Günün erken
saatlerinde kendini göstermeyen güneş sonraları bir çıktı ve gün ortalamasını
23 °C’ye yükseltti. Nisan başında, güzel bir havada, dümdüz bir yolda Tuzla’ya
pedalladık, Serhan, Haluk, Kamil ve Doğukan ile. Fazla kalın giyinmişim, o
nedenle rüzgar geçirmez taytı Pendik’te incesiyle değiştirdim. İçimdeki polar
yeleği de çıkarttım. Ama gene de fazla geldi giysiler. Ancak şimdilik, birden
soyunarak bedenimi hava değişikliğiyle karşı karşıya bırakmamak için sıcağa
dayanmaya çalıştım. Akşamüstü güneş gidince hava gene serinledi.
Bugün 1
Nisan, şaka günü. Neden 1 Nisan’da şaka yapılır? Olay, 450 yıl önce yapılan
takvim değişikliğine dayanıyor. 1564 yılında Fransa kralı IX.
Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının 1. gününe alır. O güne
kadar Avrupa'da yaygın olan yıl başlangıcı 25 Mart-1 Nisan tarihlerinde. O
zamanki iletişim şartlarıyla kralın bu kararı fazla yayılmaz. Duyanlar ise
protesto amaçlı eski adetlerine devam eder, 1 Nisan'da partiler
düzenlerler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirirler
ve 1 Nisan'a "Aptallar Günü" (April Fools’ Day) adını verirler.
Bu günde herkese sürpriz hediyeler verip, gerçek olmayan haberler üretirler.
Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan
gününü, kültürlerinin bir parçası görerek devam ettirirler, adını da “Poisson
d’avril” (Nisan Balığı) koyarlar. Oradan da tüm dünyaya şaka günü olarak
yayılır.
Tuzla’ya bu
sefer farklı bir noktadan girip, köfteciler ve çaycılar olarak ayrıldık.
Dostlar Çayevi bir diziye dekor olmuş. O nedenle biraz makyajlanmış. Ancak dizi
tutmayınca mekan tekrar çaycılığa devam etmekte. Mahallenin beyleri
sohbetteler. İktidarın uygulamaları eleştirilmekte. Köftecilerin gelmesiyle
biraz daha sohbet ediyor, Teyze’nin hikayesinden 4 sezon dizi çıkartıyoruz.
Tuzla sahil şeridi de elden geçmiş. Güzel bir minik kordon çıkartmışlar.
Havanın güzelliği pek çok insanı sokağa dökmüş. Arabalarla gelenler kuyruk
oluşturmuşlar.
Mercan
denilen yer bence İstanbul’un en güzel mahallesi. Hani nerede yaşamak istersin
diye sorarlar ya. Trafiği olmayan, önünde denizi olan çok da güzel villalar
var.
Dönüşü aynı
güzergahtan yapıyoruz, ama araba yolundan. Arabaların ortasından gitmek en
hızlı yol. Sahil mangalcı dolu. Bebeler, yayalar falan gidilecek gibi değil. Önümde
genç bir hanım bisikletiyle gitmekte. Ne güzel, cesaretli insanları seviyorum.
Hele de kadın olunca. Ancak kulaklık takmış, sele de biraz alçak ayarlanmış.
Yetişeyim de uyarayım diye peşine takıldım. Derken git sen önünde aniden duran
araba çarp. Pat yere düş. Vardık yanına, şansına sadece dudağı patlamış. Teskin
ettik, su verdik, ön tekerin ayarını düzelttik. Ama dedik, kulaklıkla asla bir
daha binme! Bir de kask tak lütfen. Umarım anlamıştır.
Sahil
trafiği çok yoğun, bekleşerek, kaybolarak, ayna kol düşürerek araçları yara
yara Bostancı’ya geliyoruz. Son bir mola, son bir sohbet ve evli evine köylü
köyüne. Haluk çoktan Maltepe’den ayrıldı bile.
Kapatmadan
A. Dilaçar’dan, doğum adıyla Hagop Martayan’dan söz etmek isterim.
Türkçeye ve Türkiye’ye tutkun bir bilgindi.
Atatürk’e, Türk Devrimine yürekten bağlıydı; anadili Türkçe olanların kimisi de
Türkçeyi onun gibi sevseydi, Dil Devriminin önüne dikilmezlerdi. Dilaçar,
yazılarına çoklukla “A. Dilaçar” diye imza atardı; kimilerinin sandığı gibi,
Ermeni olduğu ve “Agop”u kullanmaktan sakındığı için değil. Dilaçar soyadını
ona Atatürk vermişti; kendi deyişiyle bu soyadı, onun gerçek adıydı. Bu adı
yaşamı boyunca Atatürk ve Türkçe sevgisiyle birlikte taşımış; Atatürk’ün isteği
üzerine üstlendiği Türk Dil Kurumu’ndaki “başuzman” sanını onurla korumuştur.
TDK’da birlikte çalıştığı genç dilciler onun ağzından şu tümceyi sıklıkla
duymuştur: “Yaşamım burada, Türk Dil Kurumu’ndaki masamda bitsin isterim.”
Hagop
Martayan 1895’te, o zaman pek de İstanbul’un içi olmayan Büyükdere’de doğmuş.
Robert Kolej’e gitmiş. Sonradan mesleği haline gelecek olan dillere ilişkin ilgisi
de burada başlamış. 1915’te buradan mezun olmuş. Mezun olur olmaz da Birinci
Dünya savaşının en şiddetli cephelerinden biri olan Kafkas cephesine yollanmış.
Kafkas cephesinden madalya ve kimliğinin getirdiği ‘şüphe’yle beraber Filistin
cephesine kaydırılmış. Kimine göre esir İngiliz askerlere edilen kötü muameleye
karşı çıkmasından, kimine göre ise karşılaştığı Hintli savaş esirlerinin yemek
isteğini üstlerine bildirdiği için “vatan haini” ilan edilip hapsedilmiş.
Sonrasını dinleyelim.
Cezasının ne olacağını öğrenmek için
komutanın karşısına çıkarılan Martayan, tüm cesaretini toplayıp esirlere
yapılan barbarlık, eziyet ve işkencelerin medeniyetle bağdaşmayacağını, ileri
ülkelerde böyle bir davranış gözlenmeyeceğini anlatır komutana. Çevresindekiler
korku içinde ne olacağını beklerken, komutan Martayan’ın zincirlerini çözdürür,
ona çay ısmarlar ve muhabbet etmeye başlar.
Martayan’ın
kendi sözlerine göre Mustafa Kemal ile böyle tanışmıştır. Savaştan sonra Robert
Kolej’de İngilizce öğretmenliği yapar. Beyrut’ta bir Ermeni okulunda müdür
olur. Yine Beyrut’ta yayınlanan Luys gazetesinin genel yayın
yönetmenliğini yapar. Daha sonrasında Sofya’ya yerleşir, eski Türk dili ve
Uygurca dersleri vermeye başlar. 22 Eylül 1932 yılında Dolmabahçe
Sarayı'nda, Atatürk'ün başkanlığında gerçekleştirilen Birinci Türk Dil
Konferansı'na davet edilir. Ermenice ve Türkçenin yanında İngilizce, Yunanca,
İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça ve Bulgarca da konuşur.
Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi
çalışmalarına katıldı. 1936-1951 yılları arasında Ankara Üniversitesi'nde Dil-Tarih
ve Türkoloji dersleri verdi. Latin harfleriyle yeni Türk alfabesi oluşturulması
çalışmalarına katıldı. 1942-1960 yılları arasında, Türk Ansiklopedisi'nin
hazırlanması çalışmalarında başdanışmanlık yaptı.
Hagop
Martayan önce Agop Dilaçar olmuş, sonra A. Dilaçar’a dönüşmüş. 1979’da
vefatını haber veren TRT kendisini Adil Açar diye sunmuş. Şişli’de bir
sokağı da var; “A. Dilaçar Sokağı”.
Şaka Maka Tuzla: Dudullu-Bostancı-Pendik-Tuzla ve dönüş
Tur tarihi:
1 Nisan 2018
Kat edilen
mesafe: 81,19 km.
Ortalama
hız: 14,6 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 32 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 16 dk.
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 23,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 526 m, kaybı (iniş) 540 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Bisiklete biniş süresi 5 sa. 32 dk., dışarıda geçen süre 9 sa. 16 dk.
En yüksek sıcaklık 30 ˚C, en düşük 15 ˚C, ortalama 23,2 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 526 m, kaybı (iniş) 540 m.
En düşük irtifa 0 m., en yüksek 130 m.
Garmin yol
bilgileri ŞakaMakaTuzla
Relive yol
bilgileri ŞakaMakaTuzla
Katkıları
için Rebii’e teşekkürler.
Bölgeye
yapılmış geziler Sizlere Niyaz Tuzlada Piyaz, Dön Dolaş Tuzla
İlginizi
çekebilir Zerzevatçı, Doymayan Pehlivanlar, Poyraz-AnadoluFeneri,“Kurumadan”, Paşamandıra, ±94