10 Kasım’ın şu günlerde önemi çok daha fazla
duygu ve neden barındırıyor. İnsan galiba sahip olduklarını kaybetmeye
başlayınca değerini ancak anlayabiliyor. Yoksa sanki her şey garantideymiş gibi
boş verircesine yaşamını sürdürmekte. İçinden geçtiğimiz zaman bize
kazanımların ne denli önemli olduğunu her gün yeni bir olayla yüzümüze
çarpmakta.
Sabah 9’u 5 geçe Dolmabahçe Sarayı önünde
yüzlerce insan toplanmış. Yaşlısı genci, kapalısı, açığı, bisikletlisi,
motosikletlisi, arabalısı, yayası, her türden vatandaş ataya olan saygısını
göstermek üzere gelmiş. Daha Kadıköy’den gemiye binerken kalabalık dikkat
çekiyordu. Beşiktaş’tan Dolmabahçe’ye trafik kilitlenmiş, bisikletle bile
aralardan geçmek olanaksızdı. İnsanlar hep bir ağızdan “diren Türkiye diren...”
diye bağırıyorlar. Ortalık kıpkırmızı.
Sabah serin olmasına karşın artık hava
ısınmaya başlıyor. Bu güzelliğin içinde Sarıyer’e doğru Serhan, Firuzan ve ben
pedal basmaktayız. Amacımız Kilyos’a uzanmak. Yanımızdaki 2 şişe Erikli suyuyla.
Hani yolda bulamayız diye ihtiyatlıyız.
Güzel havayı sadece biz değil bir yığın
bisikletçi de görmüş ve yollar dopdolu. Herkes birbirine selam veriyor,
bisiklet kardeşliği. Gerçi arada bir iki kendini bilmezler de var. Selamsız
sabahsız geçmekte.
Bu yol Sarıyer’e kadar 20 km gibi, dümdüz Boğaz
boyunca ilerler. Sabahki keyif hiç bir yerde yoktur. Dönüşte
kalabalıklaşacağını bildiğimden şu saatin keyfini yaşamaya çalışıyorum. Aklıma,
tesadüf müdür nedir, Kilyos turunu hep 3 kişi yaptığım geliyor. Daha önce 3
kere gittim, hep üçlüydük. Bugün de böyleyiz derken telefonumun çalıyor. Pek de
hareket halindeyken açmam ama merak ağır basıyor ve hattın ucunda Mehmet:
”Geliyorum, neredesiniz? -“Yeniköy’ü geçtik” –“Törenleri ancak bitirdim, sizi
yakalarım” –“Harika, Kavak’ta bekleyeceğiz”.
İnsanın bisiklet sürerken aklına ne de çok şey
gelir. Bir yandan yolunuzu kollar etrafa bakarsınız, diğer yandan kafanızın
içinden her şey geçer. Bana da geçenlerde okuduğum semt adları takılıyor.
Aşiyan: Günümüzdeki ismini Şair Tevfik Fikret'in burada
bulunan, Farsçada kuş yuvası anlamına gelen 'aşiyan' adlı evinden alıyor.
Baltalimanı: Rumeli Hisarı’nın
ötesindeki eski adı ‘Fadalya’ olan ‘Baltalimanı’, adını İstanbul’un fethi
sırasında Gelibolu’daki donanmayı hazırlayan ve kuşatma sırasında gemileri bu
limana getirmeyi başaran Baltaoğlu Süleyman Bey’den aldı. Baltaoğlu Süleyman
Bey Osmanlı Devletinin ilk Kaptan-ı Derya’sıydı.
Feriköy: Semt adını Sultan Abdülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde
yaşayan Madam Feri'den alıyor. Bölgede bulunan geniş topraklar padişah
tarafından Madam Feri'nin eşine bağışlanmıştı. Ama eşi ölünce semt onun ismiyle
anılmaya başlandı.
Etiler: 1950’lerin başında
bomboş bir arazi olan bölgede 192 villa yapımı için Etibank’ın ortaklığıyla bir
Etiler Yapı Kooperatifi kuruldu ve 1954’de konutların yapımına başlandı. Semtin
adı da bu yapı kooperatifinden kaldı.
Şaşkınbakkal: Henüz yerleşimin olmadığı dönemlerde yaz günleri
denizden yararlanmak için bölgeye gelenlere bir bakkal dükkanı açıldığını
görenler, burada iş yapılamayacağını düşünerek bakkala "şaşkın
bakkal" yakıştırması yaptılar.
Teşvikiye: Sultan Abdülmecit'in bir mahalle kurulması için
teşvikte bulunduğu semtin adı Teşvikiye olarak kaldı. Bu durumu Harbiye Karakolu
ile Rumeli ve Valikonağı Caddelerinin kesiştiği kavşakta bulunan iki taş
belgeliyor.
Üsküdar: Bizans devrinde, Skutari denilen asker kışlaları, şehrin bu yakasında
yer aldığı için semt Skutarion diye anılıyordu. Bu isim zamanla Üsküdar'a
dönüştü.
Kaynak haber.ekolay
Kaynak haber.ekolay
Sarıyer’e girdik, Rumelikavağı’na doğru
çıkarken solda kahvede Balcı DursunAli. Ne güzel tesadüf. Hemen yanına varıp,
sarıl sarmalaş, simit-ıhlamur eşliğinde sohbetteyiz. Sıcak ve renkli yapısıyla
bize Sarıyer-Pendik maçı, BJK, Zekeriyaköy, bal, oğlu, hanımı, evi...
özetleyiveriyor.
3. köprünün ayakları iyicene yükselmiş. Artık
ortalıkta kendilerini gösteriyorlar. İleride belge olması için birer kare
çekiyorum. Boğazın bakir hali.
Tellibaba’daki balık lokantaları pazarları da
kahvaltı vermekteler. Çeşit çeşit yazılar asılı: açık büfe, dökme kahvaltı,
sınırsız çay, ekstralar...
Rumelikavak’ta yerimizi alıp kahvaltılıkları
da çıkartıp kayıntıyı atmaktayız. Gelsin çaylar/ayranlar. Bir yandan günlük
gazeteleri okurken diğer yandan da ülkenin kurtuluşunu konuşmaktayız.
Yellowrose ne yapabilir, kimdir, nedir, in midir, cin midir, İP ne kadar oy
alabilir...
Mehmet’in de gelmesiyle yola çıkışımız saat
biri buluyor. Hadi tırmanışa. Kavak’tan KoçÜni’ye sıkı bir çıkış bizi
beklemekte. Hava artık ısındı, kasım ayı için inanılmaz bir sıcaklık. Üstümdekinin
kollarını çıkarıyor, ayaklarımdaki ısıtıcıları indiriyorum. Firu da
hafifletiyor üstünü. Rampayı 2 molayla ancak alabiliyorum. Firu için çerez
sayılır, Serhan da Tricross’uyla geldiğinden tek hamlede alıveriyor. Mehmet’e
rahat yok, izin gününde bile telefonların ardı arası kesilmiyor. Tam tırmanacak
zırt bir tel, hadi dur nefes nefese konuş.
Rumelifeneri’ne inen bu yol benim İstanbul’da
en sevdiğin rota. Bu kadar güzel bir coğrafya olamaz. Üstelik de çoğu iniş.
Bırak kendini Fener’desin. Ama Garipçe’ye yaklaştığınızda ortalığı kangren gibi
kemirmiş bir yara insanın yüreğine iniyor. 3. köprü için açılacak yollara feda
olunan ağaçlar!
Rumelifeneri bisikletçilerle dolu. Birileri
geliyor-birileri kalkıyor. Sanki bisiklet partisi varmış bugün burada. Biz de,
bugün ıhlamur günü oldu sanki, ıhlamur eşliğinde biraz daha karnımızı doyurup
fazla da gecikmemek için Kilyos’a doğru hareket ediyoruz. Dökük kalenin önünden
sahile paralel giderek, bir zamanların GoldenBeach tesislerinden geçip
Demirciköy vs diye.
Villacılar buraları da ele geçirmişler, İstanblue
diye votka markası gibi bir site halen müşterisini beklemekte. Bir diğerinin
kabası bitmiş, parası da bitmiş. Her yer inşaat.
Perşembe yağan yağmurun izleri halen
görülmekte, toprak daha kurumamış. Yolumuzun bundan sonraki bölümü orman
içinden/kenarından geçecek. Acaba ne etsek? Tamam mı-devam mı? Oylamada 2
tamam, 1 devam, 1 kararsız çıkınca tamam kabul ediliyor ve geri dönüyoruz. Aslında
rotanın en özgün ve bakir bölümüydü önümüz. Toprak bir yolla ağaçların,
çalıların içinden, denize paralel gidecektik. Hele bu havada çok güzel olurdu.
Sonra Demirciköy’e tırmanıp Kilyos’a salacaktık kendimizi. Ama ıslak, hatta yer
yer çamura batmayı göze almak gerekirdi.
Geldiğimiz gibi dönmekteyiz. KoçÜni’ye vardığımızda
Cenap Albay aranıyor, Sarıyer’de buluşmak üzere sözleşiliyor. Buradan sonrası
kolay, bırak kendini Sarıyer’desin.
Kıyıda güzel bir kafede Cenap Albay’ı
beklerken buluyoruz. Dün dönmüş Bodrum’dan. “Biraz yol yorgunluğu olmasaydı ben
de katılacaktım. Ancak sizleri görmek için buraya pedalladım, dönüşü en azından
birlikte yaparız” diyor. Adaçayları eşliğinde yaptığımız sohbet bir yerde yeni
taktırdığı kelebek gidona geliyor. “Fazla bana yakın, kollarım kasılıyor.”
Biraz açısını değiştirerek rahatlatmaya çalışıyoruz ama sanki pek de tatmin
etmiyor. Belki boğazın uzatılması daha uygun olacak.
Dönüşümüz artık karanlıkta. Yanıp sönen
farlarla 5’li olarak İstinye’ye kadar tempolu geliyoruz. Cenap Albay burada
ayrılıyor ve biz 18.45 gemisine yetişmek üzere orta çizgiden devam ediyoruz.
Yaz gibi değil Boğaz yolu. Tıkanan bölgelerde
fazla sıkıntı yaşamadık, Emirgan, Bebek, Ortaköy rahat geçildi. Moda üzerinden
sahil yolundan dönüyoruz. FB stadı mahşer günü, içeride derbi maçı var. FB daha
ilk yarı bitmeden 1-0 önde.
Mehmet’ten ayrılıp Kızıltoprak’ta bıraktığımız
arabaya bisileri yükleyip evin yolunu tuttuğumuzda km saati 82’yi gösteriyordu.
Rota: Beşiktaş-Sarıyer-Rumelikavağı-Koç Üniversitesi-Rumelifeneri-İstanblue Vilları ve dönüş aynı yoldan.
Tur tarihi: 10 Kasım 2013
Kat edilen mesafe: 82,22 km.
Ortalama hız: 15,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa 23 dk., dışarıda geçen süre 11 sa 35 dk.
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 17,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1509 m, kaybı (iniş) 1508 m.
Garmin yol bilgileri Rumelifeneri, !0 Kasım
Rota: Beşiktaş-Sarıyer-Rumelikavağı-Koç Üniversitesi-Rumelifeneri-İstanblue Vilları ve dönüş aynı yoldan.
Kat edilen mesafe: 82,22 km.
Ortalama hız: 15,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa 23 dk., dışarıda geçen süre 11 sa 35 dk.
En yüksek sıcaklık 27 ˚C, en düşük 13 ˚C, ortalama 17,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1509 m, kaybı (iniş) 1508 m.
Garmin yol bilgileri Rumelifeneri, !0 Kasım
Bu bölgeye yapılmış geziler Rum-Eli-Fen-Eri,
RumeliFeneri, pedal pedal gidiyoz, RumeliFeneri, pedal pedal gidiyoz 2, RumeliKavağı, Fikret Albay’la
İlginizi çekebilir Garip Bisiklet Yolları,
Ge-Ze-Ge-Ze-Geb-Ze