Sonbaharın yağmurlu bir günü. Çıkalım mı çıkmayalım mı diye uzun uzun düşündüğümüz-yazıştığımız bir pazar sabahı. Meteoroloji istasyonlarının farklı tahminlerde bulunduğu bir 27 eylülü.
Levent, Serhan ve Ali ile İhsan’ın peşine takılıp Aydos tepesine pedallamaya karar verdik. Yağmur durup durup başlıyor. Şiddetli de yağıyor. Rüzgar da cabası. Otobüs durakları, Beltur... ne bulsak sığınıyoruz. Durduğunda çıkıp devam pedallamaya. Bir ara vazgeçer gibi olduk. Bu havada çıkılmaz..., yollar kayar..., Tuzla yapalım... Ama iyi ki de paydos dememişiz.
Maltepe’den başladık tırmanmaya. Yeni yollar bunlar, asfalt düzgün. İyi kötü güvenlik şeridi olan. Tabii sürücüler de hepsi yarışçı, bas gaza durumları. Arada kavşakları geçiyoruz. İhsan önde, en önde, hatta bazen göz önünden de önde : ))
Yolun başı. Serhan’dan bir kahve ikramı. Yani sonrasından ikram edilecek kahvenin şimdiden duyurusu : )) Lastik, Ali ve İhsan’ın maharetli elleri tarafından çabucak yamanıyor. Aslında Candan bir teknik destek kursu açsa yerinde olacak. Biniyoruz ama tamirini bilmiyoruz : ((
Maltepe Üniversitesi, Süreyya Paşa Hastanesi falan geride kalıyor. Geldik Başıbüyük mahallesine. Niye bu adı vermişler acaba?
Başıbüyük mahallesi Maltepe ilçesinin en eski yerleşim birimlerinden olup Osmanlı İmparatorluğunun da ötesine uzanan bir tarih ve kültür birikimine sahip. 767 senelik bir tarihi olup Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış tarihi bir köy.
Süreyya Paşa Kalp Göğüs Hastalıkları Hastanesi 1951 yılında yirmi hasta alarak hizmete giren basit bir binada çalışmaya başlamış. 1952 senesinde Adalet Süreyya İlmen'in ahşap "Harem Köşkü" restore edilerek elli yataklı bir hastane haline getirilmiş ve "Selamlık Köşkü" de idare binası olarak kullanılmaya başlanmış.
Bu hastanenin arazisini bağışlayan II.
Abdülhamit döneminin ünlü seraskeri Rıza Paşa ile Adviye Hanım’ın oğlu Süreyya
Paşa. Karadağ Patgorica'da 1874 yılında doğmuş. Bir çok kültürel, sosyal,
eğitim ve spor amaçlı girişimlere öncülük etmiş Süreyya Paşa'nın sosyal
hizmetleriyle yoğun bir yaşamı vardır. Maltepe'deki 1800 dönümlük Narlıdere
Çiftliği’ni 1950’de Türk işçisinin sağlığını korumak amacıyla işçi sigortaları
(SSK) kurumuna, Süreyya Sineması'nı Darüşşafaka Cemiyeti'ne, Süreyya Plajı’nı
Maltepe Belediyesi’ne bağışlamıştır.
|
Süreyya İlmen (Süreyya Paşa)
1874-1955
|
Ve
%10’luk tırmanışın başladığı noktadayız. Uzunca ve düz seyreden bu rampayı
herkes gücüne göre çıkmakta. Solumuz askeri bölge. Durdun mu nöbetçi hemen
düdük çalıyor. Duramıyorsun yani :))
Tepe
noktada buluşup devam ediyoruz. Her tırmanışın bir inişi olduğundan artık mermi
gibi uçuyoruz. Solda bir çeşme. Suyu güzel olmalı ki önünde insanlar sıralanmış
bidon doldurmakta. Ehh Kayışdağı burası. Biz de mataralarımızı tazeleyip devam
ediyoruz.
Sağımızda
büyük bir alana yayılmış tesisler dikkat çekici. Serhan cezaevi diyor. Biraz
fazla şık bu iş için. Keşke cezaevleri böyle olabilse. Ama sonra öğreniyoruz ki
Maltepe Üniversitesinin Eğitim Köyü. Cezaevi daha sonra gelecek ve görünüşüyle
kendini belli edecek. Penceresi olmayan yüksek duvarlar.
Pedallarken
aklıma, Fransa hükümetinin geçen hafta Bordeaux üzerinden yeni hızlı tren hattı
geçeceğinin açıklaması üzerine bağcıların isyanı geliyor. Şarap üreticilerine
göre tren hattı Ciron Nehri’ne giden akıntıları aksatacak. Bunun da nemi
azaltarak üzümlere aromasını veren ‘Botrytis cinerea’ küf mantarının oluşmasını
engelleyeceği savunuluyor. Üreticilerin konsey başkanı projenin kabul edilmez
olduğunu söylüyor. Bakalım hükümet bağcıların itirazını dinleyecek mi?
Ortadağ
mahallesinde biraz kumanya takviyesi yapıp Aydos’a devam ediyoruz. Yolda
çocukların ilgisini çekiyor bisikletler. Neredensin soruları sıkça geliyor.
Giriş
4 lira. Hoppala olduk. Sporcu musunuz
sorusuna evet denilince giriş beleş oluyormuş (kuşlar söyledi :)) Ehh, ne
dedik sanırsınız?
Aydos Tepesi, 537
metrelik tepe yüksekliği ile İstanbul'un en yüksek noktasıdır. Kartal, Pendik,
Sultanbeyli ve Sancaktepe ilçelerinde bulunan Aydos Tepesi (Dağı) adını Roma ve
Bizans döneminde, bugünkü Sultanbeyli İlçesi sınırları içinde kalan Aydos
Kalesi'nden almıştır.
Senenin ilk kar yağışı Aydos Tepesi'nde
görülür. Sıcaklık deniz seviyesinden 3 veya 4 derece daha soğuktur. Kuzeye
bakan yamaçlar, çoğunluğunu meşe ağaçlarının oluşturduğu yapraklı ağaçlardan
meydana gelen bir bitki örtüsüne sahiptir. Dağın bu bölümü "Şalgamlı"
adını taşır. Eteklerinde bulunan içme suyu kaynakları yakın tarihe kadar, çevre
köylerin ve Pendik'in içme suyu ihtiyacını karşılamaktaydı. Yakacık ve Dolayoba
çeşmelerinden alınan memba suları arabalarla Pendik'e getirilerek ihtiyaç
sahiplerine satılırdı.
Bizans'ın son döneminde adı, Yunancada
kartal anlamına gelen Aetos idi. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde aynı isimli pek
çok dağ mevcuttur.
Eski kaynaklarda Oxeia olarak
gösterilen ve Kalkedon'un 10 km kadar ötesinde olarak tarif edilen tepenin
Aydos olduğunu kabul eden tarihçiler vardır.
Güzel
bir tepe. Orman görmek çok keyif verici. İstanbul’un içinde çam ağaçları kokusu, dokusu, görüntüsü... Ama vatandaşımız pis. Bir türlü temizliğin geldiği
yeri öğrenemedi. Çöpleri kutuya atmak niye bu kadar zor gelir?!!!
Şu
küçük su birikintisi bile ayrı bir neşe. DSİ’nin su toplama bendi var. Kıyısında
piknik yapılıyor. Bayram, pazar... gelmişler. Bazı yerler kapatılmış. Masalar
ücretli denilmiş. Kim karışıyor buraya acaba? Belediye mi, DSİ mi?
Biraz
toprak yoldan su kenarınca pedallıyoruz. Ama Serhan uyarıyor, orman içine gider! Dönüp boş bulduğumuz
bir masaya yerleşiyoruz. Derken afiyet olsun diyerek biri yanaşıyor. Masa
parası. Hoppala! Onbeş lire ricii idim. Nah...
:))
Adamın
kontrol alanı dışına çıkıp karnımızı güzelce doyururken sohbete devam. Bu günün
konusu gardiyanlar ve mısırlılar. 1 saatimizi doldurduktan sonra dönüşe geçiyoruz.
Kartal’a ineceğiz. (Tabii biz Aydos’un çok küçük bir bölümünü gördük. Alan çok
çok daha büyük.)
"AKAPE; Şeytan'ın oturduğuna
inanılan tepe. Sözcük anlamında dağlardaki sarp ve kayalık yokuşları dile
getirir. Bu akapelerin en ünlüsü Mekke'yle Mina arasındaki tepedir. Hac
bayramında Müslümanlar bu tepedeki taştan sütunu (Camrat al-akabe) taşlarlar,
böylelikle de bir zamanlar orada oturduğuna inanılan Şeytan'ı taşlamış
olurlar..."
Prof. Orhan Hançerlioğlu, "İslam
İnançları Sözlüğü”
Son
haç faciasında ölenlerin sayısı 4 binin üzerinde olduğu iddia ediliyor. Ne
demişti Suudi Arabistan'ın en önemli
din adamı Başmüftü Abdülaziz bin Abdullah el-Şeyh: "Kader
kaçınılmazdır".
Artık
denize kadar neredeyse pedal basmadan, zincirin 6 halkası gibi kilitlenip kavşakları
büyük ustalıkla geçerek, el kol hareketiyle sürücüleri uyararak geliyoruz.
Sahil
yolu bildiğimiz gibi. Mangalcı takımı çoktan yerini almış. Bolca bisikletli var
artık yollarda. Maltepe Beltur’a kadar pedallayıp sabah başladığımız
noktadayız. Sonrası Kadıköy’e kadar bisiklet yolu, malumunuz.
Aydos,
güzel bir rota. İhsan’a teşekkürler.
Bize Aydos Size Paydos Turu:
Kadıköy-Maltepe-Başıbüyük-Aydos-Kartal-Kadıköy
Tur tarihi: 27 Eylül 2015
Kat edilen mesafe: 59,57 km.
Ortalama hız: 11,1 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 20 dk., dışarıda
geçen süre 9 sa.
En yüksek sıcaklık 38 ˚C, en düşük 22 ˚C,
ortalama 27,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 681 m, kaybı (iniş) 681
m.
Haydoy’a
yapılan katkılar için teşekkürler.
Haydoy’a
yapılan katkı için teşekkürler.
Foto
katkıları için Ali, Levent ve Serhan’a teşekkürler.