26 Kasım 2015

Ziya Cecan Anısına

Bisiklet, insanları birbirine yaklaştıran, dostluklar kurduran, ilişkiler yaşatan, bir zaman dilimini paylaştıran önemli bir araç olmuştur (olmaktadır) yaşamımda. Bu araç sayesinde sevdiğim, önemsediğim arkadaşlarım oldu. Ziya’yı da böyle tanıdım. 2008 yılıydı, eski arkadaşım, aynı zamanda bisikletçi olan Mehmet bir gün onlara bir şehir turu attırmamı istemişti. Onlar dediğim, içinde Ziya’nın da olduğu İkiteker grubu. Daha çok ormanda Mtb bisikletlere biniyorlar. Ama bir pazar sabahı Yıldız Parkı girişinde buluşup keyifle asfalt üzerinde bisiklet sürdük. Tarihi yarımadayı turladık, kahveler içtik, sohbetler ettik... Bu fırsatla Ziya ile tanıştım (gerçi babası Ayhan Bey’i reklam sektöründen, annesi Besi Hanım’ı da sanat dünyasından tanırdım). Ondan sonra tekrar sele üzerinde görüşmedik, ta ki 2011 yılının 2. yarısında bir gün İkiteker grubuyla Belgrad Ormanı’nda çöp toplama daveti alana kadar. 3 ayrı tarihte hep birlikte ormanı çöplerden temizledik (Çöp toplanıyor). Ormanda bir köşeden diğerine ulaşmak, işe uygun özel eldivenler ve çizmeler, atıkların toplanacağı torbalar ve sonrasında yüklenip götürülmesi için ATV araçları, kamyonetler gibi çok hummalı bir çalışmaydı. Bu sebeple arkadaşlığımız ilerledi. Sele üzerinde olmasa da sanal ortamda ve telefonla iletişimi sürdürdük. Sonra rahatsızlandığını duyup aradığımda eklem yerlerindeki sıkıntılarımızı paylaşmış iyi günlerde bisiklet üzerinde tekrar bir araya gelmeyi arzulamıştık.

Geçen gün bisikletçi arkadaşım Yasin’den gelen kısa mesajda Ziya’nın ölümünü öğrenince çok üzüldüm, duvara toslamış gibi oldum. Her kaybın arkasından acaba gene neyi kaçırdık, neyi ihmal ettik sorusu kafamı meşgul etmeye başladı.


Işıklar içinde dinlenesin sevgili Ziya.