13 Eylül 2023

[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri... (Akşehir–Kadınhanı)


11 Eylül 2023, Pazartesi / Akşehir - Kadınhanı, 76 km (9. gün)

 

Rahat uyudum. 11’den önce de yatmıştım. Gideyim düğüne bakayım diyordum ama uyku ağır bastı. Bir ara gece üstüme yan yataktaki pikeyi de aldım. Aslında ince çorapları kaldırmıştım. Gerekiyor. Ayaklar soğuk olunca uyunmuyor, dalınmıyor. 7’ye 5 kala gözlerimi açıp hazırlanmaya başladım. Her sabahki işler, neydi o film? Her sabah kalktığında aynı günü yaşayan hava tahmincisi, “Bugün dündü”. Asansörle çantaları bodruma, bisikletin yanına indiriyor-yüklüyorum. Kahvaltı giriş katında. Açık büfe ama aman aman şeyler yok. Sıradan, her yerde olanlar. Kendime minik bir tabak hazırlayıp çayla götürüyorum.


Matarayı doldurmak için su bulamadım mutfak bölümünde. Sonra bodrumda rastladığım bir bey bana iki bardak verdi, onlarla tamamladım matarayı. Fotonun çekilmesi ve 08.27 seleye oturma’ca. Hava açık, güneş var. Zaten ısınacak artık. ÖE’den hemen sonra gelen kavşakta sanki düz giderek kestirme yol olur sanıyordum ama iki kişi de sola dönmemi söyleyince ben de uyuyor ve soldan dümdüz pedallıyorum. Hayat başlamış. araçlar vızır vızır geçmekte. Geldiğim kavşakta gene düz. Hatta bir türbanlı kadın da düz diyor ama gene de sorayım. Arabadaki adamın Türkçesini anlamak zor. Anlatıyor ama ağız yapısında bozukluk mu var, Türkçesi mi zayıf, ne söylüyorsa anlaşılmıyor. Hemen gelen benzinciye soruyor, o ise, sapak geride kaldı, buradan uzar demesiyle tornistan edip kavşakta küçükçe yazılmış Konya yazısını görmemle sapıyorum. Bugün Kadınhanı, 75 km gibi bir yol. 

 

Konya yolu bölünmüş yol, geniş güvenlik şeridinden gitmekteyim, sıfır eğimle. Çevir çevir insanın aklı da dolanıp duruyor zihninde. Kafa radyomda Cheo Feliciano çalıyor. Gene son zamanda neyi sık dinlediysem. Bazen sıkıyor ama, nakarat şeklinde aynı şeyin dönmesi. Dün Öksüzler Helvacısından Muharrem Beyle konuşurken, bugün kilosu 120 lira olan helva o gün, 7 sene önce 12 liraymış. Düşünün ne güzel bir ekonomimiz var. İyi ki zât-ı muhterem ekonomist!

 

Yol düz ama hafif de çıktığı bölümler var. 1000 m.lerde seyir ediyorum, güneydoğu yönündeyim. Saat 08.49, hava 16,6 °C. Üzerimde ince yelek ve kolluklar bugün de var. Rüzgar oluyor sabahları. Ne değişik yerleşim isimleri olabiliyor; Doğrugöz. Nereden akıllarına gelmiş ki? Merak ettim ve karşıma ne çıktı dersiniz? 1928 yılından sonra köy statüsünde iken "Eğrigöz" adıyla 25 Mayıs 1959'da belediye statüsü alarak beldeye dönüştü. "Eğrigöz" olan ismi 22 Mart 1983'te "Doğrugöz" olarak değiştirildi... denilmiş. Yani eğriyken doğrultmuşlar : ))

 

Yolun güvenlik şeridi geniş, oradan pedallıyorum. Ortalamam 22,1 km/s. İlkin Ilgın gelecek. Orada da ÖE vardı. Gelince bir gireyim bakayım nasıl bir ilçe. Şimdi az bir tırmandık %3’le. 1082 m oldu rakım. Hafif inip hafif çıkıyor yolum. Karayolları yazı yazmış; “Çöp Atma”. Buna rağmen yol kenarları çöplük. Yazmasalardı kim bilir nasıl olurdu? Sağım solum her yer sonsuza dek giden biçilmiş tarlalar. Sapsarı. Hububat, yani tahıl. Yol kenarlarında ne çok -atılmış mı, düşmüş mü, bırakılmış mı- şeyler olabiliyor. Şimdi bir çift kadın terliği. Ama öyle düşmüş gibi durmuyorlar. Yan yana, düzenli bırakılmış gibi. Ayakkabıya mı geçti de terliklerini bıraktı gitti?! Bolca TIR geçmekte. 1135 m gösteriyor Garmin rakımı. Saat 10.02, hava 18 °C. Ortalamam 21,9 km/s, 32,65 km.deyim. Bu bölümde yol ve güvenlik şeridinin yarısı tırmıklanmış. İyicene sağdan gidiyorum. Rakım 1143 oldu. Galiba 150’ye kadar çıkacak bu yol. Solda rüzgarı kesen paneller konulmuş, kuzey tarafı oluyor. Bir vatandaş, yol kenarına atılmış alüminyum kutuları topluyor. Üç TIR dolusu elma geçti. Üstleri de açıktı, gözüküyordu. Doğanhisar-Hüyük-Beyşehir sapakları geliyor-geçiliyor.

 

Yunak’tan beri bu etli pide hikayesi, Konya’nın numarası, buralarda her yerde. Ve Ilgın’a geldim. Uygulama Oteli içeride. Kaplıca şehri anlaşılan burası. Her tarafta ona ilişkin oteller-havuzlar olduğu yazılmış. Düzenli görünüyor gözüme ortalık. Tarihi Hititlere kadar geri gittiği söyleniyor, yani MÖ 1500-1200’lere. Sırasıyla Hitit, Firik, Lidya, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu, Karamanoğulları, Osmanlı… Anadolu Beylikleri Döneminde ise Eşrefoğulları, Hamitoğulları, Turgutoğulları hüküm sürmüş. Kaplıca olayı Romalılardan beri gelmekte. Evliya Çelebi bile çok etkilendiği kaplıcalardan Seyahatnamesinde bahsetmeden geçememiş. Tarihi değeri derin bir ilçe, belki bir başka sefer burada konaklar, ilçeyi gezerim. Bu bölgede Patpat’lardan görmekteyim. Malumunuz; plakası yok, trafiğe çıkmasına göz yumulan, çıkardığı sesten ismini alan ev yapımı araç. Bir de at arabası gördüm ilçede. Motor ve bisiklet dünyası burası. Haliyle Konya’nın ilçesi. Tamirciler de bolca. Önlerinde motorlar yığılı. Ne güzel, sakallı dedeler bile bisiklet biniyor.

 

Saat 10.53. 23 km kaldığını yazdı levha. 1025 m R, 19,8 °C, ort. 22,4 km/s. 52’nci km.deyim. Yönüm doğu. Yol birdenbire kalabalıklaştı, Konya’ya yaklaştıkça. Soldan bir Hitit Su Anıtı’na gidildiği gösterilmiş, Yalburt’a. 20 km içeride. Ancak bakımsız ve atıl durumda olduğunu okumuştum. Anıt, büyük ihtimalle Hititlerin diğer su anıtlarına (örn. Eflatunpınar) benzer şekilde bir havuz veya su rezervuarı olarak yapılmış olmalıdır… denilmekte. Benzincide 10 dk.lık bir mola. Poğaçanın kalan yarısını götürüyorum. Saat 11.30. Hava 21,2 °C. 1029 m rakım, %2’yle hafif çıkılıyor. Doğu yönüne devam. 17 km kalmış, 1 saatlik bir mesafe. Yol kenarında kar direkleri var. Kışın burada yağış mı oluyor? Plastik su boruları vardı, sağda. Bayağı da yığmışlar önüne. Şu yolu tırmıklama işi, yaptın da niye güvenlik şeridine geçersin? Yarısı daralmış. Arkamdan gelen traktör ve iş makinesi için sağa çekilip geçmelerine izin veriyorum. Aslında tedirginim de, yakın falan geçerlerse. Çünkü traktörlerin kasası oluyor ve sağa geçerken kasa geride kaldığından size çarpabiliyor. Fikret Albay böyle bir kaza yaşamıştı, anlatırdı.


Denetim alanında bataryayı yeniliyorum, 66,3 km.de. Saat 11.51, hava 22,7 °C, rakım 1076 m, ort.22 km/s. Ve Kadınhanı sapağı geliyor, sola sapıp sağdan giriş yapıyor, merkezine doğru ilerliyorum. Yavaş yavaş kalabalıklaşıyor ortalık. Buradaki hanın restorasyonda olduğu yazılmış önünde. Halbuki görmek isterdim. Gençler bisiklete takılıyorlar. Kimi foto çekiyor, kimi bu bataryalı mı diyor. ÖE nerede? Bayağı dışta. Biraz salaş durumda. Bahçesine giriyor, güneş olduğundan gölgelik yer bulamıyor, içeri, kata kadar çıkarıyorum. Tek bir odada WC varmış, onu da ayırtmıştım. Md. Yrd. Uğur Bey yok. Müdür bey bakıyor. Bir de İsmet Bey. İsmet Bey tesisatçıymış, ama kapıdaki Range Rower da ona ait. Bu nasıl iş diyorum? Şakayla karışık sohbet ediyoruz, ÖE’nin durumunu konuşuyoruz. 101 nolu oda, 240- nakit ödeniyor. Oda gerçekten komik. Bir WC’yi zorla kondurmuşlar. Zaten burada kiracıyız, bir ÖE için yazışıp duruyorum diyor müdür bey. Neyse suyu sıcak, duş alıyor ve 3’e doğru çıkıyorum yemeğe. Ama merkezden uzağım. İsmet Bey, hemen yakındaki sanayi içinde bir lokantanın olduğunu söylüyor. Oraya doğru yürümekteyim, sanayinin içinden geçerek. Öyle traktörler var ki, tamire gelmiş, dev. Arka tekeri benden büyük. Aşçı Selamet’in Yeri lokantası köşe başında. Etsiz ne var? Kuru/nohut diyorlar. Et suyu/bulyon da yokmuş. Az az nohut-bulgur-cacık, onlardan da ikram domates, turşu biber, kuru soğan. Domates salatasına biraz sirke ekletiyorum. Afiyetle 80 TL.ye doyuyorum.


Yolun başına kadar yürüyüp anayoldan geçen bir araca parmak sallıyor, beni merkeze kadar bırakıyor. Jandarmaymış bey. Berbere gidiyordum diyor. Kapısının kolu da kırıkmış, çektiğim gibi elimde kalıyor : (( İnip sokak aralarına dalıyor, İbrahim Paşa Camisini fotoluyorum. İçi çok güzel, ahşap sütunlarla taşınıyor çatısı. Saydım, 13 tane kalın ağaç sütun. Üzeri düz ağaç örtü. Tarihçesi ise şöyle: 1721 yıllarında İbrahim Paşa Cami, yanında bir mektep, hamam ve dükkanlar olmak üzere külliye halinde yapılmıştır. Daha sonra 1858 yıllarında cami yanmış olup yeniden inşa edilmiştir. 1875 yılında ise minaresi yapılmıştır.


Bol bol motosiklet tamircisi var burada da. Önleri de motor dolu. Foto çekerek yürümekteyim. Hava öyle sımsıcak değil. Sarı mont yanımda. Kahve içecek yer arayışındayım. Şehit Selahattin Kahraman Parkının içinde iki kahve var. Birinde ısmarlıyorum ama oturacak gölgelik yer yok. Bir de çaycı uykuda mı ne, söyleneni anlamıyor. İptal edip diğerine yöneliyorum ama onda da Türk Kahvesi yok. Vatandaşlar beni başka bir kahveye yönlendiriyorlar. Oraya gidip gölgelik yerde 10 TL.ye kahve içiyor, Aydın’la konuşuyor, eşe dosta WA’dan bir şeyler yolluyor ve Kadınhanı’nın tarihçesini okumaktayım. Adı nereden geliyor ki? Eski ismi Saideli'dir. 1928 yılında ise ismi Raziye Hatun'un yaptırmış olduğu taş handan dolayı "Kadınhanı" olarak değiştirilmiştir... denilmiş. Güzel, han tadilatta ama camiden sonra girip şöyle bir baktım. Herhalde tamamlanınca çok keyifli olacak gibi. Acaba ne amaçla kullanacaklar? Bazen çok absürt de olabiliyor. 


Kadınhanı, Konya ve Ladik ile beraber ilkçağlara kadar uzanan oldukça eski bir tarihe sahiptir. Klasik Doğu Roma Dönemi’nde Yunan-Roma yolu üzerinde İkonium (Konya), Laodica Cambustra (Ladik), Pira (Kadınhanı) Philomelion (Ilgın) gibi önemli şehirler bulunmaktaydı. Bu önemli yol, doğu ticareti (İpek Yolu) ve Kral Yolu olarak çok önemliydi. Posta teşkilatı da bu yolu kullanmakta ve üzerinde önemli hanlar bulunmaktaydı. Bu hanlar kralın emrinde idi. Daha sonraki dönemlerde bu yol Bizans Askeri Yolu olmuştur. Dorylaiin (Eskişehir), Amorian (Seyitgazi), Pira, Laodica, İkonium bu yol üzerinde bulunmuktaydı.19. yy.da Konya’dan Eskişehir’e, oradan da İstanbul’a ulaşan bir araba yoludur. Kudüs’e giden hacılar da bu yolu takip etmekteydi... Bitmedi; Selçuklu, Karamanoğlu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri var; Selçuklu Hükümdarı Kutalmışoğlu Süleyman Bey’in 1077’de Konya ile beraber Kadınhanı topraklarını da Romalılardan alışıyla Oğuz Türkleri bu bölgeye yerleşirler. Kadınhanı, Karamanoğulları zamanında vilayet olarak idare edilir. Karamanoğlu Mehmet Bey Konya ovasını zapt ettikten sonra ikiye bölerek, yarısını beylerinden Turgut Bey’e, diğer yarısını da Bayburt Bey’e verir (1277).

 

Karamanoğulları, Orta Anadolu’nun güneyinde, XIII. ve XV. asırlarda hakimiyet kurmuş, hükümranlık sürmüş, bu bölgelerde siyasi, iktisadi ve kültürel açıdan büyük etkileri olmuştur. Ancak Osmanoğulları ile ilişkileri pek de iyi değildi. Zaman zaman Osmanlılara karşı isyan bayrağını çekiyorlardı. Osmanlı padişahlarından Çelebi Sultan Mehmet bir çok kez yapılan antlaşmalara uymayan Karamanoğulları’nın üzerine yürür. 1414 yılında Akşehir’i alarak Konya’ya doğru ilerler. Karamanoğlu Mehmet Bey barış ister ve antlaşma yapılır.

 

Karamanoğullarının son hükümdarı Sarımüd-din İbrahim Bey, Fatih Sultan Mehmet’e Kadınhanı, Ilgın, Beyşehir, Seydişehir gibi önemli yerleri terk eder. Kızını Fatih’e verir. Osmanlı elçisi Kasapoğlu Mehmet Bey’le antlaşır ve bu antlaşmaya ölümüne kadar sadık kalır. Bu antlaşmaya rağmen Konya’da yine birçok karışıklık çıkmış, asayiş bozulmuştur.1467 yılında Fatih Sultan Mehmet, Karamanoğlu devleti üzerine yürüyerek, topraklarını Osmanlı Devletine katıp Karamanoğullarını ortadan kaldırır... Geldik mi Cumhuriyet Dönemine; Kadınhanı 1914 yılından itibaren kaza merkezi olarak idare edilmiştir. İnevi (Cihanbeyli) nahiyesi 1926 yılında kaza olmuş ve Yeniceoba nahiyesi ve köylerini de alarak Kadınhanı’ndan 25 köy ayrılmıştır.1926 yılında kaymakam Hami Bey’dir. 1883 yılından beri belediye olarak idare edilen Kadınhanı’nda 1937 yıllarında çalışkan vatansever bir insan olan Enver Tuncer hizmet eder. Ayrıca yine bu yıllarda radyo tesisleri ve bando kurulmuştur. 1933 yılında Cumhuriyetin Onuncu yılı kutlamaları yapılmış, Kadınhanı çarşısındaki parka “Cumhuriyetin 10. Yıl Dönümü Anıtı” dikilmiştir. 1939 yılında Halk Evi açılmış, başkanlığını ise M. Hulusi Altındağ yapmıştır.

Mahalle aralarına, sokaklara dalıp gözüme ilginç gelen şeyleri fotoluyorum. Kimsecikler yok ortalıkta. Demir kapıları herkes kapatmış, içerisi gözükmüyor. Zaten ilçenin tanıtımında; geleneksel Kadınhanı evleri yüksek bir duvarla sokaktan ayrılan geniş bir hayat içinde yer alır… denilmiş. Sokaklar 6 haneli numara ile adlandırılmış. Nerede oturuyorsun? Pınarbaşı mahallesi yüzyirmidörtbindörtyüzonikinci sokakta (124412). Biraz fazla uzun değil mi adres söylemek için?! 1927’den kalma bir okul binası var, Güner-Faruk İçil İlkokulu. Erken Dönem Cumhuriyet Mimarisinin güzel bir örneği. Fotoluyorum. Osmanlı İmparatorluğu zamanında okulun bulunduğu yerde Eyüp Ağa Camii ve bahçesinde bu sülalenin haziresi bulunmaktaydı. 1927 yılında İzzet Bey’in Konya Valiliği sırasında il özel idaresi kanalıyla Alman mühendislerin kontrolünde Avrupa tarzında 2 katlı olarak inşa edilmiş ve 1927-1928 öğretim yılında hizmete girmiştir. Okul binası bitince Darul İrfan adı verilen eski okul öğrencileri bu okula nakledilmiştir... denilmiş. 

 

Suriyeliler var burada herhalde. Entari ile dolaşan adam vardı, elinde tespihle yürüyordu. Küçük çocuklar bisiklete biniyorlar, kızlı erkekli. Bu çok güzel. Saatler ilerliyor, hava serinledi, sarı montu giyiyorum. Kahvesi olmayan çaycıda iki çay içiyor (4-/ad.) Esra ile telefonda konuşuyorum. Şehit Selahattin Kahraman Parkı’nın ortasında yukarıda sözü edilen 10. Yıl Cumhuriyet Anıtı bulunuyor. Kare planlı bir kaide üzerinde dikili silindirik bir gövdenin üstünde mermer bir küre şeklinde. Devam ve bu sefer diğer yakaya geçip dolanıyorum. Her yerde bisikletli çocuklar var. Beni de görünce merakla izliyorlar. Kim bu yabancı : )) Yürürken bakıyorum ki ÖE’ye 1 km kalmış. Hiç anayola çıkmayıp, aralardan devam. TOKİ’nin yapmış olduğu 2 sıra 5 binadan oluşan, paralel dizili bir yerleşimin içinden geçmekteyim. Temiz düzenli bir görünümü var. Bir site anlaşılan burası. Gene sanayinin içinden geçerek, Ecomini’den alınan abur cubur şeylerle ÖE’ye dönüp müdür Mevlut Beyle edilen sohbette, okul müdürlüğü sıralarında öğrencilerle yaşadıklarını anlatıyor da, şaşa kalıyorum. Zamane öğrencileri bambaşka. Biz bunların azıcığını bile yapamazdık.


Yarın bu turun, bu bölgenin en kalabalık şehrine gideceğim; Konya’ya, Karamanoğulları Beyliğine. Turun başında da anlattığım gibi; Anadolu Selçuklu Devleti’nin zayıflaması ile bazı bölgelerde bulunan halklar bağımsızlıklarını ilan ederek yeni beylikler kurmaya başlamışlar. Selçuklu’nun yıkılması ile bu beylik sayıları gittikçe artmış ve bu dönemde oluşan beyliklere İkinci Dönem Anadolu Beylikleri denmekte. Şöyle listelenmiş:


  • Alâiye Beyliği (1293-1421)-Alanya
  • Aydınoğulları (1308-1426)-İzmir
  • Bafra Beyliği (1243-1460)-Bafra
  • Candaroğulları (1292-1461)-Kastamonu
  • Çobanoğulları (1211-1309)-Kastamonu
  • Dulkadiroğulları (1339-1521)-Maraş, Elbistan
  • Eretna Beyliği (1328-1381)-Sivas
  • Erzincan Beyliği (1379-1410)-Erzincan
  • Eşrefoğulları (1280-1326)-Beyşehir
  • Germiyanoğulları (1300-1428)-Kütahya
  • Hacıemiroğulları (1313-1427)-Niksar
  • Hamitoğulları (1301-1423)-Isparta
  • İnançoğulları (1261-1368)-Denizli
  • Kadı Burhâneddin Beyliği (1381-1398)-Sivas
  • Karamanoğulları (1256-1483)-Konya
  • Karesioğulları (1297-1360)-Balıkesir, Çanakkale
  • Kubadoğulları (1318-1422)-Samsun
  • Kutluşahlar (1340-1393)-Amasya
  • Menteşeoğulları (1280-1424)-Muğla
  • Osmanoğulları (1299-1922)-Söğüt, Domaniç
  • Pervâneoğulları (1277-1322)-Sinop
  • Ramazanoğulları (1325-1608)-Adana
  • Sâhib Ataoğulları (1275-1342)-Afyonkarahisar
  • Saruhanoğulları (1302-1410)-Manisa
  • Tâceddinoğulları (1303-1415)-Samsun, Ordu
  • Taşanoğulları (1350-1398)-Merzifon
  • Tekeoğulları (1321-1390)-Antalya

 

 

- Kadınhanı ÖE 0332 8340329 / 0505 8989368 Uğur bey Md. Yrd. / 0553 2860350 Mevlut bey Md.

 

 



 












Akşehir-Kadınhanı

Tur tarihi: 11 Eylül 2023

Alınan yol: 76,48 km
Ortalama hız: 21,8 km/s

En yüksek hız: 38 km/s
Bisiklete biniş süresi 3 s 30 dk, dışarıda geçen süre 4 s 08 dk

En yüksek sıcaklık 26 ˚C, en düşük 16 ˚C, ortalama 19,4 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 558,2 m, kaybı (iniş) 454,8 m
En düşük yükselti 989 m, en yüksek 1153 m

 

Garmin yol bilgileri Akşehir-Kadınhanı

 

Relive yol bilgileri Akşehir-Kadınhanı

08.27 hareket saatim.


Hava açık, güneş var. Zaten ısınacak artık. 





Konya yolu bölünmüş yol, geniş güvenlik
şeridinden gitmekteyim, sıfır eğimle. 

Bunların keyfine diyecek yok... Patpat :))



Karayolları yazı yazmış; “Çöp Atma”. Buna rağmen
 yol kenarları çöplük. Yazmasalardı kim bilir nasıl olurdu? 


Yol düz ama hafif de çıktığı bölümler var. Güneydoğu yönündeyim. 






Ilgın’a geldim. 





Kaplıca şehri anlaşılan burası.


Uygulama Oteli içeride. 

Her tarafta kaplıcaya ilişkin oteller-havuzlar olduğu

 yazılmış. Düzenli görünüyor gözüme ortalık.






Ilgın







Ilgın


Vagon Kafe Restoran


Vagon kafe olayı iyi düşünülmüş. İçini görmek isterdim.


Soldan bir Hitit Su Anıtı’na gidildiği gösterilmiş, Yalburt’a. Ancak

 bakımsız ve atıl durumda olduğunu okumuştum.


Tren gibi böyle peş peşe bağlıyorlar.






Kadınhanı; sağdan giriş yapıyor, merkezine doğru ilerliyorum.


12.12, Kadınhanı’ndayım.


Yavaş yavaş kalabalıklaşıyor ortalık.

Kadınhanı



Kadınhanı ÖE





Aşçı Selamet’in Yeri 

İbrahim Paşa Camii


İbrahim Paşa Camii İçi




İbrahim Paşa Camii tavan süslemeleri.


Bol bol motosiklet tamircisi var burada da. Önleri de motor dolu. 



Raziye Sultan Hanı


Handa onarım var




Bolca devşirme malzeme kullanılmış.







Güner-Faruk İçil İlkokulu. Erken Dönem
 Cumhuriyet Mimarisinin güzel bir örneği.


Şehit Selahattin Kahraman Parkı


Cumhuriyetin 10. Yıl Dönümü Anıtı


Üç vakte kadar kısmetin var...

Her çeşit Shimano malzeme bulunur  :))




Nerede oturuyorsun? Söyle bakim sokağını.


Bidondan devşirme çöp kutularını çocukluğumdan hatırlıyorum.










Benzerini Seydişehir’de çekmiştim. Ama daha güzel olmuştu.


Güner-Faruk İçil İlkokulu. Erken Dönem
 Cumhuriyet Mimarisinin güzel bir örneği.


Yerli ve Millî


Bu nedir, bilin bakalım?



TOKİ’nin yapmış olduğu 2 sıra 5 binadan oluşan, paralel
 dizili bir yerleşimin içinden geçmekteyim. 

Kadınhanı ÖE’nin arka cephesi.


Kadınhanı ÖE































































10. gün (devamı) Kadınhanı-Konya - 8. gün (öncesi) Yunak-Akşehir




[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri...

 

İstanbul-Bolu


Bolu–Mudurnu, 50 km


Mudurnu-Nallıhan, 50 km


Nallıhan-Mihalıççık, 63 km


Mihalıççık-Sivrihisar, 69 km


Sivrihisar-Emirdağ, 61 km


Emirdağ-Yunak, 66 km


Yunak-Akşehir, 64 km


Akşehir-Kadınhanı, 76 km


Kadınhanı-Konya, 66 km


Konya II


Konya III


Konya IV


Konya-Çumra, 60 km


Çumra-Karapınar, 77 km


Karapınar-Ereğli, 68 km


Ereğli-Ulukışla, 56 km


Ulukışla-Bor, 61 km


Bor-Çiftlik, 50 km


Çiftlik-Niğde, 42 km


Niğde II


Niğde-Derinkuyu, 60 km


Derinkuyu-Ürgüp, 42 km


Ürgüp-Hacıbektaş, 71 km


Hacıbektaş-Kırşehir, 54 km


Kırşehir II


Kırşehir-Kaman, 64 km


Kaman-Keskin, 47 km


Keskin-Kırıkkale, 37 km


Kırıkkale-İstanbul








İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: Misya’dan Karya’ya (Kırkağaç-Gölmarmara)