Havalar artık tam bisiklet
kıvamında. Aşırı sıcaklar gitti, arada güneşin yüzünü gösterdiği, rüzgarın çok
olmadığı az bulutlu bir mevsimdeyiz. Riva bisiklet için hep güzel bir menzil
olmuştur. Gidiş gelişi 85-90 km tutan, 3 güzel rampası olan, boğazla başlayıp
boğazla biten, otoyolun kaymak gibi asfaltında performansını ölçmek, rampada
tırmanışını göstermek, bayır aşağı ne kadar cesur olduğunu kanıtlamak isteyene,
her çeşide imkan sunan bir rota.
8.30, Üsküdar’dan hareket
saati. Bugün aramızda Nurhan da var, yeni arkadaşımız. Gerçi biz yeni
tanıyoruz, diğer arkadaşlar önceden tanışıklar. 8 kişi Beykoz Akbaba’ya
pedallıyoruz. Candan, Nur, Levent, Serhan, Haldun, Mehmet, Nurhan ve biz. Günün
ilk pedalları için keyifli bir başlangıç, Boğaz yolu. Ara sıra hafif çıkışlı
ama genelde düz. Sabahleyin de bomboş (siz burayı bir de dönüş saatinde görün).
Akbaba ilk mola noktamız.
Güzel şirin bir köy. Karşılıklı 2 kahvesi var. Bu sefer bahçe içinde olana
yerleşmiyoruz. Aslında sürekli tek esnafa dadanmamak lazım. O da kazansın, diğeri de. Sonuçta 8 kişi yarım
saat içinde nereden baksan 20-25 çay veya benzeri içecek tüketmekte.
Kahvaltı eşliğinde Candan ve
Nur’un son gezilerini dinliyoruz. Çok keyifli geçmiş. Hem anlatılanlardan hem
de ikisinin yüzündeki mutluluktan anlaşılıyor. Yolda olmak güzel bir duygu.
İçindeyken yer yer sert-çetin parkurlar olsa da sonrasında maceraya dönüşüyor
ve yaşanmış olarak anılara yazılıyor.
Nurhan da keyifle bisiklete
biniyor. Serhan ve Haldun’la pek çok günlük ve gecelemeli turlara katılmış.
Yani tecrübesi var.
“Cehalet çok ağır bir yüktür.
Ama taşıyan hissetmez.”
Valeriu Butulescu
Valeriu Butulescu (d. 09.02.1953, Preajba köyü, Gorj ili, Romanya). Romanya Yazarlar
Birliği üyesi şair, romancı, çevirmen ve aforizma yazarıdır.
Kaynak Vikipedi
Aforizma, çeşitli konulardaki düşünceleri,
kesinlikle bilinmesi gereken kural ve özellikleri birkaç kelime ile öz ve
ahenkli olarak anlatan cümle, bir çeşit vecize veya bir slogandır. Sözcüğün
kökeni Latincedeki "aphorismus"
sözcüğünden gelmektedir.
Kaynak Nedir
Dereseki sonrası bir
tırmanış vardır. Hafif hafif başlar ama sonra sertleşir. Candan %12-13’lerden
söz ediyor. Ama sonrasında Riva otoyoluna kadar müthiş bir keyifle inersin.
Riva yolundayız, üçüncünün
inşaatı buraları da gasp etmiş. Kocaman taşıyıcılar dikilmiş. Üzerinden dev
yollar geçecek. Araçlardan çıkan egzoz, kurşun bu güzelim bölgeye yağacak.
Yağmurla yer altı sularına karışacak ve 10 sene sonra Alibahadır köyünde kanser
vakaları çoğalacak. Bu kaçınılmaz bir durum. Ne topraktan ürün alacaklar, ne
atlarını otlatacaklar.
Riva’da minik kahveye
yerleşiyoruz. Mehmet karnını doyurmak için yer arıyor. Soda ayran karışımı
herkesçe çok seviliyor, bolca içiliyor. Sohbetin tek konusu bisiklet. Hangi
teknisyen daha iyi, kim neyi nasıl pazarlıyor, yol bisikletinin lastik havasını
bilmeyen, jant teli koparsa akort ayarı nasıl olur...
Uykumuz gelmeye başlıyor,
rehavet çöküyor. Haydi yola!
Neden esneriz? Ağızlarımızı
yavaş bir biçimde güzelce açmamızı, ciğerlerimizi doldurup boşalmamızı zorlayan
nedir? Esnemek uykusuzluktan mı kaynaklanıyor sıkılmaktan mı? İngiliz bilim
insanı Nick Knight’a göre esnemek yalnızca yorgunluğa ya da sıkıntıya işaret
olmaktan daha karmaşık bir refleks. Dr. Knight esnemeyi üç teoriye
dayandırıyor. Biri bedendeki karbondioksit birikmesi. Bir diğeri düşen
konsantrasyonu artırmak için bir girişim ve son olarak da ısınan beyni soğutmak
için bir makine işlevi görmesi. Ancak uzman, esnemenin neden bulaşıcı olduğu
sorusunun henüz yanıtsız kaldığı ve araştırmaları bu yönde derinleştirdiklerini de ekliyor.
Kaynak Cumhuriyet
Dönüş yolumuz Alibahadır
içinden geçip Mahmut Şevket Paşa’ya uğrayacak. Çok yakın olduğundan Alibahadır’ı
pas geçiyoruz. Gelmeyeli burada köy meydanına dev bir cami inşaatına
başlamışlar. Yani bir oran vardır. Binaların oranı gibi. Bunlar minicik köye
dev cami dikiyorlar. Köyün dokusuna ters. Bu ne meraktır?! Her yere cami.
Çamlıca tepesine dikilen! Hiç bir mimari değeri olmayan beton yapılar. Ortaçağda
kaldılar, 2015’e gelemediler :((
MŞP girişinde İSKİ çalışma
başlatmış. Yolu yandan vermişler. Bizler çukurların kenarından tümseklerin
üzerinden velespitleri atlatarak geçiyoruz. İş bir hayli büyük gözüküyor. Uzun
süreceğe benzer.
MŞP’de Anıt Ağaç altındaki
kahve daimi uğrak yerimiz. Bahçesi geniş, bisilere yer var. Acıkanlar,
susayanlar... çaylar 75, soda, ayran 1 lira.
İkinci rampamız burada. Hani
ağır ağır çıkıyorsun. İyi yanı dolanarak gidiyor olması. Yani dümdüz dik
rampayı çıkmak çok daha zor. Dönerek eğimi hafifletiyorsun.
Ve kısa bir iniş sonrası
Zerzevatçı’ya sola dönüverdik. Bu bölge her yer tarla, bahçe, kümes, ağıl. Yani
tezgahlarda sebze, yumurta, süt, ekmek bolca. Levent de karalahana yaprağı
alıyor. Biz de ekmek. Sadece biz değil Candan+Nur da ekmek alıyor. Mayasının
bir özelliğinden söz ediyor bakkal ama tam anlayabilmiş değilim. Taş fırın,
yapışmasın diye altına asma, pancar yaprağı koyuyorlar.
Zerzevatçı 3. molamız. Camii
yanındaki kahve artık bizi tanıdı. Kahveci genç de keyifli biri. İlk zamanlar
kahve yapamıyordu, öğrenmiş, nefis bir sade hazırladı bana. Yalnız 3 soruyu peş
peşe sormayacaksın. Tabii bizimkiler; çay kaça, ayran kaça, büyük kaça, soda
kaça... kafasını karıştırdılar. Karışık kafa ayranı 2 lira yapmış bu hafta.
Ağzına kadar dolduruyorum diyor :))
Twitter'ı etkin kullanımıyla bilinen Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek adına açılan bir hesaptan Ankara Halk
Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar’ın “hav”latılması sosyal medyada
günün konusu oldu.
Kaynak Hürriyet
3. rampamız Görele. Bu da baymayan cinsten. Sonrasında Acar villaları önünden Kavacık’a gidiyoruz. Burada 4 ayaklı dostlarımız bizi yüksek sesle karşılıyorlar. Hep bir ağızdan “dolar oldu 3 lira” diye havlamaktalar.
İhsan da artık aramızda. Görele’de buluşup 9’lu olarak pedallıyoruz.
İnişte sağdaki incirci bir
yol tarifi veriyor, Yenimahalle’ye çıkan, “buradan rahat gidersiniz”. Anladığım
kadarıyla dediklerini yapıyoruz ama ya mahalleyi göremiyoruz. Ya o başka bir
şey anladı ya da biz. Ama bu durum yolun bir bölümünü tersten, kaldırım
üzerinden biraz akrobatik geçmemize neden oluyor.
Sahil yolu dolmuş, sabahki
durumun tersi. Biraz ortadan, biraz sağdan kaçarak Kuzguncuk son mola noktamıza
varıyoruz. İskele önündeki küçük bahçe dolu. Kuzguncuk bilinçli bir mahalle.
Sanatçısı, yazarı, çizeri... aydın insanların çok olduğu, güzel kafelerin,
lokantaların, fırınların, galerilerin bulunduğu bir muhit.
Üsküdar Nurhan ve Levent’in
ayrılma noktası. Bizler de Kadıköy’de içilen meyve suları sonrası dağılıyoruz.
Evli evine yolcu yoluna.
Haydoy’a yapılan bağışlar
için teşekkürler.
Riva:
Üsküdar-Beykoz-Akbaba-Dereseki-Riva-Alibahadır-MŞP-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Kuzguncuk-Üsküdar-Kadıköy
Tur tarihi: 20 Eylül 2015
Kat edilen mesafe: 87,77 km.
Ortalama hız: 11,9 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 7 sa. 24 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 1
dk.
En yüksek sıcaklık 33 ˚C, en düşük 21 ˚C, ortalama 26,3 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1587 m, kaybı (iniş) 1588 m.
Garmin yol bilgileri Riva HavHav
Video katkıları için Haldun’a
teşekkürler.
İlginizi çekebilir Ge-Ze-Ge-Ze-Geb-Ze, 32 kısım tekmili birden: Ballıca, 7eksi2