14 Mayıs 2018

[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde (Eşme–Buldan)

13 Mayıs 2018, Pazar / Eşme – Buldan, 75 km (15. gün)

Dün akşam Eşme soğudu, pencere de hafif açık yatıyorum, hava alsın diye.  Üşüdüm. Ve termalleri almış olmanın tadını yaşadım. İstanbul’dan çıkarken, acaba alsam mı diye tereddütte kalmıştım. Giydim altını üstünü, ayaklarıma da çorap, öyle yattım. Ohh, sıcacık oldum ve mis gibi bir uyku çektim. Sanırım Uşak’ta tilki uykusunda uyumam vücudumun ısınamaması sebep oldu.

Hazırlanıp eşyaları toparlamak ve 9’da kahvaltıya inmekle başlıyoruz güne. Uzunca bir masa, bir kenarında emekli karı kocalı bir grup. Sanırım Ankara’dan. Diğer uçta iki genç. Ben de ortalarında yerimi alıyorum. Açık büfe. Kendime iki yumurta, zeytin, domates, hıyar, peynir alıyorum. Tabii çay da. Gençlerle sohbette yakındaki bir tren tüneli şantiyesinden olduklarını öğreniyorum. Onlar da Ankara’danlar, Dikmen’den. Benim zamanımda Dikmen şehir dışıydı, babam bizi oraya pikniğe götürürdü diyorum. Evet, fotolar da var, bir su akıyor, deremsi, biz de Gülsevil’le kenarında poz vermişiz. O zaman fotolar çok büyütülmezdi. Kağıt, maliyet. Sanki 6x6 kontak baskı gibi. Kenarları tırtıllı ama tüm fotolar J

Hava sıcak gibi görünüyor. Güneş pırıl pırıl. Bacakları açıkta bırakıyorum. 9.48 Eşme’den ayrılışım. Bugün Buldan, 75 kilometrelik bir yol. Başı iniş, ortasında bir yükseliş sonra gene inişle tamamlanıyor. Buldan’a çıkış var ama.

Güney levhalarını izleyerek sürüyorum. Yol tek şerit, dar. Asfalt bozuk, 2’nci sınıf. Yer yer dökülmüş, hoppala zıppala durumları. Bisikletten sesler geliyor. Ama buna karşılık çevre müthiş. Trafik yok. Bir de pazar diye daha sakin. Gelen olursa daha çok bana doğru. Eşme 844 metrede. Devece armutlar, üzüm bağları, büyükbaş hayvan çiftlikleri geçilmekte. Tarlalarda, bahçelerde çalışanlar. Roka veya tere gibi bir ot biçiliyor, toprağı silkelenip sepetlere dolduruluyor. Bağlarda asma yaprağı toplanıyor. Haşhaş tarlaları da var. Eşme’de zaten tohum sıkım yerleri vardı. Araçlar genelde Tofaş veya Renault. 80’lerin modelleri, arkalarına römork takılmış. Kasa, sepet falan taşıyorlar.

5 kilometrelik bir iniş sonrası şimdi %4-5’le çıkmaktayım. Asfaltın durumu değişmedi, berbat. Ama en berbat asfalt toprak yoldan, hatta otoyoldan daha iyidir diyor, fazla şikayet etmemeye gayret ediyorum. Doğanın tam içinden geçiyor gibiyim. Kimsecikler yok, hava tertemiz, kuşlar uçuyor, böcekler geçiyor, karıncalar dolanıyor. Bu da ne, minik bir kertenkele kaçıverdi önümden. 

Sanki birisi ıslık çalıyor sandım. Dönüp bakıyorum etrafıma ama kimsecikler yok. Kuş, nerede olduğunu göremiyorum ama bir yerlerde ıslık çalıyor. Bana mı çalıyorsun arkadaş? Yolu at bir kenara muhteşem bir coğrafya, çok keyifli bir bisiklet yolu/rotası burası. Hızlı gitmeyip keyfine varacaksın, temiz havayı bolca içine çekeceksin. Saat 10.34 ve 16,5 kilometre gelmişim. 715 metrelerde seyrediyorum. Yollarda ezilmiş kirpiler-tilkiler, üzüntülü bir durum, bakmak istemiyor insanın canı. Köy içlerinde kısa tırmanışlar var, %10-12 gösteren. Çayırlarda koyun sürüleri otluyor. Beni gören bir köpek önce şaşkınlıkla bakıp sonra hızla toz olup başakların arasına girdi, kafayı çıkartmış beni kesiyor. [e] 27 km/11.05/%20 harcandı.

Saat 11.25. 32,5 kilometrede Denizli il sınırına girmiş oldum. Aşağıçeşme diye bir köye geldim. Belki burada bir çay molası verir kaideyi dinlendiririm.

[e] 34,8 km/11.32/%40 harcandı. Bu bölgede bağlar var, çok büyük olmamakla birlikte. Ayriyeten iğde ağaçları. Zehirli Arazi diye yazmış adam. Kimse toplamasın diye mi?! Biraz açıktım, biraz sıkıldım. 38 kilometredir gidiyorum. Kıçımı koyacak bir yere ihtiyacım var. Balıkesir’den kalan cevizli sucuktan küçük bir lokmayı attım ağzıma. Herhalde 5 kilometre falan kaldı Güney’e. Yol minik iniş-çıkışlarla sürüyor, %3’lük. Eco’dan Normal’e aldım, canlanayım diye.

Daha çok inişi olan bu yol beni Güney’e getiriyor 41 kilometre sonra. İlçe çukurda herhalde, çevre yolu dıştan gidiyor. Buraya kadar durmadan geldim. Sadece bir kere cevizli sucuk için durdum. Bir mola vereyim, sıkıldım ve kıçım pişti. Sağdaki büfe yazan yerde çay da vardır herhalde. Gölgeye oturuyorum ama birazdan üşüyüp güneşe çıkıyorum. Benimle beraber masadaki bey de. Tanışıp sohbete başlıyoruz. Uşaklılar, kendisi minibüs ile önden gelip arkadan traktör ile gelen abisini ve biçerdöverle gelen işçisini beklemekte. Bölgeden iş alıyorlar bu aletlerle. Şimdi Aydın’da 15 gün çalışacaklarını anlatıyor. Aletler de birazdan varıyor. Hepsi iyi markalar, New Holland. Dev gibi. Bu arada öğreniyorum ki biçerdöverin gün doğumdan batımına kadar trafiğe çıkma izni varmış. Araç plakası da var.

Yarım saatlik bir mola sonrası tekrar yoldayım. [e] 43,9 km/12.57/%60 harcandı. 903 metreden başlayan bir tırmanış önümde. Buldan’a 29 km diyor. Yolun asfaltı az iyileşti ama gene de tatsız. Ancak coğrafya değişti. Çam ormanları başladı. Yol genişledi ve trafik arttı. Burası Denizli yoluna bağlanacak. Batı yönüne doğru gidiyorum. Yol hafif iniyor çıkıyor. Şimdi 852 metreden iniyorum. Sonra yol düzeliyor, kısa kısa inişler geçiliyor. Hava güneşli ancak serin.

Durup yanımdaki kuru incir ve cevizden bir avuç ağzıma atıp pedallamaya devam. Çıktım iniyorum şimdi keyifle. Ve anayola bağlandım. Duble yol oldu. Güvenlik şeridi var. Asfalt gene de kaymak değil ama iniş, hem de ilki müthiş bir inişti.

Buldan ilçesinde ilk yerleşim MÖ 2000’li yıllara kadar gitmektedir. İlçe sırasıyla Persler, Frikler, Siluslar, Lidyalılar, Hititler, Romalılar ve Bizanslılar tarafından egemenlik kurulmuş yerleşim birimlerinden biridir.
Buldan adının ilk geçtiği kaynaklar arasında 1530 yılında yazılmış olan “Muhasabe-i Vilayet-i Anadolu Defterini” gösterebiliriz. Bu defterde Lazıkiye (Denizli) Kütahya Livası içinde bir kaza olarak gösterilmektedir. Bu kazanın köylerinden biri Kaş-Yenice bucağına bağlı Buladan köyüdür. Bu ad Boladan şeklinde de okunabilir. Bu köy bugünkü Buldan’dır. Başka bazı kaynaklarda da Arapça harflerin okunuşu tarzlarına göre Boldan, Boladan şeklinde okumak da mümkündür. Buldan adının kaynağı konusunda birkaç görüş vardır. Bunların arasında en ciddi olanı kelimenin kökeninin “Apollonos” kelimesinden geldiğidir. 

1834 tarihli İngilizce bir kaynakta Buldan’ın adı Bulladan olarak geçmektedir. Bulladan adının Apollonos Hieron adlı şehirden geldiği belirtilmektedir. Apollonos Hieron, Buldan yakınında bir Eski Çağ yerleşim merkeziydi. Bu çalışmalarda Buldan adının Bulladan ve Bullandan olarak iki değişik şekilde yazılabileceği görülmektedir. İkinci yazılış şeklinin yöredeki Rumlar arasında daha sıkça duyulduğu belirtilmektedir.

Buldan adının kaynağı konusunda rivayetten öteye geçmeyen bazı görüşler de mevcuttur. Yerleşim yerinin dağların eteğinde olması nedeniyle Boldağ diye adlandırıldığı, çok tanınmış aranılan dokumaları ürettiği için “Bulda al” diye adlandırıldığı ve Helenistik döneminde ticari yolları üzerinde yeni şehirler kurulduğu gibi eski şehirler de inşa ediliyordu. Buldan’ın Yenice Beldesi yakınındaki Tripolis’in bu dönemde Bergama Krallığı’nca kurulduğu bilinmektedir. MÖ 133’te bölge Roma İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Bilindiği üzere Roma İmparatorluğu MS 395’te Doğu ve Batı Roma İmparatorluklarına ayrılmıştı. Anadolu ve dolayısıyla Buldan ve yöresi Selçuklu Türklerinin gelişine kadar Bizans yönetiminde kalmıştır.

Sağdan Buldan Hoş Geldiniz Tekstil Diyarı gibi yazılı bir takt kapı var ama tereddütte kaldığımdan girmiyorum. Yayla Gölü gibi bir yazı kafamı karıştırıyor. Haritadan burasını görmemiştim, benzinci ve otelin de olduğu bir yerden sapılacaktı. Bu durumda devam ediyorum ve o sapağa geliyorum. Dönmeden bir soda ile biraz dinleneyim. Buradaki otel 75 liraymış, kişi başı (Güzel Ege Petrol Otel-Lokanta). 2 olursa çarpıyorlar kişi sayısıyla.

[e] 73,7 km/14.27/%80 harcandı. Bataryada tek çentik kaldı. Buldan şöyle 1,5 dedi benzincideki ama ben 3 km diye görmüştüm haritada. Gidebilir miyim ancak bir rampa (%5), bir de yol tamiratı, tek şeride vermişler, batarya da sonlara yaklaşınca hızla azalıyor, bir yerden sonra da enerjiyi kısıyor. Gülle gibi oldu bisiklet, zor ilerliyorum, kıçımda araçlar birikiyor falan filan durumları. Olacak gibi değil, kenara çekerek ikinciyi takıp (75,5 km/14.38) sinirimden High ile uçarak giriyorum Buldan’a. “Belediye Oteli nerede?”  “İşte şurada, düz git sağda.”  
  
Telefon edip yer ayırtmıştım. Zabıta müdüründen öğrenmiştim burasını. ÖE yok, tek otel de bu, 40 lira. Giriyorum otel yazan kapıdan. Bir merdiven, ok yukarıyı gösteriyor. Bisikleti bırakıyorum merdiven başında. Burada gece kalamaz ama. Biraz na:hoş bir durum. Hele de otel 3 kat yukarıda çıkınca daha da na:hoş oluyor. Kimsecikler yok. Alo malo ses yok. Bir telefon numarası yazılmış, arıyorum, karşıma İbrahim Bey çıkıyor. “İşte geldik, kimse yok vs...”  “Bir dakika ben size yollayacağım” falan filan derken arkalardan bir kadın çıka geliyor. Odaları yapıyormuş. “Müsaadenizle odaya bakayım.” Çarşaflar temiz, WC’de. ÖE’den kötü değil ama eşyalar ve bisiklet nasıl çıkacak? “Kimse yok mu yardım edecek?” No! Bunun bir de yarını var. Keyfim kaçıyor. “Başka yer var mı?” Hanım bir pansiyondan söz ediyor. “Nerede?”  “Sevgi yolunda.” İyi, bir bakayım. Buluyorum, butik otel, Buldan Konağı/Çelebiler Konağı. Burada da kimsecikler yok. Kapısına telefon yazılmış. Geliyor Sait Bey. Fazla merdiven yok, 1 kat. Bisiklet de girişteki dükkânımsı yere alınıyor. Gecesi için 50 lira ödeniyor. Benden başka kalan yok. Dün akşam dört oda doluymuş. Hafta sonu turları (bu gibi yerlere hafta içi gelmek lazım, hem yer hem de ücret nedeniyle). Zaten 4 odası var. Birine yerleşiyor, duşumu alıyor, kısa bir süre Buldan’da geziniyor, sonra Ağam Kebap’ta kuru+bulgur (az az), onların ikramı az salata ve ezme, bir de su için 10 lira bırakıyorum kasaya. Biraz dükkanlara bakmak, Firuzan ve Gülsevil için bir hatıra almak üzere dolanıyorum. Çomuk Tekstil’den ipek birer şal beğeniyorum. Gördüğüm dibek kahvesi yazan yerde kahvenin gelmesini beklerken foto makinasını yemek yediğim masada bıraktığımı fark edip panik içerisinde koşarak makineyi yerinde bularak sevinip... Nasrettin Hocanın eşeği bulması gibi JKaybetseydim kendime çok kızardım! 
  
Masada belediyede çalışan, tostunu bekleyen Buldanlıyla sohbet sonucu kahvenin onun tarafından ödenmesi, daha yukarılara yürüyerek bol bol foto çekerek, hava kararmadan odaya dönüp büro işlerini tamamlamak ve biraz internette gezinmek (konağın Wifi’si odadan çekiyor) şeklinde günü tamamlamış oldum.

Buldan Bezi: Osmanoğulları’nın henüz Bursa'ya yerleşmeden Germiyanoğlu’larının aracılığı ile Buldan'dan kumaş temin ettikleri tarihi kayıtlarda mevcuttur. Osmanlı Devletinin kuruluşundan sonra da sarayın dokuma ihtiyacının bir kısmı Buldan’dan sağlanmıştır. Ertuğrul Gazi'nin içliği, Barbaros'un şalı, Padişah Genç Osman'ın gömleği Buldan'da dokunmuştur. Bu örnekler Topkapı Sarayı Müzesinde görülebilir.

Türk dokuma kumaş ve işlemelerinde motifler genellikle bitkiseldir. Lale, karanfil gibi çiçekler ve çeşitli dallar özellikle XVI. yüzyılda çok kullanılmıştır. Renkler kırmızı başta olmak üzere çini mavisi, güvez, pişmiş ayva ve safran sarısıdır. Bu gelenek Buldan dokuma ve işlemelerinde de açıkça görülür. Desenler geometrik bitkiseldir. Renklere ise kırmızı, sarı ve beyaz hakimdir. Kırmızı renkli bezler bayrak yapımında diğer renkler ise sarık ve iç çamaşırı imalinde kullanılmıştır.

* Buldan Konağı 0258-4318088 / 0532-4201656 / 0532-7044488 
* Belediye Oteli 0258-4312643 / Mustafa B. 0532-4975201 














Eşme - Buldan
Tur tarihi: 13 Mayıs 2018
Kat edilen mesafe: 75,10 km
Ortalama hız: 19,3 km/sa
Bisiklete biniş süresi 3 sa. 53 dk., dışarıda geçen süre 5 sa. 06 dk.
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 17 ˚C, ortalama 24,7 ˚C 
İrtifa kazancı (çıkış) 790 m, kaybı (iniş) 976 m
En düşük irtifa 444 m, en yüksek irtifa 897 m

Garmin yol bilgileri Eşme-Buldan

Relive yol bilgileri Eşme-Buldan



Otel Eşme’den ayrılışım 9.48

Hava sıcak gibi görünüyor. Güneş pırıl pırıl. 

Yol tek şerit, dar. Asfalt bozuk, 2’nci sınıf. Yer yer
 dökülmüş, hoppala zıppala durumları. 


Çevre müthiş güzel. 

Trafik yok. Bir de pazar diye daha sakin. Gelen
 olursa daha çok bana doğru.


Muhteşem bir coğrafya, çok keyifli bir bisiklet 
yolu/rotası burası. Hızlı gitmeyip keyfine varacaksın, temiz
 havayı bolca içine çekeceksin.



Devece armutlar, üzüm bağları, büyükbaş
 hayvan çiftlikleri geçilmekte. 




Asfaltın durumu değişmedi, berbat. Ama en berbat asfalt
 toprak yoldan, hatta otoyoldan daha iyidir diyor, fazla
 şikayet etmemeye gayret ediyorum. 

Doğanın tam içinden geçiyor gibiyim. Kimsecikler yok, hava
 tertemiz, kuşlar uçuyor, böcekler geçiyor, karıncalar dolanıyor.


İniyorum şimdi keyifle. İleride Denizli-İzmir ayrımı gözüküyor.

Anayola bağlandım. Duble yol oldu. Güvenlik şeridi var. Asfalt
 gene de kaymak değil ama iniş...

... hem de ilki müthiş bir inişti.

Buldan sapağı gözüktü. Köşesinde bir benzinci olmalı, oteli
 de olan. Hem fiyat alayım, hem bir soda içeyim.

Saat 14.31

Buldan Konağı



Biraz dükkanlara bakmak, Firuzan ve Gülsevil için
 bir hatıra almak üzere dolanıyorum.

Havada da çok güzel, ışık da...






Keyifli bir dükkan. Salamura yaprak ne de çok.


Buldan Konağı

Ağam Kebap

Dibek kahvesi yazan yerde tanıştığım Buldanlı misafirsin
 diye ödetmiyor, ısmarlıyor J



Her çocuk bir bisikleti olmasını hayal eder.

Buldan ilçesinde ilk yerleşim MÖ 2000’li yıllara kadar gitmektedir. 

İlçe sırasıyla Persler, Frikler, Siluslar, Lidyalılar...

... Hititler, Romalılar ve Bizanslılar tarafından egemenlik
 kurulmuş yerleşim birimlerinden biridir.

Buldan ve yöresi Selçuklu Türklerinin gelişine
 kadar Bizans yönetiminde kalmıştır.

Buldan adının kaynağı konusunda rivayetten öteye geçmeyen
 bazı görüşler de mevcuttur. Yerleşim yerinin dağların eteğinde
 olması nedeniyle Boldağ diye adlandırıldığı...

... çok tanınmış aranılan dokumaları ürettiği
 için “Bulda al” diye adlandırıldığı anlatılıyor.






(devamı) 16. gün Buldan–Nazilli - (öncesi) 13. gün Uşak II



[bisikletle]Türkiye: Lidyalıların İzinde

Mudanya–Görükle = 43,09 km






Akhisar–Manisa = 51,81 km

Manisa–Salihli = 76,51 km

Salihli–Kula = 48,22 km

Kula–Uşak = 76,59 km

Uşak–Eşme = 67,73 km

Eşme–Buldan = 75,10 km

Buldan–Nazilli = 84,89 km

Nazilli–Aydın = 47,20 km

Aydın–Bozdoğan = 72,83 km

Bozdoğan-Yatağan = 57,03 km

Yatağan–Muğla = 32,63 km


Çıtlık–Dalyan = 59,50 km

Dalyan–Fethiye = 63,62 km

Fethiye–Gelemiş = 81,12 km

Gelemiş–Kaş = 52,43 km

Kaş–Demre = 67,61 km

Demre–Karaöz = 59,64 km

Karaöz–Tekirova = 47,55 km

Tekirova–Antalya = 53,37 km