30 Ağustos Zafer Bayramı
ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü’nü gururla ve coşkuyla kutluyor, Mustafa Kemal
Atatürk başta olmak üzere bu zaferi kazandıran kahramanlarımızı saygı,
minnet ve özlemle anıyoruz.
Atatürk’ün
30 Ağustos 1922’de kazanılan Büyük Zafer’in 2. yıldönümünde, 1924 yılında
Dumlupınar’da yaptığı konuşmadan alıntı:
“Gençler! Geleceğe
güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz eğitimle,
bilgi ile, insanlıkta üstünlüğün, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en
değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni kuşak! Cumhuriyeti biz kurduk,
O’nu yükseltecek ve yaşatacak sizlersiniz.”
Zafer
Bayramı’nı Poyraz-Anadolu Feneri’ne yaptığımız bir geziyle kutladık. Bölge
bisiklet için çok keyifli. Üçüncünün yarattığı katliam her ne kadar tehdit etse
de. Sarıyer’den yarım saatlik bir gemi yolculuğu ayrı bir keyif. Ne yazık ki
seferler çok kısa, 13 Haziran - 30 Ağustos arası. O da günde karşılıklı olarak
2 defa. Bir sabah, bir akşam. Zaten deniz taşımacılığının bu denli ihmal
edilmesini kimse anlayamıyor. Anlaşılmayan o kadar çok şey var ki! Tam deve
misali; nerem düzgün ki?
Keyifli
bir 9’lu olduk. Sabah 8.15 gemisiyle Kadıköy’den Cengiz, Haldun ve Haluk’la
geçip Beşiktaş’ta Levent, Serhan ve Ali, Yeniköy’de de Gültekin eklenince takım
tamamlanmış oldu. Sarıyer’de 10.30‘da olmamız lazım. Rahat rahat pedalladık.
Sarıyer Börekçisi’nden kahvaltımızı da alarak motorun gelmesini beklemeye
koyulduk.
Güzel
bir gün. Bebek tarafında yollar koşan – yürüyen insanlarla doluydu. Bir hayli
bisikletçi de var. Hatta şu anda iskelede önümüzde bekleyenler galiba yer kapma
telaşındalar. Motor küçük ya!
Son
gelişimiz 1 ay kadar önceydi. Köprünün en az 7-8 tabyasını daha eklemişler. İlk
köprü 1973 yılında açılmıştı, 2ncisi 1988’de, buna 29 Ekim 2015 diyorlar!!?
Poyraz
bugün esmiyor nedense. Masa da küçük, biraz sıkışık oturuyoruz. Plaj kalabalık,
deniz için uygun burası. Ama paralı. Buranın muhtarlığı mı nedir para kesiyor.
Elinde fişle dolaşanlar bolca.
Duydunuz
mu, dünyada ilkmiş; batmayan mayo yapmışlar. Nasıl oluyor acaba? Simide gerek
kalmayacak anlaşılan. Giy mayoyu, atla denize, yüzmeye başla. Birbirinden güzel
modeller. Sudan çıktığında kurulanmaya bile gerek yok. Hatta yağmurlu havada
bile kullanabilirsin.
Suriyeli
sığınmacılar İzmir Basmane esnafını açlıktan kurtarmış. Can simidi ve şambrel
karaborsa yapmış. Şu dünyanın haline bir bakın. Kör tuttuğunu öpüyor!
Böreklerimizi
bitirip, limonatalarımızı içip, yavru kedileri sevip, Haydoy’a bağışlarımızı
toplayıp, bisikletin bitmeyen maceralarını da dinledikten sonra Poyraz’ı geride
bırakmak üzere ilk rampayı pedallıyor / itiyoruz. Herkes gücüne göre :)) Köy çıkışında
su takviyesi alıp yeşillere doğru sürüyoruz velespitleri. Üçüncü nedeniyle yer
yer kesilen, çakıllaşan, topraklaşan yollardan.
Müzik
olayı, Cengiz’in başlatmasıyla grupta bir hayli taraftar toplamış görünüyor.
Benden sonra Haldun’un da yayın yapması bu uygulamanın yaygınlaşacağını
göstermekte. Herkes kendi zevkine göre seçimler yapmış. Önde rock çalarken
bende new age, arkada jazz, sonra türküler
/ turkish pop...
Anadolu Feneri yolu güzel bir inişle sürer. Ağaçların arkasından köprünün kuleleri gözükmekte. Fener gene kalabalık. Daracık çıkmaza illaki arabayla girip-sıkışıp-geri dönmekte ısrarlılar. Bekçiyi halen tayin etmediklerinden yanına çıkamıyorsun fenerin.
2.
molamızı Fener’deki kahvede veriyoruz. Çaycı asık suratlı olsa da bizi tanıyor,
gürültümüze alışık. Biz de ona şakalarımızı yapıyoruz. Bazılarımız bundan
endişe duysalar da.
Langırt
masası bozulmuş, çocuklar kurcalamış. O nedenle masa futbolu oynayamadan
ayrılıyoruz. Çay/soda 1, kahve 3,5 lira burada. Şeker indirimi yok.
Avrupa’da ilk langırt
masalarının Fransız Lucien Rosengart tarafından geliştirildiği var sayılır.
Rosengart o sıralarda otomobil üreticisi Citroen’in bir çalışanı. Bu ‘antika’
masaya dayanarak İsviçre firması “Kicker” Cenevre’de masa üretimine başlar.
Masalar İsviçre, Almanya ve Belçika’da öylesine tutulur ki “Kicker” adı
Almanya’da masa futboluyla eş anlamlı olur. İlk patent Galiçyalı Alejandre de
Fisterra tarafından 1937’de güvence altına alınır. Bununla beraber benzeri
oyunların patentleri 1890'lara dek geri gitmekte. Ancak henüz kimse sporun
doğuş yeri ve zamanı ile ilgili sağlam bir kanıt ortaya koyamamıştır.
Kanıtlanabilir patentler, masa
futbolu mucidinin bir İngiliz olduğunu da göstermekte: Harold S. Thornton, 14
Ekim 1922’de patent dairesine, döner çubukları olan bir cihaz bildirir ve 1
Kasım 1923’de (UK Patent No. 205,991) tescil ettirir. Bu antika masanın kaba
yapısı bile bugünkü langırta benzemekte.
Amcası (Birleşik
Devletlerinde yaşayan Louis P. Thornton) Harold’u ziyaret ettiğinde bu buluşu alır
ABD’ye götürür ve 1927 yılında tescil ettirir (US Patent No. 1,615,491).
2002 yılında Uluslararası Masa
Futbol Federasyonu anlamına gelen "ITSF" Fransa'da kurulur;
uluslararası langırt müsabakaları düzenlemek ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi
(IOC) bünyesinde lobi faaliyetlerinde bulunarak masa futbolunun olimpik bir
spor olmasını amaçlar.
Türkiye’de langırtla ilgili
her şey yasak. Sadece evinizde veya işyerinizde oynayabilirsiniz. Ancak
uygulanmıyor. Türkiye, www.langirt.org üzerinden ITSF’ye üye olup dünya
ikinciliği gibi derecesi var.
Türkiye'ye ilk langırt masaları
sinema yönetmeni Ertem Eğilmez tarafından getirtilmiştir. İş hayatına cep
kitapları işiyle atılan Eğilmez bu işinde batınca sinema sektörüne girmeden
önce Türkiye'nin ilk langırt masalarını
getirtti.
İrlandalı
boksör hikayesi haftanın olayı. Nasıl oldu, neden oldu hepimizi fazlasıyla
ilgilendirmiş. Tabii börek yapabilen Müslüman kadın ve babasının partisi de önümüzdeki
zamanda çok konuşulacak gibi.
Fener’den
yol bizi Kaynarca üzerinden Zerzevatçı’ya getiriyor. Sıkı bir rampa var ama bu
yolda. Ancak çevrenin güzelliğine diyecek yok. Tabii gene üçüncü nedeniyle toz-toprak
içinde bölümler de yok değil.
Zerzevatçı,
adı üzerinde sebze, meyve, yumurta, ekmek gibi bölge ürünlerinin satıldığı bir
köy. Girişte ve içerde açılmış tezgahların üstleri dolu. Levent de eve domates
alıyor, biz de ekmek.
Bugün
kahveler Serhan’dan, içemesek de alacağımız var. Patlayan lastiği Ali ve
Firuzan tarafından tamir ediliyor. Bereket yedek lastik almış yanına.
Caminin
yanındaki kahvede çok güzel köy ayranı var, bardağı 1,5. Tavsiye olunur. Çaylar
halen 75. Konular bitmiyor. Samsung-iPhone kıyaslamasında Samsung 1 adım önde deniliyor.
Daha az paraya daha fazlası. Grupta Android kullanan çokça. iOS pek taraftar
bulmamış.
“Eğer
İslamiyet’i Müslümanlardan öğrenseydim ve eğer Kuranıkerim’den önce
Müslümanları tanısa idim, asla Müslüman olmazdım”
Kim demiş biliyor musunuz? 1977 yılında şöhretin zirvesinde iken Müslüman olup Yusuf İslam adını alan İngiliz şarkıcı Cat Stevens.
Kim demiş biliyor musunuz? 1977 yılında şöhretin zirvesinde iken Müslüman olup Yusuf İslam adını alan İngiliz şarkıcı Cat Stevens.
Görele’ye
çıkan rampa da geride kalıp Kavacık’a geldiğimizde saatler 4’ü çoktan geçmişti.
Gültekin A.Hisarı’nda ayrılıyor. Biz de bir mola daha vermek üzere Kuzguncuk’ta
duruyor ve Kadıköy’e geliyoruz. Levent Üsküdar’da ayrılmıştı zaten. Haldun
meyve suyuna kalmadan gidiyor. Bizler de birer bardak (kesmese de) taze
sıkılmış m. suyu sonrası evli evine köylü köyüne diyerek 3 yana dağılıyoruz. Serhan
Beşiktaş’a, Haluk ve Cengiz Bostancı’ya doğru, biz de İspark’a.
30
Ağustos kutlamaları bakalım devlet katında nasıl oldu? Tarihimizde 30 Ağustos’a
ne çok hadise sığmış.
Bazıları:
•
1071 - Malazgirt zaferi ile Alparslan'ın komutasındaki Türkler
Anadolu'ya girmeye başladı.
•
1908 - Hicaz Demiryolu açıldı.
•
1914 - Alman sahil topçu müfrezesi, Çanakkale Boğazı’nın her iki
yakasındaki istihkâmlarda göreve başladı. Bu istihkâmların komutasına Alman
Amiral von Usedom atandı.
•
1924 - Türkiye İş Bankası, ilk işlemini yaparak faaliyetlerine başladı.
Bankanın kuruluş sermayesi 1 milyon liraydı.
•
1925 - Mustafa Kemal Paşa, "Efendiler ve ey millet, iyi biliniz
ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi
olamaz. En doğru ve en hakiki tarikat, tarikat-ı medeniyedir" dedi.
•
1930 - Ankara-Sivas demiryolu hattı ve Sivas İstasyonu, Başbakan İsmet
Paşa'nın konuşmasıyla hizmete açıldı.
•
1937 - Van Gölü'nde ilk vapur seferi yapıldı.
•
1971 - İstanbul Televizyonu deneme yayınlarına başladı.
•
1974 - BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'taki çarpışmalar yüzünden evlerini
terk edenlerin güven içinde geri dönmelerine izin verilmesini öngören Fransa,
İngiltere, Avusturya ortak karar tasarısını oybirliğiyle kabul etti.
•
1977 - Milli yüzücü Erdal Acet, Manş Denizi'ni 9 saat 4 dakikada geçti.
Bu mesafedeki en iyi 10 derece sıralamasına girdi.
•
1985 - Uluslararası Af Örgütü BM İnsan Hakları Komisyonu'na bir rapor
gönderdi. Raporda, Bulgaristan'da Türk azınlığa karşı girişilen Bulgarlaştırma
kampanyasına son verilmesi istendi.
•
1988 - Irak ordusundan kaçan binlerce Kürt Türkiye sınırına yığılmıştı.
Hükümet sınırları açmaya karar verdi. Binlerce Kürt Hakkari'nin Çukurca ve
Uludere ilçelerine sığındı.
Kaynak
Vikipedi
Poyraz-Anadolu Feneri “Zafere Doğru” Turu: Kadıköy-(gemiyle) Beşiktaş-Sarıyer-(gemiyle)
Poyraz-Anadolu Feneri-Kaynarca-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A. Hisarı-Kuzguncuk-Üsküdar-Kadıköy
Tur
tarihi: 30 Ağustos 2015
Kat
edilen mesafe: 70 km.
Ortalama
hız: 11,9 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 5 sa. 54 dk., dışarıda geçen süre 11 sa.
En
yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 23 ˚C, ortalama 28,7 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 1250 m, kaybı (iniş) 1248 m.
Garmin
yol bilgileri Poyraz-A.Feneri,ZafereDoğru
Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.
Yalancı portakal ağacı (Maclura pomifera),
dutgiller (Moraceae) familyasından 20 m'ye kadar boylanabilen geniş tepeli bir
ağaç türü. Birçok çekirdekli sulu meyvelerin bir araya gelmesinden oluşan
agregat meyve (bileşik meyve) 10 cm çapında, portakal görünümünde, yeşil
renklidir, ezildiğinde süt salgılar. Biz tenis topu sanmıştık :))
Kaynak
Vikipedi
Foto
ve video katkıları için Levent, Gültekin ve Haldun’a teşekkürler.
Bölgeye yapılmış geziler Riva-TuttumSeni,±90, Paşamandıra,±94, Zerzevatçı’ya Gider İken Aldı Da Bir Yağmur / Şeker Çocuk Uykudan Uyanmış Gözleri Mahmur
İlginizi çekebilir Bisiklet üzerine…, Wiener Räder/Viyana Bisikletleri, Bambunun maceralı uzun yolculuğu