1 Mayıs 2019, Çarşamba / Arıklı III (9. gün)
Akşam bir ara WC’ye kalktım. Saat 4 gibi. Sonra uykuya dalmam hemen olmadı. Çatıdan gelen bazı tıkırtılar-sesleri merak ettim. İçeride mi yoksa dışarıda mıydı anlayamadım. Ama sanırım dışarıdan geliyordu.
8’i geçe Kenan’ın yanına gidip hep birlikte kahvaltı ediyoruz. Hava bugün kapalı. Öğlene doğru güneşin çıkacağını söylüyor Kenan. Bakalım yarın nasıl olacak? Burhaniye’ye gideceğim. Yağmur olmasın da!
Saat 11 gibi Adnan ve Kenan ile Küçükkuyu’ya iniyoruz, kardeşi Emine ve Erbil’i ziyarete. Merkezde, ama gürültüden uzak bir evleri var. Çaylar poğaçalar eşliğinde sohbetimiz sürüyor. Erbil konuşkan, yaşama ilişkin çok şey anlatıyor. Müzisyen, aynı zamanda bahçe-ev işleriyle meşgul. Üç sene olmuş buraya taşınalı. İstanbul’dan ayrılalı çok olmuş. Buraları çok seviyorlar karı koca.
Bir saatten fazla yanlarında kalıp ayrıldıktan sonra önce Adnan’ın ATM işi, sonra da Kardeşler Lokantasında öğle yemeği. Ben nohut+bulgur+yoğurt+Kemalpaşa tatlısı alıyorum. Onlar da biraz değiştirerek benzer şeyleri. Üçümüz için 65 lira tutuyor.
Küçükkuyu'nun üst tarafındaki ufak bir tepede bulunan Zeus Altarı var. Efsaneye göre Tanrı Zeus'un yaşadığı ve Truva Savaşı'nı yönettiği yer olarak bilinir. Çok eskilerde geldiğimde çıkmıştım. Adatepe yolu üzerinde sanırım.
Akşam ev için alınan malzemelerle dönüyoruz. Menemene gerekli yumurta+peynir+yoğurt benden, domates vs. Kenan’dan. Genç Karl Marxfilmini getirmiştim yanımda. Bugün de 1 Mayıs olunca tam da uyum sağlıyor ve önce Kenan’da, TV oynatmayınca Adnan’da tamamlıyoruz filmi.
Adnan’ın müzisyenliği vardı, biliyorum. İstanbul’dayken de rahmetli Yavuz’la çalarlardı. Hatırlıyorum, Cumhuriyet köyündeki kır evindeki icraatlarını. Şimdi burada Adnan’ın önceden alt yapıyı hazırlayıp, tüm enstrümanların kayıtlarını yaptığı repertuarını dinlemekteyim. Çok keyifli. Üzerine gitar çalıp söylemesi de ayrı bir hoşluk.
Akşam yemeği sonrası takip edilen Dirilişdizine ben de dahilim. İlk olarak bir bölümünü izleyeceğim. Arkadaşlar müdavimi olmuşlar. Osmanlının kuruluş yıllarını anlatıyor. Çok beğeniliyormuş. Bizimkiler de öve öve bitiremiyorlar. 50 senelik Cüneyt Arkın filmleriyle karşılaştırıyorlar. Olacak iş mi? Diyorum, o günden bugüne çok şey ilerledi bizde. Ne var ki içerik olarak hadi neyse desem de, çekim, oyunculuk, kamera ve sahnelerin planları, gereksiz uzatılmaları falan..., pek beğen(e)medim. Filmin temposu eksik. Hele dövüş sahneleri öylesine mekanik olmuş ki. Yani elin adamını izleye izleye bu kadar mı yapabildiniz dedirtiyor insana. Bir de ne o öyle sinema filmi uzunluğunda bir bölüm, 2 buçuk saat. Araya konulan reklamlar hariç. Gece yarısına doğru sonlanıyor.
Yarın yolcuyum, arkadaşlarımdan ayrılıyorum. Yatmadan biraz toparlıyorum eşyalarımı. Şöyle kısaca tablette sörf yapmak keyifli oluyor, uykuyu da getiriyor. Mayıs adı, Roma bereket Tanrıçası Bona Dea ile birlikte tanımlanan, Yunan Tanrıçası "Maia'nın ayı" anlamında Latince maius mensis'ten gelmekteymiş. Yani Türkçeye İngilizce May’den mi geçmiş?
Spinifex Kabilesi
|
Türünün Son Örneği 10 İlkel Kabile: Spinifex Kabilesi; Spinifex veya Pile Nguru, yaşanabilecek en sert iklimlerden biri olan Büyük Victoria Çölü’nde, en az 15.000 yıl yaşamış olan Aborjin bir kabile. Avrupalıların Avustralya’ya yerleşmesinden sonra bile, böylesine soğuk ve kuru bir işgal ortamında oldukları için bu kabile çoğunlukla yalnız kaldı. Ancak bu durum, 1950’lerde değişti. Spinifex toprakları tarımsal nedenlerden dolayı değerli değildi fakat yabancılar bu çorak toprakları kullanmak için iyi bir sebep buldu; o da nükleer testler.
1953’te, İngiltere ve Avustralya hükümetleri, Spinifex’in ana vatanında, onların rızası olmadan ve çok az uyarıyla nükleer bir bomba patlattı. Bu olaydan sonra, çoğu başka yerlere taşınıp, 1980’lerin sonuna kadar topraklarına geri dönmediler. Geri döndüklerinde, kendi bölgelerini geri alabilmek için zorlu bir savaş verdiler. İlginçtir ki, bölgede bıraktıkları sanat eserleri, 1997’de onların yerli halk olduklarını ispatlamalarında yardımcı oldu. Bireysel ve toplumsal bir çok sanat eseriyle geniş bir beğeni topladılar. Şuan da kaç Spinifex üyesi mevcut belirlemek zor olsa da, Tjunjuntjara olarak bilinen en büyük toplulukları, 180-220 civarı kişiden oluşmakta.
Adnan ve Kenan ile, Arıklı
|
Adnan, Kenan, Emine ve Erbil ile, Küçükkuyu
|
Kahvenin çeşitleri
|
Küçükkuyu Limanı
|
Adnan’ın müzisyenliği vardı, biliyorum. İstanbul’dayken de rahmetli Yavuz’la çalarlardı... |
10. gün (devamı) Arıklı-Burhaniye – 8. gün (öncesi) Arıklı II
[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos