23 Temmuz 2024

Schwalbe Clik Valfe; daha iyi bir supap...


Yeni Schwalbe Clik Valfe (SCV), alet edevat olmadan değişen, klikleyen, hava kaybını azaltan ve farklı pompa başlıklarını teke indirgeyen ilginç bir supap-pompa bileşimidir. 

 

Değişik markalar, hava akışını artırmak için Presta Tubeless supap versiyonunu piyasaya sundular, ancak hiçbiri pompa başlığının supabın dış çevresiyle nasıl bir ilişkide olması gerektiğini ele almadı. Dişli pompalar güvenlidir, ancak hantal olabilir ve bazen supap göbeğini açabilirler. Levye tarzı pompa başlıkları sonunda yıpranır, bazı halkaları ve diğer küçük parçalarını değiştirmeden tekrar kullanmakta zorlanırlar. 


Schwalbe bunu yenilikçi bir fırsat olarak gördü ve Eurobike 2024 ödüllünü de aldı.

 

Schwalbe Clik Valfe (SCV), levye ve dişli parçalara dayanmak yerine sezgisel bir klikleme sistemi kullanan, tamamen yeni bir supap ve pompa sistemidir. Standart Presta ve Schrader supapların aksine, Schwalbe Clik Valfe ve eşleşen pompa başlığı çok az çabayla bir araya gelip aynı kolaylıkla ayrılabilir.


İşin en iyi yanı, Schwalbe'nin, mevcut tüm supaplar ve çoğu pompalar için gerekli dönüşüm kitleriyle işe başlaması. Presta supaplarda Schwalbe Clik Valfe, supap çekirdeğinin yerini almakta. Schrader supaplarda ise tüm supabın üzerine geçmekte. Pompa başlık adaptörü de mevcut pompaların başlıklarına entegre edilebilir (kelepçelenerek veya vidalanarak), bu el pompaları için de geçerlidir. İç lastiksiz (tubeless) lastik kullananlar için Schwalbe Clik Valfe hava akış hızının standart supaplara oranla %50 daha fazla olduğunu söylemekte.



22 Temmuz 2024

Bisiklet kullananlara bir iyi bir kötü haber

Yeni bir araştırmaya göre bisiklet kullananların, araba kullanan veya trene binen yolculara göre erken ölüm riski yarıya yarıya az. Buna karşılık kazaya karışıp hastanelik olma ihtimalleri iki kat fazla.


Araştırma kapsamında 16-74 yaş aralığındaki 82 bini aşkın Britanyalı 18 yıl boyunca izlendi. Katılımcılar işe gidip gelmek için en sık kullandığı ulaşım yolunu bildirdi. Araştırmacılar bu bilgileri kaydetti ve yıllar içinde reçete, hastaneye yatış ve ölüm kayıtlarını analiz etti.

 

‘Aktif’ seyahat, yürüme veya bisiklete binme olarak tanımlandı. Araba kullanma veya trene binme gibi diğer tüm işe gidip gelme yolları ‘pasif’ kabul edildi. Bisikletle işe gidenlerin ezici çoğunluğu şehirde yaşayan, vardiyalı çalışan, genç ve erkekti. 


Yaş ve önceden var olan sağlık sorunları gibi faktörler göz önüne alındığında, işe bisikletle gitmenin kanserden ölme riskini yüzde 51, kalp hastalığı nedeniyle hastaneye yatma riskini yüzde 24 ve ruhsal sağlık sorunları nedeniyle ilaç reçete edilme riskini yüzde 20 oranında azalttığı ortaya çıktı. Ancak bisikletle işe gidenlerin, ‘pasif’ biçimde işe gidenlere göre bir trafik kazası nedeniyle hastaneye kaldırılma olasılığı iki kat fazlaydı.


Yaya olarak işe gidip gelmenin ise herhangi bir nedenle hastaneye yatma riskini yüzde 11, ruhsal sağlık ilacı reçete edilme riskini ise yüzde 7 oranında azalttığı ortaya çıktı. Diğer risklerde belirgin bir fark gözlenmedi.

Diken 







Katkıları için Senih’e teşekkürler.









İlginizi çekebilir Hasta veya Yaralı Bir Hayvan Gördüğünüzde Yapmanız Gereken 6 Şey, Wilier Triestina: Adlar, Bisiklet sürücülerinin uyması gereken kurallar: Madde 66



21 Temmuz 2024

Gezegenden Mektuplar: İstanbullu trafikten bisikletle kaçabilir mi?

Bisikletli ulaşım herkes için uygulanabilir, rahat ve güvenli hâle getirilmelidir. Bu, bisikletin tüm yaş grupları ve çok çeşitli fiziksel yetenekler için erişilebilir olması anlamına gelir.


Bisikletin hepimizde farklı bir yeri, farklı bir anlamı var. Türkiye’de bisiklet görünce çoğumuzun aklına çocukluğumuz gelir. Sanki bisiklet kullanmak sadece çocukluğumuza ait anılarımızda saklıdır. Büyüdükçe uzaklaşırız, ilgimizi yitiririz. O ilgiyi hep canlı tutanlar ise genelde hobi ya da spor amaçlı bisiklet kullanır. Aslında bisikletin çok daha büyük bir misyonu var. Biz pek bu yönünü benimsemesek de bisiklet aslında önemli bir ulaşım aracı. Hem trafikte heba olan zamandan tasarruf etmemizi sağlayan hem sağlığımıza çok iyi gelen hem de çevre ve doğa dostu bir ulaşım aracı. Hayatımızda önemli yer tutması gerekiyor ama bunu için bisiklet dostu güvenli alanlara ihtiyacımız var.


Leipzig’e ilk gittiğimde bir yerden bir yere ulaşmak için haritaya bakıyordum. Çeşitli uzaklıklardaki mesafelerde toplu ulaşımla gitmekle, yürümek arasında çok az zaman farkı olması beni şaşırtıyordu. Haritada en kısa süreli ulaşım yolu hep bisiklet çıkıyordu. Mesela Leipzig’in merkezinden Gohlis mahallesine gideceksiniz, harita size toplu ulaşımla 25 dakika, yürüyerek yaklaşık 35 dakika zaman biçiyor. Ancak bisikletle aynı yolu 15 dakikada gidebiliyorsunuz.

 

Peki bu nasıl oluyor?

 

Tüm şehirde güvenli bisiklet yolları mevcut. Bisikletlerin yolları yayalardan ve arabalardan ayrı ve onlar için ayrı trafik ışığı lambaları var. Kimse arabasını bisiklet yollarına park etmiyor ya da bisiklet yollarını ayıran çitler olmamasına rağmen arabalar bisiklet yollarından gitmiyor. Şehirdeki en yaygın günlük ulaşım ağı bisiklet yolları. Cafelerin, evlerin, işyerlerinin ve okulların önünde, yani her yerde bisiklet park yerleri var. Her yerde bisiklet kiralama istasyonları da görmeniz mümkün.

 

Neredeyse herkesin bir bisikleti var. Çünkü eğer bu şehirde bisikletiniz yoksa işinize veya randevularınıza geç kalmanız muhtemel bir sonuç. Şehirde sabahları ve akşamları elbiseleriyle işe giden insanlar görebilirsiniz.

 

Leipzig şehrinin resmi websitesinde de bisikletlerin sadece eğlence ve spor ekipmanı değil aynı zamanda pratik bir günlük ulaşım aracı olarak da popüler olduğu vurgulanıyor. Bisikletin Leipzig'in iklim kontrolü çabalarına en iyi katkıda bulunan araç olduğundan da bahsediliyor.

 

Uzun vadede kentte bisikleti ulaşım aracı olarak kullananların sayısının artırılması hedefleniyor ve bisikletle ilgili hizmetleri iyileştirmek için sürekli çaba sarf ediliyor.

 

İstanbul’da bisiklet kullanmak

 

Toplu ulaşım kullanarak genelde geç kaldığım için Leipzig’de ben de bir bisiklet edindim ve bisikleti ulaşım aracı olarak kullanmanın aslında ne kadar da konforlu bir yolculuk olduğunu keşfettim. Bu deneyimim aklıma İstanbul’dayken bisikleti ulaşım aracı olarak kullanma çabamı getirdi ve tabii sonunda nasıl başarısız olduğumu da...


Milyonlarca nüfusu sahip İstanbul’da işe gidip gelirken her gün trafikte yaklaşık 3 saat geçirince bir bisiklet edinmiştim. Bu bisikleti de her gün olmasa da çoğunlukla günlük bir ulaşım aracı haline getirmeyi denemiştim. Aslında izin günlerimde Anadolu yakasında bisiklet yollarını da kullanarak kısa mesafelere ulaşmam kolay oldu ancak uzun mesafeleri geçince bisiklet yollarına entegre metro ya da vapur gibi toplu ulaşımları kullanmaya başladım. Ve sonrasında fark ettim ki İstanbul’da bisikleti günlük bir ulaşım aracına çevirmek aşırı yorucu ve neredeyse imkansız.


Bisiklet yollarına park edenler mi dersiniz, sağınızdan solunuzdan vızır vızır geçen motosikletler ve scooter’lar mı dersiniz, trafikte ne arasanız var. Ayrıca sakin sakin bisiklet yolunda giderken aniden biten yollardan bahsetmiyorum bile... Tabii, kadın olarak bisiklet kullanırken bazı zorluklar ve engellemelerle de karşılaştım.


Aslında son yıllarda İstanbul’da bisiklet kullanımını teşvik eden uygulamalar arttı. Yine de İstanbul’da bisiklet sürmek maalesef hala güvende hissettirmiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Spor İstanbul sitesinde ilgi çekici bisiklet rotası önerileri mevcut. Bu rotalara yer verilirken de “Seçenekler arasında, Adalar veya Bağdat Caddesi Bisiklet yolu gibi trafikten uzak kalabileceğiniz rotalar olduğu gibi ana yolları diğer araçlar ile paylaşarak kullanacağınız rotalar da var. Özellikle trafikle beraber seyredecek olan “yol bisikletçileri”nin araç trafiğine çok dikkat etmelerini, hatta sabahın çok erken saatlerinde rotaları yapmalarını tavsiye ediyoruz” notunun düşülmesi dikkat çekiyor.

 

Trafikte geçen bir yaşam

 

İBB’ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın birkaç yıl önce düzenlediği İstanbul Bisiklet Çalıştayı’nda da bisikletin bir ulaşım aracı olarak kullanılması masaya yatırılıyor. Çalıştay raporunda “Bisikletli ulaşım herkes için uygulanabilir, rahat ve güvenli hâle getirilmelidir. Bu, bisikletin kadınlar, erkekler ve tüm yaş grupları için, ayrıca çok çeşitli fiziksel yetenekler için erişilebilir olması anlamına gelir. Bisikletli ulaşımı tercih edenlerin yoğun yollarda motorlu taşıtlarla rekabet edecek kadar formda ve cesur bisikletçilerle sınırlı olmaması gerektiği fikri kabul edilmelidir” ifadeleri vurgulanıyor.


Bir araştırmaya göre İstanbul’da yaşayanların yaklaşık 3,5 yılı trafikte bekleyerek geçiyor. Bugün bilim insanlarının da değindiği gibi İstanbul trafiği zaman kaybının yanı sıra solunum, işitme ve ruh sağlığı üzerinde de olumsuz etkilere neden oluyor. Yani trafikte hem sağlığımızdan oluyoruz, hem de zamanımızdan. Bisiklet kullanırken araba çarpması sonucu yaşamını yitirenleri de unutmamak lazım. Bu durum sadece İstanbul için geçerli değil, trafikte uzun zaman geçirdiğimiz tüm şehirler için geçerli.

 

Aslında Türkiye’nin İstanbul dâhil pek çok şehrinde karşılaşılan tüm zorluklara rağmen, bisikletli ulaşım konusunda farkındalık oluştu. Bisikletin günlük ulaşım aracı olarak kullanılması hayal değil.

 

Hazal Ocak

Duvar












İlginizi çekebilir Bisikletçi Öldüren Katiller ve Potansiyel Katiller, EuroVelo & Bisiklet Turizmi; Türkiye'den Avrupa Bisiklet Rotaları Ağı'na dahil olan il sayısı daha da artacak, Trenlerde ücretsiz bisiklet taşıma izni ve kuralları açıklandı


12 Temmuz 2024

DJI Avinox Drive System


Drone ve kamera teknolojisinde küresel lider olan DJI, beklenmedik ama heyecan verici bir gelişmeyle, Eurobike 2024'te sürüş sistemini -DJI Avinox Drive System- tanıtarak elektrikli dağ bisikleti (eMTB) pazarına giriş yaptı. Bu cesur hareket, motor ve akü teknolojisi uzmanlığından yararlanarak DJI'ın eMTB performansında devrim yaratma tutkusunu anlatmakta. Avinox Drive System, sürücülere güçlü, verimli ve akıllı bir sürüş deneyimi sunmaya hazırlanıyor.


 

Özellikleri

 

DJI tarafından geliştirilen Avinox Drive System, etkileyici güç çıkışı, kompakt tasarımı ve gelişmiş akıllı özellikleriyle eMTB deneyimini geliştirmek için tasarlandı. Yalnızca 2,52 kg ağırlığındaki sistemin yüksek torklu tahrik ünitesi, 105 Nm'lik müthiş bir tork sunarak sürücülerin en dik ve en zorlu arazilerle kolayca başa çıkabilmesini sağlamakta.


 

DJI, öncelikle drone'ları ve kamera stabilizasyon sistemleriyle tanınsa da eMTB pazarına girişi, teknolojik yeteneklerinin stratejik ve mantıksal bir uzantısıdır. DJI Kurumsal Strateji Direktörü Christina Zhang: "Pil yönetimi, motor geliştirme ve makine mühendisliğindeki derin uzmanlığımız, doğal olarak bizi Avinox Drive System’ini yaratmaya yönlendirdi. Bu girişim, teknolojik mükemmelliğimizi açık hava sporları arenasına taşıyarak sürücüler için eMTB deneyimini geliştirmemize olanak sağlıyor."


 

DJI Avinox Drive System’in göze çarpan özelliklerinden biri, sürüş koşullarına göre desteği otomatik olarak ayarlamak için çoklu sensör füzyonunu kullanan –Smart Assist Algorithm- Akıllı Yardım Algoritmasıdır. Sürücüler dört standart mod arasından seçim yapabilmekte: AutoEcoTrail, Turbo ve fazladan güç için ek Boost modu. Bu akıllı sistem, çeşitli arazilerde optimum performans ve verimlilik sağlamakta. Avinox Drive System iki yüksek enerji yoğunluklu batarya seçeneği sunmakta: 600 Wh ve 800 Wh. GaN 3x hızlı şarj teknolojisine sahip 800 Wh batarya, yalnızca 1,5 saatte %75 şarja ulaşarak minimum kesinti süresi ve uzun sürüş maceraları sağlamakta. Bu hızlı şarj özelliği, uzun menzilli performans arayan sürücüler için önemli bir avantajdır.


 

Sistem, bisiklete entegre edilmiş 2 inç OLED dokunmatik ekrana sahip. Bu da sürücüler için etkileşimli bir merkez sağlıyor. Avinox uygulaması aracılığıyla kullanıcılar, destek seviyelerini özelleştirmek, gerçek zamanlı bisiklet durumunu izlemek ve bisiklet güvenliği ve veri kaydı gibi akıllı özelliklere erişmek için akıllı telefonlarını bağlayabiliyor. Bluetooth bağlantısına sahip kablosuz iki mod anahtarı, karmaşık olmayan bir gidon kurulumu sunarak sürüş deneyimini geliştirmekte.

 

 

Daha fazla bilgi için Avinox








İlginizi çekebilir Stromer ST7, e-Bisiklet Reklam Sansüründen Sonra: VanMoof’dan Araba Karşıtı Yeni Video, Pedersen Bisikleti


2 Temmuz 2024

Dünya'nın Çevresi Kaç Kilometredir?


Bütün gök cisimlerinin içinde yer aldığı ve canlı cansız tüm varlıkların bulunduğu sınırsız boşluğa evren denir. Genişliği henüz belli olmayan evrende farklı grupta ve özellikte olan gök cisimleri bulunmaktadır. Bunlardan biri de üzerinde yaşadığımız ve mavi gezegen olarak adlandırılan Dünya'dır. Dünya şekil itibari ile ekvatordan şişkin olan ve kutuplardan baskın olan, yeryüzündeki bütün canlı familyasına ev sahipliği yapan bir gezegendir.


Dünya'nın şeklinin geoit olmasının, yani kutuplardan baskın ve ekvatordan şişkin olmasının nedeni noktasında birden fazla sonuç bulunmaktadır. Bunlardan en bilineni de Dünya'nın çevre uzunluğunun hem ekvatorda hem de kutuplarda değişiyor olmasıdır. 

 

Dünya'nın şeklinden ötürü çevresi ekvatordan kutuplara doğru sayısal veri olarak değişmektedir. Bu değerlere bakacak olduğumuzda Dünya'nın çevresi, yaklaşık olarak ekvator çevresi 40.076 km iken kutuplar çevresi yaklaşık olarak 40.009 km olarak ölçülmüştür.

Wikipedia



Bunu neden mi anlattım? Geçenlerde bir arkadaşım dikkatimi çekti. Diyordum, 40 bin kilometreyi geçmiş(ti) pedalladığım yollar... 


"Yani ekvatoru dönmüşün" dedi... 


Ne mutlu bana : ))




Katkıları için Müjdat’a teşekkürler.







 

İlinizi çekebilir B i r m i l y o n b e ş y ü z b i n, Bisiklet, Yeni Dünyada Makam Aracı Olacak, Kanal İstanbul: Ne Pahasına? Elveda Sazlıbosna...