Yağdı yağacak, oldu olacak derken şubat sonuna geldik. Pazar
gününe bir türlü uygun düşmedi havalar. Nedense güzel günler hep hafta içinden
çıktı. Ama bu pazar havaların kokusu izin verdi. Uzun bir rota seçtik; Göçbeyli.
Gidiş geliş 100+ km. Tamamı asfalt, fazla da rampası yok. Hele de dönüş; neredeyse
tamamı Sabiha Gökçen önünden iniş.
9.15 Bostancı’dan start aldık. 11 kişiyiz. Bugün aramızda
yeni bir arkadaşımız var; İnci. Uzundur görüşülmemiş olunduğundan anlatılacak
çok şey var. 2’li 3’lü gruplar halinde sahil kenarından Pendik’e pedallıyoruz.
Hava kapalı. Sözüm ona parçalı bulutlu olacaktı. Hiç öyle sıcak da değil. Ama
öğleden sonra değişeceğini söylüyor Levent. Havayı koklayan adam olarak
meteorolojik konularda ona danışıyoruz.
Bisikletli sayısı her geçen gün artmakta. Bugün de sahil
yolunda oldukça fazla görüyoruz. Ama dikkat, kontrolsüz gelen de çok. Çarpışma
riski fazlalaşıyor.
Pendik’te Varujan ile buluşacağız. Onun katılma noktası bu
yönde hep Pendik oluyor. İhsan önden gitmişti, yer tutmuşlar bile.
2 masa etrafına dizilip kahvaltımızı ederken bolca sohbet
fırsatını da değerlendiriyoruz. Konular haliyle bisiklet etrafında dönüyor. Ama
zaman zaman günlük siyasete kaymıyor da değil. Politikacıların her gün
ettikleri laflar, ülkenin içine düştüğü durum, gelen ölüm haberleri... Herkes
kaygı içinde.
Selfiler çekiliyor. Evet, TDK Bilim Kurulu "selfie" sözcüğünün
Türkçe karşılığını "özçekim" olarak belirlemiş. Ancak bu tutku yeni
değil. 1909 yılında da “selfie” çekiliyormuş. Ne var ki Amerikan Psikologlar
Derneği 'selfie'nin ve bu fotoğrafları sosyal medyada paylaşmanın ruhsal bir
bozukluk olduğunu resmi olarak duyurmuş. Dernek Şikago’daki yıllık yönetim
kurulu toplantısında bu zihinsel bozukluğu ‘selfitis’ olarak adlandırmış ve
kendi fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmanın obsesif kompülsif bir eğilim
ve özgüven eksikliğini gidermenin bir yolu olarak tanımlamış. 3 seviyesi varmış:
1- Borderline selfitis: (Sınırda) Kişinin kendi resmini en
az günde üç kez çekmesi ama sosyal medyada paylaşmaması.
2- Acute selfitis: (İleri düzeyde) Kişinin kendi resmini
günde en az üç kere çekmesi ve her birini günde 3 kere sosyal medyada
paylaşması.
3- Chronic selfitis: (Kronik) Kontrol edilemez bir
biçimde kişinin kendi fotoğrafını gece gündüz sürekli çekmesi ve günde altı
kereden fazla bu resimleri sosyal medyada paylaşması.
Özçekim, 1909
|
12 kişi (Serhan, Levent, İhsan, Nurhan, İnci, Ali, Gültekin,
Mustafa, Varujan, Haluk ve biz) hızla yola koyuluyoruz. Pendik’i geride bırakıp
Sabiha Gökçen yönünde güvenlik şeridinden devam ediyoruz. İleride bir trafik
ekip otosundan inen polis bize doğru gelmekte, durmamızı istiyor. Türkçe biliyor musunuz? – Evet. – Nereye gidiyorsunuz? – Göçbeyli. – Bu yolda gidemezsiniz! – Nasıl, yasak
mı? – İleride otoyol başlıyor,
giremezsiniz! – Tamam girmeyeceğiz zaten. Biz güvenlik şeridinden gidiyoruz.
– Dikkat edin, adamlar bir makas atar,
alıverir... Ayaküstü bir konuşma. İyi niyetliler. Bizi herhalde yabancı
sandılar, uyarmak istediler diye düşünüyorum.
Ara fazlasıyla açılınca, ön-arka, kenarda bekleşip tekrar
toplu olarak devam ediyoruz. Bu şekilde benzincide verilen bir ihtiyaç ve
lastik şişirme sonrası Akfırat önünden köpekler diyarından geçerken solda Firuzan’ın
işaret ettiği bir geyik çiftliğini hayret ve şaşkınlıkla izliyoruz. Uzaktalar,
bayağı da varlar. Herhalde buraların bâkir olduğu dönemden kalmış bir çiftlik. Ama
damperlilerin taşıdığı hafriyatla yakın zamanda ne geyik, ne çiftlik, ne
bekaret kalacaktır.
İstanbul’un bu tarafı gene de oldukça sakin. Halihazırda
fazla yerleşim yok. Göçbeyli İstanbul’un
sebze ihtiyacını karşılamakta. Neredeyse her yer sera. Tepeden baktığınızda
bembeyaz bir coğrafya görüyorsunuz. Naylonlar güneş altında pırıl pırıl parlıyorlar.
Öğlen yemeğini Göçbeyli’de yiyoruz. Çoğunlukla
yanımızdakilerden. Ama isteyen burada gözleme de yiyebilir. Nitekim İnci ve
İhsan’ın tercihleri bu yönde. Çaylar halen 1 lira. İstanbul’un çoğu 1 liralık
yerler 1,25 yaptı bile. Çaycımız güler yüzlü, eli açık bir kimse. Sohbetlerimize
devam ediyor, vaçapta fotograf paylaşımını, omuzlara yapılan masajların
faydasını, torrent indirmesini, paket lastiğinden el freni yapmasını
öğreniyoruz.
Bilin bakalım size bir soru: Dünyanın bir küre olduğu...
A) M.S. 1500 dolaylarında ilk yerkürede gösterilmiştir.
B) Antik Yunanlar tarafından biliniyordu.
C) Katolik Kilisesi tarafından 1879 yılına kadar inkar
edilmiştir.
Ayrılmaya az kala Kudret ve arkadaşlarıyla da ayaküstü
laflamaca ve artık dönüş yolundayız. Hava da yavaş yavaş serinlemeye başlıyor.
P. Ofis’te İhsan’a güle güle deyip Pendik’e
pedallıyoruz. Burası Varujan için ayrılma noktası. Maltepe Beltur’da içilen bir
saleple enerjimizi tekrar kazanıp Bostancı’da arkadaşlara veda edip karanlıkta
evin yolunu tutuyoruz.
Bizde var 115, ama Gültekin 156,
Serhan ve İhsan 123 yapmışlar. Kısa günün kârı.
Haydoy’a yapılan bağışlar için çok
teşekkürler.
Yukarıdaki sorunun cevabı A ve B: İnsanların Ortaçağ’da
Dünya’nın düz bir tepsi olduğuna inanıyor olmaları, aslında Aydınlanma Çağı’nda
ruhban sınıfıyla dalga geçmek için uydurulmuş bir hurafedir.
GEO 02/16
Göçbeyli Turu: (Dudullu)-Bostancı-Pendik-İstanbul
Park-Akfırat-Göçbeyli-Pendik-Bostancı-(Dudullu)
Tur tarihi: 28 Şubat 2016
Kat edilen mesafe: 115,33 km.
Ortalama hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 7 sa. 53 dk., dışarıda geçen süre 10
sa. 46 dk.
En yüksek sıcaklık 25 ˚C, en düşük 9 ˚C, ortalama 14,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1044 m, kaybı (iniş) 1041 m.
Garmin yol bilgileri Göçbeyli-Pedal
hafriyat isim (hafriya:tı) eskimiş Arapça hafriyyāt Toprağı
kazma, kazı
Foto katkıları için Levent’e teşekkürler.
Bölgeye yapılmış geziler Göçbeyli, ±111, Göçbeyli, ±112
İlginizi çekebilir Riva-TuttumSeni, ±90, MahmutŞevketPaşa, ±84