3 Mayıs 2019, Cuma / Burhaniye - Ayvalık, 37 km (11. gün)
ÖE’de kahvaltı dahildi. Açıkımsı büfe. Kendime zeytin+peynir+domates+hıyar ve de bir yumurta alıp çayla karnımı doyuruyorum. Yola çıkışım 9. Burhaniye’den ayrılmadan peynirciden arkadaşlara Havran’ın sepet peynirinden aldım. Hedefim Ayvalık bugün. 40 km’lik bir mesafe. Yol düz, asfalt kaymak, güvenlik şeridi de var. Sıkıntısız pedallıyorum.
09.22. Güneybatı-batı yönündeyim. Hava sıcaklığı 20 °C. Bulut yok, çok az tek tük. Yolun trafiği var, burası İzmir’e kadar gidiyor. Ancak tek sıkıntı güvenlik şeridindeki tırtıllar. Sürücüleri uyarmak için düşünülmüş herhalde, ancak bize de şeridi daraltıyor, mecburen içten gitmek gerekiyor. O da kenardaki minik taşlara veya cam kırıklarına girme riski oluşturuyor. %4-5’lik bir rampa çıkılıyor şimdi.
Gömeç geliyor (18,8 km/10.00). İlçeye bir giriş yapayım. Saatler daha erken Ayvalık için. Sempatik bir yer. Eski binalar var. Güzel görünüyor. Kahveler bolca, oturanlar çokça. Hele bir belediye binaları var ki tam fotoğraflık. Çekmeden geç(e)miyorum. 1660-1700 yıllarında kurulan Gömeç ismini bal peteğinden almış. Ulu Önder Atatürk’ün siluetini andıran tepesi ve asırlık çınar ağaçları ile ünlü. (Ancak bunu bilmediğimden bakmadan geçiyorum.) Kalacak yer göremedim, olsaydı burada isterdim bir gün geçirmek. İçinden geçip ana yola tekrar çıkıyorum.
[e] 25,9 km/10.31/%20 harcandı.Ayvalık’a 11-12 kilometre kadar kaldı. Hafif tepeler çıkıyor iniyorum. Hava güzel, pedalladıkça bana doğru esen bir rüzgar oluşuyor. 26,6’ınci kilometrede Kozak ayırımı geliyor. Ayvalık’tan 10 km burası. Bergama’ya buradan çıkayım diyorum. Ama acaba 10 km geri pedallasam mı? Gerçi yayla da çok güzelmiş. Gene bu yolda da ezilmiş kedi, sincap gördüm. Bu yol kenarında telef olmuş yatan hayvanları görmek içimi burkuyor.
Ayvalık sapağına geldim. Sağdan ayrılıyorum. Canım kahve istiyor ancak Kahve Diyarı’nın biraz yüksekte olması, bisiklete kolay park yerinin olmaması nedeniyle pas geçiyor, hafif bir yokuştan Ayvalık’a giriş yapıyorum. Son gelişimizde oturduğumuz Ali’nin kafeteryası mobilyacı dükkanı olmuş. Oldukça yüksek bir kira ödüyordu. Mekan ancak muhteşemdi. Daha içlere taşındığını duydum.
Ayvalık kalabalık, cadde dar. Kırmızı ışıkta araçların arasından geçmek mümkün değil. Nedense arkalarında beklemek insana sıkıcı geliyor. Yolun karşısında 'Coffee World' diye bir yer gözüme ilişiyor. Bir espresso eşliğinde dinleniyor hem de arkadaşlarımın evlerini bulmaya çalışıyorum.
Dar sokaklar arasından geçerek, sıkışık yerleri aşarak geldiğim yer yanlışmış. Adres sorduğum kişi beni geri döndürüyor. Zaten yanlış noktayı işaretlediğimi böylecene anlıyorum. Bu sefer doğru noktaya yöneliyor, neredeyse yakınlarına gelmişim ama konum bazen tam göstermediğinden az bir sapmayla geldiğim yerden Ömer’i arıyorum: “Geri dön, sokağa çıkıyorum.” diyor.
Ve Ömer&Ruhat’lardayım. Yeni evleri. Hemen Saatli Cami’nin arkasında. Bana üst kattaki ikinci yatak odası gösteriliyor. Bisiklet Ömer’in atölyesi olan bodrum kata. Biraz sohbet sonrası bir duş ve verandada, oturmaya gelmiş komşu arkadaşlarının yanına dahil oluyorum. Adnan ve Meral; İstanbul’danlar. Ömer’in cam horozuna ilişkin renk önerileri değerlendiriliyor. Ömer füzyon tekniğiyle camla meşgul. Bir dönem rakam üretti bu yöntemle.
Ömer’in sokak köpeği Fındık biraz agresif duruyor, hırlıyor. Mekanı koruma iç güdüsü hakim. Yanaşamıyorum, dişlerini gösteriyor. Şimdi cesaret gösterisine gerek de yok.
Saat 4 gibi Ömer’le hemen yakındaki Taksiyarhis Anıt Müzesi’ne gidiyoruz. 65’le giriş yapıyorum. Kapıdaki görevlinin kimlik sorması çok hoşuma gidiyor. Demek inandırıcı gözükmüyorum ki istiyor J
Ayvalık’ın ilk kilisesi. 16. yy sonu ile 17. yy başında bir Rum yerleşmesi olan Ayvalık bu kilisenin birinci dönem yapısının çevresinde gelişmiş, Ayvalık'ın gelişimi ile birlikte kilise de 1753 yılında büyütülmüş ve 1844 yılında yeniden inşa edilmiş. 2012’de restorasyonu tamamlanarak görkemli bir müze haline getirilmiş. Mübadele sonrasında tütün deposu olarak kullanılan yapının dış mimarisi oldukça sade, taş bir görümüne sahip. Kilisenin iç kısmı ise dışındaki sadelikle tezat şekilde etkileyici fresklerden, oyma ve süslemelerden oluşuyor. Altın rengi oymalarla kaplı sütunların desteklediği iç kısım göz alıcı İsa, Aziz Pavlus ve Petrus freskleriyle tamamlanıyor. Neo-klasik mimari tarzı ve çevresindeki tipik Ayvalık evleriyle bir bütünlük içinde.
Müze sonrası Ayvalık çarşıda içilen bir soda eşliğinde internet üzerinden TCDD’den bilet almaya çalışıyoruz ancak başarılı olamıyoruz. Ve geldik Şeytanın Kahvesi’ne; saat 5’de burada bir Türk Sanat Müziği konseri var. Gönüllülerden oluşan bir grup. Yerimizi alıyor, bir adaçayı eşliğinde dinliyorum. Sırasıyla solistler mikrofonu almakta, icraatlarını yapmaktalar. Uzak olduğum bir tür ama keyifle dinliyorum.
Koruk suyu ile meşhur (mevsimi olmadığından içemedim), iç mekanı adeta müze gibi olan Şeytanın Kahvesi’ne adını veren Halil’in hikayesini, kahvede asılı olan bir panodan öğreniyorum: Şeytan Halil (1877–1932)çocuktur ve her çocuk gibi sevimli, hareketlidir. Bir gün yaşlı Rum kadınlar çalı ateşinde gözleme pişirirler. Halil’de duvar üzerinden onlara küçük küçük taşlar atar ama kendi gözükmez. Daha sonra kadınlar taşın nereden geldiğini fark ederler. Halil’e bağırırlar “Seni şeytan seni!” diye. O günden sonra Halil, Şeytan Halil diye anılmaya başlar.
Şeytan Halil gençliğinde bıçkın, yakışıklı ve herkes tarafından tanınan, sevilen biridir. Haklıyı, haksızı bilir. Her zaman haklının yanında yer alır. Yani kendine Şeytan dedirtecek kadar akıllı işler yapmıştır. Daha sonra adada (Midilli) işler karışmıştır. Türkler zor durumdadır, yarınlarının ne olacağı meçhuldür. Ailesini alır, iyi görüştüğü bir Rum balıkçının teknesi ile önce Edremit’e, sonra Ayvalık’a gelir. Mübadeleden 45 gün önce Ayvalık’a gelen ilk Türk mübadillerdendir. Daha sonra en büyüğü 13, en küçüğü 3 aylık çocuğuna bakmak için hayat mücadelesinde başına gelen bir olay sebebi ile genç yaşta hayatını kaybetmiştir. Şeytan lakabı oğullarında ve torunlarında devam etmektedir.
Akşam yemeği için deniz kenarında yer ayırtılmış. Deniz Yıldızı Restaurant’ta gitmeden üzerime biraz daha kalın bir şeyler giyiyorum. Lokanta sahibi de gözleri olanları yemeyenlerdenmiş. Mezelerle donatılıyor soframız. Ruhat tekir istiyor, Ömer 20’lik rakı. Güzelce doyarken, hatta fazladan doyarken, çünkü meze ile karın doyurunca gereğinden fazla ekmek yiyorum, sohbetimizi sürdürüyoruz. Balığa giden tekneler yakınımızdan geçmekte. Güneş batışı havanın az puslu olması sebebiyle çok net görünmese de gene keyfine varıyorum. Mekan adeta denizin üzerinde gibi. Aynı zamanda üst katı pansiyon olan bu yer çok keyifli.
Ayvalık, Antik Çağ'da bir tür yabani ayva anlamına gelen ‘Kidonia’ olarak anılıyordu. Bölgeye ilk yerleşenlerinin Midilli'nin Kydona köyünden ya da Girit'in Kydonies bölgesinden gelmiş olabilecekleri düşünülmektedir.İsim konusunda bazı görüşler de Ayvalık'ın Aioliki'nin (Eolya'nın) bozulmuş şekli olduğudur. Ayvalık anlamına gelen Kydonie ismi ise MÖ 330'dan beri süregelmektedir.
Burhaniye - Ayvalık
Tur tarihi: 3 Mayıs 2019
Kat edilen mesafe: 37,13 km.
Ortalama hız: 18 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 2 sa 04 dk., dışarıda geçen süre 2 sa 39 dk.
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 21,6 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 244 m, kaybı (iniş) 235 m.
En düşük irtifa 2 m, en yüksek 89 m.
Garmin yol bilgileri Burhaniye-Ayvalık
Relive yol bilgileri Burhaniye-Ayvalık
09.00
|
Güneybatı-batı yönündeyim. Hava sıcaklığı 20 °C. Bulut yok, çok az tek tük. |
Yolun trafiği var, burası İzmir’e kadar gidiyor.
|
Gömeç |
Gömeç Belediyesi
|
Canım kahve istiyor ancak Kahve Diyarı’nın biraz yüksekte
olması, bisiklete kolay park yerinin olmaması nedeniyle pas
geçiyor, hafif bir yokuştan Ayvalık’a giriş yapıyorum...
|
Son gelişimizde oturduğumuz Ali’nin kafeteryası
mobilyacı dükkanı olmuş L
|
Ayvalık
|
Taksiyarhis Anıt Müzesi
|
Kilisenin iç kısmı ise dışındaki sadelikle tezat şekilde etkileyici
fresklerden, oyma ve süslemelerden oluşuyor
|
Altın rengi oymalarla kaplı sütunların desteklediği iç kısım göz
alıcı İsa, Aziz Pavlus ve Petrus freskleriyle tamamlanıyor
|
Bu da kim?
|
At Arabacılar Meydanı
|
Şeytanın Kahvesi
|
Sırasıyla solistler mikrofonu almakta, icraatlarını yapmaktalar
|
12. gün (devamı) Ayvalık II – 10. gün (öncesi) Arıklar-Burhaniye
[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos