26 Nisan 2019

[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (Bandırma II)

24 Nisan 2019, Çarşamba / Bandırma II (2. gün)

İyi uyudum, 8’e kadar. Gece bir ara uyandım, herhalde 4-5 gibiydi. Oda sokağa bakıyor, geleni geçeni vardı. Mecburen pencere kapalı yattım. İçerisi gözükmesin diye perdeyi kapatınca gün ışığı girmez oldu, uyumamın nedeni budur J 

Saat 9’u geçe çıkıyorum misafirhaneden. Dünkü çibörekçiye doğru. Hava kapalı, ince damlalar da düşüyor. Umarım şiddetlenmez. Bu durum bana yeni bir şey öğretiyor, bisiklet yağmurluğumun dışında bir de şehirde giyilebilecek bir yağmurluk bulundurmak lazım. Bundan böyle onu da alacağım yanıma.

‘Sahil Çiğ Börek Mantı Salonu’, iki börek siparişi veriyorum; patatesli ve peynirli. Yanına da çay. Yani çok lezzetliler, bir tane de karışık (peynir-patates) istiyorum. 2 çayla beraber 10 lira tutuyor. Bu arada salonun duvarında çibörek’in tarihçesini okumaktayım: Çibörek, yapılışı sırasında “alevli ateşteki çöyün (dökme) kazanda kaynamakta olan tereyağın içine ikişer bırakılır. Kızgın yağ içine bırakılan çibörekler birden kabarır, şişer ve hemen kızarır kızarmaz çıkarılır.” Divanü Lügati’t Türk’e (1072-1074) göre “çir”, “yağ” anlamına gelmektedir. Çirbörek Türkçede görülen ünsüz (r) düşmesi ile çir, çi (çibörek) şeklinde söylenmiştir. Aynı zamanda ünsüz değişimi ile ç ve ş ünsüzleri birbirine dönüşebilmektedir. Ayrıca şı, çı, Kıpçak, Tatar Türkçesinde “lezzetli” anlamına gelmektedir. Börek ise Kıpçak Türkçesinde “içerisine et doldurulmuş hamur parçaları” demektir. Böylece “Çibörek”e “kızgın yağda pişirilen bir börek cinsi” ve/veya “lezzetli börek” diyebiliriz. Çiböreğimiz, Kırım Türkçesinde “çibörek, şıbörek, şırbörek, şibörek” isimleri ile de söylenmektedir. Eve gelen itibarlı konuklara sunulan bir yemektir ve yapılması zahmetlidir. Çiböreğin, Balkanlar ve Türkiye coğrafyasında görülmesi ise Kırım Türklerinin, Kırım’dan Çarlık Rusya’sının baskısı ile 1785 yılından itibaren zorunlu göçleri ile başlar.

Müzeye gitmeden Telekom’a uğrasam da şu gelen mesajda istenen TC numaramı bildirsem. (Hababam aynı mesajı yollayıp duruyorlar.) Nerede buranın Telekom müdürlüğü acaba? PTT’nin hemen yanındaymış. Alınan tarif üzerine bir rampayı çıkıyorum. Burası dün indiğim yol. Aslında Bandırma neticede çok da büyük değil, yani merkezi. Dün dolandığım yerler.

Telekom’daki işimi bitirip biraz merkez dışında olan müzeye yürümekteyim. Bandırma limanı, tren garı, Eti işletmeleri falan sağımda geçiliyor.

Müze, Ziraat Bahçesi olarak da bilinen Atatürk Parkı’nın yanında yer alıyor,ücretsiz geziliyor. Girişteki memura “Daha uzak yer bulamadınız mı?” diye şakayla karışık Sadri Alışık yapıyorum. Müze küçük, iki salondan oluşuyor. Kyzikos Antik Kenti ve Daskyleion Ören Yeri kazılarında ortaya çıkan buluntuların sergilendiği ilk salonda Pers Krallığı, Roma Dönemi eserleriyle Geç Bizans Dönemi’ne ait batan bir geminin yükü de sergilenmekte. Diğer salonda sikkeler var. Bahçesinde de pek çok heykel, friz parçaları, toprak künkler falan bulunuyor.

Dönüşte bir arabaya el edip bir kısmını onunla gidip sonra %10’luk bir yokuşu yürüyerek inip, ardından Yemen Kahvesi’ne yerleşip bir espresso ve sodayla onların internetini kullanarak vakit geçiriyorum. Sokak köpekleri kafenin içinde yatmaktalar. Kimsenin rahatsız olmaması bu duruma alışık olduklarını gösteriyor.

Dün gördüğüm bir yerden Basmati pirinci (Pirinçlerin kraliçesi olarak bilinir, MÖ 400 yıllarında Asya’da üretilmeye başlanmış ve adı Sanskritçe’de “parfüm, parfümlü” kelimesinden gelir.), kara bulgur ve Firu’nun sevdiği muskalardan alıp İstanbul’a kargoluyorum. Bu arada kargo ücreti de uçmuş vaziyette. Nerdeyse içindekinin yarısı kadar tutuyor. Her şey ne kadar pahalılaştı. Böyle bir iktidar ayakta kalamaz. Bakalım önümüzdeki zaman neler gösterecek?
İyi bir lokantaya benziyor

Kafelerde, sokaklarda, parklarda çok genç var. Kafelerde çalışanlar da genç insanlar. Bu çok sevindirici bir durum. Ülkenin geleceğini bu aydın insanlar belirleyecek.

Yürüyüşe devam. Acıktım. Taktım çiböreğe. Başka bir şey istemiyor canım. İki taneyi çayla indiriyorum gene mideye. Artık bana abone kartı verirsiniz J Öğretmenevini merak ediyor; biraz tepelek bir yerde, Eti’nin arkasına düşüyor. Şöyle bir dolanıp gene misafirhanede Serkan Beyle yapılan bir sohbet sonrası Yemen Kahve’ye dönüş yapıyorum.
Bandırma Belediye Binası
 ve Liman, 1920'ler

Bandırma 1530 yılında Anadolu Vilayeti Hüdavendigar Sancağı Aydıncık (Edincik) kazasına bağlı bir köydü. Yerleşim yeri olarak şu an bulunduğu yerin kuzey-doğusunda ve yaklaşık 2 km uzaklıkta bugün Livatya ve Ağıldere olarak anılan bölgede bulunuyordu. Kentin bugünkü yeri ise iskele (liman) olarak kullanılıyordu.

On birinci Osmanlı padişahı 2. Selim zamanında, Divan-ı Hümayun’da alınan kararların uygulanması veya ilgili yerlere ulaştırılmasından sorumlu Dergah-ı Ali çavuşlarından Haydar Çavuş’un iskelenin bulunduğu alana yaptırdığı vakıf eserleri, Bandırma’nın bugünkü kent yerleşiminin temelini oluşturmuştur.

Vakfın kurulduğu tarihten 68 yıl sonra, 1659’da buraya gelen Evliya Çelebi’nin Bandırma’dan; “Dört cami ile on üç mescidi olan, ancak büyük medreseleri bulunmayan, binaların hepsi kiremitli ve süslü olan, pek çok hanı ve buralarda da sanatkarları çalışan ve yine Rum denizinde 700.000 akçe iltizamlık büyük bir ticaret iskelesi bulunan güzel bir şehir.” olarak bahsetmesi buranın kısa sürede ne kadar geliştiğini göstermektedir.

Yemen Kahvesi’nde bir espresso ardından da sıcak çikolata ile 2 buçuk saatimi yazarak, okuyarak, yollayarak geçiriyorum. Gençler geliyor gidiyor..., ve nikayetinde hava kararmaya başlıyor. Yarın yola çıkacağım. İki günüm Bandırma’da geçmiş olacak. 

Misafirhanede biraz acıkan karnımı salata ve kabak tatlısı ile rahatlatıyor, odada fotoların falan yüklenmesiyle uğraşıyorum.

Çiböreğin, Balkanlar ve Türkiye coğrafyasında
 görülmesi Kırım Türklerinin Çarlık Rusya’sının baskısı ile 
1785 yılından itibaren zorunlu göçleri ile başlar



Ne güzel, müşteriler ve köpekler bir aradalar; Yemen Kahvesi


Bandırma Müzesi


El Baltası, Taş, Eski Tunç Çağı (MÖ 3000-1200)

Kyliks, Antik Yunan İçki Kabı, 
Pişmiş Toprak, Köseresul Tümülüsü (MÖ 470-460)




Bandırma Limanı

Yemen Kahvesi’nde bir espresso ardından da sıcak çikolata ile... 

... 2 buçuk saatimi yazarak, okuyarak geçiriyorum


Taktım çiböreğe. Başka bir şey istemiyor canım

Bandırma ÖE

Mükemmel bir espresso’nun köpüğü kalındır, 
kadifemsidir ve rengi açık-kahverengidir




































































3. gün (devamı) Bandırma-Biga – 1. gün (öncesi) İstanbul-Bandırma





[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos 
  

Bandırma–Biga = 72,88 km

Biga–Yanıklar = 73,88 km

Yanıklar-Arıklı = 61,12 km

Arıklı–Burhaniye = 57,06 km

Burhaniye–Ayvalık = 37,13 km

Ayvalık–Bergama = 62,30 km

Bergama–İzmir = 25,10 km

İzmir–Akhisar = 10,29 km

Akhisar–Gördes = 60,94 km

Gördes–Demirci = 54,22 km

Demirci–Selendi = 32,54 km

Selendi–Alaşehir = 63,74 km

Alaşehir–Kiraz = 66,69 km

Kiraz–Tire = 67,39 km

Tire–Koçarlı = 64,20 km

Koçarlı–Karpuzlu = 62,01 km

Karpuzlu–Milas = 36,24 km

Milas-Bodrum = 52,40 km