Tebessüm ya da gülümseme fizyolojide özellikle ağzın iki kenarındaki ve gözlerin
çevresindeki kasların hareketiyle oluşan bir yüz ifadesidir. Gülümseyen bir
simaya veya sık sık gülümseyen bir kişiye "mütebessim" veya "güleç"
denir. İnsanlar
arasında özellikle zevk ve eğlencenin ifadesi olsa da, istemsiz olarak
endişenin (anksiyete) ifadesi de olabilir. Gülümsemenin kültür farkı
gözetmeksizin, belirli uyarıcılara (stimulus) verilen normal tepki olduğuna
dair birçok kanıt mevcuttur. Çoğunlukla gülümsemenin nedeni mutluluktur. Birçok
çalışma gülümsemenin doğuştan gelen bir tepki olduğunu ve hatta insan
ceninlerinin gülümsediğini göstermektedir; yine de vahşi çocukların genellikle
gülümsemediği bilinmektedir. Bu var olan tezlere karşıt delil olabilir.
Kaynak Vikipedi
6 buçuk saate yakın pedal çevirdik, hep gülümsedik. Hatta
Işıklar köyü tarafında toz dumanın içinde kaldığımızda da yüzümüzü asmadık.
Deniliyor ki gülümsemek, stresle başa
çıkma aşamasında vücudumuzun salgıladığı nöropeptitlerin salgılanmasını
hızlandırır. Nöropeptitler, nöronlar arası iletişimi sağlayan küçük
moleküllerdir. Bu moleküllerle beraber, fiziksel olarak gülümsediğimize, nöropeptitler
bu mesajı alarak beyne iletir ve beyin, mutlu hissetmemizi sağlayacak olan
dopamin, endorfin ve serotonin hormonlarının salgılanmasını artırır. Bu
salgılama kalp atış hızını ve kan basıncını düşürerek rahatlamasına olanak
verir. Endorfinler, yani mutluluk hormonları aynı zamanda acı hissinin de azalmasını
sağlamalarıyla bilinirler. Bu nedenle hem fiziksel hem duygusal olarak acı
hissi yaşadığınızda yalnızca gülümseyerek acınızı azaltabilirsiniz.
Kaynak YeryüzüTanığı
Eskiden İstanbul çevresinde çok daha fazla turlanacak
rotalar vardı. Ancak köprü-havaalanı derken İstanbul ve çevresi dev bir inşaat
şantiyesine döndü. Damperli kamyonların geçmediği yer kalmadı. Daracık yollarda
öylesine hız yaparak sürmekteler ki her zaman bir kaza olmakta.
Kadıköy’den Cengiz, Haldun, İhsan ve Mehmet ile geçip,
Beşiktaş’ta Levent ve Serhan, Yeniköy’den de Gültekin’le 9’luyu oluşturup Çayırbaşı’nda
ilk moladayız. Sıcak bir gün olacağa benzer. Termometre her dakika yükselmekte.
Yarım saatlik bir kahvaltı sonrası su kemerlerine doğru tırmanıp Bahçeköy’den
Kemerburgaz’a pedallıyoruz. Bu yol çok güzel. Ağaçların gölgesinde sürmekte.
Arkadan acı acı siren sesi geliyor. Cankurtaran hızla yanımızdan geçti. Merak
tabii, ne oldu? Az sonra öğreniyoruz. Sağda koca TIR, dağılmış bir otomobil,
kenarda cankurtaran ve bir sedyenin içeriye alınışı.
Olayı anlamamak mümkün değil. Alınamayan viraj, bu yolda ne
aradığı tartışma götüren bir TIR... gerisini siz getirin. Eğitimin gerektiği
gibi verilmediği ülkemizde cehalet denilecek hatalardan kurtulmak mümkün değil.
Eğitim sadece okul demek değil elbette. Öğrenilenin kavranması, zihinde
incelenmesi, düşünmek, tartmak... her şeyiyle bir insan olarak gelişmek. Ama
bunun için zemin lazım. Zemin bozuk oldu mu ne ekseniz berbat sonuç
alıyorsunuz.
Mehmet ve İhsan ile uzundur beraber olamadık. Araya giren
yaz, özel yaşam derken... Bugün bu arayı kapatıyoruz. İhsan’ın Haydoy’a
cömertliğine ayriyeten teşekkür ederiz. Malumunuz, hayvanları doğal ortamda
yaşatmayı amaç edinmiş HAYDOY derneğine gezilerimizde aramızda topladığımızla
katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Dernek özellikle Pendik-Tuzla bölgesinde
faaliyet göstermekte. Bölgede atılmış, yaralı, hasta çok fazla sahipsiz hayvan
var. Başta köpekler. Belediyeler görevi gereği bunlarla ilgilenmek zorunda. Ama
deve misali bu işte de kendini gösteriyor; nerem
düzgün ki? Bu durumda STK’lara fazlasıyla iş düşmekte. Onların da
ellerindeki para kısıtlı. Haliyle bağış ihtiyacı var.
Kemerburgaz 2. mola yerimiz. Son zamanlarda kahvecinin
ayranı oldukça rağbet görmekte. Çoğumuz tek bardakla yetinmeyip, içine soda
katarak susuzluğunu gidermeye çalışıyor. Bu arada Susurluk yolundaki köpüklü
ayranlar da sodayla elde ediliyormuş. Karbonat da aynı işi görür mü?
Gazetelerden okuyoruz: Kurban
Bayramı’nda Türkiye genelinde 600 bini büyükbaş, 2 milyonu da küçükbaş olmak
üzere 2,6 milyon hayvan kesilecek. Bu da 6,4 milyar liralık bir satışmış. Nakliye,
kesim, sakatat, deri gibi diğer faktörlerle birlikte kurbanlık ekonomisi 10
milyarı aşıyormuş. İhsan Eliaçık, ülkemizde
kurban, Kuran’da kendisine verilen aşırı önemden dolayı değil, başka
nedenlerden dolayı kesilmeye devam ediliyor diyor. Haliyle 10 milyarlık bir
pastayı kimse kaptırmak istemiyor. Din üzerinden siyaset, ticaret...
Göktürk içinden geçmekteyiz. Burası ayrı bir yerleşim. Her
şeyiyle keyifli görünmekte. Özellikle yaşam standardı. Kısa bir bisiklet yolu
da var. Keşke genişletmiş olsalardı. Burası Eyüp Belediyesi’ne bağlı. Acaba
onların kafası bu işe basar mı? Eyüp’te bisiklet yolu var mı?
İSTAÇ’ın kokusu gelmeye başladı. Çevrede de çöp atıkları
çoğalıyor. Bir de molozlar var. Bu insanlarla nasıl başa çıkacaksın ki?! Gece
geliyor haince boşaltıyor kasasını. Hiç mi hiç umurunda değil. Umur Arapça bir
söz. Aldırış etme, önem verme anlamında. Argosu iplemek, takmak. Dilde kulaktan
dolma çok yanlış yapılıyor. “Hocam, deveyi hamuduyla yutmak orucu bozar mı?”
‘Hamut’un sözlük anlamı: Araba koşumunda atların boynuna geçirilen ağaç ya da
üstüne geçirilen çember. Aslı ‘havut’tur. Deve semeri demek.
Derken damperlilerin dansı başlıyor. Peş peşe, hem karşıdan
hem arkadan. Değil birbirimizi, önümüzü bile göremez oluyoruz. Film sis içinde
sürmekte. Ama iplemiyoruz, pedala basmaya devam ediyoruz.
Karaburun’a bu yoldan giderdik. Otoyola çıkmadan köy
yollarından ulaşırdık. Bu pek mümkün görünmüyor artık. Gelmeyeli bağlantı
yollarının taşıyıcıları epeyce çoğalmış. Bu da ne? Etrafta amma çok martı var.
Sanki “Büyük Martı Toplantısı” yapılmakta. Kum tepelerinin üzerinde sıralı
vaziyette geleni geçeni izliyorlar. Bizden başka sadece damperliler var. Acaba
çöplüğün martıları mı bunlar?
6 - 7 Eylül tarihimizde bir kare leke. Bundan 60 yıl önce, Türkiye-Yunanistan
ilişkilerinin gergin olduğu bir dönemde, 6 Eylül 1955 günü Atatürk’ün Selanik’teki evine bomba
konduğu provokasyonu üzerine İstanbul’da, yerli ipsiz sapsızlar ile çevreden getirilmiş,
bindirilmiş kıtalar Rum, Ermeni, Yahudi vatandaşlarına ve yanlışlıkla da kimi
Müslüman kökenli Türklerin evlerine, işyerlerine, mallarına, araçlarına saldırırlar.
Menderes iktidarının Kıbrıs sorunu için gösteri olarak
kullanmak isteğiyle kışkırttığı, fakat denetimden çıkarak hiç istenmeyen
sonuçlar veren gösteriler, yoksul ve yoksun kesimin saldırı ve yağmasıyla vandalizme
dönüşünce hemen İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilir, fatura da eski
komünistlere kesilir.
Olaylar sırasında 15 ölüm, 300 yaralanma, 4124 ev, 1004
işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul, aralarında fabrika, otel,
bar gibi yerlerin de bulunduğu 5137 mekân saldırıya uğrar, yüz milyonlarca
dolarlık mal tahrip edilir.
Işıklar köyünde verdiğimiz 3. moladan sonra İhsaniye’de
durmuyor otoyol üzerinden Göktürk’e geri dönüyoruz.
Yolda çalışma sürmekte, trafik karşı şeritten akmakta. Ancak
biz bitmiş ama açılmamış yoldan sakince devam ediyoruz pedallamaya.
Kemerburgaz KahveDünyası son molamız. Buranın
dondurması çok güzel. Gelmesi uzun sürse de herkes iştahına göre seçimini
yapmış 40 dereceyi bulan hava sıcaklığında biraz olsun serinlemeye çalışıyor.
Sıcaklardan bunaldık bugün. Levent de yolda göğsünü açınca
giren böcek tarafından sokuldu. Dikkatli olunmalı. Akla gelmeyecek durumlar çıkıyor.
Bir keresinde Mete’nin kaskına giren arı kafasını sokmuştu.
Mehmet kışladan çağrılınca erken ayrılmak zorunda kalıyor.
İhsan da peşinden. Biz 7’li olarak Kağıthane tüneline giriyoruz. 2. kısım
harika, pedallamadan Dolmabahçe’desin. Levent 1. kısımda ayrılıyor, Bomonti’ye
geçiyor. Biz de 17.45 ile Kadıköy’e.
Kağıthane yolunda direklere “Bisiklet Güzergahı – Şeridi
Paylaş” yazan levhalar takılmış. Belki biraz olsun sürücüleri bisikletli
konusunda uyarır.
Kemerburgaz–İhsaniye "Güleryüz" Turu: Kadıköy-(gemiyle) Beşiktaş-Çayırbaşı-Bahçeköy-K.Burgaz-Göktürk-Işıklar-İhsaniye-Göktürk-K.Burgaz-Kağıthane-Dolmabahçe-Beşiktaş-(gemiyle)
Kadıköy
Tur tarihi:
6 Eylül 2015
Kat edilen
mesafe: 93,35 km.
Ortalama
hız: 14,8 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 6 sa. 19 dk., dışarıda geçen süre 10 sa. 47 dk.
En yüksek
sıcaklık 41 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 34,3 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 538 m, kaybı (iniş) 541 m.
Garmin yol bilgileri K.Burgaz-İhsaniye
Haydoy’a yapılan katkı için herkese teşekkürler.
Foto katkıları için Levent’e teşekkürler.
Bu bölgeye yapılmış geziler Kemerburgaz-İhsaniye, ±91, Kemerburgaz-BelgradOrmanı, ±1150 küsur
İlginizi çekebilir ÇiftAlan, Yeşile hastaysan bana ne..., PiyerLoti Ziyareti