Armutlu Yarımadası’nı kıyı
boyunca izleyen, Gemlik Körfezi’ne bakan, İznik Gölü’nü çevreleyen,
Orhangazi’den Samanlı Dağları’nı aşan mini tur.
5 Kasım 2015, Perşembe / Yalova - Armutlu - Gemlik (1. gün)
Sabah 8.15 Pendik-Yalova
feribotuna Firuzan beni arabayla bırakıyor. Bu hafta sonu havada yağış yok.
Şöyle 3 gün temiz hava alayım diye kendime izin verdim. Bileti internetten
almıştım. Araç girişinde kartı okutup bileti bastırıyorum. Yolcu olduğumdan
beni buradan almıyorlar.
Turnikelerden geçerken
bisiklet ilgi çekiyor. Yokuşlarda nasıl?
Ben de bunu görmek için yola çıktım.
Güzelce gemi güvertesine
sabitledikten sonra gazetemi de alıp 119 nolu koltuğa geçiyorum. Karşımda bir
hanım. Günaydınlaşıyoruz. Sanırım bu gemidekiler Yalova’da çalışan insanlar.
Görünümleri öyle.
50 dakikalık yolculuk çabuk
geçiyor. Hava puslu, soğukça da. Giysilerle gemide oturunca serin geldi birden
dışarısı. Hani güneş, neredesin? Yola çıkmadan önce deniz otobüsü iskelesini de
öğreniyorum ki dönüşte telaş olmasın.
Bugüne kadar eşyaları arka
bagajda taşırdık. Çok dengesizdi. Önde bir şey yok, kuş gibi. Arkada 15 kilo,
tırmanışlarda şaha kalkıyorsun. Şimdi öne de bagaj takınca ağırlıkları
paylaştırdım. Tabii gidon ağırlaştı ama bisiklet tam dengede yola basıyor. 22
kilo var üzerinde. Kendi de en az 25. Ehh bende 85. Yani 132 kilo hareket
halindeyiz :))
Kahvaltı etmedim. Kendime
bir çay ocağı bulayım. Yanımda peynir ekmek var.
2 çayla şöyle birazcık
doyurduktan sonra mideyi bir de ihtiyaç gidersem iyi olacak. Umumi WC-Bay 75
krş. Çaya verdim 1 lira, boşaltmasını eklersen 1,75 çok para diyerek beleşini
aramak için tura başlıyorum.
Şuradaki bir Halkbank ATM’si,
biraz bozuk para çekeyim. Elimde tek yüzlük var. Sıkıntı olmasın.
Yandaki taksi durağında
ihtiyacı da gideriyorum ve haydi bastır Ankaragücü.
Kasım, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 11.
ayı olup 30 gün çeker. Bir de erkek adıdır.
Türkiye'de, Atatürk devrimine değin Sümer-Babil-İbrani-Süryani-Arami
Tişri’den gelme ad ile Teşrin-i Sani
olan ayın adı Cumhuriyet'ten sonra İkinci
Teşrin, İkinciteşrin
olarak kullanıldı, 10 Ocak 1945'te kabul edilen 15 Ocak 1945'te yürürlüğe giren
ve dört ayın adlarını değiştiren yasa ile ayın adı kasım yapıldı.
Güneş ara sıra yüzünü
gösteriyor. Bugün güzel olmalı da yarın – öbür gün kapayacak. Hatta damlacıklar
da düşebilirmiş :((
Yolun trafiği fazla değil,
ama satıh çok bozuk. Zamanında dökülen ziftin üzeri aşınmış ve taşlar ortaya
çıkmış. Dangıl dungul gidiyorsun. Yani herhalde tüm cıvatalar gevşiyordur.
Şimdi efendim bu gezide ilk
defa yeni e-bisiyi deniyorum, uzun yolda. Şehir içi tecrübesi tam not aldı.
Esas merakım uzun yolda ne gösterecek?
Geçtiğimiz aylarda birer E
aldık. Orta motor, Shimano Steps sistem, Di2 vites... falan filanlı bir Scott.
Kendimize göre modifiye ettik, ilaveler eksiltmeler, oldu sana bir tur
bisikleti. Pedal destekli, yani ‘Pedelec’ dedikleri.
Amacım bu gün Armutlu’yu
geçip Fıstıklı’da konaklamak. Orada pansiyonlar varmış. Yani bu turu çadırlı
yapmamaktayım.
Bu yolun durumu da ne feci,
adamın tüm keyfini kaçırıyor. Nereye kaçacağımı şaşırdım. Kaza olacak!
Çınarcık’a geldiiik. Ana yol
düz gidiyor. Şehir merkezi sağdan iniyor. Hiç görmedim burayı. İneyim. Nasılsa
tırmanış derdim yok :)) Burası Yalova ilinin en büyük ilçesi diyorlar. Yazın
nüfus 300 bini geçiyormuş.
Denize doğru iniyoruz. Yolu
kazmışlar sonra kapatıp bırakmışlar. Rezalet. Herhalde oy çıkmadı ki ceza
yemiş.
Güzel bir pazarın içinden
geçip sahil boyunca ilerliyorum. Güneş de çıktı. Ara sıra binalar kapatınca
serin oluyor gene de.
Çok güzelmiş burası. Hele Teşvikiye
denilen yer. Sakin sessiz. Yaz-kış açık pansiyonlar, bungalovlar var.
Çınarcık: İlçenin
bulunduğu topraklar, Milat'tan 3-4 bin yıl önce kurulmuş yerleşim
merkezlerindendir. Bölge sırasıyla; Frigyalılar, Kimiryalılar ve
Vitrinyalılar'ın hakimiyetinde kaldıktan sonra MÖ 74 yılında Roma Devleti'ne
geçmiştir. Çınarcık uzun yıllar süren Bizans hakimiyetinin ardından 1307
yılında Osman Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kurtuluş Savaşı
yıllarında üç kez işgal edilmiş ve en son 19 Temmuz 1921 tarihinde düşman
işgalinden tamamıyla kurtarılmıştır. Rum döneminde adı 'temiz havası olan
şehir' anlamına gelen KİO olan ilçenin günümüzdeki adının tam olarak nereden
geldiği bilinmemektedir.
Sahil yolunun sonuna kadar
gittim, kıyıyı hiç bırakmadan. Sonra yol Kocadere’ye, sola sapıp içerilere
girdi. Beraberinde şahane bir manzara başladı. Yeşil her taraf. Kimsecikler yok
ortalıkta. Tek tük geçen minibüsler, o kadar. Bisikletin keyfi burada çıkıyor.
Anayolda gitmek fazla stresli. Sürekli süratle gelip geçenler.
Esenköy yokuşuna geldim,
tırmanıyorum. Ama ne tırmanış ben basıyorum motor da basıyor, 25’le rampa
çıkmak ayrı bir keyifmiş :))
Esenköy’e önce çıkıyorsun
sonra iniyor ve sahil boyunca ilerliyorsun. Bir kere bu yolu tersten yapmıştık.
Öylesine bir karşı rüzgar vardı ki, herhalde boşuna Esenköy dememişler,
gitmiyordu velespit. Sanki arkandan biri tutuyor. Baktık olmuyor attık
kamyonetin arkasına taşıdık Yalova’ya (Yalova-Osmaniye-İznik-Karacaali-Esenköy).
Bugün durum sakin ama.
Esenköy’ü 4 km kadar geçtim,
bir yer bulayım da biraz daha atıştırayım. Neresi, şurası mı burası mı derken
Bülbülderesi’nde bir alabalık-et-mangal durumları, ama mevsim dışı olduğundan sakin
görünen yere giriyorum. Çay var mı? Taze mi? Dışarıda oturacağım. 3 cümle
yetiyor.
Buraya kadar 5 çizgiden 1’i
söndü. Yani 5’te 1’i gitti. Hazır
oturmuşken bataryayı da prize takayım.
Hüseyin bey, 23 yıldır
burayı işletiyor. Rizeli. Birazdan yanımıza katılan Oktay bey, o da Rizeli,
fırıncı. Ve Emrah bey, Mardinli, burada çalışıyor. Ordan burdan derken herhalde
40 dakikadır laflıyoruz. Bir yandan da çaylar içiliyor. Velespitin
özelliklerini anlatıyorum. Çok ilgilerini çekiyor.
Çayların parasını almıyor Hüseyin
bey. Bir daha geçersen mutlaka uğra diye tembihini alıp ‘Bülbül Deresi Et
Mangal’ mekanından ayrılıyorum. Armutlu 15 km kadar önümde.
Esas rampa şimdi. 3 km
olmalı. Belki de daha fazla. Kıvrılarak çıkıyor yol. Fazla araç trafiği
olmaması iyi. Burası da başarıyla aşılıp Armutlu’ya doğru mermi gibi iniyorum. Yolun
durumu gene içler acısı. Neyse ki inişte düzeliyor da rahatça salıyorum kendimi.
Bölge kaplıcalarla dolu. Bir
de İslami geleneğe göre tatil yerleri. Efendim; bayana havuz, muhafazakar otel,
helal kaplıca... gibisinden durumlar. Ah ahhh, erkek olmak mı zor kadın olmak
mı?
Hem göreyim nasıl yermiş,
hem de biraz mideyi doyurayım diye ilçeye giriyorum. Şöyle bir kısa şehir tur
sonrası küçücük bir lokantada (Çiçek Burger) az pilav ve yoğurtla (5 TL) doyup
yakındaki kahvede de sade (1,5 TL) ısmarlayıp biraz etrafı kesiyorum.
Zeytin diyarı buraları. Her
yerde bidon bidon satılmakta-alınmakta.
Armutlu adının "Armodo" veya
"Armodies" sözcüklerinden geldiği sanılmaktadır. Bu sözcükler
"Donanma" veya "Donanmaya gözcülük eden kimse" anlamına
gelmektedir. Bununla birlikte tarihi süreçte Enrutluk, Emrudili, Imrudili
isimleri ile de anılmıştır. Armutlu adının nereden geldiğine dair iki rivayet
bulunmaktadır:
- Bizans Kralı'nın kızı Armodies’in vücudunun her yerinde yaralar çıktığı bildirilmiştir. Kral kızının bu durumundan utandığı için askerleriyle birlikte kızını şimdiki kaplıcaların bulunduğu mevkide bırakmıştır. Kız buradaki termal sularla her gün yıkanmış ve bütün yaraları iyileşmiş. Kral kızının iyileştiğini görünce onu tekrar yanına almış ve Armodies adı Armutlu olarak günümüze kadar gelmiştir.
- Evliya Çelebi ise Armutlu isminin nereden geldiğini ünlü Seyahatname'sinde de şöyle anlatır; "Nahiyedir. Naib oturur. Bursa Beyi tarafından tayin edilir. Kasaba düz sahraya bağlı, bahçeli ve etrafı armut bahçeleri ile süslü olup bakımlıdır. Onun için Armutlu derler."
Fıstıklı şurası, 8 km kadar.
Geldim bile. Köy 1 km içeride. Bir de sahilde iskelesi var. Merak, köye gireyim
de göreyim.
Güzel bir yer ama pansiyona
benzer yer göremiyorum. Herhalde sahilde olmalı. Hani deniz mevsimi durumları.
Eee, son durağa geldim ve saat
daha 2 buçuk. Gemlik 28 km ötede. Güzel de gidiliyor. Bas pedallara Mustafa,
alırsın akşam olmadan.
Sağım harika bir manzara, Gemlik
körfezi. Hava temiz, bolca ciğerlerime çekiyorum. Armutlu yarımadası çok güzel
bir yer. Hele yaylaları, tepeleri, gölleri. Bir kere de Erikli yaylasına
çıkmıştık. Ama ne yoldu. Sırf Mtb’lik, ve ben 28 tekerle çıkıyorum. Bugün yap
deseler yapmam.
Narlı ile yol düzeliyor,
artık kaymak asfalt. Sürmenin de keyfi geliyor. Neydi geride kalan durum. Yazık
mı yazık. Bu güzelim bölge böyle bir yola nasıl mahkum edilir ki?
Sırasıyla Karacaali,
Büyükkumla geçiliyor ve Gemlik levhası gözüküyor. Saat daha 4. Çok iyi geldim,
99 km geride kalmış. Çok da iyi kavradım E’yi. Desteği gereğinden fazla
kullanma, daha 2 çizgim var.
Öğretmenevi’nin tadilatı
bitmemiş. Tüh, orada kalmayı tasarlamıştım. O zaman otel aramalı. Trafik polisi
bana meydandaki Gürle Otel’i öneriyor. Bir diğeri de Pak Otel. Önce Otel Pak’a
uğrayıp 80 lirayı duyunca biraz irkiliyorum . Ö-Evinde 30-35’lere hazırlanmışken
bu fazla oldu. Bir de Otel Gürle’ye bakayım. 60 diyor. Çaresiz kabul ediyorum.
Velespit 1. katta bir odaya taşınıyor ben de 5. kattaki 121’e.
Yayılıp saçılıp ayakları
diktikten sonra akşam yemeği için yakındaki Lezzet Lokantası’nda yerimi
alıyorum. Nohut+az pilav+yoğurt+soda=14. Biraz da CNNTürk’deki haberler... Bakalım
bu kanala ne zaman müdahale edecekler?
Ana caddesinde dolanıp,
meydandaki zeytin festivaline uğrayıp (yabancı folklor ekipleri sahnedeydi),
biraz baklava, sonra da bir sade ve aynı yerde çizilen daire sonrası odaya geri
dönüyorum. Yarım saat akıtılan su sonucu banyo ve notları-fotoları vs’yi
aktararak günü sonlandırıyorum.
Gemlik’in
ortaçağdaki adı Kius=Cius’tur. Bursa civarında kurulan en eski kent olup,
kuruluşu İ.Ö. XII. yüzyılda Argonotlara kadar gider. Herodot’un ünlü Tarih’inde
bölgeden söz edilen tek kent budur. Gemlik, 1333 yılında Kara Timurtaş
Paşa’nın gayretiyle fethedilmiştir. Gemlik sözcüğünün, Gemilik, yani
gemilerin yanaştığı ve gemi üretildiği bir yer anlamından gelmiştir. 1087 yılında Ebulkasım, Gemlik’i ele
geçirip burada donanma yaptırdığı için bu adı aldığı söylenir. Ancak bu konuda
başka savlar da vardır. Texier, Bursa’nın gömlekleri Gemlik limanından ihraç
edildiği için, bu adın “Gömlek’ten geldiğini savunur. Bilge Umar ise bu sözcüğün,
Luwi dilindeki “Kama=Gama” sözcüğünden geldiğini savunur. Kamila (Kam-İla),
yani ”Kama Yurdunun Körfezi”, Gemili’ye dönüşebileceğini savunur. Bu savın tek
savunulacak yanının Gemlik’in eski bir kent olması ve hemen hemen tüm eski kentler
gibi bu kentin de adı Türklerden önceki devirde kullanılmasıdır. Nitekim Gemlik
fethedildiğinde de bu adı taşıyordu. Ancak bu yakıştırmanın yani Kam İla’nın
fonetik yapısı Kumla’ya daha çok uymaktadır. Olasılıkla kumla sözcüğü buradan
gelmiştir. Çünkü bu köyler de eski köylerdir. Gemlik, Türklerin ilk tersanesidir. İnegöl’den gelen keresteler bu
limandan İstanbul’a taşınmıştır. Bozburun ise kürek için kesim alanıdır.
Yalova – Armutlu - Gemlik
Tur tarihi: 5 Kasım 2015
Kat edilen mesafe: 99,81 km.
Ortalama hız: 13,5 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 7 sa.
24 dk., dışarıda geçen süre 12 sa. 47 dk.
En yüksek sıcaklık 23 ˚C, en
düşük 16 ˚C, ortalama 19 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 3.292
m, kaybı (iniş) 3.290 m.
En alt yükseklik 1 m., en
üst 260 m.
Garmin yol bilgisi
Yalova-Gemlik
Asfaltın durumu |
Çınarcık pazar |
Çınarcık |
Hüseyin bey, Emrah bey ve Oktay bey ile |
Armutlu |
Gemlik girişi |
Gemlik by night |
2. gün
(devamı) Gemlik-İznik
[bisikletle]Türkiye: Yalova - Gemlik - İznik - Yalova