23 Mayıs 2019

[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos (Bodrum II)

21 Mayıs 2019, Salı / Bodrum II (29. gün)

Alışkanlıktan 7 gibi uyanıyorum. Bugün Fatoş’taki ikinci günüm. Ev bahçe katında. Önünde küçük bir bahçesi olan, 9 yapıdan oluşan bir site içinde. Fatoş da kalkmış. Uzun zaman görüşmemiş olmaktan birikmiş çok konu var konuşulacak. Yani muhabbetin sonu yok. 

Kahvaltı öncesi yakındaki peynirci ve fırından alınan malzemeler, ardından kurulan sofrada hem müzik dinliyor hem karnımızı doyuruyoruz.

Bugünkü programda, Akın ve Tahsin’in de dahil olduğu, gene eskilerden olup buraya yerleşmiş Titi’ye gitmek var. 4 gibi demiştik, çay saati, ama sonra Titi akşam yemeğini de ekledi J

Hava biraz kapalı, puslu yani. Ama yağış göstermiyor. Önümüzdeki zaman da olmayacak diyor. Bakalım. Perşembe feribotla Datça’ya geçeceğim. İşletmeyi aradım ve bisiklete 10 lira, 65+’ya beleş olduğunu öğrendim. Nüfus cüzdanı yeterliymiş. Yuppiii...

Öğlen sonrası oldu bile. Hafif bir rehavet duyguları var ikimizde de. Şöyle 15-20 dakika kestirmek üzere odalara çekiliyoruz. Ancak biraz kaçırmışız süreyi ve kalktığımızda saat 4’e yakındı. Birer dilim tost ile mideyi rahatlatıp Tahsin’i de almak üzere çıkıyoruz evden. Zeytinlik isimli dükkandan AOÇ dondurması da alıp Geriş’te oturan Titi’ye doğru yol almaktayız. 

Bayağı uzakmış, hele de yolun durumu? Feci. Dar ve rampalı. Bisikletle gidilmesi mümkün olsa da keyifsiz. Bu yol aynı zamanda Yalıkavak yolu da oluyor. Gecikiyoruz haliyle, Akın gelmiş bizi merak etmekte. Titi’yi de yeniden görmek çok güzel, keyifli oluyor. Muhteşem dipler hazırlanmış, sofrada bizi beklemekte. Biraz balkonda biraz içeride eskileri anarak süren sohbet, ardından Ayşe’nin de gelmesiyle başlayan yemek servisi. Akın da döktürmüş gene. Enginar ve börek ondan, makarna Titi’den, şarap Tahsin’den... Günlerdir yemek yemiyordum bugün için J

Geç bir saatte Sarper’in de dahil olmasıyla 11’lere uzanan gecemiz sonlanıyor. Ama ne eğlendik, 40 yıllık dostluklar kolay unutulmuyor. Aradan zaman geçse de bıraktığın yerden devam ediyorsun.

Yatağa girmeden kahvenin tarihçesinin sonunu anlatayım. Sabırsızlıkla bekiyorsunuz biliyorum: Kahvenin sunumu da başlı başına bir konu olmuş Osmanlı’da. Öncelikle kahve şekersiz içilirmiş. Ama kahve öncesinde veya sonrasında tatlı bir şey yeme ya da içme geleneği varmış. Tatlı olarak şerbet gibi içecekler kullanılırmış; yanında reçel ya da lokumla da ikram edilirmiş. Kahveyle gelen suyun amacı ise damağı önceden kalmış muhtemel farklı lezzetlerden arındırmakmış.

Türk kahvesi ile ortaya çıkan bir diğer alışkanlık da kahve falı. Fal bakmanın Harem’den başlayan bir alışkanlık olduğu görüşü ağırlıkta. Cariyeler söylemek isteyip de rahatça söyleyemediği şeyleri kahve fincanına bakıp olmuş ya da olacak gibi anlatırlarmış. Sonra halk arasında da yayılmaya başlamış.

Kahveyle birlikte birçok yeni alışkanlık da ortaya çıkmış. Öncelikle kahvenin içilme saati bir geleneğe dönüşmüş. İngilizlerdeki 5 çayı geleneği gibi Türk kahvesinin içilmesinde öğleye doğru saatler tercih edilmiş. Hatta kahvaltı sözcüğü de bu alışkanlıktan kaynaklanmış; ‘kahveden önce yenen, kahvenin boş mideye gitmemesi görevini gören yemek’ anlamında ‘kahve altı’ denirmiş...

Nereden buldum bu hikayeyi diye merak ediyor musunuz? Saffet Emre Tonguç’tan... 







Tahsin, Titi, Fatoş ve Akın ile. Geriş

Tahsin, Titi, Fatoş, Ayşe ve Akın ile. Geriş



































30. gün (devamı) Bodrum III – 28. gün (öncesi) Milas-Bodrum 






[bisikletle]Türkiye: Pergamon ve Sagalassos 
  

Bandırma–Biga = 72,88 km

Biga–Yanıklar = 73,88 km

Yanıklar-Arıklı = 61,12 km

Arıklı–Burhaniye = 57,06 km

Burhaniye–Ayvalık = 37,13 km

Ayvalık–Bergama = 62,30 km

Bergama–İzmir = 25,10 km

İzmir–Akhisar = 10,29 km

Akhisar–Gördes = 60,94 km

Gördes–Demirci = 54,22 km

Demirci–Selendi = 32,54 km

Selendi–Alaşehir = 63,74 km

Alaşehir–Kiraz = 66,69 km

Kiraz–Tire = 67,39 km

Tire–Koçarlı = 64,20 km

Koçarlı–Karpuzlu = 62,01 km

Karpuzlu–Milas = 36,24 km

Milas-Bodrum = 52,40 km