılında Menteşe Livasına bağlı bir kaza haline dönüştürülmüştür. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Muğla iline bağlanan ilçenin ismi 1934 yılında; 1913 yılında Şam’dan havalanarak bir süre sonra Teberiye yakınlarında uçağı düşürülerek şehit olan ilk pilotlarımızdan Fethi Bey’in ismi anısına Fethiye olarak değiştirilmiştir.

Rüzgar çıktı. Saat 10 buçuk, merkeze doğru iniyorum. 53,3 km’deyim. Ve damlaların düşmeye başlamasıyla inceden bir yağmur beni karşılıyor. Sağdaki kokoreççiye sığınıyorum. Beklesem mi yoksa yağmurlukları giyip devam mı etsem?

Kokoreççi kameradan beni görmüş olmalı ki merakla geliyor: “Hayırdır?!”  “Yağmurdan kaçtım.” Dinene kadar bekleyeceğim. Neyse çantalara kılıfları takıyor, bataryayı yeniliyor, üzerime yağmurluğu geçiriyorum. Bu arada kokoreççiyle sohbet. Nerelisin kısmına gelince İstanbul’dan bisiyle gelmiş olmam şaşırtıyor. O da Tunceliliymiş. Ooo diyordum, ben Ovacık’a bile gittim. Ben de Ovacıklıyım diyor ve kolundaki dövmeyi gösteriyor. İşte şimdi kanka oluyoruz. Ölüdeniz’de kalacak yerim yoksa bana yer bulacak. Ne güzel. Ama ben arkadaşlarda kalacağım, sağ ol.

Bu yağmurun dineceği yok. Burada bekle bekle. Fazla kalmadı, gerçi sıkı bir rampa beni bekliyor ama çıkayım yola.

Fethiye sokaklarından yağmur altında sürüp Ovacık-Ölüdeniz rampasına başlıyorum tırmanmaya (54,9 km). Sağlamdır bu rampa. %8’lerle sürüp 10-11 hatta son bölümde 16 bile var. Bataryam da taze, yolum da kısa, açıyorum High konumunu basıyorum pedallara. [e] 62,6 km/11.30/%20 harcandı-2. 3 km tırmanılıyor, 382 m’ye yükseliyorsun deniz seviyesinden. Saat 11.36, 63,5 km’deyim. İnce ince yağmur devam ediyor.

Ve Ovacık Cami’nin yanından sapıp yolun sonundan sola ve O&F’lerin evinin önündeyim. Tesadüf Figen de kapıya çıkıyor. Ardından Ozan. Kucaklaşıyoruz, üstümü başımı çıkartıyorum. Bisiklet depoya ben üst kattaki odaya. Duş (sular biraz serin, ısınmamış) ve bir espresso eşliğinde sohbete başlıyoruz. Nefis bir kek ikram ediyor Figen, kendi yapmış. Daha sonra Fethiye’ye iniyoruz. Biraz alış veriş, pazardan. Ardından Starbucks’da oturup içilen kahve, yürüyüş sahil boyunca, Hello Kafe’de çay-simit... Yetmez mi?

Akşam yemeğinde muhteşem bir kabak kiş (quiche) getiriyor Figen sofraya. Yemekleri hep lezzetli olmuştur. İstanbul’da da çok enfes yemekler yemişimdir elinden. Peşinden hep birlikte TV’de biraz film seyretmece, önce Ozan, daha sonra ben pert oluyoruz, Figen halen oturuyor.

Gözlerimi güne kapamadan size keskin zekâsıyla tanrıları bile dize getirmiş olsa da sonunda paçayı kaptırarak ağır bir cezaya mahkûm edilen kral Sisifos’un hikayesini anlatayım: Sisifos kıvrak zekâsı ve kurnazlığıyla 'Yunan Mitolojisi'ndeki tanrıların başına dert olmasıyla bilinirdi. Öyle ki Ölüm Tanrısı Thanatos'u oyuna getirerek ölümden bile kurtulmayı başarmıştı. 
Zeus
  
Sisifos'un hikayesi, bir gün Zeus'un yüce bir kartala dönüşerek Nehir Tanrısı Asopus'un kızı Aegina'yı ailesinden uzağa kaçırmasıyla başlar. Aegina'nın babası Asopus, belki de tanrıların en öfkelisiydi. Sadece çevresine değil, kızına da durmadan kızar ve kötü davranırdı. Aegina'nın durumuna çok üzülen Zeus, Aegina'yı ailesinden uzak, güvenli ve huzurlu bir yere kaçırır. Zeus, Aegina'nın güzelliğine vurulmuştur. Zeus'u Aegina'yı kaçırırken gören Sisifos, bu durumu fırsata çevirebilmek için Asopus'un huzuruna çıkar.

Sisifos'un kralı olduğu Corinth şehrinde su kıtlığı vardır. Bu sorunu çözmek için bir nevi şantaj yapmaya karar verir ve Nehir Tanrısı Asopus'a, kızının yerini bildiğini, şehrindeki su kıtlığına çözüm bulursa anlatabileceğini söyler. Kızını bir an evvel bulmak isteyen Asopus, Sisifos'un bu isteğini yerine getirir ve Sisifos da kızını kaçıranın Zeus olduğunu ve tuttuğu yeri söyler.

Şehrini içme suyuna kavuşturan Sisifos, Zeus'un nefretini kazanmakla kalmayıp tüm tanrıların düşmanlığını kazanacağı bir yola girmiştir artık. Zeus Sisifos'un kendisini sırtından vurduğunu düşündüğü için Ölüm Tanrısı Thanatos'a Sisifos'u öldürmesini ister. Thanatos Zeus'un isteğini emir sayarak anında Sisifos'u bulmaya koyulur.
Thanatos
  
Sisifos, Thanatos'u karşısında görünce hemen bir plan kurar ve Ölüm Tanrısına "Demek bu dünyadan ayrılma zamanım geldi. İtiraf etmeliyim ki bu kadar genç yaşta ölmeyi beklemiyordum. Sen muhteşem bir tanrısın. Gitmeden önce şimdiye kadar elde ettiğim hazinelerden en değerlilerini sana sunmak isterim. Bu hazineler diğer tarafta hiçbir işime yaramayacak." sözleriyle karşılık verir. Bu konuşma karşısında etkilenen Thanatos, Sisifos'un hediyelerini büyük bir memnuniyetle kabul eder. Sisifos, Thanatos'a, içinde altın bileklikler ve kolyeler olan bir hediye sunar, ancak bu hediye altın gibi görünse de sadece sarıya boyanmış kelepçeler ve tasmalardan ibarettir. Thanatos, hediyeyi alır almaz takar ama kandırıldığını anladığındaysa çok geç olmuştur...

Bazen kıvrak zekâ bile paçayı kurtarmak için yeterli olmuyor. Yarın size hikayenin devamını anlatayım mı? J














Dalyan - Fethiye
Tur tarihi: 26 Mayıs 2018
Kat edilen mesafe: 63,62 km
Ortalama hız: 19 km/sa
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 20 dk., dışarıda geçen süre 4 sa. 12 dk.
En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 20 ˚C, ortalama 23,3 ˚C 
İrtifa kazancı (çıkış) 1137 m, kaybı (iniş) 812 m
En düşük irtifa 3 m, en yüksek irtifa 363 m

Garmin yol bilgileri Dalyan-Fethiye

Relive yol bilgileri Dalyan-Fethiye



Aytekin&Latife’lerden ayrılışım 7.45.

Ortaca’ya giden yol dümdüz, Bisiklet yolu da
 var. Sabah sabah fazla araç yok.


Fethiye yoluna çıktım bile. Daha önce gelişimizde Sarıgerme
 tarafından gitmiştik. Çok güzel oraları, dümdüz keyifli yollar.

Asfalt kaymak, güvenlik şeridi var. Ben de tüm
 gücümle pedallara basmaktayım. 

Şimdilik havada sıkıntı yok. Yağmurun öğlene
 doğru geleceği tahmin ediliyor. 

Güzel bir coğrafyadayım.


Saat 8.17


Çöp-şiş-köfte-ızgara bir yanda, diğer yanda keçiler L


Evcil hayvan türleri arasında keçinin önemli bir yeri vardır
 ve ekonomik önemi fazla olan türlerden birisidir. Bunu keçinin
 ilk evcilleştirilen (MÖ 9000-7000 Orta Doğu’da) hayvan
 türlerinden birisi olmasına ve değişik çevre koşullarına, kısa 
sürede uyum göstermesine bağlayabiliriz. 


Yavaş yavaş Göçek tüneline yaklaşmaktayım. Bakalım
 bu sefer de geçme izni alabilecek miyim?

İzni alıyor ve yeni tünelden 964 m’yi iterek geçiyorum. Eskisinden
 daha rahat. Orada bariyerler vardı ve daha sıkıntılıydı.
 Aydınlatılmış olduğundan çok ürkütücü değil içerisi.

Tünel çıkışı güzel bir inişle Göçek’e gelinir. 


Ben gene girmiyor, bir an Fethiye’ye varmak için düz devam
 ediyorum. Yağmur uzaklarda kendini belli ediyor. Sağım
 karanlık. Ben de o tarafa doğru pedallamaktayım.
 Bakalım nerede karşılaşacağız?



İnlice Plajı; yemyeşil bir orman içinden geçerek ulaşırsınız. Plajda
 duş, soyunma kabinleri, tuvalet ve büfe bulunuyor. Mesire alanı
 olarak kullanıldığı için piknik masaları var. 2010 yılında
 bir turumuzda kamp kurmuştuk.


Günlüklü Koyu; Küçük Kargı Tabiat Parkı içinde bulunan koya
 ulaşılır. Sakin ve kumlu bir sahili vardır. Konaklamak için
 otel, pansiyon ve kamp alanı bulunmakta.




Katrancı Koyu; çam ve okaliptüs ağaçları ile kaplı ormanı, iki
 ayrı koydan oluşan denize girme imkanı bulunan, yıllardır
 çadır ve karavancı müşterilerin tercih ettiği
 doğa ile iç içe bir tabiat parkıdır.

Plajlar geçiliyor, bir köy bitiyor diğeri başlıyor. Yerleşimler
 peş peşe burada. Hızla ilerlemeye çalışıyorum.

Çalış Plajı olarak da bilinen Koca Çalış, 4 km uzunluğundaki
 kumsalı ile, plaj tarafında bulunan uzun yürüyüş kordonu,
 restoranlar, publar, barlar ve otellerle doludur. Çalış plajı 
dev deniz kaplumbağaları Carretta Carretta'ların yuvalama
 plajlarından biridir. Plajın sonunda "Kuş cenneti" olarak 
adlandırılan farklı kuş türlerinin yaşadığı küçük 
bir doğal park da bulunmaktadır. 

Saat 10.19

Rüzgar çıktı, merkeze doğru iniyorum. Ve damlaların düşmeye
 başlamasıyla inceden bir yağmur beni karşılıyor.

Fethiye sokaklarından yağmur altında sürüp Ovacık-Ölüdeniz
 rampasına başlıyorum tırmanmaya.

Öğleden sonra Fethiye’de pazardan yapılan biraz alış veriş.


Kim kırar böyle bir şeyi?

Akşam yemeğinde muhteşem bir kabak kiş (quiche)
 getiriyor Figen sofraya. 

Yemekleri hep lezzetli olmuştur. İstanbul’da da çok
 enfes yemekler yemişimdir elinden.


































































(devamı) 29. gün Fethiye II - (öncesi) 26. gün Çıtlık–Dalyan



[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde

Mudanya–Görükle = 43,09 km






Akhisar–Manisa = 51,81 km

Manisa–Salihli = 76,51 km

Salihli–Kula = 48,22 km

Kula–Uşak = 76,59 km

Uşak–Eşme = 67,73 km

Eşme–Buldan = 75,10 km

Buldan–Nazilli = 84,89 km

Nazilli–Aydın = 47,20 km

Aydın–Bozdoğan = 72,83 km

Bozdoğan-Yatağan = 57,03 km

Yatağan–Muğla = 32,63 km


Çıtlık–Dalyan = 59,50 km

Dalyan–Fethiye = 63,62 km

Fethiye–Gelemiş = 81,12 km

Gelemiş–Kaş = 52,43 km

Kaş–Demre = 67,61 km

Demre–Karaöz = 59,64 km

Karaöz–Tekirova = 47,55 km

Tekirova–Antalya = 53,37 km