Kötü planlama,
yönetim skandalları, düşük kalite organizasyonu gölgeledi.
Bu yıl 52.’si
gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun (TUR) Hollandalı
baş hakemi, “Feyzi bu TUR’da neler oluyor; kimse niye konuşmuyor” diye
sormuştu. Buradaki anahtar kelime “suskunluk” idi. Talimat böyleydi.
Yine bir başka
yabancı, son dokuz yıldır katkı verdiği organizasyonun bu yıl ruhunu
yitirdiğini söylüyordu. Ona göre, sirk devam ediyor ama oyuncular yani
sporcular ve organizasyondaki yetersizlikler yarışın kalitesini düşürüyordu.
TUR, 52 yıldan beri her ne koşulda olursa olsun aralıksız yapılmıştı. Belki de,
Cumhurbaşkanlığı’nın kurumsal koruması altında olması TUR’u bu günlere sorunsuz
getirebilmişti. 2008 yılından sonraki organizasyon niteliği ile dünyanın sayılı
yarışları arasına giren TUR her anlamda, bunun içinde pastadan pay almaya
niyetli olanlar da dahil, dikkatleri üstüne çekmeye başlamıştı.
Artık Büyük
Abiler Var!
Türkiye’nin değişen
rejimi ve buna koşut olarak yaşamın her alanının kontrol edilme isteği sporda
da yüzünü gösterecekti. Nitekim TUR da bundan nasibini aldı. ‘Büyük abiler’
geldi; TUR organizasyon ihalesindeki şartları değiştirterek, yarışı tamamıyla
kontrolleri altına aldılar. Küçük bir sorun vardı; TUR’u nasıl organize
edeceklerini bilmiyorlardı! Yarışa çok az bir zaman kalmıştı. Kendi deyimleri
ile “bu enkaz bir şekilde kalkacaktı”. Onca emeğin ve maddi harcamanın sonucu
elde edilmiş organizasyon şemasını bir şekilde elde eden en tepedeki kurumsallar,
bilgiyi hemen “yenilerle” paylaştı. TUR’u nasıl organize edeceğini bilemeyen
firma, baskılarla federasyonu taşeronlaştırıp, onların yardımıyla tüm eski
ekibi toparlayabildi.
Profesyoneller
Kaçtı
Ülkemizi
yönetenlerin içerde ve dışarda gerginliğe dayalı politikaları yurdumuzun
tehlike algısını yükseltmişti. TUR da bu gelişmelerden nasibini aldı, iyi
takımlar ülkemize gelmekten çekindiler. Daha 2008 yılında, iki düşük kategori
olan 2.1’de yarışırken bile beş profesyonel takımın geldiği TUR’da, bu yıl ancak
iki takım yer alıyordu. TUR’un sınıfı gereği, kıta takımları yarışmaması
gerekirken sırf sporcu sayısı çok görünsün diye özel izinle beş kıta takımı
daha yarıştırıldı.
Sorun Arttı
Kalite Düştü
Bir yönetim
skandalı olan İstanbul etabından sonra göç yolda biraz düzelir gibi oldu ama
özellikle otel girişleri, konaklamalar çok sorunluydu.
Mikrofonu ağzına
her alanın kendini, “Cumhurbaşkanı’nın yüksek himayeleriyle gerçekleştiğinden”
bahsetmek zorunda hissettiği TUR’da, bizimkiler(!) kumpanyada yer almaktan mutluyken
kalite düşüklüğünün farkında olanlar da vardı. TUR’un son 8 yıldır yükselen
çıtasının gereklerini göremeyen yabancı basın, yakınmalarını sosyal medyada çok
acı dillendirdi.
İçlerinde, TUR’un
yaratıcılarından olan Cumhuriyet Gazetesi de dahil olmak üzere muhalif görülen
basının, yalnızca bir spor organizasyonu olan yarışa alınmaması bakalım dünya
spor basınına nasıl yansıyacaktı? 2016 organizasyonun dünya bisikletindeki
artçıları, algısı nasıl olacaktı? Devreden çıkarılan bisiklet federasyonu,
yarışı organize eden firmanın “verdiği hizmetlerin” şartnameye uygunluğunu
kontrol edebilecek miydi? Yoksa TUR artık, Fenerbahçe Dergisi 2014 Haziran
sayısına yazdığım gibi, belki de gelecek yıllarda isim değiştirip, makama daha
da bağımlı bir hale mi getirilecekti? Bekleyip, göreceğiz.
Feyzi Açıkalın /
Cumhuriyet
TUR ile ilgili
haberler Yandaş Pedalı Çeviremiyor, Tour of ‘Saray', Bilmece gibi TUR!, Pedalı Yandaş Çeviriyor!
İlginizi çekebilir L’Eroica, Yeniye dönüşüm ‘Upcycling’, bisikletle ilgili her şey...