19 Ekim 2010

GPA4

İşin ayrıntısına girmeden önce, GPA4’un oluşumunda emeği ve katkısı olan herkese ve kuruluşa teşekkür etmek isterim. Bisiklet buluşması adına ülkemizin bu en önemli organizasyonu pek çok kimseye ilham kaynağı olmakta.

Geçen sene ilk defa katıldığımız GPA’ya bu sene daha deneyimli olarak dahil olacaktık. Bir ekleme yapılmıştı bu sene ve tur Muğla’dan başlayacak, yani 5 güne uzayacaktı. 4 – 9 Ekim 2010 tarihleri arasında Muğla’dan start alıp, Ula üzerinden Akyaka, Ören, Bodrum, Datça, Marmaris ve Akyaka’da sonlanacaktı. Katılımcı sayısı 174’ü bulmuştu. Bunların %52’si ilk defa katılıyordu. Hanımların sayısı da bu sene artmış, oranları %20’ye çıkmıştı.

Aslında işin ayrıntısına girecek olursam biraz geç de açıklandı program bu yıl. Nedeni, maalesef çok doğurgan olan GPA (Gökova Pedallarımın Altında) önce 2’ye ayrılmış. Sonradan bir parçası da gene 2’ye ayrılarak amip gibi çoğalmaktaydı. Bakalım burada duracak mı? Artık işin iç yüzünü bilemiyorum ama, bu duruma Muğla Üniversitesi adına el koyan Ali Arslan Kaya’nın sayesinde GPA4 ortaya çıktı. Birinin itelemesi gerekiyormuş anlaşılan. Bu durumda Ali Bey de komitede yerini alıp yeni oluşturulan ekiple ve de üniversitenin desteğiyle başladı her şey.

Bu güzel organizasyonda Muğla ve Bodrum Belediyesi’ni görememek beni çok şaşırttı. Bölgelerinde olan bir etkinliğe uzak durmanın arkasında mutlaka gene sığ düşünceler, çıkar hesapları vardır.

Üniversitenin verdiği akşam yemeği ve tanıtım toplantısının ardından GPA bu sene başlamış oldu. Ancak daha başlamadan tüm bisikletçileri üzen, tur bisikletçiliğinin duayeni Süleyman Şatır’ın ölüm haberi herkesi yasa boğdu.

Turun eksileri ve artılarından söz edecek olursam, başta ilk yardım ekibinin bulunmamasını sayabilirim. İstenilen ücret fazla geldiğinden 112 hizmeti alınamamış, acil bir durumda telefona kalmıştık. Şansımıza bunu gerektirecek bir aksilik olmadı da 112’nin kaç dakikada ulaşabildiğine tanık olmadık.

Diğer bir husus ise teknik destekti. Evet herkes lastiğini tamir edebiliyordu ama daha ayrıntılı işler için uzman gerekirdi. Bunu da bu durumda katılımcıların içinden tecrübeli olanlar üstlendiler.

Fidan dikileceği söylenmesine rağmen orman idaresiyle olan kopukluk sonucu hatıra ormanını es geçmek zorunda kaldık. Halbuki bu turun anlamlı bir özelliğiydi fidan dikmek.

Muğla’dan başlayıp Ula üzerinden geçen ilave rota çok iyi düşünülmüş. çok güzel bir güzergahtı. Geçen sene de kaldığımız Marmaris’deki apart otelde konaklama, turun sonunda tazelenmek için keyifli bir fırsat veriyordu hepimize.

Yemekler maalesef gene çok besleyici değildi, takviye gerektiriyordu. Bir de farklı beslenme alışkanlıkları olanlar için mönülerin seçimi birbirine karıştırılmamış yiyeceklerden oluşsaydı iyi olabilirdi. Yani tavuklu sebze yemeği değil de, tavuk + sebze şeklinde olursa tavuk sevmeyen sadece sebzesini alır veya pilavı tavuk suyuyla pişirmek yerine sade hazırlamak gibi. Ama Akyaka’da sadece balık ekmek, Mumcular’da ekmek arası kavurma çıkması seçenek bırakmadı bize. Pidelerde alternatif olarak peynirli veya otlu çıkması yerinde bir düşünceydi bu sene.

Datça’da yemek yenilen Kapı Restoran her yönüyle (hizmet, güleryüzlü personel ve temizlik) övgüye değerdi. Hisarönü’ndeki pideci yeni yerinde ve daha hazırlıklıydı bu sefer.

Ancak Kultak’daki kahvenin soda fiyatını 1 liraya çıkartması tam anlamıyla bir fırsatçılıktı. Bu gezide hiçbir yerde soda 50 krş’un üzerine çıkmadı. Yukarı Mazı’ya böylesine kalabalık bir grubun geleceği zamanında bildirilmediğinden, herkese yeteri kadar soğuk içecek yoktu.

CyclingTr’nin kurduğu su istasyonu hepimizin sık sık durduğu ve mataralarımızı doldurduğu bir uğrak oldu. Teşekkürler Hakan Koç. Ara sıra birer elma veya fındığın da ikramı hayal ve düşünceler içinde geçen yollarımızda ağzımıza tat kattı.

Ne var ki turu sadece organizasyon açısından değil, katılımcılar açısından da değerlendirmek gerekir. Maalesef burada hiç de yakışık olmayan bir örneğe şahit oldum. Bizler ki çevreye ve doğaya en yakın duran, en duyarlı olmamız gerekirken, bazı katılımcıların içtikleri suların boş şişelerini (petleri) düşüncesizce sağa sola fırlatmaları beni çok şaşırttı. Onlar adına utandım.

Tabii bir de geç saatlerde çadırda veya çevresinde yüksek sesle konuşan, şakalaşanlar vardı. Bu da saygısızlığın bir başka ifadesiydi benim için.

Bunun dışında katılımcılar arasındaki destek ve yardım insanı mutlu eden bir davranıştı. Çok değerli yeni dostlar edindim bu gezide de. Başta Antalya’dan Mustafa Yiğit adaşımla nihayet sanal ortamdan gerçek ortamda buluştuk. Kayhan Özoğul’la çok güzel sohbetler ettik, Ahmet Mumcu ve İbrahim Kızılkaya ile tanışma fırsatı buldum. Yanı sıra Ahmet Şengül ile Semra+Burçin Ayral ve Funda+Barış Taşkıran’la İstanbul’da, Coşkun Ayaz’la da Kocaeli taraflarında birlikte turlamak üzere sözleştik. Çarli’nin melekleriyle pedalladık, Baki Şahin'le yumurtaları taşıdık. Dostum Aydan Çelik’le birlikte olmak ayrı bir keyifti. Aslen Ağrı’lı olan ama Antalya’dan katılan Faruk Güngör ile Doğu Anadolu turumuzu uzun uzun değerlendirdik. İzmirli Serpil‘den trafikte yaşadığı sorunları dinledim. Kısa da olsa Cenap Duru’yla ve geçen sene tanıştığımız Mehmet Mutluoğlu ve Alphan Keşkekler’le tekrar pedallayıp pek çok güzel anılarla döndük dördüncü GPA’dan.

Son olarak organizasyondan Dilek, Can, Tuğrul, Özgür, Hüseyin, Mutlu, Serkan, Funda, Olcay, Enes ve isimlerini saymayı unuttuğum tüm arkadaşlara, ama başta Ali Kaya dostuma bu işe el attığından dolayı teşekkürü borç bilirim.
Gezi boyunca bir yığın foto çekildi. Bunlardan bazıları:

 





 
 

 
 






 

 
 

 





 





 
 



 




GPA'yı ayrıntılı merak ediyorsanız: GPA3