8 Mayıs 2019, Çarşamba / Bergama – (otobüs) İzmir, 25 km (16. gün)
Yorgan sayesinde yatak ısındı, termallere gerek kalmadı, daha derin uyuyabildim. Ama gene de kesintisiz olmadı. 4 olmalı, bir uyandım WC’yi kullandım. Eşyaları toplayıp 8.15 gibi kahvaltı salonuna iniyorum. Yumurta ve zeytin+az domates-hıyarla bastırdım mideyi. Yol için de Bergama tulumuyla 3 minik sandviç hazırladım. Yolda yemek daha iyi oluyor. Bu da yeni numaram, sandviç hazırlamak.
ÖE’den ayrılışım 9. Bugün Soma, 45 km’lik bir mesafe. Yol düz görünüyor. Bergama’nın parke yollarından hoplaya zıplaya Soma-Kınık levhasını takiben otoyola çıkıyorum. Biraz pedalladıktan sonra fark ediyorum ki vitesler değişmiyor, ekranda bir tuhaflık var. Bisiklet 3’üncü viteste kalmış. Hoppala durumları! Bir kere de Antalya girişi dalgalı yolda uçup çakıldığımda olmuştu. Oradan öğrendiğimle, devreyi kapa-aç yapıyorum; değişiklik yok. Gelen kabloları söküyor-takıyor-yer değiştiriyorum; değişiklik yok. Çaresizlik içinde Shimano’dan Mehmet Beyi arayıp dert yanıyorum. Bana bazı sorular soruyor, öyle mi böyle mi tarzında. Ancak sebebini bulamıyoruz. Şayet kumanda düğmesi bozulduysa 328 lira yenisi, kargolayacak. Ancak sanki çalışıyor da yazılımda mı sorun var? Uzun lafın kısası, yetkili servisin bakması gerekiyor. Nerde var en yakın? İzmir. Haydi bakalım. Bu şimdi sürpriz, beklenmedik durum. Program tamamen değişiyor. Kafamdan 1001 düşünce-soru-cevap geçmekte. Nasıl yaparsın, devamını nasıl getirirsin, çözülmezse ne olur, uzaklarda olsaydı ne ederdin... ??? Bitmeyen sorular... Marko Paşa’ya mı anlatsam derdimi... durumları!
Marko Paşa (1824 Siros,
Yunanistan-1888 İstanbul)
|
Marko Paşa, Sultan Abdülaziz döneminde yaşayan Run hekimidir. Üstat bir hekim olan Paşa çokça hastayı tedavi eder ve sağlığına kavuşturur. Halk arasında da çok ünlüdür, her gün belki yüzlerce insan kapısını çalar, hastalıklarına çare arar. Bunca insanın bırakın derdine çare olmayı, dinlemek bile imkansız bir hal alır. Bu duruma kendince bir çözüm bulur. Kapısına gelen hastalarını dikkatle dinler, onlara şöyle der: “Anladım, anladım ama ne?” Biçare hastada bu anlamsız soru karşısında, herhalde iyi anlatamadım diye düşünür ve tekrar anlatır. Ama yine Marko Paşa; “Anladım ama ne?” der. Bu böyle olunca hastalar çareyi oradan uzaklaşmakta bulurlar. Zamanla Marko Paşanın ünü unutulur gider.
Otogar yolundayım. 3’üncü viteste tam kadans durumları oluyor. Hızlandıkça hafifleyen, sele üzerinde zıp zıp hoplanan durumlar. Otogarın içinde tek bir banko var, gerisi boş. Üzerinde Metro yazıyor ama Metro değil, yerel bir taşımacı(ymış). Midibüsler 15 liraya İzmir yaparlarmış. Bagaj? Arkasında küçük bir bagajı varmış ama bisikletin sığacağı şüpheli. Gelince bakılacak. Biraz umut kırıcı durum. Sığmazsa ne olacak? Park halindeki bir kamyonete soruyorum, İzmir’se beni alır mısın kasana? Ama Bergama’dan ayrılmıyor. Bir yolu bulunup İzmir’e gidilecek, bunun kaçarı yok.
İzmir’de Sundu ve Parkur Bisiklet diye iki yetkili servis var. Adreslerini işaretlemiştim vakt-i zamanında haritada. Hangisine gitsem? Mehmet Beyden bilgi alıyorum. Sundu otogara daha yakın, aynı zamanda Shimano’ya da. Çözemezlerse gelirim diyor. Ama Sundu bir tarihler aradığımda güncelleme için 100 lira istemişti, Parkur almıyordu. Yaaa... durumları. Şimdi 100 lira da bayılmak pek de istemiyorum. Ancak sorunun çözümü de gerekiyor.
Bu durumda bu gece bana İzmir gecelemesi da gözükmekte. ÖE’yi arıyor yer durumunu soruyor, ayırtıyorum. Soma iptal ediliyor.
Midibüsçü bankodaki çalışan gelen Pamukkale’nin Antalya arabasını öneriyor. Ancak şoförler ve bilet satan olmaz diyorlar. Nasıl yani? Yok efendim 35 il sınırları içinde bilet kesemiyorlarmış da... Anlat anlat durumları. Yani demek istiyor ki İzmir’e kesemiyor ama Nazilli’ye kesebiliyor. Yani Nazilli al İzmir’de in, 58 liraya. Başka çözüm olmadığına göre alırsın bileti, sokarsın velespiti bagaja (boş olduğundan yatırarak), yerleşirsin otobüse.
115 km’lk yol 1 buçuk saatte alınıyor. Otogarda inip Konak-Çankaya yönünü sorarak pedallıyorum, 3’üncü vitesle. Ne de önemliymiş vitesler meğer J
Biraz Google Maps biraz sorarak Çankaya’da Sundu Bisiklet’i buluyorum. Büyükçe bir dükkan, bisiklet dolu. Sahibi Hüsnü Bey yurt dışında. Bu durumda Mehmet Bey tekniker Nezir Beye yönlendiriyor. Gayet samimi ve ilgili olarak Nezir Bey bisikleti e-Tube’a bağlıyor ama hata bulamıyor, Mehmet Beyi çağırıyor. Denemeler yapılıyor, kablolar sökülüp takılıyor, yeni kumanda düğmesi bağlanıyor; değişiklik yok. Ancak sonra fark ediliyor ki Alfine’ye (vites) giden kablo çıkmış J Yani aklıma hiç gelmedi, daha önce de yaşamadım. Bu bana ders oldu. yeni bir şey daha öğrendim. İçime bir ferahlık iniyor. Sabahtan beri sıkıntı içindeyim. Mesele nasıl çözülecek diye. Bir de nedeni çok önemliydi benim için. Böyle bir şey başıma Anadolu’nun bir köşesinde gelseydi ne edecektim? Sundu Bisiklet bu hizmetine para almıyor. Tekrar teşekkür ederim destek ve hizmetlerine.
Sırada ÖE’yi bulmak var. Onu da tarif ve yönbul ile buluyorum. Ancak garip bir girişi var. Dimdik bir merdiven, değil bisiklet yaya zor inersin. Solundan inmeye çalışıyorum. Otoparkın içinden bir yol varmış gibi görünüyor ama değilmiş. Bu sefer sağından inen yoldan okul içinden geçilip kapısına dayıyorum velespiti. Daha girmeden gelen bir bey, buraya koyma gibisinden tepki veriyor. En sinir olduğum sokağı göstermeleri. Yok efendim araba da sokakta duruyormuş. Benim bisikletim kıymetli, pahalı, önemli; dur(a)maz sokakta! İçeride yer gösteremeyecekseniz kalmam diyorum. 2’nci bir ÖE daha var İzmir’de, oraya giderim.
Neyse altta sığınak tarafında bulduğum yere indiriyor, kendimi de 407 No’ya çıkarıyorum. Güzel bir manzarası var odanın. Ama eskimiş, ömrünü doldurmuş. Gecelemesi 120 TL, O.K.
Geldik madem İzmir’e, Kemal ve Tanju’ya WA’dan mesaj atıyorum: buradayım-görüşelim. Duş sonrası arıyor, Konak’ta YKM binası önünde buluşmak üzere sözleşiyoruz.
Yolu gereğinden fazla uzatarak bir kocaman yay çizerek YKM’yi buluyor, kucaklaşıyor ve çay eşliğinde gırgırlıyoruz. Görmek hoşuma gitti, uzun olmuştu. Demek bir sebep lazımmış. Akşam yemeği için Kemal’ın kızı Hande’ye gidiyoruz. Alsancak’tan Karşıyaka’ya denizden geçiyor, yoldan dondurma ve güllaç alıyor, Kemal önde biz arkada evin yolunu tutuyoruz.
Hande ne cici bir kız. Bize güzel yemekler hazırlıyor. Eli öylesine yatkın ve zevkli ki, daha önce de çok lezzetli yemekler pişirmişti bize (Firu’yla geldiğimizde). Güzel bir gecenin sonuna doğru kocası Selim’i de tanıma fırsatı buluyorum. O da Hande gibi sıcak ve samimi. Güzel bir çift olmuşlar, çok sevindim ikisi adına.
9 buçuk gibi Tanju’yla önce trene (Alsancak) sonra tramvaya (Kültür Parkı), oradan ben taksiyle İkiçeşmelik’deki ÖE’ye. Öğlen buluşmaya giderken hemen ÖE yakınında bir otelden de fiyat almıştım, Konak Eurobest Otel: tek 140-/çift 180- (O.K.).
Günün sonunda her işte bir hayır vardır dedikleri doğruymuş diyorum. Bir nedenle İzmir de olacakmış. Güzel oldu, olacak her şey.Bu 23 Haziran için sloganımız.
İzmir isminin hikayesi: İzmir şehrinin adının nereden geldiği konusunda kanıtlanmış bir bilgi yoktur. Ancak, bir dönem bugünkü İzmir yöresinde yaşamış Erektidler’in Amazonlarla savaşıp galip geldiği; önderleri These’nin de Amazon kadını Smyrna ile evlenip, yöresine onun adını verdiği ve İzmir’in adının da Smyrna’dan geldiği en çok kabul edilen görüştür.
Ayrıca bölgede uzun yıllar hakimiyet kuran İyonların lehçesinde kentin adı Smurne, Atina lehçesinde ise Smryna diye yazılırdı. Helenler bu kentin adını Smirni biçiminde telaffuz etmekteydiler. Ancak Smyrna sözcüğü Yunanca değil, Ege Bölgesindeki birçok yerleşim adı gibi Anadolu kökenlidir. MÖ 2000 başlarına ait Kayseri Kültepe yerleşiminde ele geçen bazı tablet metinlerinde Tismurna adına rastlanmaktadır. Tismurna’daki ‘ti’ bir ön ek olup, bir kişi ya da bir yer adını belirtir. Bundan da Helenler ya da Bayraklı höyüğünü mesken tutanların bu ön eki atıp kente Smurna demişlerdir. Kentin adı olasılıkla MÖ 3000 ile MÖ 1800 yılları arasında da Smurnu olarak anılıyordu.
“İzmir” kelimesi Eski İyon Lehçesi’nde Smyrne, Atina Lehçesi’nde ise Smyrna diye yazılırdı. Bugünkü Hellenler bu kentin adını Zmirni
biçiminde telaffuz etmekte, son yıllarda Antik Efes kenti civarında da bu adla anılan bir köy yerleşimi izlerine rastlanmıştır. Olasılıkla İzmir’den Efes’e giden bir kraliçenin adını yerleştikleri köye de koydukları düşünülmektedir ki bununla ilgili bilgilere eski kaynaklarda da rastlanmaktadır.
Bergama - İzmir
Tur tarihi: 8 Mayıs 2019
Kat edilen mesafe: 25,10 km.
Ortalama hız: 13,4 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 1 sa 52 dk., dışarıda geçen süre 5 sa 41 dk.
En yüksek sıcaklık 28 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 21 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 114 m, kaybı (iniş) 125 m.
En düşük irtifa 1 m, en yüksek 75 m.
Garmin yol bilgileri Bergama-İzmir
Relive yol bilgileri Bergama-İzmir
İzmir Konak ÖE 0232-4464510-11
09.00
|
Çankaya’da Sundu Bisiklet’i buluyorum.
Büyükçe bir dükkan, bisiklet dolu...
|
Nezir Bey bisikleti e-Tube’a bağlıyor ama hata bulamıyor...
|
İzmir Konak ÖE
|
İkiçeşmelik Camisi
|
Kemeraltı Çarşısı
|
Yazım hatası
|
Kemal ve Tanju ile
|
Karşıyaka
|
17. gün (devamı) İzmir-Akhisar – 15. gün (öncesi) Bergama II
[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Marmara (Hayrabolu–Tekirdağ)