* adalet, isim
(ada:let) Arapça
ʿadālet
1. isim Yasalarla
sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe
2. Hak
ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme
"Hiçbir kuvvet beni adaletin tecellisi için çalışmaktan menedemeyecektir." - N. Hikmet
"Hiçbir kuvvet beni adaletin tecellisi için çalışmaktan menedemeyecektir." - N. Hikmet
3. Bu
işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları
"Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."
"Suçlular adaletin pençesinden kurtulamazlar."
4. Herkese
kendine uygun düşeni, kendi hakkı olanı verme, doğruluk
"Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." - F. F. Tülbentçi
"Germiyan'da Süleyman Şahımız adaletle hüküm sürer." - F. F. Tülbentçi
Adalet Hepimize Lazım, Bugün Bana Yarın
Sana. O zaman sahip çıkacağız ve gerektiğinde savunacağız. Biz, [bisikletle]
olarak orada olacağız. Kös kös oturmayacağız. Adalet için pedallayacağız /
yürüyeceğiz...
dedik. Hafta başı organize olmaya, son 3 günün programını bulmaya çalıştık. CHP
ilçe teşkilatından bilgiler, TV’deki açıklamalar, gazete yorumları... Her gün
yeni haberler geliyordu. Amacımız pedallayarak onlara doğru sürmek,
buluşacağımız noktada katılmaktı. Pendik’ten E5’e çıkar, herhalde Çayırbaşı
yakınlarında rastlaşırız diyorduk. Ancak son gün programlarının bambaşka
olduğunu öğrendik. Kılıçdaroğlu cumartesi akşamı Dragos’ta konaklayacak ve pazar
günü 4 buçukta tek başına Maltepe’ye doğru yola çıkacaktı.
Sabah 9.30,
Bostancı Caffé Nero buluşma noktamız. Uzundur yaz nedeniyle bir araya
gelmiyoruz. Arkadaşları yeniden görmek heyecan veriyor. Katılacakların sayısı
bir elin parmaklarını geçmiyor olsa da. Hava daha tam ısınmadı, sabahın
serinliği keyifli. Neydi o geçen haftaki cehennem sıcaklığı. 40 derece gölgede.
Sabah
hazırlanma pratiğini unutmuşuz, garajdan gecikerek çıkıyoruz. Pazar nedeniyle
yollar dolu değil. Hızla K.Bakkalköy’e geldik. Yanımızdan acayip süratli ve
tedirgin ederek geçen adamı yakalamak için peşinden basıyoruz. Yetişemiyoruz
tabii ve bu sebeple sapacağımız kavşağı unutup Bauhaus’a kadar geldik. E5’in
yanından geri dönerek Üst Bostancı’ya, oradan alt geçitten geçerek (gene
buralarda bir çalışma başlattılar, tren yolunu aşmak tek bu noktada mümkün)
sahile vardık. Serhan, Haluk ve Varujan çoktan gelmişler. WA mesajında (sürpriz
olarak) Levent ve Ümit’in de katılacağını duyuyoruz. Bu durumda iki el olamasak
da bir eli geçtik.
Günün yeni
programına göre Tuzla yapalım ve 4 buçuk yürüyüşüne geri gelelim dedik. Uzundur
görüşülmemiş olmanın verdiği sohbet isteği ile sahil kenarından Pendik’e doğru
sürüyoruz. Maltepe’ye yaklaşırken polis bariyerleri, araçları gözükmeye
başlıyor. Hazırlık yapılmış bile. Miting alanı kapatılmış. Etrafından
dolanıyoruz. İnsanlar gelmekte. Herkesin yüzü gülüyor, mutlular. Buraya kadar
kimsenin burnu kanamadan gelindi. Umarız bugün de olaysız geçer. Her ne kadar
sürekli saray, hükümet ve yandaşlarından tehditler gelmiş olsa da.
Firuzan’a
Dazkırı’lı bir Adalet Sevdalısı tişört veriyor. Firu hemen üzerine giyip günü
bu şekilde sürdürüyor. Etraf daha şimdiden kalabalık. Otobüsler yol kenarına
park etmiş, sıralanmışlar. Kimileri çimlerde dinlenmekte. Seyyar satıcıları
için bulunmaz nimet, tezgahları açmışlar, 3 tekerli araçlarla dolanmaktalar.
Pendik mola
noktamız. Gölgelik yer yok. Daracık bir alana sığışıyoruz. Biraz karın
doyurmaca, çay içmece. Sohbet derinleştikçe derinleşiyor. Mantarlaşanlar,
köskösçüler, bilyacılar...
* kös
kös, zarf mecaz
zarf Başı önde, sağa sola bakmadan
yorgun, üzgün, düşünceli bir durumda
"Böyle pişmiş, bitkin bir hâlde kös kös gidiyorduk." - R. H. Karay
"Böyle pişmiş, bitkin bir hâlde kös kös gidiyorduk." - R. H. Karay
Pendik
Beltur’da yaralı bir kedi. Firu, barınağı arayıp kayıt veriyor. Gelin alın,
tedavi edin. Gerçekten işliyor mu bu sistem? Varujan, Levent ve Ümit buradan dönüyorlar.
Tuzla’ya, Piyade Okulu üzerinden ulaşıyoruz. Serhan iştahını Filizler
Köftecisi’ne sakladı. Bisiklete gölge bir yer bulmak meseleye dönüşüyor. Çok
konuşan (gereğinden fazla hatta) bir ilgili ile neredeyse ağız dalaşına dönecek
meseleyi geçtikten sonra Filizler’e yerleşiyoruz (Serhan olmasa çekip
giderdim). Onlar köfteye, biz yoğurtlu semizotu ve kızarmış patatese
yumuluyoruz. Yanında da ayran. Pek bir kazık burası. Köfteye Serhan’ın 32 lira
ödemesi! Bu memleket herkes ne de öpmeyi seviyor.
Telefonla
Emre’de son durumlara ilişkin bilgi alıp (CNNTürk arşivi için, yürüyüş boyunca
çekim yapmakta. Herhalde yandaşlığı bıraktıktan sonraki günlere hazırlık
CNNTürk’ten. Yoksa şu günler sarayın rotasından çıkmıyorlar), daha vaktimiz
olduğundan Mercan içinden geçerek dönmekteyiz. Buraları gerçekten çok güzel,
muhteşem evler var, deniz önlerinde.
Saat 4’ü
geçmekte. Maltepe’ye yaklaştıkça kalabalık artmakta. Yollar trafiğe kapatılmış.
Dragos’ta Kılıçdaroğlu’nun kaldığı yer koruma altında. Bizi karşı yola döndürüyorlar.
Ters yönde yolun ortasından gitmenin rahatlığıyla, solumuzdan akan insan seli
ile mitinge yaklaşıyoruz. Yolun kenarındaki bariyerlerin arkası insan dolu.
Yaşlısı genci yürümekte. İnsanların yüzleri aydınlık. Herkes sakin, saygılı,
anlayışlı. Kimse kimseye tavır koymuyor. Bisikletlerle aralarından geçerken ses
çıkartmıyorlar, bisiklet yolunu açıyorlar. Deniz yoluyla gelenler teknelerden
iniyor, tepede dolanan polis helikopteri, panzerler, TOMA’lar... polis polis
polis kaynıyor ortalık.
Bugüne nasıl
gelindi? Hatırlayalım mı?
Öncesi
19 Ocak 2014'te Suriye'ye giden üç TIR,
Hatay'da Adana TMK 10. madde ile yetkili savcılık talimatıyla Kırıkhan
Savcılığı tarafından durduruldu ve TIR'lara refakat eden araç içerisindekiler
ve TIR içerisinde yer alan bir kişi, Kırıkhan Başsavcısı ve Kırıkhan
savcısına, Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubu olduklarını ve
araç içerisinde yer alan malzemelerin "devlet sırrı" niteliğinde
olduğunu ifade etti. Dönemin Hatay valisi, personelin MİT personeli olduğu ve
araçların MİT'e ait olduğu belirtilen talimat yazısıyla TIR aranmadan jandarma
tarafından yola devam etmesine izin verildi. Fakat TIR'ların önü daha sonra
polislerce kesildi fakat daha sonra emniyet güçler geri çekilmesiyle TIR yoluna
devam ederek Suriye'ye geçti. Cumhuriyet gazetesi
29 Mayıs 2015 tarihinde "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar"
başlığıyla konu ile ilgili haber yayımladı. Haberin içeriğinde MİT'e
ait bir TIR'ın içinde Suriye'ye götürülen silahların görüntüleri ortaya
çıktığı belirtildi. Ayrıca MİT'e ait TIR'larla Suriye'deki gruplara silah ve
cihatçı sevk edildiği iddia edildi, kanıt olarak da savcılık dosyasından
alındığını belirtilen görüntüler verildi. Aynı gün Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan gönderilen yazı
üzerine haber kaldırıldı. Yasaklanan bu görüntülerde, ilaç
kutularının altından çıkan havan topu mermileri ve diğer mühimmat yer
aldı.
Haber sonrası CHP İzmir Milletvekili ve
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen
hükümetin istifa etmesi gerektiğini
söyledi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaş, parlamentonun onayı olmadan böyle bir şeyin
yapılmasının suç teşkil ettiğini söyledi. Milliyetçi Hareket
Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MİT TIR'larının Adana'da
durdurulmasını aylarca 'ihanet' olarak nitelendirdiğini hatırlattı. Dönemin
başbakanı Ahmet Davutoğlu, TIR'lar "Türkmenlere gidiyordu"
dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avukatıma talimatı verdim, davayı
anında açtım. Bu haberi özel haber olarak yapan kişi de öyle zannediyorum ki
bunun bedelini ağır ödeyecek." dedi. Erdoğan, TRT
1'deki Cumhurbaşkanı Özel Yayını programında
MİT TIR'larına yönelik operasyon ve Cumhuriyet gazetesinin
yayımladığı haberle ilgili soru üzerine Erdoğan, bunun Bayırbucak
Türkmenleriyle alakalı bir konu olduğunu ve söz konusu haberin Türkiye'nin
imajına gölge düşürmeye çalıştığını söyledi. Cumhuriyet gazetesi
Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, Erdoğan'ın sözlerinden sonra 2 Haziran
2015'te "Tehdidi bırak, bu 20 soruya yanıt ver!" başlıklı bir yazı
yazdı. Erdoğan, 24 Kasım 2015'te verdiği demeçte MİT TIR'larının
durdurulmasıyla ilgili "O ihaneti biliyorsunuz değil mi. İşte onlar,
Türkmenlere insani yardım götüren TIR'lardı. Silah varsa ne olacak, yoksa ne
olacak?" diye konuştu. Açılan soruşturmada Can Dündar ile Cumhuriyet Ankara
Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasına karar verildi.
Gelişimi
Berberoğlu'nun tutuklanması. 14
Haziran 2017'de MİT TIR'ları görüntülerini eski Cumhuriyet gazetesi genel yayın
yönetmeni Can Dündar'a verdiği suçlamasıyla yargılanan CHP İstanbul
Milletvekili Enis Berberoğlu'na yirmi beş yıl hapis cezası ve tutuklama kararı
verildi. "Devletin gizli kalması gereken bilgi ve belgelerini
askeri ve siyasal casusluk amacıyla temin etme" ve "FETÖ/PYD silahlı
terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından yargılanan
Berberoğlu'na ilkin müebbet ardından "failin geleceği üzerindeki
olası etkileri" sebebiyle indirim takdiri kullanılarak ceza 25 yıla
indirildi. Aynı gün CHP, meclisi terk etti. Parti grubuyla
olağanüstü gündemle toplanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 15 Haziran'da
Ankara'daki Güvenpark'ta saat 11.00'de bir araya
geleceklerini duyurdu. CNN Türk'te Ne Oluyor? programında canlı yayına katılan Kılıçdaroğlu,
adalet yürüyüşüne dair şu bilgileri verdi: "Elimde sadece 'Adalet' yazan
afiş olacak. Yürüyeceğim. Bıçak kemiğe dayandı. Adalet sağlanıncaya kadar
yürüyeceğim. Güvenpark'tan başlayacak, (Berberoğlu'nun tutuklu bulunduğu) İstanbul
Maltepe Cezaevi'ne yürüyeceğiz. Kaç gün sürer bilmiyorum. Durmadan
yürüyeceğiz."
Yürüyüş. 15 Haziran'da
Kılıçdaroğlu Güvenpark'tan partililer ve halkın desteğiyle elinde
"adalet" yazılı bir dövizle yürüyüşe geçti. İlk günün etabı 30
kilometrelik mesafenin kat edilmesinin ardından Ankara'daki 75'inci Yıl
Hipodromu yakınlarında tamamlandı. Partililer burada CHP'li Çankaya
ve Yenimahalle belediyelerince oluşturulan alanda dinlendi. CHP İzmir örgütü 17
Haziran'da saat 10.00'da Cumhuriyet Meydanı'ndan yola çıkıp İstanbul'dan önce
Ankara'dan gelen Kılıçdaroğlu önderliğindeki grupla Gebze'de buluşacağını
belirterek İzmir'den bir yürüyüş yapacağını duyurdu.
Yürüyüş üçüncü gününde sabah saat 09.00
sıralarında başladı. Kahramankazan'ın girişinde bir açıklama yapan
Kılıçdaroğlu, darbe girişimi gecesi Kazan halkının direnişi sayesinde ilçenin
isminin Kahramankazan olarak değiştirildiğini hatırlatıp yurttaşlara teşekkür
etti.
Tepkiler
Berberoğlu'nun tutuklanmasının ardından
meclisi terk eden CHP'ye seslenen AKP'li Bülent Turan, CHP'ye
dokunulmazlıkların kaldırıldığı oylamada "Evet" oyu verdiğini
söyledi. HDP merkez yürütme kurulu (MYK) imzasıyla yayınlanan bir
açıklamada Berberoğlu'nun tutuklanmasını kınayarak "Muhalefet partilerine
yönelik darbe sürecine boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz."
dedi. HDP Sözcüsü Osman Baydemir, "Selahattin Demirtaş'ın
tutuklamasına sessiz kalanlara, biz Demirtaş'ın yoldaşları olarak sessiz
kalmayacağız." dedi. İlahiyatçı İhsan Eliaçık, yürüyüşe
destek verdi ve HDP lideri Selahattin Demirtaş'ın tutuklu bulunduğu Edirne F
Tipi Cezaevi'ne kadar yürünmesi gerektiğini söyledi. CHP Genel
Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, Ankara'dan başlayan 'Adalet Yürüyüşü'
için "Tutuklu HDP milletvekilleri için de yürüyoruz." dedi. MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli, konu hakkında Twitter'da "CHP aceleyle
ayağa kalkmış, önyargıyla kıyameti koparmıştır. CHP'nin, demokratik ve hukuk
çemberinden taşmaması gerekirken, mal bulmuş mağribi gibi sokağa fırlayarak
yürüyüşe geçmesi masumane değildir. Provokatörler devrede, karıştırıcı ve nifak
saçan mihraklar yerli işbirlikçileri eliyle kuyruktadır." diye yazdı.
CHP Bahçeli'nin sözlerini "son derece talihsiz, çirkin ve tahrik
edici" değerlendirirken, yürüyüşlerini "şiddete meydan vermeyen
demokratik hak" olarak tanımladı. Büyük Birlik Partisi (BBP)
Genel Başkanı Mustafa Destici, "Adalet Yürüyüşü" başlatan CHP'yi
eleştirerek yürüyüşün kamplaşmaya, ayrışmaya ve iç savaşa sürükleyecek adımlar
atılmasına vesile olmamasını, sokakların çare olmadığını belirtti. Eski
MHP milletvekili Meral Akşener, "Ülkemizde ana muhalefet lideri
'adalet' pankartıyla yürümek zorunda kalıyorsa, herkesin durup düşünmesi
gerekir. Huzur ve adalet tesis edilmelidir." dedi. Adalet
Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargılama süreci devam ederken, bu süreci
hukuka aykırı olarak etkileyecek biçimde açıklamalar yapmak, yargı mensuplarını
hedef göstermek, tahkir ve tehdit etmek açıkça suçtur. Mahkeme kararı halkı
sokağa davet ederek denetlenemez." dedi. Yürüyüşün provokasyona açık
olduğunu söyleyen Başbakan Binali Yıldırım, "Bu ihtimal uzakta
değil tabii, sokağa indiğiniz provokasyon zaman beklenebilir. İçişleri
bakanımız konuyu yakından takip ediyor. CHP yöneticileriyle de bu konuda yakın
temasta. Ümit ediyorum ki bu meseleye burada son verirler." dedi. Yıldırım
başka bir demecinde "Yürüyeceksen darbeye karşı yürüyeceksin. Adalet
sokakta bulunmaz, adalet sokakta aranmaz. Adaletin olacağı yer
mahkemelerdir." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, "Anayasayı ayaklar altına alarak vatandaşı sokağa dökmek, ne
milletin yararınadır ne bizim. Yollar yürünmekle aşınmaz. Eğer yargı bu tür
baskılar altında kalırsa, biz yargıdan adaleti nasıl bekleyeceğiz? Ve ürkeklik,
yargıya baskı, kusura bakmayın, adaletin gelişini sağlamaz. Öyle elde ‘Adalet’
pankartlarıyla dolaşmak da adaleti getirmez. [...] Yargı yarın sizi de bir yere
çağırırsa şaşmayın. Bizim birliğimiz çok önemli. Böyle Ramazan ayı içerisinde
milleti sokağa dökmek, böyle bir işe başlamak doğru değil." sözlerini
kullandı
Kampanya görseli. CHP,
14 Haziran'da #AdaletYürüyüşü etiketiyle yürüyüşe dair kampanya görselini
sosyal medyada paylaşmaya başladı. Söz konusu görsel 15 Haziran'da TBMM'de
gündem konusu oldu. AKP Grup Başkan Vekili Mehmet Muş, görselle
"Bunun arkasında halk yok, kime mesaj veriyorsunuz. Genel başkanın
arkasında askerler ne arıyor, bundan başka fotoğraf bulamadınız mı? Milletle
yürüyün." dedi. Bunun üzerine söz alan CHP Grup Başkan Vekili
Özgür Özel, fotoğrafın 10 Kasım'da çekildiğini söyledi.
Böyle bir
kalabalık görmedim. Polis bariyerlerinden geçilirken çantalar kontrol ediliyor.
İzin verilen kapılardan insanlar oluk oluk akmakta. Ve yürüyüşün önüne
yaklaşıyoruz. CHP otobüsü anonslar yapmakta, şarkılar, marşlar söylenmekte.
Buralara kadar sesi geliyor. Herkes bir ağızdan Hak-Hukuk-Adalet diye
bağırmakta.
Ve
Kılıçdaroğlu yürümekte. Tek başına olmak istemişti, ancak halk onu yalnız
bırakmamış, arkasından, 25-30 metrelik mesafeden takip etmekte. Dimdik, 68’lik
bir delikanlı, 432 kilometreyi yürüdü. Çok önemli bir rüzgar estirdi. Umarım bu
rüzgarla yelkenlerimiz dolacak ve Türkiye gemisi aydınlık ufuklara doğru yol
alacak.
Grubun
önüne pedallıyor, yol kenarından hem video-fotograf çekiyor hem alkışlıyoruz.
Miting alanına değil bisiklet, yaya olarak bile girmek zor. Her yerde insanlar
oturmakta, yürümekte, şarkı söylemekte. Ve halen gelenler var. 2 misli büyük
olsaydı bile bu alan dolup taşardı. Öylesine yüksek bir ilgi, öylesine güçlü
bir umut ile geliyorlar ki. Hakkın, hukukun olduğu adaletli bir Türkiye
isteğiyle.
Beltur’ların
birinde bulduğumuz masada, soda ve çay ile ferahlayıp Tele1 canlı yayınından
Kılıçtaroğlu’nu dinliyoruz: “Yürüyüşe
başlarken belli çevrelerde endişe vardı ama kararlılığımız vardı. Kendi açımdan
söylüyorum rahat yürüdük. 4 mevsimi de yaşadık. Türkiye’nin güzelliğinin bir
kez daha farkına vardık. Çok sayıda vatandaşımız ilgi gösterdi. İlgi
gösterenlere de protesto edenlere de teşekkür ediyorum. Güvenlik güçlerimize
yürekten teşekkür ediyorum. Onlar bizim güvenliğimiz için çalıştılar. Halkın
polisi halkın jandarması olunca halkla arasında hiç sorun olmuyor.”
Kılıçdaroğlu
konuşmasında 10 maddelik bir adalet çağrısını da okuyor:
1.
Fetullah Gülen Terör Örgütünün
siyasi ayağı ortaya çıkarılmalı ve gerçek darbecilerden hesap
sorulmalıdır.
2.
Sivil darbeye dönüşen OHAL derhal
kaldırılmalı ve hukuk düzeni evrensel ilkelere uygun olarak yeniden tesis
edilmelidir.
3.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
sağlanmalıdır. Adil yargılanma hakkı eksiksiz bir şekilde uygulanmalıdır.
4.
OHAL mağdurlarının yargıya erişim ve
sosyal güvenlik haklarını kısıtlayan tüm uygulamalara hukuk devletinin gereği
olarak son verilmelidir.
5.
Sırf Hükümete muhalif görüldüğü için
bütün haklarından yoksun kılınan akademisyenler ve diğer kamu görevlileri
görevlerine iade edilmelidir.
6.
Sadece mesleklerini yaptıkları için
tutuklanan gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, medya üzerindeki tüm
baskılara son verilmelidir.
7.
OHAL koşullarında, serbest
tartışmanın yapılamadığı bir ortamda ve üstelik "devletin bütün imkânları
seferber edilerek" gerçekleştirilen Anayasa değişikliği
gayrimeşrudur.
8.
Eğitimde laiklik ilkesinin
aşındırılmasına son verilmeli ve toplumsal adaletsizliği yeniden üreten eğitim
politikaları değiştirilmelidir.
9.
Toplumsal barışımızı bozan tüm
antidemokratik uygulamalara eşit yurttaşlık temelinde son verilmelidir.
10. Barışçıl
ve uluslararası hukuka saygılı bir dış politikaya dönüş yapmalıdır. Türkiye
yüzünü insan haklarına, hukuk devletine, adalete önem veren milletler ailesine
çevirmelidir.
Haluk’u
kalabalıkta kaybetmiştik. Eve döndüğünü öğreniyoruz. Serhan’dan Bostancı’da
ayrılıyor, biz de evin yolunu tutuyoruz.
Bu gün,
hayatımdaki önemli günler arasında yerini aldı bile.
Haydoy
bağışları için teşekkürler.
Adalet Herkese Lazım: (Dudullu)-Bostancı-Pendik-Tuzla-Maltepe-Bostancı-(Dudullu)
Tur tarihi: 9 Temmuz 2017
Kat edilen mesafe: 82,57 km.
Ortalama hız: 13,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 18 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 45 dk.
En yüksek sıcaklık 36 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 31,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 409 m, kaybı (iniş) 418 m.
En düşük irtifa 1 m., en yüksek 137 m.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 18 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 45 dk.
En yüksek sıcaklık 36 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 31,7 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 409 m, kaybı (iniş) 418 m.
En düşük irtifa 1 m., en yüksek 137 m.
Foto
katkıları için Varujan’a teşekkürler.
İlginizi
çekebilir Dünya Barış Günü’nde..., Avcılar, “Barışa Bir Şans Ver”, İki Yaka Bir Rota; Kavaklar