6 Eylül 2023

[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri... (Bolu–Mudurnu)


4 Eylül 2023, Pazartesi / Bolu – Mudurnu, 50 km (2. gün)

 

Akşam işletme sahipleriyle Filenin Sultanları’nın başarısını izledik. Avrupa şampiyonu oldular. Ne kadar kutlasak azdır. Neler dediler değil mi? Yok baldırını bacağını açıp, milletin önünde seyrettirip, batının kültürüyle giydirip milli takım diyeceksin. Yok dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler, erkeklerin huzurunda açık saçık olarak değil… Neyse ki gelen tepkiler suratlarına tokat gibi çarptı.


Gece biraz 12’yi geçe yattım. Odanın penceresi açıktı. Gerçi cama yakın değildim ama üzerindeki ince pike pek yetmedi. Ayaklarıma çoraplarımı giydim sabaha yakın bir saatte. Uyanışım 6 buçuk gibi ancak yataktan çıkışım 7’yi geçe. Geceden çoğunu toparlamıştım eşyaların. Oda da küçük değil, rahat oldu. Bisiklete çantaları yükledikten sonra kahvaltı salonuna geçiyorum. Açık büfe hazırlamışlar. Çok da tıka basa doldurmak istemediğimden kendime bir küçük tabak hazırlayıp çay eşliğinde doyuruyorum mideyi. Kapı önünde fotomun çekilmesi sonrası otel sahiplerine veda edip 08.48 hareket saatim oluyor.

 

Gece biraz yağmış. Yollarda hafif de olsa ıslaklıklar var. Dün de, sabah da hava raporuna baktığımda bugün için öğle saatlerinde yağış ihtimali için %55 gösteriyor. Tarif edildiği şekilde Mudurnu olarak sapıyorum. Bugün 52 km.lik bir yol. İlk günüm. Ağır bir tırmanış yok. 1200’e 750’lerden çıkıp sonrasında Mudurnu’ya ineceğim. Dün dikkatimi çeken, araçların yayalara geçitlerde yol vermesi. Bu hoş bir şey, yaya için de Bolu için de. Medeniyet seviyesini gösteriyor. Kutluyorum Boluluları. Sıcaklık 17,2 °C. 743 m rakımdayım. saat 09.02 ve şimdilik ortalamam 16,9 km/s. Yolun asfaltı iyi, güvenlik şeridi geniş, rahatça gidiliyor. %1’le hafiften çıkılıyor. Normal’le gidiyorum. Önce Eco’ydu. Yanımdaki bu ses kayıt cihazında temassızlık var, kapanıp duruyor. Lastikle sardım. Bakalım çözüm olacak mı? Çok işime yarayan bir alet. Yol boyunca yaşadıklarımı not ediyor, sonra yazıyı yazarken hafızayı tazelemek adına çok işe yarıyor. Serin ama hava. Üzerimde ince yelek ve kolluklar var. Yağış olursa diye yağmurlukları da çantanın üstüne koydum. Kolay erişebileyim diye. Trafik yoğun olmasa da var. TIR’lar sıkça geçmekte. Bolu-Mudurnu, buraları tavuk-piliç durumları, kesim satış vs... : (( 


9. km.de soldan Akkaya Travertenleri sapağı geliyor. “Bolu'nun Pamukkale’si” olarak ün yapmış. Görülmeye değer bir güzelliğe sahip olduğu, bir havuz ve piknik alanlarının bulunduğu anlatılmıştı. Özellikle yazın serinlemeye gelinirmiş. Ama ben pas geçiyor devam ediyorum. Travertenlerin bir kısmı yoldan da gözüküyor. Havuzdan gelen suyu buradan boşaltıyorlarmış. Bembeyaz ilgi çekici bir görüntü. Ben de o nedir diye merak etmiştim. Tabii bölge ormanlık, çamlık. Sağdan orman köylerine giden yollar ayrılıyor. Piroğlu bir tanesi. Tepelerde gördüğüm sis mi yoksa bulut mu? 17. km.de güvenlik şeridi kalktı. Zaten az geride asfaltın durumu da bozulmuş, çatlak bir zemine dönüşmüştü. Ama pütürlü değil. çok fena sarsmıyor. Sağımda toprak alınan bir bölge, inşaat sahası galiba. (...) Güvenlik şeridi geri geldi ama delik deşik. Yol da böyle tuhaf bir şekilde bozulmuş. Sanki ağır iş makineleri geçip zarar vermiş gibi. Dün konuştuğum otobüs şoförü de TIR’cı da aynı şeyi söylediler: ağır vasıtanın kralı MAN’dır. Ne Mercedes ne de Volvo diyorlardı. Yaaa, yeni bir şey daha öğrendiniz : ))

 

Köyün yakınından geçerken bir köpek kovalıyor bir müddet. Dalmıştım da, korkuttu aniden ortaya çıkışı. Tavuk veya piliç işletmeleri geçiliyor. Solumda bir dere akıyor, Büyüksu. Ona paralel sürüyor yolum ve 24’üncü kilometrede de tırmanış şeridi başlıyor. 2,5 km denmiş. Saat 10.03, hava 16,2 °C, ortalamam 20,3 km/s. Asfalt kaymaklıktan çıkmıştı zaten. Yer yer bozuk, çatlamış vaziyette olan bölümler var. Ama gidiliyor, sıkıntı yaratmıyor. Şu anda 1037 m.deyim. Yönüm güneybatı. %7-8-9’u görüyorum, ancak kırıcı bir yokuş değil. Etraf çok güzel, ormanlık. Tepelerde sis var. Dramatik bir hava hakim. Işık vs... Ve 26,71 km.de geliyor zirve, 1198 m. Bir çeşmeden (Tepekarakolu Çeşmesi 2014) mataramı tazeliyorum. Mis gibi-buz gibi bir suyu var. Şimdi buradan sonrası iniş. Saat 10.19, ortalamam 19,2 km/s, hava 16,7 °C. Ve salıyorum velespiti. 4 km.lik tırmanma şeridi gösterdiğine göre iniş de o kadar. Hızla iniyoruz. Rüzgar nedeniyle kapanıyorum bisikletin üzerine. Kamyonu bile solluyorum bu arada. (...) Süper bir yokuş sonrası yol düzelince %-1-2-3 gibi inişlerle devam ediyoruz. Hava ince ince de olsa ısınıyor. Yolun durumu iyi. Temiz bir asfalt. Çok TIR çalışıyor buralarda, bayağı. Genelde açılarak geçiyorlar ama bazen yakından da geçen oluyor. Coğrafya çok güzel, sağım mısır solum çam ormanı. Ara sıra, akan küçük dereler görüyorum. 39’uncu km.deyim. Az kaldı, 12 km gibi. Hava daha mülayim oldu. Sabahki soğuk durum yok, 17,5 °C.  844 m.ye indim. Saat 10.41, ortalamam 22,5 km/s. Gayet keyifle gidiyor yol. Öylesine zor bir tırmanış olmadı. Eski yoldan kalmış bir parça var solda. Demek bu yeni yapılmış. Gene de devlet kurumları içerisinde en düzgün çalışan Karayolları (KGM). Ara sıra onun da garipliklerine rastlasam da. 1 km.lik bir yol çalışmasına denk geliyorum. Bazı yerlerde güvenlik şeridi yok veya gidilecek gibi değil, çamurlu. Tekrar eski yola döndük. Bu galiba daha önce yapılmış olan. 

 

48. km.de Mudurnu yazısı gözüktü. Çekilen foto sonrası yavaş yavaş evler, küçük sanayi vs. ortaya çıkmaya başladı. Geldiğim yol ayrımı sağ Narmanlı diyor. Ben düz olarak devam ediyorum. Mudurnu, Bithinyalılar zamanından beri var olan, çeşitli uygarlıkların ilk yerleşim yeri; Frigyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklulardan sonra Osmanlı topraklarına katılmış. Bir ara Tekfurlar yönetimindeyken, Bursa Tekfuru'nun kızı Matarni adına yapılan kale kasabaya ad olmuş; Modrones, Moderna, Mudurlu gibi çeşitli şekillerde söylene söylene Mudurnu halini almıştır diye anlatılıyor.


Yeşilin hakim olduğu ilçeye girdim, Mudurnu evleri sağım solum. Burada bulunan 165 adet ev ve 8 cami, çeşme ve hamam olmak üzere toplam 173 adet mimari değeri yüksek yapı nedeniyle Mudurnu, "Kentsel Sit Alanı" ilan edilmiş. Ve de Cittaslow üyesi (2009 yılında Seferihisar’ın Cittaslow Birliği’ne katılmasıyla kurulan Türkiye ağının 22 üyesi var). Kalacağım Bökesoy Konağını işaretledim haritada, oraya doğru pedallıyorum. Biraz merkez dışı, yani tam ortasında değil. Sağda solda konak otellerin ilanları var. Hafif bir yokuşu çıkıp biraz sonra Bökesoy Konağı geliyor. Şöyle kısa bir yolu inerek önüne varıyorum. Saat tam 11.23. 2,5 saatte gelmişim, 52,5 km tutmuş. Tam tadında bir mesafe.

 

Beni misafir edecek olan Mehmet Beyi arıyor, geldiğimi duyuruyorum. Kendisi eski belediye başkanı ve konağın işleticisi. Yazı işlerinden Engin Bey vasıtasıyla tanışmıştım telefonda. Bana kalacak yer ayarlamıştı. Mehmet Bey, komşu tarafından konağın girişinin açılacağını söylüyor. Benim girmemi-yerleşmemi istiyor, kendisi de gelmek üzere. Avluda oturup Mehmet Beyi beklerken inceden öğlen yağmuru çiseliyor. Meteo’nun tahmini doğru çıkıyor. Birazdan Mehmet Bey ve kızı çıka geliyorlar. Kahve eşliğinde avluda sohbetteyiz. Kızı yüksek lisan yapmakta, Bolu’da üniversitede. Mehmet Bey de yeni dönem için tekrar adaylığını düşünüyor. Mudurnu’ya ilişkin konuşuyoruz. Görmek istediğim müze kapalıymış, uzundur. Hamam da. Tek Bayezit Camii var açık olan.

 

201 nolu odaya yerleşiyorum. Güzel bir ortam, otantik. Konak neticede. Banyo tuvalet ilave edilmiş, keyifli bir mekan çıkmış. Eşyaları divanın üzerine çıkartıyor, bisiklet giysilerini havalanması için oraya buraya asıyorum. Duş alamadım. Güneş olmadığından su soğuktu. Sadece saçları yıkadım ve Mudurnu’yu gezmek ve de Engin Beye uğramak üzere çıkıyorum, 2 gibi. Gezilecek fazla yer yok. Konak biraz dışta kalıyor, yürüyorum.


Safranbolu’nun küçük hali. Trafiğe kapalı bir çarşısı var. Bayezit Camiyi içten dıştan fotoluyorum. Şöyle tanıtılmış: Cami, medrese ve hamamdan oluşan bir külliye içerisinde yer almaktadır. Caminin güneyinde bulunan aynı adlı hamamın kitabesine göre 1382 yılına tarihlenen cami, Şehzade Bayezit (Yıldırım) tarafından yaptırılmıştır. Cami, kareye yakın dikdörtgen şeklinde bir ana mekan ve üç bölümlü son cemaat yerinden oluşmaktadır. Ana mekanı yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir. Caminin kuzeybatısında, kesme taş kare kaideli, silindirik gövdeli tuğla minaresi yer almaktadır. Moloz taşla inşa edilen cami duvarları, kubbe ağırlığını karşılamak üzere kalın ve alçak tutulmuştur Cami, geniş kubbesi ve planıyla ilk devir Osmanlı mimarisinin önemli bir eseridir.

BoluValiliği


Çarşısında yürüyor, belediye binasını bulup Engin Beyin yanına varıyorum. Bisiklet dostluğu kısa zamanda samimiyete dönüşüyor. Kendinden, Youtube’a koyduğu belgesellerinden, onların zahmetinden, maliyetinden söz ediyoruz. Karnımın açlığı ve belediye işlerini aksatmamak için sohbetimizi sonraya bırakıyor, yanından ayrılıp Yarenler Lokantasını buluyor, az az şakşuka, yayla çorbası, bulgur, yanına acı turşu biber ile 70 TL’ye doyuyorum. Ve ardından Pertev Naili Boratav Kültür Evi’ni gezmek üzere anahtarı beklerken, kafede içilen bir sade sırasında, gezmeye gelmiş iki arkadaşla sohbet ediyorum. Ömer ve Dursun beyler Ankaralı. Konuşma arasında aşı karşıtı oldukları çıkıyor. Soruyorum kendilerine: “Toplumu nasıl koruyacağız aşı olmazsak?” Evet, çok ani yakalandık, yeterli zaman yoktu belki tüm fazlarını geçmeye. Ama aşı olmasaydı bu virüs nasıl bertaraf edilecekti. Sen olma ben olmayayım sonra? 

 

Kültür Evi’ni gezmeden önce Pertev Naili Boratav’ı tanıyalım: Asıl adı Mustafa Pertev’dir. 2 Eylül 1907 tarihinde Osmanlı İmparatorluğuna bağlı Darıdere’de doğmuştur. Türk halkbilimcisi, halk edebiyatçısı ve folklor araştırmacısıdır. İstanbul Erkek Lisesini 1927 yılında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü ise 1930 yılında bitirmiştir. Bir dönem, ünlü yazarlarımızdan olan Fuad Köprülü’nün asistanlığını yapmıştır. 1941 yılında Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği tezi ile birlikte doçent olmuştur. Halk Edebiyatı Kürsüsü’nün kurucu başkanıdır. Dönemin iktidarı olan CHP komünizmi yaydığı gerekçesi ile Halk Edebiyatı Kürsüsü’nü kapatınca yurtdışına gitmiştir. Almanya, ABD, Fransa gibi ülkelerde çalışmıştır. Behice Boran’ın Yurt ve Dünya dergisini 1940’lı yıllarda yönetmiştir. Stanford Üniversitesi’nin Türkiye bölümün kurmuştur. Paris’te öldüğü yıla kadar (1998) CNRS’de (Centre National de la Recherche Scientifique) çalışmıştır. 

 

Kültür evinden sorumlu dernek başkanı Nejdet Bey bize her bir eşyaya ilişkin ayrıntılı bilgi vermekte. Özellikle benle beraber gelmiş olan Dursun Bey ve 3 gence yönelik. Bir dönem İpekyolu'nun hem Mudurnu hem de Osmanlı için büyük önem taşıdığını söyleyen Nejdet Bey, özellikle ipek giysileri ve de Mudurnu'ya has yöresel kıyafetleri, bunların yapıldığı dönemin dikiş aletlerini tek tek tanıtıyor.

 

Kültür evine ismini veren, Türkiye'nin en önemli halkbilimcileri arasında yer alan Pertev Naili Boratav başta olmak üzere, Kastamonu Araçlı Abdullah, Boratav'ın babası olan dönemin Mudurnu Kaymakamı Abdurrahman Naili Boratav, Milli Mücadelemiz döneminde mücadele eden birçok önemli ve ölümsüz şahsiyetleri fotoğraflarıyla Pertev Naili Boratav Kültür Evi içinde görebiliyorsunuz. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelmiş korunmuş olan, Mudurnu'da yapılan el aletleri, ev gereçleri, yerel giysiler 5 odada sergileniyor. Bir oda, Pertev Naili Boratav ve babası eski Kaymakam Abdurrahman Naili Boratav'a ayrılmış.


Güzel bilgiler ediniyorum. Hem Mudurnu’ya, hem objelere ilişkin. O dönemde 3 fotoğraf makinesin biri Mudurnu’daymış. Kültür evinin taş bina olması, onu buradaki büyük yangından kurtarmış. Bir dönem hükümet konağı olarak kullanılması, alt katın kadınlar hapishanesi olması, kaymakam odası, Mudurnu’nun Kuvay-i Milliye’ye hareketine dahil olması... gibi çok şey anlatıyor Nejdet Bey. Ayrıldıktan sonra Engin Beye tekrar gidiyorum ve birlikte Mudurnu’yu gez(dir)iyor-tanıtıyor. Kapalı olan hamamı açıyor, camiyi ve konakları anlatıyor (*), saat kulesine tepeden bakıyoruz. Turlarken bolca da sohbet ediyoruz.

 

(*) Yıldırım Bayazıt Hamamı, aynı adla anılan caminin yanındadır. Mimarı Ömer bin İbrahim olan hamam 1382’de yaptırılmıştır. Aynı devirde yapılan hamamların en güzellerindendir. Taç kapısı ve kubbe geçişleriyle dikkat çekicidir.

 

Kanuni Sultan Süleyman Camii: 1546 tarihli caminin tavanı ahşap, duvarları taş yapıdır. Tavan, açma tavan olarak inşa edilmiş olup Selçuklu mimarisini andırır. Minare, mimari tarzda tuğladan örülmüş ve tek şerefelidir. Halk arasındaki bir söylenceye göre Kanuni, caminin istediği büyüklükte yapılmadığı için beğenmeyip kapısına kilit vurdurmuş, cami ancak vefatından 50 yıl sonra ibadete açılabilmiştir.

 

Armutçular Konağı: 1860 yılında inşa edilen eşsiz ahşap konağı yaptıran Mudurnulu Karaçayırlar Ailesi'dir. 1949 yılında Armutçular ailesine geçmiştir. Anadolu'da ki tek ahşap barok mimarisine sahip konağın en önemli özelliklerinden birisi cephesinde bulunan ahşap süslemelerdir. 

 

Saat Kulesi: 1891'de yapılan orijinal kule 1900 yılındaki yangın sırasında yok olmuş, 1905 yılında aynı noktada bir kule daha inşa edilse de bu kule de 1964'te meydana gelen bir diğer yangın sırasında büyük hasar görmüş ve aynı yıl neredeyse tamamı yeniden inşa edilmek üzere onarılmıştır.

 

Turumuzu tamamladıktan sonra Mehmet Beye uğruyor (kahveye), akşam mangal için biraz sebze alıyor ve 7 buçukta buluşmak üzere sözleşiyoruz. Ben de konağa dönüyorum. Odada yazı mazı işlerini hallediyorum geçen zamanda. (...) Engin Beyin gelmesi, yemek hazırlığına başlaması, ardından Mehmet Beyin eksik malzemeleri getirmesi ve müştemilatta kalan yeni komiser Özgür Beyin de dahil olmasıyla mükellef bir sofrada, onlar demlenirken ben de soda ile eşlik ediyor, gece  saat yarıma kadar oturuyorum. Bol bol sohbet, devlet dairesinde, belediyede, polis teşkilatına ilişkin durumları ilk ağızdan dinliyor, hayret edilecek ama şaşılmayacak şeyler öğreniyorum.

 

- Mudurnu Bel. 0374 4213031 dah. 2, Engin bey Yz. İşl. Md.

- Mudurnu Bökesoylar Konağı 0374 4213310 / 0532 6571516 Mehmet bey





 











Bolu-Mudurnu

Tur tarihi: 4 Eylül 2023

Alınan yol: 50,83 km
Ortalama hız: 21,8 km/s

En yüksek hız: 62,4 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 19 dk, dışarıda geçen süre 2 s 36 dk

En yüksek sıcaklık 26 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 17,2 ˚C
Yükselti kazancı (çıkış) 751,2 m, kaybı (iniş) 588 m
En düşük yükselti 719 m, en yüksek 1202,4 m

 

Garmin yol bilgileri Bolu-Mudurnu

 

Relive yol bilgileri Bolu-Mudurnu


Bolu'dan 08.48 hareket saatim.



Gece biraz yağmış. Yollarda hafif de olsa ıslaklıklar var. 



Yolun asfaltı iyi, güvenlik şeridi geniş, rahatça gidiliyor.

Serin ama hava. Üzerimde ince yelek ve kolluklar var. 





Akkaya Travertenleri, “Bolu'nun Pamukkale’si” olarak ün yapmış.




Trafik yoğun olmasa da var. TIR’lar sıkça geçmekte. 


Bölge ormanlık, çamlık. Sağdan orman

 köylerine giden yollar ayrılıyor.




Tepelerde gördüğüm sis mi yoksa bulut mu? 


Solumda bir dere akıyor, Büyüksu. Ona paralel sürüyor

 yolum ve tırmanış şeridi başlıyor. 2,5 km denmiş.


Tepelerde sis var. Dramatik bir hava hakim. Işık vs... 



Hava ince ince de olsa ısınıyor.


10.50, Mudurnu'dayım


Geldiğim yol ayrımı sağ Narmanlı diyor. Ben düz

 olarak devam ediyorum.





Yeşilin hakim olduğu ilçeye girdim, Mudurnu evleri sağım solum.




Bökesoy Konağı 





Bökesoy Konağı 


Mudurnu Kent Müzesi


Adalet Sarayı


Mudurnu, Safranbolu’nun küçük hali.




Bayezit Camii


Bayezit Camii


Bayezit Camii İçi



Pertev Naili Boratav Kültür Evi


Yıldırım Bayazıt Hamamı


Trafiğe kapalı bir çarşısı var. 


Yarenler Lokantası




Beklediğin bir yerden haber alacaksın...


Pertev Naili Boratav Kültür Evi



Pertev Naili Boratav Kültür Evi





Yıldırım Bayazıt Hamamı İçi




Yıldırım Bayazıt Hamamı İçi




Kanuni Sultan Süleyman Camii


Armutçular Konağı



Armutçular Konağı Tavan Süslemesi




Saat Kulesi


Saat Kulesinden bakış.





Saat Kulesi


Tepede kale kalıntısı.


Özgür Bey, Engin Bey ve Mehmet Bey ile.




























3. gün (devamı) Mudurnu-Nallıhan - 1. gün (öncesi) İstanbul-Bolu 








[bisikletle]Türkiye: Anadolu Beylikleri...

 

İstanbul-Bolu


Bolu–Mudurnu, 50 km


Mudurnu-Nallıhan, 50 km


Nallıhan-Mihalıççık, 63 km


Mihalıççık-Sivrihisar, 69 km


Sivrihisar-Emirdağ, 61 km


Emirdağ-Yunak, 66 km


Yunak-Akşehir, 64 km


Akşehir-Kadınhanı, 76 km


Kadınhanı-Konya, 66 km


Konya II


Konya III


Konya IV


Konya-Çumra, 60 km


Çumra-Karapınar, 77 km


Karapınar-Ereğli, 68 km


Ereğli-Ulukışla, 56 km


Ulukışla-Bor, 61 km


Bor-Çiftlik, 50 km


Çiftlik-Niğde, 42 km


Niğde II


Niğde-Derinkuyu, 60 km


Derinkuyu-Ürgüp, 42 km


Ürgüp-Hacıbektaş, 71 km


Hacıbektaş-Kırşehir, 54 km


Kırşehir II


Kırşehir-Kaman, 64 km


Kaman-Keskin, 47 km


Keskin-Kırıkkale, 37 km


Kırıkkale-İstanbul







İlginizi çekebilir [bisikletle]Türkiye: İç Anadolu, Türkiye’nin Tahıl Ambarı (Atkaracalar-Boyalı)