Yağmur telaşıyla çıktık yola. Meteo sağanak diyordu. Hatta
acaba evde otursak da şeker çocuk mu olsak diye de aklımızdan geçmedi değil. Ancak
iyi ki çıkmışız, çünkü İstanbul’un merkezini seller götürürken bizim yolumuzda
sadece hafif yağdı, yalnızca 2x bize yağmurluk giydirdi. Tek sıkıntı dönüşte
artan karşı rüzgardı.
Tuzla, yolunun düzlüğü ve ilçenin güzelliğiyle keyifli bir
80 km her zaman. Buluşmayı Fenerbahçe Mantarlar dediğimiz, Kahve Dünyası önünde
yaptık. Sıcak çikolata (biraz pahalıca ama çikolatası boldu; 8,5 TL) eşliğinde
hafif bir sohbet sonrası Haldun, Serhan, Gültekin, Ali ve Esin ile Bostancı’ya
geldik (yolda Seçil ve Aleks’e rastlamak da hoştu). Sürpriz olarak İhsan
çıkageldi ancak fazla devam etmedi ve 7’li olarak Tuzla yolunu tuttuk. Pendik
ilk mola noktamız. Beltur, bisikleti park etmek kolay, gözünün önünde. Yiyecek
şeyler de var: Çorba 3,5, çay 1 lira. Karton alırsanız da 2 cam bardağa eşdeğer
geliyor. Çoğumuz yanımızdakileri çıkartıyoruz, Gültekin getirmemiş, çorba tercih
ediyor. Sohbet çakmak gazı-bütan gazı arasındaki farktan tarhana çorbasına
salça katılarak elde edilen lezzetle devam ediyor.
Havanın bulutlu olması serinlik veriyor ve günlerdir yanan
İstanbul’u biraz olsun rahatlatıyor. Pendik çıkışı düşen damlalar bize
yağmurlukları giydirse de artmaması ve kısa sürmesi sonucu 3-4 km sonra
çıkartıyoruz giydiklerimizi.
Esin’i uzundur görmemiştik, katılması çok sevindirici. Yol
boyunca okul, müzik, diz... konuşarak geçiyor.
Buster Keaton’ı bilirsiniz. Hani hiçbir filminde değişmeyen
ifadesiz yüzü ile Büyük Taştan Surat lakaplı. Sessiz sinemanın unutulmaz
komedi oyuncusu (1895-1966). Keaton, 1932
yılında rol aldığı Sherlock Jr. adlı filmde su kulesinin (eski binalarda
bulunan geniş su hazneli metal boru) altındayken suyun fazla gelmesi nedeniyle
düştü. Demiryolu hattına yuvarlanan oyuncu, boynunda bir ağrı hissetti. Buna
rağmen boynunun kırık olduğunu tam 10 yıl boyunca fark edemeyen Keaton, uzun
yıllar boyu inanılmaz bir baş ağrısıyla yaşadı. Yıllar sonra doktora gittiğinde
ilginç gerçekle karşılaşan aktör böylece tarihe geçti.
Kaynak Vikipedi
Nerden çıktı şimdi Buster Keaton diyeceksiniz. Bir
arkadaşımı hatırladım da.
İstanbul her geçen gün değişiyor. Bir yere 6 ay gelmedin mi
tanımakta zorluk çekebilirsin. Tuzla’da denizi doldurarak bir marina yapmışlar
ki sormayın. Giriyoruz, daha tam bitmemiş. Halen kapalı dükkanlar var, ama
vatandaş gelmeye başlamış bile. Restoranlar, kafeler, eğlence merkezleri...
Viaport Marina olmuş adı.
Tuzla’da yağmur biraz daha ıslatıyor bizi ama kısa süreli.
Has Fırın’dan alınan unlular ve Mercan Çay Evi’nin nefis demlenmiş çayları
eşliğinde muhabbete devam. Kimsenin köfteye veya başka bir şeye iştahı yok. Bu
fırın da 1878’den kaldığını söylüyor. Sitesinde ...bundan tam 134 yıl önce Ermeniler tarafından fırın olarak kullanılmak
üzere inşa edilen Has Fırın binası, özel yığma tuğlalarla oluşturulan dokusunu
günümüze kadar korumayı başarmış. Dededen toruna fırıncılık mesleğini icra eden
Ulukaya ailesinden Ömer Ulukaya, babasından edindiği bilgi, birikim ve beceriyi
sentezleyerek 1981 yılında Has Fırın adı altında bu fırını kurdu şeklinde
bilgi var. Anlayamadığım Ulukaya ailesi mi Ermeni yoksa fırının yaşı mı
tarihlendiriliyor? Biraz ? durumları. Ne var ki mamulleri lezzetli, çok ucuz
olmasa da. Gültekin burada da limitlerinin çok üzerinde harcama yapıyor. Ama
artırdıklarıyla az da olsa evde bekleyen bebeleri sevindirecek.
Kaynak HasFırın
Tuzla’dan ayrılmadan önce Hakan dondurmacısına uğrayıp
dondurmalarımızı alıyoruz. Topu 1,5 lira. Dekorasyon yapmış yeni, güzelleştirmiş
dükkanı. Tezgahtar pek bir suratsızdı ama dondurması güzeldi.
Mercan herhalde İstanbul’un en güzel yerlerinden biri.
Burada oturulur. Biraz lokanta sayısı artmış olsa da evler, sokaklar, ağaçlar,
deniz... çok güzel. Bunu bilen yeni evliler de burayı mekan seçmişler. Her
köşede bir çift kameraya poz vermekte.
Rüzgarın şiddeti arttı. Üstelik de karşıdan esmekte. Biraz
zorluyor. Dönüşü aynı yoldan yapıyoruz. Shell’de bir ihtiyaç molası sonra
Pendik sahil yolunda Esin’in arka tekerini yamamaca. Neyse Gültekin’in usta
elleri çabucak hallediyor. Esin de hazırlıklı, malzemeler yanında.
Maltepe dolgu alanı geçişe tamamen açılmış. Bisiklet yolu
maviyle işaretli. Burası da ayrı bir durum. Uzunluğu 3,5 km, denize doğru 400
m, 1.200.000 m² büyüklükte. Bakalım depreme nasıl dayanacak?
Maltepe Beltur’da bir mola. Acıkan mideler doyurulmakta. Çay
kuyruğu da amma uzun. Ali bisikletçiye yetişeceğinden aramızdan ayrılıyor.
Sürten çamurluk meselesi bir türlü çözülemedi.
Mangalcılar biraz ıslanan çimler nedeniyle tam kadro
gelememişler ama gene de şaşırtmaya devam ediyorlar. Birisi vardı ki otağ
kurmuş. Bu işe bayağı hevesli görünüyor. Yelleme işini en çok erkekler seviyor
anlaşılan. Tabii defalarca söylenmiştir, bisiklet yolu ile mangalcılar öylesine
yakın oluyorlar ki her zaman çarpışma riski var. Yola koşan bebesi, arabadan
inen anası, yanını göremeyen karısı, istifini hiç bozmayan... Bir de bisiklet
yolu giriş-çıkışlarına illaki araba park edenler.
Arkası gelmez
dertlerimin bıktım illallah
Biri biterken öbürü de
başlar vermesin Allah
Böyle gelmiş böyle
gidecek korkarım Allah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah
Alemin keyfi yerinde
yine maşallah
Bize de bir gün kader
güler güler inşallah
Böyle gelmiş böyle
gidecek korkarım Allah
Yok mu çaresi dostlar fesuphanallah
Bostancı’da kafe Nero, son molamız. Gültekin burada da
limitleri aşıyor. Ama bizi 60 liralık çadır konusunda ikna ediyor. Ne gereği var bin lira vermeye. Decathlon’dan
ucuzu al ancak tuluma parayı kıy diyor. Caffé Nero’yu İtalyan sanırsınız
değil mi? Yanıldınız! Caffè Nero
1997'de Gerry Ford tarafından
İngiltere'de kuruluyor. Amaç Avrupa'dakiler gibi bir kahve dükkanı yaratmak,
bir İtalyan havasıyla. 2007'de ise Türkiye'de şube açıyorlar. Gültekin
Starbucks’ı tercih ediyor. Moskova’da da, Dubai’de de aynı lezzeti buluyorum
diyor. Peki Starbucks nereli? Amerikan mı? Evet! Starbucks 1971 yılında kuruluyor. Yönetim Kurulu
başkanı Howard Schultz, 1983'de İtalya'ya gidiyor ve orada İtalyan kahve ve
kafe geleneğine bayılıyor. Dolayısıyla Starbucks da İtalyan geleneğinden
geliyor aslında. Ama İtalya'da Starbucks şubesinin olmamasını da not düşelim.
Kaynak ReklamlarVeMarkalar
Haldun eve ekmek almak için erkence ayrılıyor. Biz de Suadiye-Caddebostan
sahil kalabalığını geçerek Fenerbahçe’ye geri dönüyoruz. Burada günün ikinci
patlağı hazırlıksız gelen Gültekin’i yakalıyor. Ne yama, ne levye, ne iç
lastik, tek bir pompayla yola çıkmış. Bereket Esin ve Serhan varlar da
bisikleti sırtlamaktan kurtuluyor. Ayrılmadan Mehmet’e rastlamak günün son
sürprizi. Ayaküstü sohbet ve yolcu yoluna evli evine. Esin çoktan ayrıldı bile.
Kestir(e)meden Tuzla Turu:
Fenerbahçe-Pendik-Tuzla-Mercan-Pendik-Maltepe-Bostancı-Fenerbahçe
Tur tarihi: 23 Ağustos 2015
Kat edilen mesafe: 77,65 km.
Ortalama hız: 11,2 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 57 dk., dışarıda geçen süre 11
sa. 6 dk.
En yüksek sıcaklık 32 ˚C, en düşük 24 ˚C, ortalama 26,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 545 m, kaybı (iniş) 541 m.
Garmin yol bilgileri Tuzla
Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.
Bölgeye yapılmış geziler Tuzla-29EkimKutluOlsun, Tuzla-Siftah
İlginizi çekebilir Kumbaba-Ne Macera, Kurna Onikilisi