Neye niyet
neye kısmet derler ya. Biz de bu pazar Şamlar diye yola çıktık kendimizi
Rumelifeneri’nde bulduk. Yok, yolumuzu şaşırmadık. Ocağı kapamamışız da.
Cumartesi
başlayan sis pazar da devam etti. Sabah vapurla Boğaz’ı geçmek mümkün olamadı.
WA üzerinden haberleşip Marmaray’ı kullandık. Buluşmamız Eminönü Ticaret
Üniversitesi önü oldu. İhsan, İnci, Kamil, Serhan ve Haluk’la. Kamil bugün, ilk
kez bisikletle yürüyen merdiven deneyimini ters geri takla atarak edinmiş.
Biraz sağını solunu da zedelemiş bu arada. Bu sanırım herkese oluyor. Ön gör(e)mediğin
bir ağırlık dağılımı oluyor ve tutamıyorsun velespiti. Takla atan başkalarını
da biliyorum. İlk başlarda biz de yüklü bisikletle yürüyen merdivende tedirgin
oluyorduk. Sonra işin sırrını öğrendik. Kendini ve tekeri, ağırlıkları
dengeleyecek konum ve mesafede tutmalısın. Çok yakın olduğunda ters kuvveti
karşılayamıyor, ya öne ya da arkaya yuvarlanıyorsun. Bir de frenleri mutlaka
sıkmak lazım. Yoksa velespiti gereksiz bir kuvvetle zapt etmek zorundasın.
Ancak bu durum da ancak yaşandıkça öğreniliyor. Her şey gibi.
Serhan da
ocağı açık bırakınca zorunlu dönmek durumunda kaldı. Biz de, özellikle İhsan ve
İnci onu yalnız bırakmamak için turu Rumelifeneri’ne çevirdik, yani Beşiktaş
üzerinden geçerek. Perşembe Pazarı’ndan geçip Beşiktaş’ta Serhan’ı alıp İstinye’den
de Cenap dahil olunca 7 kişi Fener’in yolunu tuttuk.
Tarihte
Bugün; 11.03.1959 - Vatan gazetesinden iktibas ettiği bir yazıdan
dolayı Ankara Toplu Basın Mahkemesi'nde yargılanmakta olan Ulus gazetesi
yazı işleri müdürü Ülkü Arman, 1 yıl 4 ay hapse, 4 bin lira ağır para cezasına
mahkum edildi. Ayrıca Ulus gazetesi 1 ay süreyle kapatıldı. Bu size tanıdık geldi mi? Türkiye, 1950-1960
yılları arasında 10 yıllık bir Demokrat Parti iktidarı gördü. Menderes hükümeti,
devraldığı önceki iktidarın tasarruflarıyla biriken zengin bir hazineyi ilk beş
yıllık döneminde cömertçe harcayarak yarattığı refah ile ikinci dönem de
seçilmeyi başardı, hem de zamanın en yüksek oy oranıyla. Ancak eldeki para
bitince yaşanan ekonomik darboğazlar, siyasi çalkantılar neticesi seçimler bir
yıl öne çekildi ama bu da kurtaramadı DP’yi, üçüncü defa iktidar oldu ama ciddi
bir oy kaybına uğrayarak. Ülke inişe geçmişti bir kere, ödenemeyen dış borçlar,
doların devalüasyonu (3 liradan 9’a çıkması), Vatan Cephesi, Kıbrıs sorunu...
Tüm bunları dile getiren muhalif basına yönelik baskı uygulamaları başladı. Ulus,
Akis, Dünya, Kim ve Demokrat İzmir'in matbaaları kapatıldı. Yetmedi Forum,
Cumhuriyet, Yeni Sabah, Milliyet kapatıldı. Böyle bir ortamda Menderes İzmir'e
gitmiş̧, iktidar gazeteleri "DP kalesi" olarak bilinen İzmir'de 300
bin kişinin Menderes'i karşıladığını bildirmiş, Akşam gazetesi ise karşılanışın
havadan çekilmiş bir fotoğrafını yayınlayarak kalabalığın fazla olmadığı göstermişti.
Akşam aynı gün kapatıldı. Şahap Balcıoğlu, Naim Tirali ve Selami Akpınar on
altışar ay hapse mahkum oldular ve cezaevine konuldular. 72 yasındaki Ahmed
Emin Yalman da 15 ay 16 günlük cezasını çekmek üzere cezaevine alındı ancak
daha sonra hastalığı nedeniyle serbest bırakıldı. Falih Rıfkı Atay, Bedii Faik
ve Yekta Ragıp bir süre yargılandılar. Bu davalar bütün dünyada yankılar uyandırdı.
Ankara'ya protesto telgrafları yağdı. Diğer yanda DP yanlısı olan basın, resmi
ilanlar ve kağıt
tahsisi ile desteklenmekteydi. 1950-1960 arasında 867 gazetecinin mahkûmetiyle sonuçlanan
2300 basın davası açılmış, sadece 1956-1960 arasındaki dört yılda gazetecilere
tam 57 yıllık hapis cezası verilmişti. Tarih tekerrürden ibaret olabilir mi?
Sarıyer’de verilen bir çay molası sonrası Cenap bizi yeni bir yoldan
çıkardı; Havantepe. Genelde ya Rumelikavağı’ndan çıkıyoruz, ya da burasını dik
bulanlar Maden yokuşundan. Arada bir yol daha vardır, mezarlığın yanından çıkar
ki ben orasını daha hafif olsa da trafiğinden dolayı pek sevmem. Ama Havantepe’ye
tırmanış ilk başta biraz dik gelse de sonra kıvrıla kıvrıla çıkması nedeniyle
çok daha mülayim. Hem de hiç trafiği olmayan bir yol.
Sonrası mâlum, Rumelifeneri’ne kadar Koç Üni önünden kayar gidersin. Havanın
güzelliği pek çok bisikletçiyi de yollara dökmüş. Fener de herkesin rotası olmuş.
Gruplar halinde, zamana karşı şeklinde vın vın yanımızdan/karşımızdan geçtiler.
Sabah boş olan yollar öğleden sonra doldu taştı. Pide Ban’da kuyruk
uzundu, sıra gelmesi bir saat sürebilirdi. Hemen yakınındaki Bilice börekçisine
yerleştik, karnımızı güzelce doyurduk. Bolca da konuşulmamış konuları
paylaştık. Bahar turları, yeni bisikletler, sinema filmleri...
İstinye Kamil ve Cenap’ın ayrılma, bizim de vapura hızla pedal basma
noktamız oldu. Serhan’ı geride bırakıp ancak 17.15’e yetişebildik. Anadoluhisarı,
Bebek ve Ortaköy aşılacak gibi değil. Kaldırım, ters yön, slalom, ortadan
gitsek bile bazı noktalar bize bile yol vermedi. Hele yuttuğumuz egzoz :((
Gemide tanıştığımız genç bisikletçi Selin Hanım ile Kahve Dünyası’nda
sohbet eşliğinde içilen kahve ile biraz enerji kazanıp evli evine köylü köyüne
diyerek yollarımızı ayırdık.
Uzundur bu mesafeleri sürmemiştim, yorulmuş olarak eve dönmüş oldum.
Rumelifeneri;
Ocağı Kapadın Mı?: Dudullu-Ayrılıkçeşmesi-(tren) Eminönü-Sarıyer-Rumelifeneri-Sarıyer-Beşiktaş-(gemi)
Kadıköy-Dudullu
Tur tarihi: 11 Mart 2018
Kat edilen mesafe: 103,74 km.
Ortalama hız: 15,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 48 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 33 dk.
En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en düşük 7 ˚C, ortalama 14,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1572 m, kaybı (iniş) 1578 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 224 m.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 48 dk., dışarıda geçen süre 11 sa. 33 dk.
En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en düşük 7 ˚C, ortalama 14,8 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1572 m, kaybı (iniş) 1578 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 224 m.
Garmin yol bilgileri Rumelifeneri;Ocağı Kapadın Mı?
İlginizi çekebilir RumeliKavağı, Fikret Albay’la, Kemerburgaz-Pas Çözücü