Yazın sıcakları ve verdiği rehavet sonucu geçen tembellik
günleri sıkmaya başladı. Günü birlik de olsa bisiklete binme isteği bizi bu
pazar Poyraz-Anadolu Feneri tarafına götürdü. Bu bölgeye son 2013’ün eylülünde
gelmişiz. 3. köprü inşaatının başladığı yıl. Basından okuduğumuza göre köprü kuleleri arasındaki ana kablonun
döşenmesinde kullanılacak kedi yolu tamamlanmış. Gidelim de görelim.
8.15 ile
Kadıköy’den Beşiktaş’a Şahan ve Haluk ile geçtik. Beşiktaş’ta Serhan’ı beklerken
Turgay’ı gördük. Hep birlikte Sarıyer’e, 10.30 Poyraz gemisine yetişmek üzere
pedallamaya başladık.
Rüzgarlı bir gün
olacağını biliyoruz. Hatta kuvvetli bir rüzgâr kuzeydoğudan esecek. Dün yağan
sağanak biraz bunaltıcı sıcağı kırmış. Yer yer kapalı gözüküyor gökyüzü.
Denize kazık
çakılarak gerçekleşen Emirgan sahil yolu açılmış. Bir de göstermelik bisiklet
yolu var, maviye boyanmış. Aniden başlayıp aniden biten. Bunu hep yapıyor İBB. Birden
ortada kalıveriyorsun. Sürpriiiiz... diyorlar!
Sert rüzgara karşın
peş peşe sıralanmış keyifle ilerlemekteyiz. Zaman zaman yan yana gelerek
uzundur buluşmamış olmanın açıklarını kapatarak, yani bol sohbetle. Rüzgar
bazen öyle sert ki, neredeyse ilerlemek zorlaşıyor. Boğazın açık yerlerinde 34
km/sa bizim hızımızın 2 katı. Tek tesellimiz dönüşte arkadan eseceği, hiç
olmazsa rampaları onun yardımıyla çıkarız :))
Geminin kalkışına
daha 20 dakika var. Hünkar börekçisinden alınan kahvaltılık, Turgay’dan ayrılış
(onun yolu Sarıyer’de sonlanıyor) ve tanımadığımız başka bisikletçilerle
iskelede bekleyiş.
Gemi küçük, daha
çok motor demeli. Burnunda sıkıca demirlere sabitliyoruz velespitleri. Üstte,
açık kısımda yerimizi almadan hareket ediyor motor. Önce Anadolu Kavağı, sonra
Poyraz. Yarım saatlik bir deniz keyfi.
Köprünün kuleleri
gözüktü bile. Yavaşça yaklaşmaktayız. Denildiğine göre dünyanın en geniş
köprüsü olacakmış, 59 metre ile. 8 şerit karayolu. 2 şerit demiryoluyla da
Edirne’den İzmit’e yolcu taşınacakmış. Kulelerin biri 322, diğeri 318 metre. 3
milyar dolar maliyetli bir proje. Tüm bu coğrafyayı, koruma altında olması
gereken Kuzey Ormanları’nı tahrip eden, ekolojik sistemi parçalayan,
ileride pek çok sıkıntının sebebi olacak bir proje. Konunun uzmanları yazdılar,
çizdiler, konuştular ama anlatamadılar. Zaten kim neyi anladı ki ülkemizde?
Anlaşılsaydı bugün içinde bulunduğumuz durumda mı olurduk?
Poyraz bir
kalabalık ki sormayın. Motor sıkıntıyla iskeleye yanaşabiliyor. Adam suya
girmiş can yeleğiyle (belli ki yüzme bilmiyor), uzaklaşmıyor. Küçücük sahilde
arabasıyla şov yapan gençler. Gürültülü bir motor, güm güm müzik sesi, her bir
camından sarkan bıçkınlar... Ahh, nerede o eski delikanlılar?
Kahvelerin olduğu
sete Şahan ve Firuzan hariç iterek çıkıyoruz. Kenarda bulduğumuz boş
masaya konuşlanıp börekçiden aldığımız malzemeyi, çay, ayran ve limonata ile
mideye yerleştirmekle meşgulüz.
Şahan aramızda
misafir, Samsun’dan. Yunanistan veya İspanya bisiklet turu hazırlığında. Onu
bir zamanlar Samsun yerel radyodan yayınladığı “Beyaz Bisiklet” programından
tanırsınız.
Tepeden
baktığımızda bir minibüs ordusu park etmiş altta. Nedir bu durum, tüm
servisçiler Poyrazlı mı derken bunların Kadınlar Plajı’na müşteri taşıyan
şirketlere ait olduğunu öğreniyoruz. Evet, sahilin sonunda bir plaj sadece
kadınlara ayrılmış. Erkek sinek bile uçamıyor. Haşemalarının içinde kadınlar
rahatsız olmadan, istedikleri kadar konuşarak, kimsenin cav cav demediği, kendi
aralarında eğlenerek güzelce vakit geçirebiliyorlar. Duydunuz herhalde, Türkiye
tesettüre 39,3 milyar dolar harcayarak dünyada birinci olmuş. Kelime manası
olarak örtünme, saklanma ve gizlenme anlamına gelen tesettürde esas olanın
sadelik olduğunu belirten uzmanlar, bu denli şatafatın tesettürü
anlamsızlaştırdığı ifade ediliyor mutaassıp gazetelerde. Süslüman denilmiş.
Çok iyi bulmuşlar :))
Poyraz’ı geride
bırakıp Anadolu Feneri yolundayız. Köprü bağlantı yol inşaatı nedeniyle yer yer
yan yollardan gitmek zorunda kalıyoruz. Manzara insanın yüreğini dağlıyor,
Kuzey Ormanları geri gelmez! İşler bittiğinde buralardan tekrar geçtiğimizde
yapılan tahribatı daha iyi anlayacağız. Kuş seslerini boğan motor gürültüsü, yeşil
rengi yaran asfalt grisi, ağaç yerine beton direkler...
Firuzan, hepimize
örnek olsun, tükettiğimiz geri dönüşüm özelliği olan tüm malzemeleri toplayıp uygun
toplama merkezlerine taşıyor. Bizim için çöp olan başkası için çözüm olabilir.
Fenere kilit vurmuşlar,
bizim gibi gelen pek çok insan çıkamıyor. Neymiş, bekçisi tayin olmuş, yenisi
gelmemiş, kapatmışlar. Oldu mu şimdi? Buraya kadar gel fenere çıkama!
Küçücük yerde onca
araba. Adam yürümek istemiyor. İmkanı olsa fenere de arabayla çıkacak. Hava
sıcak ama. Dünkü yağış gerçekleşmeseydi bu kadarına da dayanamazdık. Arada
güneşi örten bulutlar olmasa yandık. Dinlenmek için köy meydanındaki yerel kahveye
oturuyoruz. Çaylar 75, kahve 3,5. Langırt 1 lira. Ama toplar açıkta olduğundan
bedava maç yapıyoruz. Çocukken tek eğlence buydu. Bir de tilt vardı.
Kaynarca üzerinden
Zerzevatçı, oradan da Kavacık-A.Hisarı ve Üsküdar yolumuz. Kavacık’a kadar sıkıntı
yok ama oradan MŞP yönüne saptığınızda bir rampa var. Daha önce de çıkamamıştım
bu sefer de çıkamıyorum :(( Zaten bugün nedense bacaklarım güçsüz. Herhalde
yatmanın neticesi. Bu ağır çıkışlarda aklıma geçenlerde duyduğum bir matematik
hesabı geliyor.
Hesap makinenizi
alın;
- 7 haneli ev telefonunuzun ilk 3 rakamını (alan kodu
olmadan) yazın
- Bu 3 basamaklı sayıyı 80 ile çarpın
- 1 ekleyin
- 250 ile çarpın
- Sonuca, ev telefonunuzun son 4 rakamından oluşan 4
haneli sayıyı ekleyin
- Bu 4 haneli sayıyı tekrar ekleyin
- Bundan 250 çıkarın
- Sonucu 2'ye bölün
Ne çıktı?
Ara ara durarak,
nefeslenerek devam ediyoruz. Köprünün geçmediği bölgeler halen eski güzelliğini
koruyor. Tarlalarda mısır ekili. Arabasını yıkayan, evini boyayan, bahçesini
sulayan... Pazar keyfi, sıcak da olsa.
Bu gezide, aldığım
bir ses sistemini ilk kez kullanıyorum. Bluetooth ile cepten gelen müziği
yayınlıyor. Sesi fena değil. Ancak gürültülü-hareketli müzik rampada
zorlanırken sinir bozuyor. Zaten zor bela durumundasın, müzik adamı
sıkıştırıyor. Sakin, “New Age” tarzı sesler daha rahat dinleniyor.
Zerzevatçı’da
verilen mola hem ihtiyaçların giderilmesi, hem atıştırmak, hem de muhabbetin
devamını getiriyor. Kahvecinin ayranı da çok lezzetli, açık ayran.
Bundan sonraki yolu
bilirsiniz. Görele’ye bir tırmanış vardır, ama hepsinden makul. Sonra da
Kavacık’tan bir iniş ki mermi gibi uçarsınız. Gerisi sahil yolu.
Bugün nedense
ortalık trafik açısından pek bir sakin. Yaz diye millet gitti mi, yoksa terör
korkusuyla evde mi oturuyor?
Kadıköy’de içilen
greyfurt suyu ve ayrılma noktası. Yolcu yoluna evli evine :))
Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.
Haydoy'a yapılan katkı için herkese teşekkürler.
Poyraz-Anadolu Feneri "Kurumadan" Turu:
Kadıköy-(gemiyle) Beşiktaş-Sarıyer-(gemiyle) Poyraz-A.Feneri-Kaynarca-Zerzevatçı-Görele-Kavacık-A.Hisarı-Üsküdar-Kadıköy
Tur tarihi: 2 Ağustos 2015
Kat edilen mesafe: 73,12 km.
Ortalama hız: 11,8 km/sa.
Bisiklete biniş süresi 6 sa. 10 dk., dışarıda geçen süre 10
sa.43 dk.
En yüksek sıcaklık 35 ˚C, en düşük 26 ˚C, ortalama 29,4 ˚C
İrtifa kazancı (çıkış) 1350 m, kaybı (iniş) 1352 m.
Garmin yol bilgisi Poyraz-A.Feneri
Tur bilgisi: Sarıyer-Poyraz motoru sadece 13 Haziran-30
Ağustos tarihleri arası çalışmakta.
Poyraz’da set üstü 2 kahve var. İlki dışarıdan yiyecek kabul
ediyor. 1 bakkal var.
Anadolu Feneri’nde meydanda, Zerzevatçı’da camii yanında kahve
ve bakkal var.
2 ciddi tırmanış var; 1. Kaynarca’dan, 2. Zerzevatçı’dan
başlıyor. Poyraz’da set üstüne çıkış ve setten ayrılırken de bir tırmanış var.
Poyraz’ın çıkışında bakkal ve çeşme bulunmakta.
Bu bölgeye yapılmış turlar Poyraz Altılısı, Poyraz-AnadoluFeneri, Bir Güzelliğin Katliamı, AnadoluFeneri, Yeşile hastayım...
İlginizi çekebilir OtluPeynir, Bir İstanbul Gezisi, PiyerLoti Ziyareti