25 Mart 2025

bisikletle Küçüğünden Büyüğüne, Çekmeceler…


İstanbul’un 39 ilçesinden ikisi, çekmecenin küçüğü ve büyüğü, adlarını kurulu oldukları gölden almaktalar; Küçükçekmece ve Büyükçekmece. Peki neden çekmece denilmiş ki? Buna ilişkin açıklamalardan biri; zamanında köprüler yokken deniz ile göl arasında bulunan kanallar aynı zamanda bataklıkmış, ve bu bataklıkların üzerine kalın kazıklar ve bu kazıklar arasına halatlar çekiliymiş. Salcılar karşıdan karşıya insanları taşırken bu halatları çekerlermiş. Bu çekme işinden de “çekmece” adı gelmiş der. Bir başka görüş ise; denize açılan geçitlerde balık tutmak için yukarı çekilerek açılan kafesli setlere çekmece denildiğini ileri sürer.


“Küçük ve Büyük” adı ise bu çekmecelerin boyutundan ileri gelmekteymiş. Kimi, lagün oluşumunu sağlayan kıyı kordonu birinde koyun ağzında iken diğerinde hemen hemen koyun orta bölümündedir ve bundan ötürü daha büyüktür der. Diğer bir bakış açısı ise; göllerin üzerindeki köprülerin boyutundan ötürüdür der ki bu en akla yakın olanıdır. Ne var ki zamanında Büyükçekmece Gölü daha küçük, Küçükçekmece Gölü daha büyükmüş. Sonradan Büyükçekmece Gölü aynı zamanda su tutma barajı olarak kullanıldığından ötürü daha büyük hale gelmiş. Bugün küçüğün yüz ölçümü 16,5 km², büyüğün ise 27 km².dir. 


Bisikletle dolaşmak için İstanbul’un keyifli bir bölgesidir Çekmeceler. Defalarca gittiğim(iz) bir rota. O nedenle ayrıntıya girmeyeceğim, yazının sonunda bağlantılarını vereceğim, bakabilirsiniz.


Merak ediyordum oralarda gitmeyeli neler oldu bitti diye, o nedenle bu pazar gününü bu işe ayırdım ve Gebze-Halkalı treniyle Mustafa Kemal istasyonuna gidip bir daire çizerek durumu gözlemleyip gene Halkalı tren istasyonundan döndüm.


Küçükçekmece Gölü kıyısındaki yürüme yolunda değişiklik yok, aynı oynak taşlar yerinde duruyor, takır tukur ses çıkartmaya devam ediyorlar üzerinden geçerken. Yürüme yolunda gezinenler, koşan bebeler, yasak olmasına rağmen motoruyla geçenler vardı. Göle bakan siteler tamamlanıp ikamet edilir duruma gelmiş. Sezon hazırlığı, ramazan durumları nedeniyle kıyıdaki işletmeler boştu.


Avcılar Sahil Parkı fazla kalabalık değildi. 155 bin metrekare olduğu söylenen bu dolgu alanında piknik, yürüyüş, bisiklet sürme, koşu yapma, mini futbol, basketbol ve çocuk oyun alanları bulunuyor. Bir de Atatürk’ün doğduğu evinin birebir benzeri Atatürk Evi Müzesi olarak hizmet vermekte.


Hacı Osman Ağa Camisi karşısındaki Çınaraltı Cafe’de çay olmuş 12,5 lira. Yanımdaki sandviçin tekini burada mideye indirdim, 15 dk.lık kısa bir molada. 


Haramidere Ambarlı Yolundan Beylikdüzü’ne, West İstanbul Marina’yı da solumda bırakıp inen yol üzerindeki dükkanlar dolmaya başlamış; bildiğimiz markalar, emlakçılar vs., sağ tarafta ise yeme-içme-eğlenme durumları göze çarpıyor.


Bu bölge dahil, aslında tüm yollarımızda öylesine delik-çukur-kanal vs. gibi dertler var ki, vura vura gidiyoruz. Yani bu bisikletler nasıl dayanıyor böylesi darbelere, şaşılası durum?! Ama her seferinde küfürü basıyorum, öfkemden.


Beylikdüzü Yaşam Vadisi 5. Etap denilmiş haritada. Bisiklet yolu görüyorum maviye boyalı, oyun alanları vs. Büyükçe bir düzenleme yapılmış. Temiz gözüküyor. Bir vakitler girmiştik, denize kadar iniyordu alan ama sonra orada bitiyordu yol. Tekrar geri dönmek zorunda kalmıştık. Sahil boyunca bağlantı yoktu.


Galibi Vakfı’nın Allah yazısı yerinde duruyor. Kıyı boyunca, Su Ürünleri Merkezi gibi bir ismi olan, yani balık haline gelmeden önceki sahil karavan parkı olmuş. 100 en az, daha da fazla olabilir, park vaziyette dizili karavanlar, kiminin önünde oturanlar falan, denize nazır bir durum. Burada bir de İETT garajı vardı o zamanlar, şimdi de devam ediyor. Balık olunca balık lokantaları filan önceleri de vardı.


Her geçişimde keyifle baktığım, mimari tarz olarak çok sevdiğim, gri cephe, dikdörtgen bir yapı yerinde duruyor. Brutalist filmini izlemişinizdir. Oscar da aldı oyuncusu. Bu filminden sonra biraz YouTube’da gezindim de, muhteşem mekanlar var.


Brutalizm; kullanılan doku ve konstrüksiyonu vurgulayarak, herhangi bir örtücü malzemenin kullanılmamış olması, ham haliyle ortaya çıkan akıma denilmektedir. Yapı konstrüksiyonunu ve yapının içerdiği tüm birimleri ortaya çıkaran bir mimari stildir. Çoğunlukla kullanılan beton malzeme olmak üzere çelik, ahşap veya cam gibi malzemeler de katkısız bir şekilde apaçık görülmektedir. Tasarlanan yapıların dışarıdan çıplak gözle algılanabilir olması akımının en önemli özelliklerinden bir tanesidir. 

Arkitera


Kıyı boyunca B.Çekmece’ye doğru ilerliyorum. Gürpınar sahili halen bitmemiş. 4 yıl önce başlanmıştı, bugün de sürmekte. Çok uzadı bu iş. Artık kıyıda yürünemiyor, telle kapalı. Tek görebildiğim denize duvar örülmüş. Yolun kaplanması kalmış gibi. Ramazan nedeniyle buradaki piknik alanında pek kimse yok. Kamelyalar boş. İki uçağın ayaklar üzerinde sergilendiği, Albatros Parkı denilen bölge çok kalabalık. Burası tamamlanmış. Zaten o zaman da tamamdı. Bisiklet ve oyuncak tren yolu çizili. Süper durum. Ne mi? Hem anons ediliyor hem de yazılmış; yerlere çöp, kabuk vs. atmak ‘Kabahatlar Kanunu’ kapsamında cezalandırılıyor, 2953 lira.” Nasıl ama? Anonsu sırasında da vatandaşların alkışlaması ise daha da güzel. Medeni olan nasıl da belli oluyor.


Kıyı İstanbul Marina diye yapılmakta olan yer halen tamamlanmamış. Halbuki 2017 tarihli haberlerde 1200 metrelik sahil şeridi boyunca 152 odalı otel, 1000 yat kapasiteli marina ve açık hava müzesi niteliğinde iki katlı çarşının yer alacağı projenin 2018’de biteceği söyleniyordu. Yeni bir haberse 4 Nisan'da görücüye çıkacağını söylemekte. Hadi bakalım.


Belediyenin önündeki Anıt Parkta daire içinde tarihi kişilere ait büstlerin olduğu bir alan gözüme ilişti. Malum dev 3Teker yerinde duruyor. Elbette önünde bir anı fotosu çekiyorum.


Atatürk Spor Kompleksi önünden giden yol son derece keyiflidir. Burada pek bir değişiklik olacak gibi değil. Halen gözden uzak, tarlaların olduğu bir bölge. Ama uzun vadede böyle kalması mümkün değil. Bölge içinde yapılaşmanın başladığı pek çok nokta var zaten.


Esenyurt-Esenkent-Bahçeşehir bölgeleri içinden/kenarından geçerek Halkalı’ya döndüm. Buralarda göze çarpan bir değişiklik yok, ancak trafik sıkışıklığı fazlasıyla var(dı). Bisikletle bile gitmek zor oldu.


Gene sonlandırmadan önce bir müzisyeni tanıtayım. Bir diyorum ama aynı isimle iki müzisyen var, biri bas çalıyor diğeri trompet; Avishai Cohen. Önce basçıyı tanıyalım: 20 Nisan 1970 doğumlu İsrailli bir caz kontrbasçısı, besteci, şarkıcı ve aranjördür. Müzikal bir ailede büyüdü. 9 yaşında piyano çalmaya başladı, gençken ailesiyle birlikte taşındığı St Louis-Missouri'de bir müzik öğretmeni tarafından kendisine tanıtılan basçı Jaco Pastorius'tan esinlenerek 14 yaşında bas gitara geçti. Ailesi İsrail'e geri döndüğünde, akustik basa odaklanarak Kudüs'teki Müzik ve Sanat Akademisi'ne katıldı. Cohen'in sesi Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Afrikalı-Amerikalı müzikal deyimlerin bir karışımıdır. Besteleri geniş bir müzikal evreni yansıtıyor, İbranice ve Ladino halk şarkılarından, caz standartlarından, titreyen çağdaş caza kadar geleneklerin, kültürlerin, dillerin ve tarzların bir karışımını kucaklıyor.



Diğeri, trompetçi olan: 23 Mayıs 1978’de Tel Aviv-İsrail’de doğdu. Saksofoncu kardeşleri ile müzikal bir ailede büyüdü. Avishai gençken İsrail Filarmoni Orkestrası ile turneye çıktı. Boston'daki Berklee Müzik Koleji'ne katıldı. Berklee'den mezun olduktan sonra 1997'de Thelonious Monk caz trompet yarışmasında 3. oldu. Daha sonra, müziğini geliştirmeye başladığı New York'a taşındı, sık sık basçıyla karıştırılıyordu. Cohen, Miles Davis'ten çok fazla etkilendiğini belirtir.



















bisikletle Küçüğünden Büyüğüne, Çekmeceler…: Dudullu-Bostancı-(tren) Mustafa Kemal-Avcılar-Beylikdüzü-Gürpınar-Büyükçekmece-Esenyurt-Altınşehir-Halkalı-(tren) Bostancı-(metro) İMES-Dudullu


Tur tarihi: 23 Mart 2025

Alınan yol: 71,64 km
Ortalama hız: 16,9 km/s

En yüksek hız: 51 km/s
Bisiklete biniş süresi 4 s 14 dk, dışarıda geçen süre 7 s 34 dk

En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en düşük 14 ˚C, ortalama 18,3 ˚C
Yükselti kazancı 
(çıkış) 732 m, kaybı (iniş) 854 m
En düşük yükselti 0 m, en yüksek 192,8 m


Garmin yol bilgileri bisikletle Küçüğünden Büyüğüne, Çekmeceler…


Relive yol bilgileri bisikletle Küçüğünden Büyüğüne, Çekmeceler…







































Bölgeye yapılmış geziler Küçükçekmece’den Büyükçekmece’ye, oradan Hezarfen Havaalanı’na bisikletle…, Keşif Turları; Halkalı-1, Keşif Turları; Halkalı-2



Nostalji Büyükçekmece Beşlisi, Büyükçekmece-Ele Kurban, Büyükçekmece Dokuzlusu, Gürpınar, keşif gezisi









İlginizi çekebilir Keşif Turları; Pirinççi, SST: Şamlar, bisikletle Çiftalan



17 Mart 2025

Tembelliğe yer yok… IV



Dördüncü kez bu başlığı atıyorum. Binbir bahaneyle oturup durdum evde; yok güneş çıkmadı, yok rüzgar var, yok şu filmi seyredece’m… diye diye bahar geldi, tura da çıkmak istiyorum, tekrar o havaya girmem gerek dedim ve bu pazar gene test parkurumu pedalladım. Demiştim, performansımı ölçmek için kullandığım bir yokuş var. Orası durumuma ilişkin ipucu veriyor bana. Neyse ki bu sefer de sınavı geçtim ama kaslar bayağı yandı. 


Evden 9.50 gibi çıktım. Sabah pusluydu hava, ama öğlene doğru güneş yüzünü gösterdi. Gerçi hava 23 derece. Süper bir durum. Ama ben gene windstopper yeleği geçirdim üzerime. Bacaklar ve kollar halen kapalı. Alıştıra alıştıra… klasik rotamı pedalladım: Yakacık-Ayazma-Pendik sonra tren yolu ile sahil arasında bir yoldan Kartal-Maltepe ve sahilden Bostancı. Atek Bisiklet’e uğrayıp Üzeyir Beye soracağım bir konu vardı: lastikleri genişletmek istiyorum, üzerinde 40-622 var, 50 takabilir miyim bu jantlara? “Maalesef olmaz, çamurlukları falan değiştirmeniz lazım.” : ((


Bisikletçiden çıkıp Yaşar Usta’nın dondurmasından 2 top (40- ad.) yalayıp, gerçi ben ısırıyorum yalamak yerine. Nedense çoğu insan dondurmayı yalamayı seviyor. Aslında doğrusu da buymuş. Isırarak yemenin yanlış olduğu söylenir: “Dondurma, ısırılarak tüketilmemesi gerekir. Dondurmanın mümkünse yalayarak ağzımızın içerisinde, soğukluğun vücudumuza inmeyeceği şekilde bir miktar ılıtarak tüketilmesi gerekiyor. Yani direkt yuttuğumuz zaman hem bademciklerimize hem de midemize zarar verebiliyor. O yüzden olabildiğince ağız içerisinde ısıyı düşürerek yutmamız gerekiyor.”


Bostancı yokuşunu çıkıp, Garmin’i açmadığımı fark edip, neyse ki Shimano’nun saati de vardı ve eve vardığımda 53 km gösteriyordu, saat de 14 olmuştu. Ne mutlu bana : ))


Bu turumda hiç girmediğim Maltepe’nin iç sokaklarında bir bölgeye geldim, trafiğe kapalı bir kaç yol, sağda solda lokantalar, meyhaneler, çayevleri serpili. Yalı Mahallesiymiş buranın adı, sonradan öğreniyorum muhtarlık binasını görünce. Beşçeşmeler Parkı ve Hasan Polat Stadyumu hemen yakınlarda. Belki bilirsiniz bu bölgeyi, ben ilk geçiyorum. Keyifli görünüyordu. Haliye ramazan biraz tenhalaştırmış olmalı ama gene de oruçla ilgisi olmayan bir kalabalık kahvaltı etmekteydi. Ben de girişte bir çayevinde yanımdaki 2 sandviçi mideye indirdim (çay 15-). Bazen eski tur yazılarıma göz atıyorum da, her şey kuruşla ölçülürdü. Şimdi değil kuruş bozuk para kalmadı. Her şey 10-15-20 şeklinde, 5’in katlarıyla. Hatta bazı pazarlarda 5 lira sıkıntısı nedeniyle üst rakkama yuvarlamışlar, maydanoz 20 lira denildi. “Bu kardeşinize yetkiyi verin size ekonomi nasıl yönetilir göstereym.” Ne laf değil mi? Alay eder gibi!


2050 yılında dünya nasıl bir yer olacak sizce? 1990’ların fütüristleri şimdiye kadar çoktan su altında yaşayacağımızı ya da uçan arabalara bineceğimizi öngörmüştü, ancak şimdi uzmanlar çok daha karanlık bir gelecek konusunda uyarıyor. Şu anda insanlar yapay zekânın potansiyel olarak iş kayıplarına neden olacağına odaklanmış durumda, ancak gerçek çok daha kötü olabilir. Teknoloji uzmanlarının bazıları 2050 yılına kadar yapay zekânın insanları köleleştireceğinden ya da iklim değişikliğinin dünyanın büyük bölümünü yaşanmaz hâle getireceğinden korkuyor. Bazıları ise uzaylılarla temasa geçmiş olacağımıza inanıyor, ancak bunun iyi mi yoksa kötü mü olacağı henüz bilinmiyor. Bunlara karşılık teknolojinin ölümden sonraki yaşamı mümkün kılacağına dair tahminler de hesaba katıldığında, geleceğimiz sadece felaket senaryolarından ibaret görünmüyor: İnsanlar vücutlarına çip takacak - Yapay zekâ sayesinde insanlar öldükten sonra da ‘’yaşayabilir’’ olacak - Yapay zekâ tarafından oluşturulan kişiselleştirilmiş TV programları - İnsanlar zihinlerini bilgisayarlara yükleyecek - Hepimiz konuşan yapay zekâ gözlükleri takacağız - Dünya dışı akıllı yaşam formlarını keşfedeceğiz… Merak ederseniz > Mashable


Sonlandırmadan geçenlerde yeni müzikler ararken karşıma çıkan bir grubu tanıtmak istiyorum: Manchester Orchestra. İsimlerinden dolayı İngiliz sanmıştım ama 2004 yılında Andy Hull ve Chris Freeman tarafından Atlanta’da (ABD) kurulan bir indie grubu. Bugün kuruculardan sadece Hull kalmış, gerisi değişmiş. Bu da hoşuma giden bir parçaları; The Silence






















Tembelliğe yer yok... IV: Dudullu-Yakacık-Pendik-Kartal-Maltepe-Bostancı-Dudullu

 

Tur tarihi: 16 Mart 2025

Alınan yol: 48,79 km
Ortalama hız: 16,8 km/s

En yüksek hız: 51,3 km/s
Bisiklete biniş süresi 2 s 54 dk, dışarıda geçen süre 4 s 08 dk

En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 25,6 ˚C
Yükselti kazancı 
(çıkış) 573 m, kaybı (iniş) 620 m
En düşük yükselti 12,2 m, en yüksek 235,4 m

 

Garmin yol bilgileri Tembelliğe yer yok... IV


Relive yol bilgileri Tembelliğe yer yok... IV