Soğuk ama
güneşli bir günde keyifli bir gezi yaptık, şöyle 50 km tutan. Kadıköy’den
İhsan, Mustafa E. ve Esin ile geçip Karaköy’de Levent, Serhan, Ömer A. ile
buluşup kahvaltıyı Siirt Pazarı’nda yapmak üzere sabah 9’da yola çıktık. Artık klasikleşmiş
pideli kahvaltı, belli aralıklarla yapıyoruz, keyifli bir sohbet ortamı oluşturuyor.
Bakkaldan hazırlatılan malzemeyi fırına verip pişirtiyoruz. Yumurtalı pide 5
liraya çıkıyor ki pidecide 10-12 liradan aşağıya yiyemezsin.
Kültür
Bilincini Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen başarılı bir restorasyon ve
konservasyon projesinin sonunda, tamamlandığı 1967 yılındaki güçlü ve ihtişamlı
görünümüne kavuşan Kuzgun Acar’ın Soyut Kompozisyon (Kuşlar) heykeli, ait
olduğu yuvasına, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’na geri döndü. Bu kadar
olumsuzluğun arasında.
Kuzgun Acar
(28.02.1928-03.02.1976)
|
Otlu Van
peyniri de alıp Fatih Cami içinden geçip, cami avlusundaki inşaat çalışması da
bitmiş gelmeyeli, sokak aralarından Karagümrük mahallesi ve Sulukule. Burası zaten
artık çingenelerin değil, zengin Suriyelilerin oturduğu söylenen bir yer. Gerçi
ne zaman geçsek pek oturuluyor havası göremedik. Varsa da insanlar ortaya
çıkmıyorlar. Gördüğümüz çoğu ev de boş gibi duruyor.
“Tarihi Yarımada’da yakın bir gelecekte sadece elektrikli
araçlar olacak, diğer araçlar giremeyecek” denilmekte.
Geleceği olmayan bir kentte!
Mihrimah
Sultan Cami etrafından dönüp Edirne Kapıdan G.O.P. yönüne doğru pedalladık.
Atatürk, 5 Aralık
1934’te Türk kadınına “Seçme ve Seçilme” hakkını tanıdı. Fransa’da 1944,
Japonya’da 1945, İtalya, Arjantin ve Meksika’da 1946, İsviçre’de ise 1971’de bu
hakkın tanınmasına da öncülük etmişti… Atatürk’ün açıklaması şöyleydi: “Bu
karar, Türk kadınına sosyal ve siyasî hayatta bütün milletlerin üstünde
yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk
kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki
medenî mevkiini salahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında
muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasî hayatla, belediye seçimleriyle tecrübe
kazanan Türk kadını, bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme
suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medenî
memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk
kadınının elindedir ve onu salahiyet ve liyakatle kullanacaktır…”
Piyer Loti’ye doğru gidiyoruz. Rami Kışlası onarımda. Müze ve kütüphane
olacağı söylenmekte.
Eyüp ilçesindeki Rami Kışlası (Asakir-i
Mansure-i Muhammediye Kışlası), III. Mustafa döneminde (1757-1774)
yaptırıldı. II. Mahmut döneminde, 1828-1829 yıllarında yenilenen ve büyütülen
kışlaya, Yeniçeri Ocağı'nı ortadan kaldıran II. Mahmut'un yeni kurduğu orduya
"Asakir-i Mansure-i Muhammediye adını vermesi nedeniyle Asakir-i Mansure-i
Muhammediye Kışlası denildi.
Mühendishane öğrencileri, 1836-1837'de Rami
Kışlası'ndaki Mekteb-i Harbiye'ye taşınınca kışla "Fünun-ı Harbiye-i
Mansure" adıyla anılmaya başlandı.
Cumhuriyet döneminde de orduya hizmet veren
Rami Kışlası, 1980'li yılların başında Genelkurmay tarafından dinlenme ve
istirahat alanı yapılmak şartıyla İstanbul Belediyesi'ne devredildi.
Kışla, 1986'da, dönemin Belediye Başkanı
Bedrettin Dalan tarafından geçici olarak gıda toptancılarına tahsis
edilmişti.
Piyer Loti
kalabalık. Çaylar kahveler burada turistik olduğundan sadece bakınıp devam
ediyoruz. Hızla Eyüp’e indik ve Haliç kıyısından Alibeyköy’e devam ediyoruz.
Eskiden mısır tarlaları ile bilinirmiş Alibeyköy ama günümüzde tarlalardan eser
yok. Mahmutbey metro çalışması için dev bir inşaat alanı trafiğin akışını da
değiştirmiş. Bir S çizerek Sultangazi yönündeyiz. Bir gün buradan daha ileriye
devam edelim, hiç gitmediğimiz bir yol.
İBB’nin
Ağaç ve Peyzaj Hizmetleri’nde de bir faaliyet var. Yeni bina(lar) inşasındalar.
Çok güzel bir sera var burada. İnsanın içi açılıyor bu kadar çok çiçek görünce.
Dışarıda da açık hava bitkileri. Bardağı biten içecek otomatı falan derken biraz
oyalanıyoruz bu mekanda ve Sütlüce Koç Müzesi’ne gitmek üzere dönüşe geçiyoruz.
Müzeye
giriş 15 lira. 65+ yaşa 6, öğretmenlere ücretsiz. Gezmiş olanlar dışarıda
beklerken her zaman keyifle gezilen müzeyi hızlı bir şekilde dolaşıyoruz. Ancak
bu mekan düğün foto platosuna dönüşmüş. Nereye baksan poz veren damat ve geline
rastlıyorsun. Pozlar da çok anlamlı. Sanki taraflardan biri 1000 pişman.
Müzeden
çıktığımızda Ömer kaybolmuştu bile. İhsan da Perşembe Pazarı’nda kayboluyor.
Kalan sağlarla Vefa’da boza içme fikri kabul görüyor. Yolumuz 2. El Pazarı’nda
tıkanıyor. Oradan buradan dolanarak çıkabildik bu kalabalıktan.
Eminönü’nden
alınan helvaları da (Altan Şekerleme) çantalara yerleştirdikten sonra
Beşiktaş’ta evli evine köylü köyüne dağılıyoruz.
Haydoy’a
bağışlar için teşekkürler.
Pi(de)yer
Loti: (Dudullu-Kadıköy)-Karaköy-Fatih-Sulukule-G.O.P.-Piyer
Loti-Eyüp-Alibeyköy-Sütlüce-Vefa-Eminönü-Karaköy-Beşiktaş-(Kadıköy-Dudullu)
Tur tarihi:
4 Aralık 2016
Kat edilen
mesafe: 72,42 km.
Ortalama
hız: 13,3 km/sa.
Bisiklete
biniş süresi 5 sa. 27 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 37 dk.
En yüksek
sıcaklık 14 ˚C, en düşük 3 ˚C, ortalama 9,4 ˚C
İrtifa
kazancı (çıkış) 859 m, kaybı (iniş) 869 m.
En düşük
irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Garmin yol
bilgileri Pi(de)yer Loti
Foto
katkıları için Levent’e teşekkürler.
Bu bölgeye
yapılmış geziler PiyerLoti Ziyareti, Pide-i İstanbul, Bir Şehir Turu
İlginizi çekebilir
RumeliFeneri, "Yolsuz", Ömerli Kuartet