25 Nisan 2019, Perşembe / Bandırma – Biga, 73 km (3. gün)
Sabah telefonumu açtığımda Firu’nun mesajı düşüyor. Köpeği Şans’ın ölümünü öğreniyorum. Kanserdi, tedavi görüyordu, ameliyat olmuştu, iyi gidiyordu ancak İstanbul’dan ayrılmadan 2-3 gün önce nefes almakta zorlanmıştı. Serum takıldı, takibe alındı ancak yeterli olmamış anlaşılan. Üzüldüm habere, çok emeği geçmişti. Her ölüm bir üzüntü oluyor. Son 1 hafta içinde bir arkadaşım, bir arkadaşımın babasının ölüm haberini aldım. Doğumlar ölümler arasında yaşıyoruz.
Eti Maden Misafirhaneden çıkışım 8.50 oluyor. Hava fena değil, şimdilik az serin ama ısınacak gün içinde. Ben gene de bacaklarımı dize kadar kapattım. Alışa alışa hareket etmek lazım. Liman tarafından, dün gittiğim müzeye doğru pedal basıyorum. Hafif bir yokuş çıkıldı, düz devam ediyorum şimdi. Erdek-Çanakkale diyor. Benim bir yerden ayrılmam lazım bu Erdek yolundan. Bir göbek, sağdan da soldan da gidiliyor. Sağdaki yazı daha iri yazılmış, tercih nedenim oluyor. Biraz sonra Erdek sağ göstermiş. Erdek’e gitmeyeceğimden herhalde burası ayrılma noktam düşüncesiyle düz devam, bir alt geçitten geçip hafif tırmanışa geçiyorum. Ancak bu yol pek öyle Çanakkale yoluna benzemiyor. Sanki mahalle arası gibi duruyor. Fazla derine girmeden bir sorayım. Etrafta da kimsecikler yok. Neyse gelen bir arabaya el edip durduruyorum. Yanlış yoldayım, besbelli. Benzinciden geç, anayola çık ışıklara kadar gidip sağa dön diyor adam. Aynen yapıyorum ve doğru yola bağlanıyorum.
Hava mülayim, güneş pusların arkasından ışıldıyor. Çok sıcak değil bu nedenle, iyi ama. %3-4’lük bir tırmanış. Yol bölünmüş, güvenlik şeridi var. Asfaltın durumu iyi. Daha fazla da bir tırmanış olmayacak bugün. İlk gün için enfes bir yol. Yıllar önce bu yolu tersten pedallamıştık Firuzan ile. Ama aklımda fazla detay kalmamış. Tek hatırladım, rahattı, asfaltı düzgündü.
Kanola (Brassica napus Kanola
Oleifera sp.), kışlık ve yazlık
olmak üzere iki fizyolojik
döneme sahip bir yağ bitkisidir
|
Uzun uzadıya giden tarlalar sarıya boyanmış, bunlar sanırım kanola. Bitkisel yağ ve biodizel yakıtı da elde ediliyor diye biliyorum. Bununla kalmayıp mum, ruj, sanayi yağları, gazete mürekkebi gibi ürünlerin üretiminde de petrol bazlı yağların yerini alıyor. Trakya’da ayçiçeğine alternatif olarak çok ekildi. Buralara da gelmiş. Bu çeşit ilk önce Kanada'da geliştirilmesinden dolayı ona İngilizce "Canada" ("Kanada") ve "Ola" (oil low acid - "düşük asitli yağ") sözcüklerinden türeme, "kanola" adı verilmiştir. Yaaa, gördünüz mü durumu?
Uzaklarda tepelerde rüzgar pervaneleri var, ama dönmüyorlar. Sanırım yeterli rüzgar yok, veya daha faal değiller. Sabah çıkmadan yediğim iki meyvalı yoğurt erimeye başladı. Bugün Biga, 77 kilometre olduğu söylenmişti. Yanımda İstanbul’dan kalma iki sandviç var. İyicene acıkınca bir yerde yerim. 157 metreden iniyorum şimdi, yavaş yavaş %-1’le. Hafif puslu hava sürmekte. Ne sıcak ne soğuk. ‘Son Kurşun Anıt’ sapağını geçtim. İniş biraz arttı, %-4 oldu. İleride gene hafif bir tırmanış gözüküyor.
Ve bir tane daha rüzgar pervaneleri grubu görünüyor solumda, uzakta. Saydım 16 tane, ama bunlar da dönmüyor. Hiç mi rüzgar yok yükseklerde?! Bayılıyorum bu yoldan elde edilen enerjiye, rüzgar-güneş-dalga-termal kaynaklar..., yenilenir enerji kaynakları. [e] 17,2 km/09.50/%20 harcandı. Eco‘yla gidiyorum. Yol düz, sert rampa yok. Hava puslu, mülayim, iyi bir hava, rüzgar öyle yok.
249 metreye çıktım, %6-7’lik bir tırmanışla. Saat 10.37. 33,9 kilometre geride kalmış. Sağım solum zeytin ağaçları. İki saat oldu pedallayalı, biraz kaidemi dinlendirmek, mideyi rahatlatmak için benzinci kollamaktayım. Sağdakine giriyorum. ‘Şanlı Urfalı’ denilmiş, bir lokanta. Çay da var. Sandviçi de yerken biraz da WA’dan gelen mesajları cevaplıyorum.
Fazla kalmadan ayrılıyor tekrar yola çıkıyorum (11.00). Trafik biraz hafifledi. Bandırma çıkışı kalabalıktı. Şimdi tek tük geçenler var. Solda bir benzinci önündeki direkte ‘İlhan’ın Yeri’ yazmakta. Gruptaki arkadaşıma espri olsun diye çekiyorum. Sonra yollarım.
Yol iniyor çıkıyor, sıkmıyor böylecene. Çıkışlarda fazla diklik yok. Bir yerde sadece %7’leri gördüm.
Kaptırmış gidiyorum. Bir ırmak geçiliyor, Musakça. Derken kafamı sola döndürmemle karşı şeritte bir turcu gözüme ilişiyor. Hemen el sallaşıyoruz. Derken arkasından bir ikinci gelmekte, bu da kadın. Ona da seslenerek selam veriyorum. Ne güzel yolda turcu görmek. Hemen empati oluşuyor.
[e] 43,7 km/11.09/%40 harcandı. Sinekçi köyü; sağda bir kahve, ikinci sandviçi de burada götüreyim. Biga’ya 13 km falan kaldı. Park edip bir masaya yerleşiyorum. Çay 1 lira. Masadaki vatandaşla başlayan sohbette öğreniyorum ki Bulgaristan’dan göç edenlerin kurduğu bir köymüş burası. 100 sene önce diyor. Dedesi ilk gelmiş.
Yol boyunca ezilmiş kirpi, kuş, tilki... Hayvanlar alışık değiller bu denli hızlı araçlara. Sürücüler de bu durumu göz önünde bulundurmuyorlar. Bakamıyorum ölmüş hayvanlara. [e] 65,9 km/12.37/%60 harcandı. Güvenlik şeridinden traktör gitmiş, tekerindeki çamurlar dökülmüş sertleşmiş. Gidilemiyor. Dikkatli olmak lazım. Mecburen yoldan sürmekteyim.
Ve Biga levhası önünde çekilen bir hatıra fotosu sonrası ilçeye uzunca bir yoldan giriyorum. Ortasında geçen Biga çayını (Kocabaş ya da Granikos) aşan köprüde ÖE’nin yerini öğrenip ters yönden pedallayarak önüne vardığımda saatler 13’u az geçmekte. Personel öğle yemeğinde. Bekliyorum gelmelerini. Yerim ayrılmıştı. 307 No.lu oda. Çıkıyorum ama bu ne? Penceresi aydınlığa bakıyor. Kalamam, hele de Bandırma’daki rahatlıktan sonra. Resepsiyona geri dönüyor 301’i istiyorum; gördüm kapısı açıktı, aydınlık ve havadar. Farkını öderim. İn için 40 çekilmişti, 20 daha veriyor ve 60 liraya O.K şeklinde Biga ÖE’yi bağlıyorum.
Odanın temizliği yapılırken yandaki ‘Modena’ denilen kafede bir sıkma portakal suyu ile oyalanmaktayım. Maalesef buranın da ÖE gibi interneti çalışmıyor. Cepten kullanacağız anlaşılan.
Yayıl-saçıl, duşa gir, biraz uzan sonra saat 15’i az geçe alınan tarif üzerine hemen yakındaki ‘Emin Et Lokantası’, az kuru-bulgur, yanında getirdikleri yeşillik ve ardından ısmarlanan kaymaklı helva tatlısına 19 lira bırakarak karnımı doyurmuş olarak şehir turuna geçiyorum. Çarşı Camisi ve Ulucami, bir de Kent Müzesini işaretlemişim haritada. Sorarak yerlerini öğrenip sokak aralarından ilerlemekteyim. Burada da gençler çoğunlukta, bu harika tabii. Çarşı Camisi restorasyonda, Kent Müzesi kapalı, Ulucami’de de kapı kilitli. Yani ancak dışarıdan görebiliyorum bunları. Yolumun üzerinde iki otele de uğrayıp fiyatlarını alıp odalarına da bir göz attım. ‘Hotel Zeynep Hatun’ bir yıllıkmış, güzel bir mekan. Ucuz değil ama; tek 100-/çift 160- (O.K.). ‘MRG Hotel’ daha ucuz; tek 85-/çift 115- (O.K.). Ama nedense sıfır sigara içilmeyen oda ikisinde de yok.
Dönüş yolunda Kent Müzesinin açılmış olduğunu görmemle dalıyorum içine. ‘Halimbey Konağı’ diye de anılıyor, yöre halkının eski dönemlerine ait kitaplar, kılıç, savaş malzemeleri, gazeteler, tabanca, cep saati, bindallı, gelinlik gibi eşyalar sergilenmekte. Yetkili beyle güzel bir sohbete giriyoruz. Ahşap heykel oymacılığı ile uğraşıyor. Tiyatro oyunları yazıyor, etkinlikler düzenliyor. Sadece Biga için değil TR genelinde böyle insanlar ne önemli-değerli. Birazdan Murat Beyin arkadaşı Ömer Bey de gelince ayak üstü keyifli bir dostluk, bir sohbet oluşuyor Ancak son seçimde belediyeyi akepeye kaptırmış olmalarına üzülüyorum.
Biga kelimesinin, Yunanca pınar, kaynak anlamına gelen Pega kelimesinden türeyip zamanla Biga olarak değişti düşünülmektedir. Kaynaklarda Biga ilçesinin adının 19. yüzyılda Boğa olarak anıldığı söylenmekte ve bunun sebebinin ilçenin boğalarıyla ün kazanmış olmasından kaynaklandığını belirtmektedir. Biga’da bulunan Kocabaş Çayı’nın görüntüsü dar bir boğaza benzediği için burası, boğaz şehri olarak da bilinirdi.
Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda Biga’nın, 12. yüzyılda Truva Kralı An Comenen tarafından bir koloni kenti olarak kurulduğu bilinmektedir. Biga uzun bir zaman Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. Süleyman Şah döneminde yöreye az bir zaman Selçuklular egemen olmuşlar fakat daha sonra yöre tekrar Bizans’ın eline geçmiştir. Biga yöresi 1344 yıllarından sonra Osmanlı Devletine, Orhan Bey zamanında katılmıştır.
Sokak aralarından, pasajların içinden, parklara doğru yürürken çalan telefonumda Tanju ile güzelce konuşuyoruz. Bir hava değişikliği, tebdil-i mekan dedikleri bir değişikliğe ihtiyacı var. Çok sıkılmış belli.
Canım kahve içebileceğim yer arayışında. Sağdaki dükkanda espresso olduğunu görmemle dalıyorum. Tek 3, çift 4, büyük 4,5. Büyük olsun. Birazdan kocaman bir bardak espresso elimde kaldırımda yürümekteyim. Bu kadar büyüğünü ilk gördüm ve içiyorum. Sıcak da, soğumasını beklemekteyim. Yarınki yola ilişkin aldığım bilgiyi bir de bu bölgeden öğrenmeye çalışmaktayım.
Odada internete bağlanarak Garmin bilgilerini, HD’ye foto ve ses kayıtlarını yükledikten sonra tekrar Modena’ya oturup bir portakal suyu eşliğinde gezi notlarını aktarıp, Firu’yla yapılan kısa bir görüşme ve günü artık burada sonlandırmaktayım. Modena da kalabalık, gençler tavlacı burada da, Bandırma’da da aynıydı. Sigara da bol içiliyor, midem daha fazla kalkmadan yallah...
Bandırma - Biga
Tur tarihi: 25 Nisan 2019
Kat edilen mesafe: 72,88 km.
Ortalama hız: 20 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 3 sa 39 dk., dışarıda geçen süre 4 sa 11 dk.
En yüksek sıcaklık 31 ˚C, en düşük 18 ˚C, ortalama 21,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 717 m, kaybı (iniş) 687 m.
En düşük irtifa 1 m, en yüksek 265 m.
Garmin yol bilgileri Bandırma-Biga
Relive yol bilgileri Bandırma-Biga
Biga ÖE 0286-3161240
08.50
|
Uzaklarda tepelerde rüzgar pervaneleri var, ama
dönmüyorlar. Sanırım yeterli rüzgar yok, veya daha faal değiller
|
Uzun uzadıya giden tarlalar sarıya boyanmış, bunlar sanırım kanola |
Hava mülayim, güneş pusların arkasından
ışıldıyor. Çok sıcak değil bu nedenle, iyi ama...
|
Yol iniyor çıkıyor, sıkmıyor böylecene. Çıkışlarda
fazla diklik yok. Bir yerde sadece %7’leri gördüm
|
Sevgili İlhan, burada lokal açmışın da bize söylememişin...
|
Biga ÖE
|
Emin Et Lokantası
|
Çarşı Camisi
|
Biga Kaymakamlığı / Ekrem Yılmaz, Troya Güneşi
(2018, Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu)
|
Kent Müzesi
|
MRG Hotel
|
Ulucami (15. yy)
|
Hotel Zeynep Hatun
|
Kent Müzesi
|
Esfandyar Moradpour, Reyvend/Düğüm
(2018, Uluslararası Taş Heykel Sempozyumu)
|
Biga Çayı (Kocabaş ya da Granikos)
|
Kahve Molası (Dev espresso)
|
Kahve Molası
|
[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos
Bandırma–Biga = 72,88 km
Datça Hızırşah-Marmaris = 72,61 km
İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Kommagene Krallığı (Feke-Saimbeyli)